• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
7 Eylül 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Arif Mostarlı

Beşi de yatağında öldü

7 Ağustos 2022 Pazar - 00:00
Kategori: Arif Mostarlı, Manşet, Yazarlar
Beşi de yatağında öldü

Baştan sona ’emir komuta’ zincirinde gerçekleşti her şey. Spartakist ayaklanma bastırılmalıydı ve bunun yolu da Rosa ve Karl’ın katledilmesinden geçiyordu. ‘Şerefli askerler’ lazımdı bu işe; bulundu

Arif Mostarlı

Bir kadın öldürüldü o gün. Rosa Luxemburg. Önce dipçiklendi ama ölmedi. Sonra kurşunlandı. Ve nihayet, cansız gövdesi bir su kanalına atıldı. Omuz omuza yürüdüğü erkek yoldaşı, Karl Liebknecht ise, doğrudan kurşuna dizildi ve gövdesi yol kenarına bırakıldı.

Yüce Alman devleti, böylece büyük bir tehlikeden kurtarılmıştı ve tabii ki bu son derece ‘şerefli’ işi de birilerinin yapması gerekiyordu. “Sonuçta biri kan kokusu alan köpek olmak zorundaydı” diyecekti sonradan ‘sosyal demokrat’ Savunma Bakanı Noske; onlar bulundu işte, kan kokusu alanlar.

Beş kişi… Arkada Alman militarizminin kanlı mekanizması vardı elbette ama görev onlarındı.

Bir nevi Ağar

Yüzbaşı Valdemar Pabst doğuştan askerdi. Asıl yıldızının parladığı zaman ise, Mart 1918’de anti-komünist paramiliter örgüt Freikorps grubunun başına getirilmesiyle başladı.15 Ocak 1919 akşamı, Berlin’deki Hotel Eden’da konuşlanmış Freikorps karargâhındaydı. Saat 8.45’te Rosa Luxemburg’u taşıyan bir araç, önünde durdu. Rosa, araçtan çıkarılıp otelin kapısından içeri sokuldu. Saat 20.55’te, bir araç daha giriş kapısının önüne geldi ve kelepçeli halde araçtan indirilen Karl Liebknecht aynı kapıdan otelin içerisine alındı. Karar verilmişti. Er Otto Runge’a çıkışta Rosa’yı dipçikle öldürmesini emretti. Ama olmadı. Runge vurdu vurmasına ama Rosa ölmedi. Sürükleyerek arabaya götürdüler. En son duyulan, arabanın içinden gelen silah sesleriydi.

Çok sonraları, açıkça itiraf etti Pabst: “Onları öldürmeye karar verdim… 1919’da Almanya’da komünizmin zaferi, tüm Hıristiyan Batı’ya bir darbe olurdu.” Tabii ki hiç yargılanmadı. Daha sonraki hayatı, darbeler ve silah ticaretiyle geçti; tabii ki Hitler’in hizmetine girdi. 1960’larda da Neo-Nazi gruplarında aktif olarak yer aldı.
Nihayet 1970 yılında, 89 yaşında, yatağında öldü.

Tetiği çeken adam

15 Ocak 1919 gecesi, saat 22.30 sularında, genç bir teğmen, Kurt Vogel, Yüzbaşı Pabst’a tekmil veriyordu: “Rosa Luxemburg isimli kişinin cesedini, Landswehr Kanalı’na attık efendim!”

Kurt Vogel, Birinci Dünya Savaşı’nda pilottu. Savaştan sonra da azılı bir anti-komünist olarak işsiz kalmadı elbette. Freikorps’ta her türlü serseri ve caniye yer vardı! O gece, Runge işi bitiremeyince, arabada yarı baygın Rosa’nın kafasına ateş etmek ona kaldı.

KPD’nin kopardığı büyük gürültü sonrasında Mayıs 1919’da, yargılandığında cinayetten değil, yalan beyan gibi suçlardan dolayı iki yıl ceza aldı ama Pabst, onun hapisten çıkarıp ordu kimliğiyle Hollanda’ya postaladı. Sonrasını Hitler halletti! 1934’te, Luxemburg ve Liebknecht’in cellatlarına af çıkardı.

1967’ye kadar yaşadı Vogel. Yatağında öldü.

Temiz aile çocuğu

Rosa’nın kafasına ateş etmenin ‘şerefini’ paylaşamayanlardan Hermann Wilhelm Souchon soylu bir aileden geliyor. Amiral Wilhelm Souchon’un yeğeni olan Souchon’un savaş sonrasındaki yuvası ise Freikorps’tu. 15 Ocak’ta o da oradaydı ve yere yığılan Rosa’yı arabaya doğru sürükleyenler arasındaydı. Arabada silah kullanıp kullanmadığı ise hâlâ tartışmalı. Ailesi ve ordudaki dostları 1920’de onu Finlandiya’ya uçurdular. Orada da faşist Lapua hareketinin militanlarından oldu. Hitler’in affından sonra ise albaylığa yükseldi.

1982’ye kadar şatosunda refah içinde yaşadı. Yatağında öldü.

Faşist her zaman faşisttir

Gustav Friedrich von Pflugk-Harttung tarihçi Julius von Pflugk-Harttung’un en büyük oğluydu. O ve kardeşi Heinz, I. Dünya Savaşı’nda küçük roller aldılar. 1918 Spartakist devriminin ilk günlerinde Horst, Kiel’deydi ve sonradan Freikorps’a katılan kendi çetesini kurmuştu bile.

15 Ocak 1919 gecesinde o da Eden Hotel’deydi ve Karl Liebknecht’i hayvanat bahçesine götürüp kurşuna dizen de oydu. Tabii ki o da askeri mahkemenin şefkatinden yararlandı. Önce kısacık bir tutuklandı, sonra İsveç’in yolunu tuttu ve burada Alman gizli servisine çalıştı. Sonunda casusluktan sınır dışı edilince Almanya’ya geri döndü ve Hitler’e katıldı. 1945’ten de paçayı kurtardı ve 1967’ye kadar, Hamburg’da bir tüccar olarak yaşadı.

Ve evet, yatağında öldü.

Aptal piyade

Aralarında en ‘emir kulu’ olanı oydu. 15 Ocak günü Pabst, otelin kapısına dikti onu. Aldığı emir, çıkışta Rosa ve Karl’ı öldürmekti. Dipçik işi sonradan çıktı. Elinden geleni yaptı Runge. Geri kalanını diğerleri halletti.
Ertesi gün Pabst, onu ortadan kaybetti ama yine de tutuklandı. “Duruşmadan önce, avukat Grinsbach ve yargıç Hentz hücreme geldi ve tüm suçu üzerime almamı ve hiçbir subayı dahil etmememi söylediler.” Yük, Runge’ın üzerinde kalmıştı yani. Yine de 31 Ocak 1920’de dışarıdaydı ve Hitler ordusuna dahil oldu.

Ama o kadar alt tabakadan ve o kadar salaktı ki, 1945’te Kızılorduya yakalanmayı becerdi! Sorgusunda, cinayetin ayrıntılarını anlattı. Ancak artık 70 yaşındaydı ve tifüs yüzünden 1 Eylül 1945’te cezaevinde yaşamını yitirdi.
Yatağında öldü. Ranzaya da yatak denilebilirse eğer…

*

Ve gecenin yıldızı… Ölüm emrini veren kişi: Gustav Noske. Onun hesabı buraya sığmaz şimdi ama söyleyelim: O da yatağında öldü.

Rosa yaşıyor… Karl da öyle…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

HDP ‘Çözüm Biz’de ve İstanbul mitingine katıl!

Sonraki Haber

Bir ezber bozmaktı umudum

Sonraki Haber
Kadayıfın altı kızarıyor

Bir ezber bozmaktı umudum

SON HABERLER

Tam zamanında yapılan uyarı

Tam zamanında yapılan uyarı

Yazar: Bedri Adanır
7 Eylül 2025

Kürt halkının tarihsel konumu

Kürt halkının tarihsel konumu

Yazar: Bedri Adanır
7 Eylül 2025

Militarist kafayla ne ekolojik ne de toplumsal barış olur

Militarist kafayla ne ekolojik ne de toplumsal barış olur

Yazar: Heval Elçi
7 Eylül 2025

Eylül

Eylül

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
7 Eylül 2025

Komisyon ezberleri bozmalı – 2

Komisyon ezberleri bozmalı – 2

Yazar: Heval Elçi
7 Eylül 2025

Zilli Kurt’un izinde, barış peşinde: Min Dît (Ben Gördüm)

Zilli Kurt’un izinde, barış peşinde: Min Dît (Ben Gördüm)

Yazar: Heval Elçi
7 Eylül 2025

‘Bu sürecin en önemli göstergesi anadildir’

‘Bu sürecin en önemli göstergesi anadildir’

Yazar: Heval Elçi
7 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır