Eski Başbakan ve eski Meclis Başkanı Binali Yıldırım, ‘Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi üniter devleti tehdit değil, hizmetlerin daha etkin yürütülmesi için bir fırsattır. Adem-i merkeziyet olarak da tanımlanan bu yapı sadece idari bir yapılanmadır’ dedi
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 7’nci kez toplandı. Eski Meclis başkanları Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop’u dinledi. Komisyon’da konuşan Cemil Çiçek, gündemde olan meselelerin dahi Meclis komisyonunun çerçevesini belirleyemediği ifade etti. Çiçek, komisyonun ne konuşacağına karar verilmesi gerektiğine belirterek, “Dolayısıyla bu ve benzeri konular beraberinde bir kısım sıkıntılar getiriyor. Vatandaşlar bu komisyonla ilgili bir tarafta ümitlidir. Kamuoyu anketlerinde vatandaşın çok önemli bir kısmı bu komisyonu önemsiyor. Bu komisyondan beklentiler var. Öbür tarafta da kafasında 50 tane problem var” dedi.
Komisyonda konuşulanların direkt Kürt meselesi ile alakalı olması gerektiğinin altını da çizen Çiçek, “Eğer yanlışı konuşup, yanlışı kabul etmezsek doğruyu bulma şansımız yok. Eğer herkes kendi yaptığına ‘Benimki yüzde yüz doğrudur’ derse ortada yanlış kalmaz. Yanlış yoksa neyi konuşuyoruz? Bir defa dayanışmaya ihtiyacımız açık. Bu mevzu bir ihtiyaç değil, bu millet yaşadığı sürece milli dayanışma her zaman bizim için olmazsa olmaz. İkinci kardeşliğe ihtiyacımız var. Demek ki burada sıkıntılar var. Üçüncüsü demokrasimizde sıkıntılar, arızalar, eksiklikler var. Ama işin bu kısmına geldiğimizde nerede yanlış yaptığımızı, bu masanın etrafında toplananlar, kendi kafasında bir muhakeme etmesi, bir düşünmesi, bir vicdan muhasebesi yapması lazım” ifadelerini kullandı.
‘Meclis üzerine düşeni yapmalıdır’
Dünyadaki başa çözüm süreçlerine bakılacaksa eğer neyin eksik neyin tamam olduğu konusunda bir kararın verilmesi gerektiğine dikkat çeken Çiçek, demokratik süreçler içerisinde hukuku önceleyerek bir sürecin yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Çiçek sürecin sadece bir iç mesele olmadığını İran, Irak ve Suriye’de yaşananlarında dolaylı ya da direkt süreci etkileyeceğini söyledi. Meclis’in üzerine düşeni yapması gerektiğinin vurgusunu yapan Çiçek, Meclis gündemi dışındaki konuların ise devletin ilgili kurumlar tarafından yapıldığına dikkat çekti.
‘Süreç ayrıştırıcı dilden uzak olmalıdır’
Söz alan bir diğer Meclis Başkanı İsmet Yılmaz ise, sürecin ayrıştırıcı dilden uzak, birleştirici bir dille yürütülmesi gerektiğine işaret etti. Yılmaz, Türkiye’nin sorunlarının çözümüne giden yolun toplumun kültürüyle barışması ve güçlü ve çoğulcu demokrasinin inşasından geçtiğini belirtti.
Ardından söz alan İsmail Kahraman ise, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 21 Mart 2013 tarihinde Amed Newroz Meydanı’nda okunan mektubuna dikkat çekerek, “Abdullah Öcalan’ın mektubunu Sırrı Süreyya Önder okumuştu. Güzel bir hava meydana gelmişti. Yine karıştırdılar. Dış odaklı müdahaleler sonucu netice alınmadı. Kendi içimizde, kendimiz, ruhumuzla, inancımızla samimiyetle bu mevzuya girersek sorunu evelallah çözeriz” diye konuştu.
‘Adem- I Merkeziyet idari bir sistemdir’
Sonrasında konuşan Binali Yıldırım da gösterilen gayretin sürecin başarıya ulaşmasının en güçlü teminatı olacağına işaret etti. Yıldırım, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde yaptığı çağrının bir eşik olduğu vurgusunu yaparak, çağrının ardından Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun gerçekleştirdiği silahların imha edilmesi töreninin iyi bir başlangıç olarak niteledi. Komisyondaki temsil oranına da değinen Yıldırım, komisyondaki temsil oranının yüzde 95’e vardığını, sürece umutla baktığını belirtti. Türkiye’de yaşayan etnik, kimlik ve inanç bakımından farklı olan herkesin eşit yurttaşlık temelinde ele alınması ve eşit yurttaşlık tanımının gözden geçirilmesi gerektiğini belirten Yıldırım, “Etnik kimlik esasında değil, anayasal vatandaşlık vazgeçilmez bir hakikattir. Bizim yolumuz ortak değerler üzerine kardeşliğimizi hakim etmek. Aynı şekilde yerel yönetimlerin güçlendirilmesi üniter devleti tehdit değil, hizmetlerin daha etkin yürütülmesi için bir fırsattır. Adem-i merkeziyet olarak da tanımlanan bu yapı sadece idari bir yapılanmadır. Siyasi ve federal düşüncelere tamamen kapalıdır” şeklinde konuştu.
‘Herkes sürece dahil olmalı’
Ardından konuşan Mustafa Şentop ise, komisyon çalışmalarının şeffaf ve açık şekilde yürütülmesinin çok önemli olduğuna ve sadece hükümet veya sadece güvenlik birimleri ile değil siyasi partiler, sivil toplum, akademisyenler ve kanaat önderlerinin bu sürecin parçası olması gerektiği vurgusunu yaptı. Toplumun farklı kesimlerinin endişe ve sorularının giderilmesi gerektiğine işaret eden Şentop, “Bu güçlü siyasi destek tatmin edilmiş güçlü ve ulusal desteğe dönüştürülmelidir. Buna hep birlikte topyekûn sahip çıkmak gerekli. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi uzun soluklu bir projedir. Seçim takvimlerine veya günlük politikalarla kurban edilmemelidir. Bütün partiler barış hedefini stratejik bir devlet meselesi olarak görmeli ve kısa vadeli kazanç uğruna riske atmamalıdır. Bu da ancak sürecin şeffaf, hesaplanabilir ve Meclis denetimde olmasıyla mümkündür” diye belirtti.
‘Toplantılar sürdükçe topluma yayılarak devam ettiğini görüyorum’
Son olarak toplantının kapanış konuşmasını yapan Numan Kurtulmuş, komisyonun yasa üzerinde çalışma yapmadığına işaret ederek şunları söyledi:
“Bugün burada sanki bir yasa üzerinde çalışılıyormuş gibi ya da bir anayasa çalışması yapılıyor, yapılıyormuş gibi bir algı oluşturmaya kalktık. Bunu açıklıkla ifade ediyorum. Milletimiz her şeyi görüyor. Bu toplantıların hepsini; her anını hem zabıtlar vasıtasıyla hem de bizi izleyenler ve siz değerli arkadaşlarımız vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşılıyor. Bir tek toplantı o da niteliği gereği istihbarat bilgilerinin paylaşıldığı toplantı olduğu için kapalı oldu. Dolayısıyla bu toplantının ben çok verimli olduğunu, çok faydalı olduğunu, yeni bir takım bakış açılarına da katkı sunduğunu düşünüyorum. İnşallah toplantılarımıza süratle devam edeceğiz ve sonuç alacağız. Ümitvar olduğumuzu görüyoruz. Bu ümitli yaklaşımlarınız dolayısıyla teşekkür ediyorum. Bunun bu toplantılar sürdükçe topluma da farklı kesimlere de yayılarak devam ettiğini görüyorum.”
Kaynak: MA
