İmralı Heyeti’nin Federe Kürdistan ziyaretinin süreç için yeni bir başlangıç olduğunu ifade eden Kamuran Berwarî, ‘Kürdistan’ın özgürlüğü için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti, PKK Lideri Abdullah Öcalan’la yaptıkları görüşmenin ardından 16-19 Şubat tarihleri arasında Federe Kürdistan Bölgesi’ne bir ziyaret gerçekleştirdi. Pervin Buldan Sırrı Süreyya Önder’in aralarında yer aldığı heyet, KDP Başkanı Mesut Barzani, YNK Başkanı Bafil Talabani, Federe Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, Bölge Başbakanı Mesrur Barzani’yle bir araya geldi. Kürt sorununa dair yürütülen tartışmalar kapsamında yapılan ziyaretin olum geçtiği kaydedilirken, Dr. Kamuran Berwarî, yapılan ziyaret ve yürütülen tartışmaları değerlendirdi.
‘Dört parçada etkisi olacak’
Ziyaretin “süreç için yeni bir başlangıç olduğunu” ifade eden Kamuran Berwarî, “Kürtler Güney Kürdistan’da ilk kez bir araya gelmiyor. Güney Kürdistan’da Kürtler birçok kez bir araya geldi, ittifaklar oluştu ve farklı konferanslar düzenlendi. Ancak İmralı Heyeti’nin buraya gelmesi konu itibariyle farklı. Çünkü İmralı Heyeti’nin buraya gelişi Ortadoğu’da çok önemli gelişmelerin yaşandığı bir ortamda gerçekleşti. İmralı Heyeti’nin gelişi Kürt ve Kürdistan ilişkilerinde yeni bir sürecin başlangıcı anlamını ifade ediyor. Özellikle bu tür gelişmeler ve görüşmelerin dört parça Kürdistan’a da etkisi olacaktır. Kürdistan’ın kurtuluşu ve özgürlüğü için herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Önemli adımlar atılıyor’
Ziyaretin önemli olduğunu dile getiren Kamuran Berwarî, “Heyetin Güney Kürdistan’a yaptığı ziyaret, bölge halkı üzerinde büyük etki yarattı. Halk bu görüşmeyi büyük bir sıcaklık ve heyecanla karşıladı. Kürt halkı arasında hiçbir zaman bir düşmanlık olmadığını biliyoruz. Heyetin gelmesi siyasi partiler üzerindeki etkisi de olmuştur. Bugün Kürtler de Türkler de barış istiyor. Bu nedenle de Türkler arasında barış yönünde bir çabanın olmadığını söyleyemeyiz. Pek çok Türk kitlesi ve siyasi partisi de barış istiyor, birçoğu mevcut sorunun çözüleceğine inanıyor. 1981’den bu yana sadece Bakûr Kürdistan’da bu savaşta 40-45 bin insan yaşamını yitirdi ve bu savaşta Türkiye 3-4 trilyon dolar kaybetti. Bu zarar barışın olmayışından da kaynaklanıyor. O nedenle bugün önemli adımlar atılıyor ve her Kürt bunu olumlu görüyor” diye konuştu.
‘Dört parçanın birliği önemlidir’
Kürt ittifakının önemine değinen Kamuran Berwarî, “Güney Kürdistan hükümetinin ve siyasi partilerin desteğini önemli görüyoruz. Çünkü tarihi bir süreç yaşıyoruz. Çok iyi biliyoruz ki tarihten bu yana hiç bir serhildan tek başına amacına ulaşamamış ve yok edilmiştir. Kendi başlarına başarılı olsalar bile eninde sonunda başarısız olmuşlardır. Bu yüzden bu süreçte dört parçanın birliği önemlidir. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin desteği bu süreçte özellikle önemli. Bu durumda, Güney hükümetinin kendisini büyük Kürdistan’ın kurtuluşunun bir parçası olarak görmesi ve artık işgalci Türk devletinin politikasının bir parçası olmayacak ve Rojava’yı, Şengal’i, Maxmur’u yok etmeyecek olmasıdır” diye belirtti.
‘Hala vakit var’
Kürt ittifakının güçlenmesi için Federal Kürdistan Hükümeti’nin Kürt halkının taleplerini karşılaması gerektiğinin altını çizen Kamuran Berwarî, “Güney hükümetinin Türk askerinin Kürdistan topraklarından çıkartması için 500 binden fazla imza toplandı. Ancak hükümet henüz olumlu bir adım atmadı. Ayrıca Sayın Öcalan’ın özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümü için de bir milyon imza toplandı. Ancak buna da halen bir dönüş sağlanmadı. Güney Kürdistan hükümeti 26 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan Sayın Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmek için bir başvuruda bulunmadı. Veya Uluslararası düzeyde Öcalan’ın ulusal bir figür olduğunu söylemedi. Ama eksiklerini giderip modern bir aşamaya geçmek için hâlâ vakti var” şeklinde konuştu.
‘Hem umut hem tehlike barındırıyor’
Bu sürecin içinde hem umut hem de tehlikeyi barındırdığını dile getiren Kamuran Berwarî, şöyle devam etti: “İmralı heyetinin ziyaret sonrası verilen mesajları önemliydi. Ama şunu bilmeliyiz ki söylenen ve aktarılan her şey doğru değil. Çünkü tehlikeler de var. Olumlu mesajlar veriyorlar, ama aynı zamanda işgalci Türk devletiyle birlikte gerilla alanlarına saldırıyorlar. Rojava’da QSD’ye karşı harekete geçmeye çalışıyorlar, onları terörize etmeye çalışıyorlar. Türk devletiyle birlikte gerillalara yönelik saldırılar hazırlıyorlar. Artık tüm bu tehditlerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Kürtlerin kurtuluşunda ve yerleşiminde rol oynamamak için Şam’a giderek Suriye’de, Şam’da ve Rojava’da Kürt birliğini bozmaya çalışıyorlar. Kudüs nasıl ki Yahudiler, Müslümanlar için önemliyse, Rojava Kürdistanı da tüm Kürdistan halkı için aynı derecede önemlidir.”
‘Öncelik Kürdistan’a verilmeli’
Kürtlerin geçmiş süreçlerden ders alarak bu sürece modern bir fikriyatla katılması gerektiğine söyleyen Kamuran Berwarî, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt sorununu çözmek için Kürt güçlerinin yeni bir zihniyetle, yeni bir yöntemle sürece katılması gerekiyor. Kürtlerin kişisel, ailevi ve siyasi parti kazanımlarını bir kenara koyup önceliği Kürt ve Kürdistan’a vermesi gerekiyor. Çünkü bugüne kadar yapılanların hiç biri Kürt ve Kürdistan’ın çıkarlarına göre değil. Eğer ki bu 35 yıllık süreçte ulusal, yurtsever bir çizgi olsaydı belki bu kadar stratejik hatalara düşmezdik ve Kürt sorununun çözümü çok farklı bir noktada olurdu. Eğer ki 2011’de Rojava’ya destek verilseydi bugün Rojava Kürdistan’ı çok farklı bir noktada olurdu, eğer Şengal’in statüsü tanınsaydı bugün Şengal saldırıya uğramazdı, eğer Rojava Kurdistan’da Kürt güçleri kendi kavmine düşmanlık etmeseydi bugün oradaki durum farklı olurdu, eğer Türkiye’de birlik olsaydı bugün kayyım atamaları, tutuklamalar olmazdı. Bu yüzden bu zihniyeti bu süreçte değiştirmemiz çok önemli.”
Silah bırakma tartışmaları
Silah bırakma tartışmalarına da değinen Kamuran Berwarî, sorunun çözümünün silah bırakmak olmadığının altını çizerek, şunları kaydetti: “Güney Kürdistan’da bir sıkıntı görüyoruz, bazı güçler barışın kendi ellerinde olduğunu söylüyor ve Sayın Öcalan çaresiz kaldığı için bu sürece müdahil olduğunu belirtiyorlar. Ulusal olmayan bir tavır geliştiriliyor. Bu kişiler ulusal birliğe karşı olanlardır, ulusal kazanımlara karşı olanlardır. Silah bırakma meselesi gibi değil. Bunun düşünenler ve bunu tartışanlar Kürt ve Kürdistan’a karşı duranlardır. Dünya da her ülke, her toplum kendini farklı şekillerde korur. Özellikle de soykırımdan geçen Kürt halkı. Bu yüzden bütün Kürt güçleri birleşmeli ve her zaman her saldırıya karşı kendisini savunmalıdır. Bu Kürtlerin savaş istediği anlamına gelmiyor. Bu barış ve huzur için de koşulsuzdur. Bugün dünya da 2 tane cephe var. Bu cephelerden biri terör, biri de terör örgütleridir. Kürtler Şengal’de, Mexmur’da, Rojava’da, Başur ve Bakur’da teröre karşılar. Silahların bırakılması değil, susturulması tartışılmalıdır. Bugün dünyada yaşanan sorun, Sayın Öcalan tarafından çözüme kavuşturulmuştur. Ortadoğu’nun sorunları ancak bu iradeyle çözülebilir. Öcalan silahları susturabilir. Bu doğru bir adımdır. Ama bunun gerçekleşmesi için Türk devletinin olumlu adımlar atması gerekiyor. Gerillaya ve Rojava’ya yönelik saldırılarını durdurmalıdır. Gerillaların artık savaşmaması için bir çözüm bulunmalı.”
Öcalan’a destek vermeliyiz
Bu süreçte Abdullah Öcalan’a destek verilmesinin önemine vurgu yapan Kamuran Berwarî, şunları dile getirdi: “Barış süreci önemli bir adımdır. Sayın Öcalan’a destek vermeliyiz. Sadece 70 milyon Kürt değil, Kürtlerin tüm dostları, barışı, özgürlüğü ve demokrasiyi savunan herkes Sayın Öcalan’a destek vermeli. Bu aşamada NATO’ya ve tüm Avrupa ülkelerine büyük sorumluluk düşüyor. Özellikle Amerikalılar barışın üçüncü tarafı olmalıdır. Ortadoğu’da barış olmasını istiyorlarsa bu desteğini göstermeliler. Özellikle Pentagon’un Kürdistan Bölgesi’nin korunmasında çok olumlu bir rol oynaması gerekiyor ve halkın kendi topraklarına dönmesini sağlamalıdır. Durum böyle olursa sonuçta barışçıl bir Ortadoğu olur.”
Haber: Zeynep Durgut / MA