• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
9 Haziran 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Ragıp Zarakolu

Bir Türk şairinin Ermeni bağlantıları

17 Ekim 2022 Pazartesi - 00:00
Kategori: Ragıp Zarakolu, Yazarlar
Kay !Kay!

Müzisyen, ressam ve araştırmacı Khatchatur I. Pilikian’ı yitireli 3 yıl olmuş, salgının izolasyon günlerinde. Sosyalist Tarih Cemiyeti vermişti ölüm ilanını. 17 Ağustos 2017 tarihinde Mortlake Krimatoryumu’nda yakıldı bedeni. 2006 Şubat’ında Marx House’da “Bir Türk Şairinin Ermeni Bağlantıları” adlı bir konferans vermişti.

Sema Vural sağ olsun, Pilikian’ın makalelerini tercüme etmişti. Yayınlanması için 2015 yılında teslim etmiştim. Ermeni Soykırımı’nın 100’üncü yılıydı. O dönemdeki yayınevi editörünün işine son vermemin nedenlerinden biriydi, bu ve benzeri kitapların bir türlü yayınlanmaması. İşe son verilmesinden sonra bendeniz sömürücü kapitaliste dava açılmaz mı? Elbette kaybettim davayı. Günümüz ülkemde şaşırtıcı değil. İcraya koyulmaz mı? Ne diyeyim yakışır!

Şöyle anlatıyor Nazım’ı Pilikian:

Tam bir yıl önce, Şubat 2005’te, sonradan ünlü bir romancı olan bir Türk sanat öğrencisi, kendisiyle yapılan bir röportajda birkaç kelime konuştu ve kendi ülkesinde bir cehennem patlak verdi. Orhan Pamuk İsviçreli bir gazeteciye şunları söyledi: Bu topraklarda otuz bin Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü ve benden başka kimse bu konuda konuşmaya cesaret edemiyor.”

Şaşkınlık ve hayret içindeyim. Evet, hiç kimse, hatta bizzat Orhan Pamuk bile yarım yüzyıldan fazla bir zaman önce bir Türk yazar, dünyaca ünlü devrimci bir şair, kendi ülkesinde yıllarca  hapis yattıktan sonra serbest kalır kalmaz, kısmen şiirsel ve içeriksel de olsa, “bu konuda konuşmaya cesaret etmiş olduğunu” hatırlamaya cüret edemedi. Bu kişi, onurlu komünist şair Nazım Hikmet idi.

SSCB’nin dağılmasına ve Soğuk Savaş’ın küreselleşme döneminin küstah sıcağıyla erimiş gibi görünmesine rağmen Thomas Mann’ın kesin bir şekilde “20. yüzyılın asıl aptallığı” olarak nitelendirdiği “anti-komünizm”in hâlâ bırakın neo-con ve neo-emek yanlılarını, sağ ve sol neo-liberal politikaların katı savunucularının gündeminde olduğuna tanıklık etmek hiç de zor değil…

Stepanian, Erivan’da yayınlanan 1983 tarihli, “Türk Kaynaklarına Göre Türk Tiyatrosunun Gelişiminde Ermenilerin Rolü” başlıklı monografisinde Nazım Hikmet’in yakın arkadaşı ve çalışma ortağı Türkolog Ekber Babayev’den bahsetmektedir. Babayev, Hikmet’in şunları söylediğini kaydediyor: “Türk Tiyatro tarihi Mnakian, Papazian ve Elize Binemejian’ın adlarını gururla belirtmektedir. Elize’yi ilk kez Darülbedayi’de hangi oyunda görmüş olduğumu hatırlamıyorum. Ama ona hemen ilk görüşte aşık olduğumu iyi hatırlıyorum. Türkçeyi, İstanbul’un çağdaş, zarif hanımları gibi kolayca anlaşılır bir şekilde konuşuyordu… Kendi kendime, ‘bir oyun yazmalıyım’ dedim. Ona yaklaşmanın başka hiçbir yolu yoktu. Belki de elimi bile sıkar… Oyunu, manzum olarak yazmalıyım, fakat konusu ne olacak? Elbette aşk. İlk oyunum ‘Ocak Başında’ böyle doğdu. Ne yazık ki Elize ile aramızda hiçbir ilişki olmadı. Onun yanında ben kim oluyordum?”

Evreka! Nazım’ın gençliğindeki Türk tiyatrosunun “prima donna”sı Elize Binemejian, hiç şüphem yok ki, şairin Göksu ve Timms tarafından yazılan biyografisinde adı belirsiz olarak yer alan gizemli Ermeni oyuncu  idi.

Nazım’ın Moskova Senfonisi’nde övdüğü, Nazi-faşist işgalcileri yenen gerçek direniş kahramanları, silah arkadaşları Türkistanlı Ahmet ve Ukraynalı Yarchenko’yla birlikte Ermeni Sagamaian gibi ‘küçük insanlar’dır.

Türkiye’den her ikisi de siyasi mülteci olarak ayrılan Hayk Açıkgöz ve eşi Anjel, 1950’lerde, Lübnan-Beyrut’ta çalıştılar. Hayk tıp doktoruydu ve eşi Anjel de hemşireydi. Sonunda Leipzig’e yerleşmeden önce Varşova’ya göç ettiler. Ünlü Lübnanlı Avukat Kaspar Derderian’ın imzasıyla (Ermenice haftalık Ganch [Çağrı] dergisinde 2 Kasım 2002’de) yayınlanan “Nazım ve Cesur Ermeni Mücadele Arkadaşları” başlıklı bir makale, Nazım’ın sürgündeki bu arkadaşlarının bireysel katkılarını aydınlatmaktadır. Böylece Anjel Achikgosian, Aram Pehlivanian’ın baş editörlüğünü yaptığı Bizim Radyo’da sekreter ve editör olarak çalıştı; bu sırada (daha sonra, 1973’te Türkiye Komünist Partisi’nin genel sekreterliğine getirilecek olan) İsmail Bilen de radyodan sorumlu genel direktör idi. Bizim Radyo’ya yaptığı katkılarla eş zamanlı olarak Dr. Hayk Achikgosian, Leipzig’deki Karl Marx Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde cerrahlık da yapmakta idi ve sonunda buraya başhekim oldu. Şimdi 78 yaşında olan Anjel, belki de Nazım Hikmet’in parlayan yıldızı olduğu Bizim Radyo çevresindeki entelektüellerin oluşturduğu çekirdeğin belki de sağ kalan tek üyesidir.

Nazım, diğer Ermeni yoldaşı Vartan İhmalyan’la birlikte 11 Mayıs 1957’de Moskova Tiyatrosu’ndaki prömiyerinin hemen ardından yasaklanmasından sonra Prag’da İvan İvanoviç adlı oyununun sahnelenmesine katıldı…

Kırk yıl önce 1962’de Nazım Hikmet Roma’ya gelmişti. Ben de şairi karşılayan çeşitli uluslardan öğrencilerin arasındaydım. O zamanki Roma Güzel Sanatlar Akademisi’nde arkadaşım olan sanat öğrencisi, şimdi Suriye’nin önde gelen ressamlarından Faysal, Nazım’a şaka yollu benim resim yapan bir şarkıcı olduğumu söyledi. Nazım Hikmet “Mario Cavaradossi!” diye bağırdı. Benim de yakın zamanda aynı “Cavaradossi” gibi opera tenoru olarak ilk kez sahneye çıktığımı öğrenince gerçekten heyecanlandı ve bize, kendi vatanında hapiste iken “Tosca” operasının librettosunun tamamını Türkçeye çevirmiş olduğunu anlattı ve “tıpkı Cavaradossi gibi” diyerek espri yaptı. Büyük şair hemen orada şarkı söylememi isteyince ben utandım ve aptalca reddettim. Bundan dolayı öyle bir pişmanlık duydum ki, bir süre sonra Latin Amerikalı meslektaşlarım beni, Latin Amerika’nın Nazım Hikmet’i olan Pablo Neruda’yı karşılamaya çağırdıklarında, şarkı söylemek için davet beklemedim. Neruda’nın eşi, opera şarkıcısı idi. Ve ben, şarkı söyledim. Neruda hemen beğenisini yazarak, partisyonumu imzaladı.

2002’de (TC Kültür Bakanlığı Nazım Hikmet’e sansür uyguladı) – UNESCO’nun Nazım Hikmet Yılı’nda-  bir tartışma Brüksel, Info-Turk’ten Doğan Özgüden’in kalemini ateşledi  (1 Haziran, 2002 tarihli e-mail), Yeni Şafak Gazetesi’nde Koray Düzgören tarafından yansıtıldı (10 Haziran, 2002) ve Londra’da çıkan haftalık, Toplum Postası Dergisi tarafından büyütüldü. (27 Haziran,2002, s. 50 ve 53) “Nazım Hikmet’e Saygısızlık”, “Nazım Hikmet’e Büyük Hakaret” gibi tüm başlıklar, uygulanan sansürü, özünde saygısızlık olarak vurguluyor.

Türkiye, Ermeni Soykırımı’nı takıntılı bir şekilde inkâr etmeyi sürdürürken insan, “resmi olarak” kullanıldıkları zamanlarda Nazım Hikmet’in orijinal şiirlerinden ne kadarının bozulmadan kalmış olduğunu merak ediyor…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Hayal aleminde yaşayarak özgürlükçü olunmaz

Sonraki Haber

Şahkulu İsyanı, Aleviler ve Erdoğan’ın açılımı

Sonraki Haber
Şahkulu İsyanı, Aleviler ve Erdoğan’ın açılımı

Şahkulu İsyanı, Aleviler ve Erdoğan'ın açılımı

SON HABERLER

Kürt Böreği Festivali’nde Abdullah Öcalan’ın selamı iletildi

Kürt Böreği Festivali’nde Abdullah Öcalan’ın selamı iletildi

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Sêrt’te silahlı saldırı: 1 kişi yaşamını yitirdi

Sêrt’te silahlı saldırı: 1 kişi yaşamını yitirdi

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Reqa’da ‘Unutulmaz Anılar’ Müzesi açıldı

Reqa’da ‘Unutulmaz Anılar’ Müzesi açıldı

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

30 yılın ardından tahliye olan tutsağa coşkulu karşılama

30 yılın ardından tahliye olan tutsağa coşkulu karşılama

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Kütahya’da deprem

Kütahya’da arka arkaya depremler

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Hatimoğulları: Eşit yurttaşlık olmadan barış olmaz

Hatimoğulları: Eşit yurttaşlık olmadan barış olmaz

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

Tertele’nin üzerine maden ocağı

Tertele’nin üzerine maden ocağı

Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır