• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
17 Mayıs 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Binbir vahşet masalları

17 Ekim 2018 Çarşamba - 00:14
Kategori: Yazarlar

Arap edebiyatının en güçlü yazarlarından Abdurrahman Munif, beş ciltten oluşan Tuz Kentleri (Mudun Al-Milh) başlıklı roman serisinde, adı anılmayan ama Suudi Arabistan olduğunu bildiğimiz bir ülkede, petrolün keşfiyle birlikte yaşanan toplumsal ve çevresel yıkımı anlatır. Munif’in Türkçe’de yayınlanmış tek bir kitabı var, o da ilk romanı “Ağaçlar ve Merzuk Cinayeti”. Tuz Kentleri gibi bir başyapıtın hâlâ çevrilmemiş olmasını anlamak zor, ya da bana göre tek açıklaması şu: Dilimize bu kadar doladığımız bir coğrafyayı anlamaya dönük samimi bir merakın eksikliği. Neyse, bu başka bir yazının konusu…

Tuz Kentleri bir vahanın tasviriyle başlar. Çölün ortasında, yerin altından fışkırmış veya gökten düşmüş gibi duran, suyun ve toprağın cömertçe yeşillendirdiği, palmiye ağaçlarıyla bezeli, arada karavanların uğradığı fantastik bir mekan. Adı üstünde, çölde bir vaha. Yazar, Gözler Vadisi adlı bu vahada yaşayan yerlileri de şöyle tarif eder romanın ilk sayfalarında: “Vadinin insanları nezaketle takıntının tuhaf bir bileşimine sahip olmalarıyla tanınırdı. Barışçı ve mutlu, fazla bir karşılık beklemeden yardım etmeyi seven, ama bazen tembelliğe ve hulyaya meyilli insanlar.”

Hayat kendi olağan seyrinde akarken, bir ara bir takım yabancı adamların (yerlilerin ifadesiyle ‘ifranj’lar; haçlılara gönderme yapan, bizdeki Frenk’e yakın anlamda bir kelime) çölde cirit attığı kulaklarına çalınır. Yabancılar bölgede su aradıklarını iddia etmektedir, lakin suyu nerede nasıl bulacağını en iyi bilen çöl insanları elbette bu yalana inanmaz. Havada bir uğursuzluk sezerler, huylanıp emire çıkarlar ama bir sonuç elde edemezler. Daha kötüsü yabancıların kalıcı olduğu anlaşılır.

Derken bir anda çölün ortasında, bir kıyamet alameti gibi buldozerler ve iş makineleri belirir… Bundan sonrası, sadece vadideki hayatın değil, bütün bölgenin kaderini kökten değiştirecek olan petrol endüstrisinin trajik hikâyesi. Suud ailesinin gaddarlık, riyakarlık ve emperyalist işbirlikçilik üzerinde yükselecek olan petro-despotik saltanatının tarihi böyle başlar.

Kitap serisinin başlığındaki ‘tuz kentleri’, kumdan kaleler misali denizin ilk dalgasıyla eriyip gidecek olan petrol zengini kentleri ima eder. Yazarlıktan önce kendisi de uzun süre petrol sektöründe çalışmış, Suudi bir baba ile Iraklı bir annenin çocuğu olarak hayatı Amman, Bağdat, Beyrut, Paris, Şam arasında sürgünlerde geçmiş olan Munif, petrolün bölgenin gelişebilmesi için kullanılabilecek bir kaynak iken Suudilerin elinde tersine despotizmi, bağnazlığı ve köleliği besleyen yıkıcı bir araca dönüşmesinin hikâyesini anlatır burada.

Suudi Arabistan Krallığı adlı korku imparatorluğu (bir ailenin adıyla anılan başka ülke var mı dünyada?), hızlı kazanılmış paranın nasıl bir yozlaşma, toplumsal çürüme ve karanlık üretebileceğinin, baskıyı finanse etmekte cömertçe kullanılabileceğinin, ayrıca halkının ezici çoğunluğu sefalet içinde yaşarken sultayı elinde tutan zümrenin bu imtiyazını kaptırmamak için ne kadar ileri gidebileceğinin anıtsal bir örneği.

Naçizane önerim, AKP’nin 16 yılda besleyip semirttiği yeni sınıfın ve ona sessizce boyun eğen geleneksel Cumhuriyet burjuvazisinin ruh haline biraz da bu gözle bakalım. Petrolün yerine devlet hazinesini, kamu mülklerini, banka kredilerini, ülkenin doğal kaynaklarını koyunuz, tanığı olduğumuz bu pervasız yağma ve gaddarlığın arka planı gün gibi çıkar ortaya. Her geçen gün yeniden öğreniyoruz, bu kolay serveti ellerinde tutmak için yapamayacakları şey yok.

Fakat usta yazarın dediği gibi, bu türden sefahat kaleleri tuzdan inşa edilmiştir, o yüzden tarihin ilk dalgasında yıkılmaya mahkumdur.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Sosyal demokrasinin bitmeyen sefaleti

Sonraki Haber

Mış gibi…

Sonraki Haber

Mış gibi…

SON HABERLER

İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi

İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Silahların gölgesinden barış ve demokratikleşmeye

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Pestisit: En çok yoksullar zehirleniyor

Pestisit: En çok yoksullar zehirleniyor

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Xelîl Xemgîn: Önderliğin mektubu manifestom oldu

Xelîl Xemgîn: Önderliğin mektubu manifestom oldu

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Yeni anayasa tartışmaları ve DHP’nin sorumluluğu

Demokrasinin önündeki engel barış değil tabulardır!

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Hapishanelerde sessiz bir ölüm rejimi: Barışa karşı örülen duvar

Hapishanelerde sessiz bir ölüm rejimi: Barışa karşı örülen duvar

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

İmkâna mekân

Sıkılan dikkat

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır