21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla yapılan etkinliklerde, Kürtçe başta olmak üzere tüm dillerin eğitim dili olması ve yasal güvenceye alınması çağrısı yapıldı
Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu, 1999 yılında 21 Şubat gününü “Dünya Anadil Günü” olarak kabul etti. 2000 yılından bu yana her yıl 21 Şubat “Dünya Anadil Günü” olarak kutlanıyor. Bu kapsamda bugün birçok kentte birçok etkinlik düzenlendi. Etkinliklerde, Kürtçe başta olmak üzere tüm dillerin eğitim dili olması ve yasal güvenceye alınması talep edildi.
Amed
Amed Sağlık Platformu, Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi önünde açıklama yaptı. Kürtçe “Anadilsiz sağlık olmaz” pankartı taşıyan sağlıkçılar, “Ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir anadilde sağlık” yazılı önlükler giydi. Amed Tabip Odası yöneticilerinden Sabire Aygün, “Anadilde sağlık hizmetlerine olan talep, sağlık hakkının, tedavi hakkının, hasta hakkının ve temel insan hakkının bir parçasıdır. Eşit ve değerli bir hizmet için sağlık alanında anadil kullanılmalı, dil engelleri azaltılarak hastalar ve sağlık çalışanları arasında iletişim ve güven oluşturulmalıdır. Sağlık alanında temel nokta hastalara zarar vermemektir. Hastayı ve dilini anlamadan hastaya zarar vermemek nasıl mümkün olabilir? Zararın önlenmesi ve sağlık hizmetlerinin sunulması için ırk, milliyet, dil, cinsiyet, din ve sınıf ayrımı yapılmamalıdır” dedi.
Sabire Aygün, “Kürtçe bilen sağlık çalışanlarının Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki hastanelerde çalışması gerekiyor. Sağlık alanında anadil sorununun çözümü için eğitimin her kademesinde anadilde eğitim resmileştirilmeli, anadilde yaşam her alanda korunmalıdır. Herkesin kendi dilinde sağlık hizmeti alabilmesini istiyoruz” taleplerini sıraladı.
Dêrsim
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Dêrsim Şubesi’nde açıklama yapıldı. Açıklamanın Türkçesini Eğitim Sen Dêrsim Şube Başkanı Mehmet Aşkın, Kürtçesini ise Yapı Yol Sen Şube Başkanı Evrim Ay okudu. Kürtçenin Kirmançkî lehçesinde konuşan Ay, “Anadilde eğitim hakkı temel bir haktır. İçinde büyüdüğü kültürel ortamı dili aracılığıyla öğrenen ve kendi anlam dünyasını anadiliyle geliştiren bir çocuğun, okula başladığında dilinin yok sayılması, kimliğinin tanınmaması anlamına gelir. Dil, bir toplumun kültürünün gelişmesi için temel bir unsurdur. Bu nedenle anadilde eğitim, kültürün kuşaklar arasında aktarılması için elzemdir” vurgusu yaptı.
Ankara
Eğitim Sen Genel Merkezi’nde açıklama yapıldı. Eğitim Sen Genel Başkan Kemal Irmak, anadilde eğitimin bir insan hakkı olduğunu vurguladı. Irmak, devletlerin ve hükümetlerin nitelikle ve demokratik bir eğitimi herkese sağlama zorunda olduğunu kaydetti. Irmak, anadilde eğitim için gerekli ortamın sağlanması gerektiğini vurguladı.
Adana
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Eğitim Sen Adana şubeleri de İnönü Parkı’nda açıklama yaptı. Açıklamaya, kentteki sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Konuya ilişkin açıklama yapan Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Fatih Toprak, milyonlarca öğrencinin anadillerinde eğitimden mahrum bırakıldığını, bunun hala devam ettiğini belirtti. Çok dilli eğitimin çocukların pedagojik gelişimine olumlu yansımasına değinen Toprak, “Eğitim sisteminde tek dilliliği esas alan uygulamalar, pedagojik ve psikolojik sorunlara yol açmaktadır” dedi.
Hatay
İHD İskenderun Şubesi, dernek binası önünde açıklama yaptı. Açıklamayı yapan İHD İskenderun Şubesi Eşbaşkanı Coşkun Selçuk “Her bireyin doğal hakkı kendi anadili ile eğitim alması ve dünya ile iletişim kurması hakkının ivedilikle hayata geçirilmesini talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Mersin
Mersin’de Sanatolia Kolektif Atölyeleri, İHD, Eğitim Sen ve Özel Öğretmenler Sendikası, Özgür Çocuk Parkı’nda açıklama yaptı. Türkçe ile Kürtçenin Kurmancî ve Kirmançkî lehçelerinde yapılan açıklamada, “21 Şubat Dünya Ana Dili Günü kutlu olsun pankartı açıldı. Açıklamada sık sık, “Zimanê me rûmeta me ye” ve “Anadilde eğitim engellenemez” sloganları atıldı. Türkçe açıklamayı yapan İHD Şube Mersin Es¸bas¸kanı Gazi I·nci, ulus devlet anlayışın anadilde eğitimin önünde en büyük engel olduğunu belirtti. I·nci, “Ulus devlet anlayışı asimilasyoncu, tekçi ve yasaklayıcı bir anlayışla anadilde eğitim taleplerini reddetmektedir. Ulus devlet anlayışı bir toprak parçası üzerinde yaşayan bütün bireylerin tek dili konuşmaya, eğitim görmeye ve diğer faaliyetlerini sürdürmeye zorlamaktadır” diye konuştu.
Açıklama Sanatolia Kolektif Atölyeleri sanatçılarının çaldığı erbaneler ve stranlar eşliğinde sona erdi.
Riha
Riha’da Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgür Kadın Hareketi (TJA) ve DEM Parti ortak açıklama yaptı. DEM Parti ilçe binası önünde yapılan açıklamaya çok sayıda kişi katıldı. Kürtçe ve Arapça “Dilimiz onurumuzdur”, “Dil olmadan yaşam olmaz” ve “Her yer Kürtçe her zaman Kürtçe” dövizleri taşındı. DEM Parti Eyyübiye Belediyesi Meclis üyesi Celal Altun kısa bir açıklama yaptı.
Devamında konuşan DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, Kürtçeye dönük asimilasyon politikalarına dikkati çekerek, “Yüz yıldır Kürtçe inkar ediliyor. Bu inanca, modern hukuk ve vicdana göre kabul edilemez. Yüz yıldır dilimiz inkar ediliyor. ‘Türkçe konuş çok konuş’ politikası çökmüştür. Herkes diline sahip çıkmalı. Kürtçe resmi eğitim dili olmalı” ifadelerini kullandı.
Wêranşar (Viranşehir) ve Sêwereg (Siverek) ilçelerinde açıklama yapıldı. DEM Parti ilçe örgütleri tarafından yapılan açıklamada, Kürtçeye dönük yasaklamalara tepki gösterildi.
Wan
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) ve Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) Wan Şubesi, 21 Şubat Dünya Anadil Günü’ne dair basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan açıklamada, “Perwerdehiya ni zimanê dayîkê mafekî bingehîn û gerdûnî yê binpêkirina vî mafî sûcê li dijî mirovahîyê ye” ve “Ziman nasnameya neteweyan e” pankartları açıldı. Basın metnini Eğitim-Sen Wan Şube Sekreteri Lokman Babat okudu.
‘Türkçe dışındaki diller yok ediliyor’
Özellikle tek dil politikasını devlet politikası olarak sürdüren ve resmi dil dışında hiçbir dilin eğitim dili olmasına müsaade etmediğini ifade eden Lokman Babat, dillerin yok olmasında bu politikaların büyük bir rolü olduğunu belirtti. Lokman Babat, “Türkiye’de konuşulan 36 dilin, Türkçe dışındakilerin tamamının yok olma riski çok büyüktür. Şu an Türkiye’de resmi azınlık dilleri olarak kabul edilen birkaç dilin sahip olduğu küçük ayrıcalıklar dışında devletin geliştirdiği özel politikalar ile Türkçe dışındaki diller yok ediliyor. Göstermelik olarak okullarda verilen seçmeli dersler ve bazı üniversitede açılan bölümlerin ‘Yaşayan Diller’ olarak adlandırılması, o dillerin isimlerinin yok sayılması anlamına geliyor. Bu da iktidarın Türkçe dışındaki dillere yaklaşımını gözler önüne sermektedir. Bu ülkedeki her Türk vatandaş anadilini özgürce konuşup kendi anadilinde eğitim alabiliyorsa bu hak diğer halklara mensup vatandaşların da en doğal hakkıdır” dedi.
Kaynak: MA / JINNEWS