Bir ve beraber olma hali yüzyıllardan günümüze kadar Kürtlerin gündeminde önem ve ihtiyacını koruyor. Cegerxwîn de usta kalemiyle bu gerçekliği, gerçekliğin önündeki engelleri bu şiirinde çok yalın ve çarpıcı bir anlatımla dile getirmiş
Ahmet Güneş
Şiirlere bazen yıllar yetmez, hatta yazan insanın ömründen de uzun sürebilir. Bir de şiirlerin farklı bir forma kavuşması gerçekleşirse, bu başka bir kulvarı adres yapar ve zamanlar ötesine geçer. Denilebilir ki şiir zamanla yatak değiştiren bir nehirdir; sessiz de akar, gürültü de koparır, başka şeyleri de sürükler. Kürt dilinin fonetiği müzik ile yatay bir ilişki içinde diye düşünüyorum. Bundan olacak, Kürtçe müziği şiirler beslemiştir. Günümüzde de Kürt şairlerin şiirleri bestelenmeye devam ediyor.
Kürt müziğinin sevilen sesi Ruken Yılmaz’ın geçtiğimiz günlerde dinleyici ile buluşan bir şarkısı, deyim yerindeyse dillere pelesenk oldu. Büyük şair Cegerxwîn’in fabl tarzında Kürt halkının birlik özlemini anlattığı Serxwebuna Mirîşkan adlı şiiri müzisyen Nurhak Kılagöz’ün bestesiyle şarkıya dönüştü. Biz de Ruken Yılmaz ile yorumu ayrı güzel, klibi ayrı güzel bu şarkıyı ve başka şeyleri konuştuk. Kürt birliğinin tartışıldığı bu günlerde, Serxwebuna Mirîşkan kendinden daha çok söz edeceğe benziyor. Gazetemiz Yeni Yaşam için bu şarkıyı ve Kürt müziğini Ruken Yılmaz ile konuştuk.
- Öncelikle son çalışmanızdan başlamak istiyorum. ‘Serxwebuna Mirîşkan’ şarkısı çokça dinlendi ve dinleniyor. Bu şarkı nasıl ortaya çıktı?
Sizin de belirttiğiniz gibi, Serxwebuna Mirîşkan kısa sürede dinleyicilerin yoğun ilgi ve beğenisini topladı. Sizin aracılığınızla tüm dinleyicilerime çok teşekkür ediyorum. Bu durum yürüdüğüm yolda beni daha da cesaretli kılıyor.
Şiir, hem teknik olarak, yani meselesini hayvanlar aracılığıyla anlatılması bakımından hem de içeriği açısından çok ilgimi çekti. Bir ve beraber olma hali yüzyıllardan günümüze kadar Kürtlerin gündeminde önem ve ihtiyacını koruyor. Cegerxwîn de usta kalemiyle bu gerçekliği, gerçekliğin önündeki engelleri bu şiirinde çok yalın ve çarpıcı bir anlatımla dile getirmiş. Ben de bu gerçekliğin değeri sebebiyle, müzik aracılığıyla bir kez daha hatırlatmak istedim ve ‘Serxwebuna Mirîşkan’ı dinleyiciyle buluşturmuş oldum.
Aslında şiir orijinalinde oldukça uzun. İlk olarak; şiiri analiz edip hikâye bütünlüğünü koruyabilecek kıtaları seçmekle başladım… Şiirin kendi içindeki ritmi de böyle güzel bir müziğin ortaya çıkmasını sağladı. Nurhak Kılagöz de bu kıtaları güzel melodilerle buluşturup şiiri Kürt müziğine ve dinleyicisine kazandırmış oldu.
- Şarkının klibi de beğeniyle izleniyor. Bize klibin hikayesini anlatabilir misiniz?
Berk Kuruçay’ın yönetmenliğinde çektiğimiz klibimiz büyük bir ekibin büyük emekleri sayesinde ortaya çıktı. Öncesinde yapımcı ekibimizle birlikte şiir üzerinde tartışmalar yürüttük, fabl bir anlatım olduğu için, hayvanları klipte nasıl canlandıracağımız meselesi içinde riskler de barındırıyordu. Yani klibin karikatür bir hal alması meseleyi duygu ve anlatımından uzaklaştırıp absürt bir hale getirebilirdi. Bunun önüne geçmek için de öncesinde ışıktan kostüme, açılardan makyaja kadar tüm detaylar netleştirildi. Gülce Oral öncülüğünde dansçı arkadaşlarımızla bir araya gelip çok keyifli provalar yaptık… Her dansçı arkadaş kendi karakterine özgü hareketleri, bedenlerinde aktarıp klibi çok daha güçlü kıldı. Ve ortaya müzikal tadında güzel bir işi çıkarmış olduk.
- Kürt müzisyenlerin edebiyat konusunda avantajlı olduğunu düşünüyorum. Kürtçe şiirlerin tınısı var, müzikal forma daha yakın gibi. Cegerxwîn bu konuda bir derya sunuyor müzisyenlere. Kürtçe müzik ile edebiyat konusunu sormak istiyorum, sizce Kürt müzisyenler yeteri kadar Kürt edebiyatından besleniyor mu?
Cegerxwîn’in şiirlerinin Kürt müziğine güçlü bir edebi değer kazandırdığı kuşkusuz bir gerçek. Geçmişte de şiirleri Ciwan Haco, Şivan Perwer gibi müzisyenlerin müziklerinde sıkça yer almıştır. Günümüzde de birçok müzisyen, Kürt edebiyatından bestelenerek bu çok güzel şiirleri Kürt müziğine kazandırdılar ve kazandırıyorlar. Hakeza Mehmet Atlı, Arjen Arî’nin çok güzel şiirlerini besteleyerek Kürt müziğine kazandırdı. Bu ve benzeri örnekler, müzisyenlerin Kürt edebiyatından beslendiklerinin önemli örnekleri.
Ben de kendi yolculuğumda sıkça Kürt edebiyatından beslenmeye çalışıyorum. İlk albümüm Zelî’de de Cegerxwîn, Feqiye Teyran, Melayê Cizîrî gibi önemli şairlerin şiirlerini bestelemiştim. Geçtiğimiz sene de Kamuran Ali Bedirxan’ın ‘Henek’ adlı şiirini yine Nurhak Kılagöz bestesiyle yorumlamıştım.
Hepimiz kendi yolculuğumuzda birçok şeyden etkilenip, etkiliyor ve besleniyoruz. Kürt edebiyatı da kuşkusuz bunlardan biri.
- Kendi kuşağınıza baktığınızda nasıl bir Kürt müziği görüyorsunuz?
Toplumsal değişimler ve ihtiyaçlar her dönem kendi kuşağını yaratıyor, haliyle kuşaklar da dönemin teknolojik gelişme ve ihtiyaçlarına paralel, bazen de beklenti dışında davranışlar geliştiriyorlar. Haliyle her dönemin rengi, başlığı, temposu da kendi özgünlüğüyle sürüyor. Bu dönem açısından, bilgiye hatta insanların birbirine ulaşımı çok daha kolay… Yaratım süreçlerinde kolayca çok fazla örnek veriye ulaşabiliyorsunuz, kostüm belirlemede, klip, fotoğraf çekiminde vs vs… Bunlar önemli ama bunların öncesinde ne yapmak istediğinize karar vermek, nasıl bir yolda nasıl bir tempoyla yürüyeceğinizi belirlemek çok daha önemli… Tüm bu meselelerin müziğe etkisi de kuşkusuz büyük. Bir yanıyla tüm bu dengeyi iyi kuran, buna paralel yeni üretimlerle dinleyiciyi heyecanlandıran, Kürt müziğinin, sanatının gelişmesine yelken açan üretimler varken, bu gelişmelere rağmen kendini tekrar eden birçok üretim de var.
Bunlar dışında, bu dönem biletli konserlerin başladığı, konserlerde sahne tasarımlarının ortaya çıktığı ve önem kazandığı da bir dönem. Kürt müziği adına çok yeni gelişmeler. Bu durum da beraberinde birçok ihtiyacı doğuruyor. Müzik adına yeni olmasa da Kürt müziği adına yeni kavramlar ve iş kollarına ihtiyacı ortaya çıkarıyor.
Geçmişten farklı olarak, tek başına bir şarkıyı güzel okumak ya da iyi bir şarkı yaratmanın dışında görsel sunumun da çok önemli olduğu, sosyal medyayı doğru ve etkili kullanmanın önemli olduğu bir dönemi yaşıyoruz… Artık birçok meseleyi beraberinde düşünüp ortaya çıkarmak gibi sorumluluk var. Çok uzattım ama tekrar olarak en önemli meselenin, kendi özgünlüğünü korumak olduğunu düşünüyorum. Kendim de öncelikli ısrarım bu. Kürt müziği adına birçok arkadaşımız birçok üretimlerde bulunuyor, her birimizin gölgesinin serinliği ayrı güzel. Bunun farkında olup geliştirmenin ve büyütmenin önemiyle diyorum…
- Ruken Yılmaz olarak siz müziğiniz için nereden ilham alıyorsunuz?
Aslında bu soru için spesifik bir cevabım yok diyebilirim. Bazen aradığımız şeyler, tökezleyip düştüğümüz taşın altında olabiliyor. Bu farkındalıkla yürümeye gayret gösteriyorum. Yaşadığım, tanıklık ettiğim birçok şeyi duygu süzgecimden geçirip sırasıyla müziğime yansıtmaya çalışıyorum. Bunun dışında Kürt tarihinde gerçekleşmiş birçok kahramanlık, cesaret hikayeleri de var, bunları okumak ve araştırmak bana büyük ilham veriyor. Yakın zamanda da bunları dinleyicilerimle buluşturmuş olacağım.
- Başka çalışmalarınız olacak mı?
Yılın başında, yıllar önce bestelemiş olduğum Arjen Arî’nin ‘Tu Bihata’ adlı şiirini akustik bir çalımla yeniden kayıt etmiş ve bir klip olarak paylaşmıştım… Serxwebuna Mirîşkan’ın ardından bekleyen üç yeni şarkım daha var, bir tanesi yine Cegerxwîn şiiri. Vokal dahil aranjman ve kayıtlarını bitirdik. Olağanüstü durumlar gerçekleşmezse, Mayıs ayının ilk haftası klibini çekeceğiz… Bunun dışında iki yeni şarkının yaratım sürecindeyiz. Bir tanesi üzerinde heyecanla çalıştığım ve sözlerini yazdığım bir eser. Kürt tarihinde önemli bir yeri olan destansı kadınlardan birine dair. Heyecanla dinleyiciyle paylaşacağım günü bekliyorum.
- Son olarak ne söylemek istersiniz?
Her yeni güne olağanüstü yeni bir haberle uyanıyoruz. İnsan yaşamının her şeyin üstünde tutulduğu, her şeyin özgür ve güzel yaşama atfedildiği, birliğin, barışın kalıcılaştığı bir gelecek diliyorum.