Bir barış yazısını parmakların tetikten çekildiği, bir barış şarkısı mırıldanarak yazmak ister insan ama masanın üstü gibi zihni de dağınık oluyor insanın. Böyle yarım kalmış bir yol haritasında yazının da boynu bükük, gönlü kırık oluyor.
Bu yazı, bizi insan kılan duygu ve değerler aşkına; tüm taraflara ve her kesimden barış yanlısı insanlara bir çağrı, bir söze davet olsun isterim
***
Şurası kesindir ki; entelektüeller ne derse desin, analistler ne yorum yaparsa yapsın bu barışı halk kuracaktır. İşte biz de kim olursak olalım bir birey olarak barışın tam da bu istikamet üzerinden kurulmasına katkı sunabiliriz. Bu konuda kuracağımız bir tek cümle, söyleyeceğimiz bir söz bile son derece kıymetlidir.
Evet. İlk adımı sözden başlatmak gerek. Kısır döngü içindeki tutsak ruhlar rağmına barışa dair cümleler kurmak zamanıdır.
“İnsan ve onun geleceğine dair kalbimizi sıkıştıran endişeye rağmen, korku ve umutsuzluk doğmamalı… Korku değil cesaretle savaşın karşısına dikilmek zorundayız. Tüm kültür yaratıcılarının en büyük görevlerinden biri budur” diyor Aytmatov.
Savaş sözün bittiği yerde başlarmış… Sözün bittiği yerde olmamak için bir söz söyle Arkadaşına, dostuna, komşuna, çocuğuna, barış için sen de bir cümle kur. Yaşamak ve yaşatmak için, hayata atfedilen tüm sözcükler ve anlam kümeleri aşkına.
Gelecek adına, yaşamsal olan her şey adına bir söz söyle, bir cümle kur. İnsani kimliğimizden gelen sorumluluk adına. Sömürünün, açlığın, zulmün ortadan kalktığı bir dünyaya duyulan özlem adına. Barış adına bir söz söyle. Birlikte yaşam adına, demokrasi ve adalet için bir cümle kur.
Açlık, yoksulluk dememek için, şiddeti yaratan tüm sebepleri yok etmek adına…Bir cümle kur bin yıllık yara adına, düşlerimiz adına, mutluluk amaçlayan tüm öğretiler aşkına, dirim için dirlik için, Bir söz söyle, bir cümle kur, topsuz tüfeksiz olsun. Ben adına, sen adına. Biz için. Geleceğe dair kalbimizi sıkıştıran endişeler adına. Barış için bir söz söyle…Ertelenmiş güzellikler adına, dinmek bilmez acılar, solgun yüzler adına, saçlardaki aklar, dizlerdeki sızılar adına. Bir cümle kur. Akıl adına, vicdan aşkına. Bir söz söyle. Bir daha acılar yaşamamak için. Sıcak aş, sıcak ocak adına bir söz söyle, bir cümle kur.
Söz sultanı Yunus Emre ne güzel söylemiş: “Söz ola kese savaşı / Söz ola kestire başı / Söz ola ağulu aşı / Bal ile yağ ede bir söz.”
***
Aslolan her alanda savaşa karşı barışı savunmaktır. İnsanlığın, barışı hayal olmaktan çıkarıp gerçekleştirmesinin başkaca da yolu yoktur.
Barış, taraflar arasında bir eşitlik, karşılıklı varsayılma temelinde yeşerir. Savaşsızlık durumu, yani insanların şiddete başvurmadığı ortam bir başına barış kavramının içini doldurmaya, içeriğini yansıtmaya yetmez. Özgürlük, eşitlik gibi demokratik kavramlarla pekiştirilmemiş bir ‘barış’ eksik bir barıştır. İşte insan savaşı yaratan sosyal, ekonomik ve siyasal nedenlerin tümüyle ortadan kalktığı böyle topsuz-tüfeksiz bir dünyayı özlüyor. Bunun gerçekleşmesi için de Einstein’ın deyişiyle “savaş uğruna hiç karşı koymaksızın göze aldığımız özverileri, barış uğruna da göze almakla yükümlüyüz.”
Hepimizin yediğimiz ekmek, içtiğimiz su, soluduğumuz hava kadar barışa, demokrasiye, adalete ihtiyacı var.
Şimdi yenilenmek zamanıdır. Ortak bir vatan için, eşit yurttaşlık haklarının güvencesiyle birbirine bağlı bir toplum için, yıllardır hiç yaşama şansı bulamadığımız demokrasi için. Hayatın rotasını barışa çevirmek için; hasretin bağrına damlama zamanıdır. Varış zamanıdır barışa. Yaşam aşkına.