• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
17 Mayıs 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Bir yalan imalathanesi olarak basın yayın-Azad Barış

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
14 Mart 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

İnsanlığın yakın tarihine baktığımızda iletişimle ilgili icatların büyük gelişmelere yol açtığını, yeryüzünde büyük ve kalıcı etkiler bıraktığını görürüz. Özellikle sanayileşme devrimi ile beraber ortaya çıkan matbaa ve yazının insanlığın altın çağına giden yolu döşediğini biliyoruz. Ayrıca basımın aydınlanmayı ve hatta ulusçuluk başta olmak üzere modern fikir ve öğretilerin ortaya çıkmasını tetiklediği bilinmektedir. Yani yazı ve papirüsün büyük imparatorlukların ortaya çıkmasına yardımcı olduğu gibi basım ve kağıdın da fikirlerin yayılmasının ana dinamiği olduğu, bu vesileyle de ulusçuluğun ortaya çıkması ve yayılmasında etkili olduğu hususu genel bir kabul olarak karşımızda durmaktadır.

Basım, hem halkların dil ve edebiyatını güçlendirmiş, hem de ulus aşırı engelleri zorlayarak merkeziyetçiliğe yararlı araçlar sağlamıştır. Böylece temel kuralları ve gelenekleri denetlemeye, hatta onları birleştirmeye kadar bir rol oynamıştır. Ancak bütün bunları yaparken ayrıştırıcı ve ötekileştirici olmaktan da geri durmamıştır. İletişim ve medya araçları aynı zamanda insanlığı büyük felaketlere sürükleyen mecralar olarak bilinmektedir. Bunun en bariz örneklerinden biri Alman faşizminin bir kitle propagandası olarak basın ve yayını etkin bir şekilde kullanma paradoksudur. Mesleki olarak gazeteci olan Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels, Nazizmin en “Büyük Yalan Teorisini” basın üzerinden yaygınlaştırarak bir prensip haline getirmişti.

Goebbels’in prensibi olarak bilinen “büyük yalan teorisinin” temel denklemi; “eğer bir yanlış birçok kez tekrarlanırsa, insanlar yanlışı doğru olarak kabul edeceklerine” dair varsayımdır. Nitekim, Goebbels liderliğindeki Propaganda Bakanlığı, Nazi Almanya’sındaki medyayı, sinemayı, sanatı, bilimi ve sermayeyi hızlı bir şekilde ele geçirmiş ve uzun bir süre denetlemişti. Nazi Almanya’sının kitleler üzerinde kurduğu kesin baskı sistemi günümüz Türkiye’nin resmi gibi karşımızda durmaktadır. Bugünün medyası kendisini bu temel üzerinde inşa etmiş ve kitleyi etkileme metodu olarak o dönemin bütün propaganda araçları ve biçimlerini harfiyen uygulamaktadır. Özellikle son yirmi yıla yakın bir süredir “Siyasi İslam” olarak ortaya çıkan AKP gibi bir yapının medya dili ve bu dil üzerinde inşa ettiği ırkçı ve dinci kimlik ve kültürel iktidar inşa arayışı bu durumun en çarpıcı örneklerinden biridir.

Söz konusu bu çarpıcı örnek son yıllarda hem coğrafyanın medeniyet iddiasını hem de değerler merkezini kökten sarsmıştır. Zira bu hakikat bugün hem kültürlerarası iletişimi hem de medya iletişim araçlarını temel bir değişime uğratmıştır. Söz konusu değişim bir polarizasyon ve yalan paradoksu olarak karşımızda durmazlardı. Özellikle siyasi olanın siyaset dışına itilmesi ve siyasi olmayanın siyasileştirilmesi paradoksu Nazilerin siyasi pratikleriyle aynı paralellikte yürümektir. Özellikle toplumu kutuplaştırma ve toplumun belirli bir kesimini düşmanlaştırma mantığı benzer bir mekanizmaya tekabül etmektedir.

Özellikle büyük yalanlarla büyük üstünlüklere ulaşma hususu bu siyasi yapının en önemli becerilerinden biri olarak tarihe geçecektir. Ötekileştirme ve nefret söylemi dahil, Kürtler başta olmak üzere diğer bütün yurttaşlara karşı pervasızca kullanılan bu yalanların başka bir izahatı yoktur. Özellikle küreselleşme ve onun beraberinde getirdiği sentetik yerel ve milli kimlik vurgusu Türk medyasında oldukça derin etkiler bırakmış ve topluma yansıma efektleri çok ağır bastığı bariz bir şekilde ortada durmaktadır.

Örneğin, medyanın içerik üretimi konusunda güç ve erk “pazarında” tek güç olarak üstünlüğünü rakipsiz bir şekilde sürdürmesi, rejimin bir projesi olarak işlev görmektedir. Dünyanın ve özellikle farklı etnik gruplardan oluşan ülkelerin, küreselleşme kavramının ortaya çıkardığı bütünleşme argümanına karşılık parçalanma ve küçük devletlerin ortaya çıkmasına hizmet ettiğini vurgulayarak yeni ve kudretli bir teklik algısı üzerinden bütün medeni dünyaya meydan okumaktadır. Buradan hareketle medya yoluyla Batı, yani evrensel değerler yerine, kendi değerler merkezini oluşturup ve bunu bütün dünyaya kabul ettirmeye, kültürel tektipleştirmeyi dayatma, farklı kültürel kimliğe sahip toplumları bertaraf etme, etnik, dini ve kültürel zenginlikleri yok etmeyi bir meşrulaştırma mekanizması olarak kullanmaktadır.

Siyasi iktidarın bir “beka” meselesi olarak gördüğü bu seçimlerde, bütün bu alanlar üzerinde mutlak bir baskı mekaniği kurarak elinde bulundurduğu, bütün medya cihazlarını daha da işlevsel bir hale getirdiği görülmektedir. “Yeterince büyük bir yalan söylerseniz ve tekrar ederseniz bu yalanı, insanlar sonunda buna inanmaya başlayacaktır” düsturuyla dünyanın en büyük yalanlarını meydanlarda söylüyorlar. Basın ve medya adeta bir yalan imalathanesi olarak kullanılmaktadır. Çünkü ahlaki çürüme yaşayan yapılar için büyük yalan teorisi insan hayatının bir parçası olarak görülür. Örneğin, toplumun yarısının terörist olduğunu söylemek, büyük bir yalandır çünkü bir ülkede yaşayan insanların yarısı terörist olamaz! Bu konuda kabul edilmiş hiçbir “terör teorisi” yok. Bu büyük bir yalandır, çünkü söylenen “yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması da o kadar kolaylaşır” prensibi üzerine kurulan bir kurgudur.

Dolayısıyla yalanın büyük ustasının da söylediği gibi “Devlet, muhalefeti bastırmak için tüm güçlerini kullanması açısından, yalan hayati bir önem taşımaktadır; çünkü gerçek doğru yoldur ve bu da devletin en büyük düşmanıdır.” Onun için beka sorunu aynı amaca hizmet eden, büyük bir yalandır. Muhalifler teröristtir söylemi külliyen yalandır. Kürtlerle, kadınlarla, ötekilerle, dinler ve inançlarla ilgili söyledikleri her şey o büyük yalanın bir türevidir. Akıl hocaları Goebbels’in nasihatleriyle beslendikleri için “sadece bir rakibe odaklanıyorlar ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkıyorlar”. Bu seçimlerde de aynı şeyi devam edecekler, hem medyada hem de meydanlarda ama yalanın tarihteki akıbeti malumdur.

Önceki Haber

Diktatörlük yenilgiye mi hazırlanıyor?-Ferda Koç

Sonraki Haber

Sorumluluk aldık, zaferle özgürleştireceğiz!-Mikail Mungan*

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Silahların gölgesinden barış ve demokratikleşmeye

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Osmanlı İmparatorluğu, hiç kuşku yok ki, bir özgürlük deryası değil, bir halklar hapishanesiydi. Ancak, modernleşme sürecinin başlangıcı sayılan Türkiye Cumhuriyeti...

Yeni anayasa tartışmaları ve DHP’nin sorumluluğu

Demokrasinin önündeki engel barış değil tabulardır!

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

PKK’nin silah bırakma ve fesih kararını açıklaması farklı kesimlerde farklı biçimlerde yankılandı. Bu beklenmedik bir durum değildi, 50 yılı aşkın...

İmkâna mekân

Sıkılan dikkat

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Bağırmaların ve çağırmaların ensemizde dolaştığı yılları biliriz. Kanlı canlı kurşun seslerini ve isyanı ve ölenleri de biliriz. Kendimizi dünyaya böyle...

Dara duracak mıyız?

Barış ve hakikat dervişleri

Yazar: Yeni Yaşam
16 Mayıs 2025

Raa/Reya Heqî-Alevi yolunda, varoluş; nesnel âlem öncesi bir halde olup “kâinatın tohumu” olarak niteleyebileceğimiz bir Var’ın, kendinden doğuşla, birbiri üzerinden,...

Gözlerden kaçmasın… Sekiz yaşındaki çocuk…

Sırrı Süreyya’nın dediği gibi… ‘Çocukların gözlerine bakarak…’

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

Sırrı Süreyya Önder, 11 Ocak günü, belli ki “yüreği elinde”, Selahattin Demirtaş’ın ardından Kocaeli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Figen Yüksekdağ’ı, Pervin...

Rojava mutabakatı: Yeni-Osmanlıcılığın krizi

Keşmir’de savaş: Pakistan neden ‘dost ve kardeş’?

Yazar: Yeni Yaşam
15 Mayıs 2025

22 Nisan günü, Keşmir’de gerçekleşen bir cihatçı saldırıda 28 sivil öldürüldü. Hindistan yönetimi altındaki sınır bölgesinde gerçekleşen bu katliamda kurbanların...

Sonraki Haber

Sorumluluk aldık, zaferle özgürleştireceğiz!-Mikail Mungan*

SON HABERLER

İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi

İsveçli gazeteci Joakim Medin tahliye edildi

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Silahların gölgesinden barış ve demokratikleşmeye

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Pestisit: En çok yoksullar zehirleniyor

Pestisit: En çok yoksullar zehirleniyor

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Xelîl Xemgîn: Önderliğin mektubu manifestom oldu

Xelîl Xemgîn: Önderliğin mektubu manifestom oldu

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Yeni anayasa tartışmaları ve DHP’nin sorumluluğu

Demokrasinin önündeki engel barış değil tabulardır!

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Hapishanelerde sessiz bir ölüm rejimi: Barışa karşı örülen duvar

Hapishanelerde sessiz bir ölüm rejimi: Barışa karşı örülen duvar

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

İmkâna mekân

Sıkılan dikkat

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır