• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
2 Temmuz 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar İçeriden

Beni öldürmek mi istiyorlar?

10 Temmuz 2022 Pazar - 00:00
Kategori: İçeriden, Manşet, Yazarlar
Beni öldürmek mi istiyorlar?

İÇERİDEN

Hüseyin Aykol

Bursa H Tipi Cezaevi’ndeyken geçen ay Antalya S Tipi Cezaevi’ne sürgün edilen hasta mahpus İdris Başaran’dan mektup aldım. 20 Haziran 2022 tarihli mektupta şöyle diyor: “25 gün önce Bursa’dan buraya gönderildim. Ağır hastalıklarıma rağmen oradan oraya savruluyorum. Oysa beş yıl kadar önce Bandırma’dan Bursa’ya tedavi amaçlı olarak gönderilmiştim. Ondan 10 yıl kadar önce de aşırı nemli Çukurova’dan ülkenin kuzeyine sürgün edilmiştim. Şimdi yeniden ülkenin en nemli yerine gönderilerek, yeniden başa dönmüş bulunuyorum. Oysa doktorlar bendeki hastalıklara bakarak, ‘nemli yerlerde yaşayamaz’ diye rapor yazmıştı.

Bursa’da neredeyse hiç tedavi edilmeden Antalya’ya sevk edilmem düşündürücü bir tavırdır. İki yıldır devam eden pandemi yüzünden hastaneye gidemiyordum. Şimdi artık hastanelere gönderilerek tedavi olmayı beklerken; Antalya’ya sürgün edildim. 28 yıldan fazla bir süredir içerideyim; tahliye edilmeme az bir süre kalmış iken; tedavi yerine buraya sürgün edildim. Şu anda FMF, epilepsi, guatr, bel ve boyun fıtığım var ve dahası midemde neredeyse hiç sağlam yer kalmamış biri olarak burada dışarıda 40-45 derecede yaşamamı ve neredeyse iki katı sıcak bir ringte hastaneye gitmemi istiyorlar.

Bu yaklaşımı cezamı bitirmeme az bir süre kala beni öldürmek istiyorlar, diye değerlendiriyorum. Örneğin diyet raporum var ama uygulanmıyor. Ancak kantinden alabildiğim yiyecekleri yiyebiliyorum. Onları bu pahalılıkta daha ne kadar süre satın alabileceğimi bilemiyorum. Babamı kısa bir süre önce yitirdim ve cenazesine bile gidemedim. Annemi ise ancak bir yıl sonra sadece yarım saatliğine görebildim. Ailemin yakınında bir yerlere sevk edilmem için belli başlı insan hakları kurumlarından ve kamuoyundan ilgi ve yardım bekliyorum.”

* * *

Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Rojer Tîrêj Özalp, 16 Mayıs 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “13 Nisan günü sabahın köründe ‘müdür görüşü’ diyerek bizi alıp götürdüler. Elbette nereye götürüldüğümüzü anladık. Altı arkadaştık. Ringlere bindirilmeden önce her birimizi mahkûm kabul bölümündeki farklı hücrelere koydular. Beni ve Cahit İlboğa’yı nereye götürüleceğimiz söylenmeden aynı araca bindirildiler. Zeki Bayhan, Ahmet Arif Yöyler, Suphi İsmail ve Ahmet Altay ise iki ayrı ringe bindirildi. Fakat hangisinin hangi hapishanelere götürüldüklerini halen bilmiyorum.

Burası fiziki-mimari yapısı itibariyle mutlak tecrit esas alınarak oluşturulmuş. Hapishaneye girişten başlayarak kibar, rencide etmeyen ve onur kırıcı olmayan yaklaşımlarını da teslim etmek gerekir. Burası üç katlı bir yapı. 400 tekli oda olduğu söyleniyor. Bunun yarısı kadar da üçlü oda varmış. Her koridorda 6 oda yani hücre var. Böylece üç katta 18 oda aynı havalandırmaya bakan pencerelere sahip. Fakat ışıklandırma dışında biz tutsaklar o havalandırmadan yararlanamıyoruz. Zira her odanın sadece koridora açılan tek bir giriş kapısı var. Havalandırma, volta gereksinimi ise gidiş-gelişlerde sıkı bir üst baş aramasıyla mümkün olan ayrı bir yerde.

Tutsakların politik mensubiyetine göre havalandırmadan yararlanma süresi değişiyor. Daha doğrusu sadece süresi değil, biçimi de değişiyor. Bizler duruma göre en fazla 2 veya 3 arkadaş birlikte havalandırmadan günde 1.5-2 saat yararlanabiliyoruz. Örneğin Fetullah cemaatinden yargılananlar 5-6 kişiyle havalandırmaya çıkabiliyor. Bildiğim kadarıyla burada 26 arkadaşız. Her birimizi ikişer-üçerli gruplar şeklinde hapishanenin farklı köşelerine serpiştirmişler. Ben ve Mustafa Biçen aynı koridordayız. Havalandırmaya birlikte çıkıyoruz.”

* * *

Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan İsmet Karak, 19 Haziran 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bulunduğumuz zindan idaresince en insani taleplerimiz dahi kabul edilmiyor. Diğer Kürt siyasi tutsak yoldaşlarımızla aynı kısma getirilmiyoruz. Sadece üç kişi günde bir saat havalandırma, haftada bir saat da spora çıkartılıyoruz. Bunun dışında hiçbir etkinlik yok. Oysa Fetullah cemaatinden yargılananlar spor, kurs, atölye, havalandırma vs. faaliyetlere birlikte çıkarılıyorlar. Açık ya da kapalı görüşlerin 1.5 saat olduğu kanunda yazılı ama biz 45 dakika ya da 1 saat görüş yapabiliyoruz. Bizim buradaki sayımız 29’dur. Bizi iki kısımda toplayabilirler ama yapmıyorlar.

Artı TV, Tele 1 ve Meclis TV’yi izlemek istiyoruz ama kabul etmiyorlar. Havalandırmaya giderken, asker gibi yürümemiz isteniyor. İç mektuplarımıza pul yapıştırmak zorundayız ve aylarca bekletildikten sonra gönderiyorlar. Kürtçe mektuplarımızı önce Adalet Bakanlığı’na gönderip, bilirkişi tarafından okunması isteniyor. 3-4 ayda bilirkişi mektubu okuyup, sakıncasız bulursa, mektubumuz gönderiliyor ya da bize gelenler, bize veriliyor. Taleplerimiz kabul edilmezse, kısa bir süre sonra radikal bir evreye geçeceğimizden kamuoyunun haberi olsun.

Buradaki arkadaşlarımızın isimleri şöyle: Salih Gün, İsmet Akın, Serhat Yüksek, Ramazan Çeper, Hakan Adıgüzel, Barış Karaman, Mehmet Güzeler, Aras Aslan, Zeynel Abidin Bozkurt, Mustafa Biçer, Derweş İsmail, Roger Tîrêj Özalp, Şahin Gümüş, Kenan Avcı, Mehmet Emin Çeçil, Hüseyin Barsak, Mahmut Balkaç, İbrahim Yağız, Şerif Mesutoğlu, Şehmuz Poyraz, İsmet Karak, Cihan Yaşar, Mehmet Nuri Özen, Serdar Deviren, Mehdi Baştimur, Yusuf Çabuk, Mehmet Maşuk Abay, Kadri Sönmez…”

* * *

İzmir-Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Latif Mollaahmetoğlu, 27 Haziran 2022 tarihli mektubunda Ölüm Orucu’ndaki Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’a değiniyor: “Sibel, Sincan Kadın Hapishanesi’nde 191. gününde, Tekirdağ 1 nolu F Tipi Hapishanesi’nde tutulan Gökhan Yıldırım ise 185. gününde. Bu iki genç insanın zar zor alabildikleri soluk hepimizin soluğudur. Onların sesini-soluğunu taşıyabildiğiniz her yere taşıyın. Göstermiş olduğunuz dayanışma ve duyarlılık bizim için çok değerli. Sibel ve Gökhan için geç olmadan taleplerinin kabul edilmesi için elinizden geleni yapın.”

* * *

Afyonkarahisar 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Akif İpek, 25 Nisan 2022 tarihli kartında Ramazan Bayramı’mızı kutlamış! Okurumuzun iki ay 10 gün önce yazıp, idareye verdiği kartın bize Ramazan olmasa da, Kurban Bayramı öncesinde bize ulaşmasında ‘katkısı’ olan herkese teşekkürler: Birkaç satırlık bayram kutlamasında ne sakınca aradınız da, bunca zaman kartı bize göndermekten imtina ettiniz? Gerçekten insaf yani!

* * *

Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Ramazan Vural ise 20 Nisan 2022 günü kaleme aldığı kartında 1 Mayıs Bayramı’mızı kutlamış. Bu kart da önceki gün geldi. Yani iki buçuk ay sonra! İki satır yazı içeren karttan bu denli korkmak neyin nesi…

* * *

TEBRİKLER: Tokat T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Seyyit Oktay’ın yeni kitabı Ceylan Yayınları’ndan çıktı. “Kayıp Masal” isimli yeni kitabı için Seyyit Oktay’ı kutluyoruz!

MEKTUBU GELENLER:

——————————–

Akif İpek – Afyon 1 nolu T Tipi Cezaevi

İdris Başaran – Antalya S Tipi Cezaevi

Ramazan Vural – Bolu F Tipi Cezaevi

Latif Mollaahmetoğlu – Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi

Bülent Parmaksız – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi

İsmet Karak – Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK

Kenan Avcı – Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK

Nuri Özen – Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK

Roger Tîrêj Özalp – Sincan 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK

Seyyit Oktay – Tokat T Tipi Cezaevi

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Savaşın yan etkileri

Sonraki Haber

Olursa da bu kadar talihsizlik olur!

Sonraki Haber
Olursa da bu kadar talihsizlik olur!

Olursa da bu kadar talihsizlik olur!

SON HABERLER

Şam Mutabakatı’nın ardındaki gerçek: Umut mu, belirsizlik mi?

Şam Mutabakatı’nın ardındaki gerçek: Umut mu, belirsizlik mi?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Barış ve kibirli memnuniyetsizlik

Kapıdaki ne?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Hasret’e bakıp Madımak’ı anlamak

Hasret’e bakıp Madımak’ı anlamak

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Yeni Ortadoğu’da düşman kim?

Yeni Ortadoğu’da düşman kim?

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Dar ve dönemsel çıkarlara takılmamak…

CHP’nin devletle savaşı

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Resme bütünlüklü bakmak -2-

Öz savunma demokratik toplumun güvencesidir

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

Yüzleşmek için bir adım

Yüzleşmek için bir adım

Yazar: Yeni Yaşam
2 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır