• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
26 Aralık 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Beyaz tülbentli analar bu günahı yıkacak!-Türkan Yüksel

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Yaşamın ve yaşatmanın çok değerli olduğu evrensel doğa döngüsü içerisinde insanlık da kendi özellikleri ile yer almakta ve en büyük halkayı oluşturmaktadır. Canlılar içerisinde bu döngüyü sağlayanın yegâne varlık ise dişi, yani ‘Ana’dır. Ana kavramı Türkçe’de; bir şeyin temeli ya da bir yerde bulunan aynı tür şeylerin en işlevlisi, en büyüğü anlamlarına gelmektedir. Bu kavram doğrultusunda dahi ele alınırsa ‘ana’ her şeyin en büyüğüdür ve o halde öyle yaklaşılması da gereklidir. Fakat bugün var olan açlık grevi eylemcilerinin ANA’ larının içine girmiş olduğu haykırışları suç olarak ele alan yaklaşımlarla, Türk yargısı ve kolluk kuvvetleri Türk Dil Kurumu’yla çelişmekte ve suç işler pozisyona düşmektedirler.

Doğru bilinenlerin yanlışa döndüğü AKP iktidarı döneminde doğrular ve yanlışlar bir kez daha yer değiştirmiştir. Daha düne kadar çocuklarını ölüme terk eden, onlara işkence yapan anneler cezalandırılıyorken; bugün çocuklarını ölüme terk eden ve işkence yapan devlete karşı evlatlarını koruyan, korumak için de sadece haykıran ya da cezaevleri önünde belki de tabutları çıkacak olan evlatlarını bekleyen analar cezalandırılmakta ve hakaretlere maruz kalmaktadırlar. Ak ile karanın birbirine karıştığı bir ülke olan Türkiye’de birgün güneş aslında batıdan doğuyor derlerse kimse şaşıramayacaktır. Çünkü beyaz tülbentler yasaklandı, bağırmak yasaklandı, ‘her şey çok güzel olacak’ cümlesi yasaklandı, çocuklarını korumak istemi yasaklandı, hatta haykırmak dahi yasaklandı. Fakat aklıselim bir Türk hukukçu neler oluyor dahi demedi, hatta hukuk bu ayıpları saklayan bir maske görevi gördü. Türkiye’de neden güneş batıdan doğmasın ki?

İslamiyet’e göre, güneşin batıdan doğması kıyamet alameti değil miydi? O zaman bu, Türkiye’de gerçekten de kıyamet kopuyor demektir. Hatta kıyamet değil, kıyametler kopuyor demektir. Belki de o kıyametler çoktan koptu ve bizler cehennemdeyizdir. Cennet anaların ayakları altındaysa; bugün cennette gibi yaşamayı tüm insanlık için isteyen ve evlatları için cenneti arzulayan analarımızın ayaklarının altı dövülüyorsa, coplanıyorsa gerçekten de bizler cehennemde yaşıyoruz demektir. Cennet gibi olabilecek Türkiye’yi cehenneme çevirenler ise cehennem zebanilerinin ta kendisidirler. O zaman bu zebanilerde vicdan aramak ne kadar akla uygun olmaktadır. Vicdanı sorgulayacak aşamayı çoktan geçmişe benziyoruz. Bugün yapılacak en iyi şey bu cehennemden çıkmak olacaktır. Bunun için de tüm günahlardan arınmak gerekmektedir. Eğer bugün bu cehennemi yaşamamıza sebep olan durum geçmişte yaşadığımız hatalar ve yanlışlarsa, yani işlediğimiz suçlarsa bunu en erken fark eden yine ‘Analarımız’ olmuştur. Ki bugün günah çıkarmak için analık hakkının gereklerini yerine getirmek için canları pahasına mücadele yürütmektedirler. En doğal hakları olan dünyaya getirdikleri evlatlarına sahip çıkma haklarının gereklerini yerine getirerek bize yine demokrasi, vicdan ve bugüne kadar sessiz kalmanın suç olduğu dersini vermektedirler. Yani bugün Türkiye’de insanlık bu duruma sessiz kalarak en büyük suçu işlemektedir.

Açlık grevleri gibi bedenini gıdım gıdım ölüme yatırma durumu hala devam ediyor iken, şimdi de hapishanelerde iki grup ölüm orucuna başladı. Gıdım gıdım bedenin erimesi durumu artık daha hızlanmış, muhtemelen bunun sonunda alacağımız ölüm haberleri daha da kesinleşmiştir. Şimdi bunu bilen tutuklu annelerin bunu önlemeye çalışması nasıl suç sayılsın ki? Bu bir suç değildir, tam tersi buna sesiz kalmak ve ölüm oruçları gibi çok olağanüstü bir süreç yaşanıyorken her şeyin olağan olduğu gibi davranmak en büyük suç ve en büyük ayıptır. Bu durum başka bir ülkede yaşanıyor olsaydı, bu ülkeyi bata çıka yönetmeye çalışanlar şimdiye kadar ‘insanlar neden ölüyor diye’ ülke gündemlerine koymuşlardı. Fakat; kör sağır ve dilsizleri oynamak, bu durum reelde var iken yokmuş gibi davranmak, Türkiye’nin gündemine hala da girmemiş olması en büyük insanlık suçudur. Bu suçu ne bu eylemcilerin anaları ne diğer analar ne Türkiye halkları ne de Kürt halkı affedecek ve bu Türkiye’nin hukuk tarihine büyük bir suç olarak geçecektir. Fakat bu suçu yıkacak olan da beyaz tülbentli tutsak analarımız, ‘kutsal analarımız ‘olacaktır.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Küresel fabrika: Türkiye kapitalizminin yeni yönelimleri

Yazar: Bedri Adanır
26 Aralık 2025

Türkiye kapitalizmi için 2001 krizi önemli bir moment oldu. Kriz kısa çevrimli bir kriz olarak dikkat çekti ve aynı yıl...

Komünal demokrasiyi yeniden yapılandırmak

Yazar: Bedri Adanır
26 Aralık 2025

Demokratik siyaseti ve siyasetin demokratikleştirilmesini tartışırken, yapısı itibariyle anti-demokratik, anti-toplumcu olan partilerin ve elit hatta bir tür aristokrasi olarak örgütlenen...

‘Asgari ücreti reel olarak artıramadık ama biraz sabır üst gelirli ülkeler grubuna girmek üzereyiz’ (!)

Yazar: Heval Elçi
25 Aralık 2025

Siyasal iktidarın, 10 milyona yakın (kayıtlı ve kayıtsız) asgari ücretli işçi ve bakmakla yükümlü oldukları aileleri açlık sınırının altında bir...

Açlık bir yazgı değil adaletsizlik

Yazar: Heval Elçi
25 Aralık 2025

Memura emekliye, emekçiye yapılacak zamlar konuşuluyor. Sanki derde deva olacak, insanların alım gücü artacakmış gibi algı yaratılıyor. Hükümet ve kimi...

Yeni yıl ve beklentiler için mücadele

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
25 Aralık 2025

Yeni bir yılı daha karşılıyoruz. Her yeni yıl için yeni umutlar ve yeni dileklerde bulunuyoruz. Yıl sonunda bir yılın muhasebesini...

2026 için beklentiler

Yazar: Aziz Oruç
25 Aralık 2025

Her yılın sonunda yeni bir yılın başlangıcında insanlar umut içinde isteklerini talep ederler. Yeni sene için de özlemini duyduğumuz konuları...

Sonraki Haber

Yargının ‘iyi hal’leri bitmiyor!

SON HABERLER

Erdîş’te yangın: 15 kişi hastaneye kaldırıldı

Yazar: Yeni Yaşam
26 Aralık 2025

Türkiye’de infaz hukukunun çöküşü: 326 tutsak tahliyeden mahrum

Yazar: Heval Elçi
26 Aralık 2025

Küresel fabrika: Türkiye kapitalizminin yeni yönelimleri

Yazar: Bedri Adanır
26 Aralık 2025

Tuzla’da ölüm düzeni değişmiyor

Yazar: Heval Elçi
26 Aralık 2025

Komünal demokrasiyi yeniden yapılandırmak

Yazar: Bedri Adanır
26 Aralık 2025

2025: Umutlu ama belirsiz bir yıl

Yazar: Aziz Oruç
26 Aralık 2025

Wan’da kavgada bir kişi hayatını kaybetti

Yazar: Yeni Yaşam
25 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır