Şirnex Ekoloji Platformu, Besta’da yapılacak yürüyüş ve nöbet için halka çağrı yaptı. Eko-kırımın özel savaş politikası olduğunu vurgulayan platform üyeleri, ‘Gelin kırımı birlikte durduralım’ dedi
Botan son 5 yıldır, maden ver petrol aramaları, kalekol ve yol yapımı gerekçesiyle talan ediliyor. Cûdî ve Gabar dağları ile Besta Bölgesi başta olmak üzere birçok noktada doğa talanı korucubaşları öncülüğünde ve askerlerin gözetiminde sürdürülüyor. Ekolojik talana karşı bugüne kadar çok sayıda eylem ve etkinlik gerçekleştirildi. Ancak doğa talanı tüm hızıyla sürüyor.
Talana karşı son dönemlerin en kitlesel eylemi, Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde, 9-10 Eylül tarihlerinde Şirnex’te gerçekleştirilecek. 9 Eylül tarihinde saat 13.00’da Şirnex merkezde bulunan Cumhuriyet Meydanı’nda yapılacak açıklamanın ardından kentin çıkışına kadar yürüyüş düzenlenecek. Yürüyüşün ardından araçlara binecek olan kitle, Besta Bölgesi’ne geçerek, bir gece nöbet eylemi gerçekleştirecek.
DBP ve DEM Parti eşbaşkanları katılacak
Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanlarının yanı sıra çok sayıda milletvekili, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcisi ile ekoloji hareketleri katılacak. Bu kapsamda kentte bulunan demokratik kurum temsilcileri, sokak sokak gezip dağıttıkları broşürlerle yurttaşları eyleme katılmaya davet ediyor.
Şirnex Ekoloji Platformu üyeleri de yürüyüş ve nöbet eylemine katılım çağrısında bulunarak, doğayı savunmanın aynı zamanda kendini savunmak anlamına geldiğine dikkat çekti.
Şirnex Ekoloji Platformu Dönem Sözcüsü Adnan Şenbayram, uzun yıllardır Şirnex’te eko kırımın bir politika olarak uygulandığına işaret ederek şunları kaydetti:
“Gabar, Besta ve Cûdî başta olmak üzere birçok alanda bu politikalar son yıllarda derinleştirildi. Maden aramaları, petrol aramaları, karakol inşaatı adı altında ciddi anlamada bir eko kırım söz konusu. Bu kırım politikalarının son bulması için bizler mücadele ediyoruz. Bu kapsamda 9 Eylül’de kent merkezinden bir yürüyüş yapacağız. Nöbetten sonra Besta’da nöbet tutacağız.”
‘Özel savaş uygulaması’
Eko kırım politikalarının özel savaş uygulaması olduğunun altını çizen Adnan Şenbayram, herkesin bu bilinç ile etkinliğe katılması gerektiğini şu sözlerle vurguladı:
“Bu politikaların son bulması ve doğanın özgür olmasını istiyoruz. Doğayı ve yaşamı savunma adına herkesi bizimle birlikte yürümeye ve doğaya sahip çıkmaya çağırıyoruz. Besta, Gabar ve Cûdî’de doğaya karşı yürütülen bu savaşı kaybedersek sadece biz kaybetmiş olmayız. Bütün Türkiye halkları kaybetmiş olacak. Şirnex bir laboratuvar olarak seçiliyor ve burada hayata geçirilen uygulamalar Türkiye kentlerine yayılıyor. Türkiye metropolleri ve Kürdistan kentlerinden herkes bu hassasiyetle yürüyüş ve nöbete katılmalı. Aslında bir günlük nöbet bir son değil, doğa özgürleşene kadar bu nöbet devam edecek.”
‘Eko kırımı birlikte durduralım’
Platform üyelerinden Tahir Cin, Şirnex’ın eko kırımın merkezi olarak seçildiğine şu sözlerle dikkat çekti:
“Bölgedeki eko kırım politikalarıyla bir yaşam yok ediliyor. Bu çerçevede doğaya karşı kirli bir savaş yürütülüyor. Buna karşı platform olarak uzun yıllardır direniyoruz. Halk arasından bir ekolojik bilinçlenme yaratmaya çalışıyoruz. Kitlesel olarak kırımın olduğu alanlara gideceğiz. Kürdistan’daki eko kırıma karşı duracağız. Sularımızı kurutan, ağaçlarımızı kesen kirli odaklara ellerini doğamızdan çekmeleri çağrısında bulunacağız. Bu eko kırıma karşı halklar tepkili. Tarihin en sıcak günlerini yaşadık. Halklar bu yürüyüşe ve nöbete destek olmalı. Hiçbir zaman doğamız bu denli talan edilmemişti. Bu bilinçle adımlarımızı atacağız. Geleceğine sahip çıkan herkes bu yürüyüşte bir imza atmak için bizimle kol kola olmalı. Gelin bu yürüyüşte yerininiz alın ve eko kırımı birlikte durduralım.”
‘Doğayı savunmak varoluşumuzu savunmaktır’
Platform üyelerinden Ahmet Başak, ekolojik talan ile birlikte bölgede yaşanan insan göçünü şöyle hatırlattı:
“Kürdistan’ın her yerinden bir eko kırım söz konusu. Botan Kürdistan’ın kalbidir. 9-10 Eylül tarihlerinde bütün Botan halkı doğasına sahip çıkacak. Ağaçlar toprağın ruhudur, eğer toprağın ruhu ölürse hepimiz ölürüz. Toprağımız bizim her şeyimiz. Toprak olmazsa su ve yaşam olmaz. Doğayı savunmak her birimizin görevidir. Doğanın kimseye ihtiyacı yoktur ancak herkesin doğaya ihtiyacı var. Doğayı savunmak varoluşumuzu savunmaktır. 90’larda topraklarımızdan sürüldük ve Türkiye metropollerinde yoksul bir yaşama itildik. Toprağımızdan kopunca dilimizi, kültürümüzü unuttuk. Bunun tekrarlanmaması için doğamızı savunmamız gerek. Doğayı korursak doğa da bizi korur. Bu hassasiyetle herkes bu yürüyüşte yerini almalı.”
Haber: Emrullah Acar / MA