Zihni Çetiner de geçen yıl yitirdiğimiz devrimci arkadaşlardan biri oldu. Hep onun için yazmak aklımda. 1971 öncesi yükselen devrimci gençlik hareketinin farklı boyutlarını anlamak bakımından önemli kaynaklardan biri, “Ölümü Paylaştılar / Bir İhtilalci, Bir Devrimci, Bir Fedai” adlı hatıraları.
Kitabın birinci baskısı Büke Yayınları’ndan çıktı, ikincisi Belge Yayınları’ndan, üçüncüsü de E Yayınları’ndan… Her üç yayınevinin editörü de, yerleşik tanımlamayı kullanacak olursak “68”li…
“68”lilerin önemli özelliklerinden biri farklı düşünülse bile, arkadaşlık ilişkilerinin güçlü olmasıydı. MDD’nin yükselişi ile bu biraz zedelense bile.
İstanbul Üniversitesi işgalinde, örnek bir eylem birliği yaşanmıştı ve bu kararların alındığı işgal konseyine ve üst komiteye de yansımıştı. Konsey Başkan olarak bir Kürt arkadaşımızı, Kemal Bingöllü’yü seçmişti, yardımcısı Karadenizli sol kemalist Bozkurt Nuhoğlu’ydu, sözcü ise İktisat Fakültesi Talebe Cemiyeti Başkanı Toygun Eraslan.
Savunmadan sorumlu Deniz Gezmiş’ti. Masis yardımcısı idi. Zihni ise, bu işi teknik olarak bilendi. Molotof kokteylleri onun nezaretinde hazırlandı. Zaten adı bu yüzden “bombacı Zihni” olarak kalacaktı.
Zihni Çetiner, Talat Aydemir başkaldırısına katılan genç harbiyelilerdendi. “68” kuşağından yaşça büyük olduğu için “abi” olarak tanımlanmalı.
Geçmişi bugünün değerleri ve kavramları ile anlattığımız ve yargıladığımızda, gerçekten ne olduğunu anlamak zor.
İşte Çetiner’in anılarının önemi burada. O dönemi, ideolojik sansüre ya da efsanelere tabi tutmadan, kendi doğallığı içinde anlatması.
Çoklarına göre 27 Mayıs “yarım kalmış” bir devrimdi.
Bu nedenle Talat Aydemir hareketine aydınlar arasından da destek verenler olacaktı. Örneğin, daha sonra “Düzenin Yabancılaşması” adlı kitabı ile militarist geleneği ve Kemalizmi eleştiren ve o dönem ortalığı silkeleyen İdris Küçükömer, bu aydınlardan biriydi ve bu nedenle sorgulanmıştı.
ANT yayınlamıştı kitabı, birçok konuyu ilk kez gündeme getiren diğer kitaplar gibi. Gerçek bir 68 ruhu vardı ANT de. Fransa’da aynı dönem öne çıkan Maspero Yayınları gibi.
Eski sola karşı yeni solun ruhunu temsil ediyordu.
Dönem farklı deneyimlerin yükseldiği bir zaman dilimi idi. Cezayir Savaşı’ndan, Nasırcılığın, BAAS’ın yükselişine, Küba Devrimi’nden Vietnam Savaşı’na, Filistin hareketinin yükselişine, Bolivya’dan Kolombiya ve Brezilya’ya. Ve bütün bunlarda, resmi tarihin sorgulanması, Kürt gerçekliğinin tartışmaya açılması Türkiye solunun tarihinin deşilmesine birçok ilk kez ANT dergisinde ve yayınlarında yer almaktaydı. 1971 yılında son Mayıs sayısını sıkı yönetim altında çıkarmayı başaran ANT dergisi, Deniz ve Mahirlerin yükselişini cesaretle selamlayan tek yasal dergi olacaktı.
Sosyalist Kültür Derneği, YÖN dergisi ise başka bir boyutu taşıyordu. Irak’ta 1958 devrimi, sadece ülkenin yönünü değiştirmekle kalmamış, Bağdat Paktı’nı da çökertmişti. Nasır hareketi, İngiltere’yi Süveyş’den kovmuştu,
Cezayirliler Fransızları Cezayir’den kovmayı başarmıştı.
Ama 27 Mayıs cuntasının NATO ve Cento’ya sadakatini ilan etmesi, demokratik bir anayasa dışında fazla bir şey vermemesi hayal kırıklığı yaratmıştı.
Dolayısıyla, bir çeşit sol Kemalizmin yükselmesi bakımından bu uygun bir ortamdı.
MDD hareketi, bir anlamda sol Kemalizm ile solun ittifakını amaçlıyordu. Bu da “literatüre” uygundu. TKP de benzer görüşteydi. Ama onlar UDD diyorlardı.
Sovyetler zor zamanlarda Kemalizmi, Çin’de Kumindang’ı desteklememiş miydi? Şimdi de Nasırcılık ile BAAS ile ittifak kurmamış mıydı?
Nazım Hikmet’e yönelik 25 yıllık yasağı delen YÖN olacaktı, “Kurtuluş Savaşı Destanı” ile. 9 Mart olayı aslında Doğan Avcıoğlu’nun “devrim programını” hayata geçirmeyi amaçlıyordu. Ve genç subaylar arasında önemli bir tabana da sahipti.
Ama bu programda, bu çizgiyi kabul etmeyen sol kesimlerin “hizaya getirilmesi” de yer almaktaydı.
Deniz’in de kurucularından olduğu DÖB içinde 1970 yılında bir yol ayrımına gelindi. Deniz, Zihni ile, Mustafa Gürkan ile yolunu ayırdı. Bu yol ayrımını Zihni’nin kitabında okuyabiliyoruz.
Öte yandan, Zihni’nin kitabında Filistin deneyimi de önemli. Birçok 68’li farklı Filistin örgütlerinde yer alırken, Zihni Suriye BAAS’ının desteklediği El Saika’yı tercih ediyor. Bu da aslında 21 Mayıs’tan beri çizgisini pek değiştirmediğini gösteriyor.
Ve Zihni Çetiner daha sonraki yıllarda Kürt sorununda ulusalcı bir tavır almadı. Özgürlük hareketini anladı.
Çünkü o bir devrimci olarak kaldı hep.