Bayram gelmiş benim neyime …. Çocukluğumuzdan kalan hep güzel anılarla hatırlanır bayramlar. Bayramlar tüm eş dost akraba çocuklarıyla oynanan oyunlar ve hafızalarda kalan güzel hatıralarla doludur. Emekçilerin bir kısmı açısından da uzun mesaili çalışmaların ardından yaşanan tatiller kalıyor akılda. Borçlanarak çıkılan tatiller, kredi kartları ile yapılan harcamalarla gidilen memleket ziyaretleri de günümüzde yaşadıklarımız aslında.
Borçla yaşam savaşı veren emekçiler açısından tüketen öldüren kölece çalışma düzenine bir nebze ara verirler. Biz inşaat işçileri açısından da her bayram öncesi tam bir sinir harbi yaşanır. Basında çıkan haberlerden de takip ediyorsunuzdur. Bayram tatili başlamadan önce onlarca şantiyeden aylardır ücret alamayan işçilerin paralarını almak için yaptığı eylemler yaşanır. Büyük şantiyelerin çoğu gurbetçi işçilerle doludur.
Gurbetçi inşaat işçileri mevsim şartlarının artık çalışmaya fırsat vermediği yoğun kış günleri haricinde sadece bayramlarda memleketlerinin, ailelerinin yanlarına gidebilirler. Aylarca öncesinden planlarını yapar ve tatilin başlamasını beklerler. Ailelere gönderilen zoraki harcamalar dışında aslolan memleketlerine dönerken çalıştıkları yerlerden parlarını alarak gitmek en büyük bayramdır inşaat işçileri açısından. Sendika olarak en yoğun trafik yaşadığımız dönem bayram önceleri olur.
Onlarca şantiyede yaşanan ücret gasplarına müdahale edip arkadaşlarımızın sorunlarını çözerek bayrama gitmelerini sağlarız. Üyelerimizin ve ilişkide olduğumuz işiçilerin bayram öncesi böyle bir durumla karşılaşmaması için önceden hazırlığımızı yaparız. Malum ilişki alanımız çok geniş değil, bundan dolayı da iş kolumuzda yaşanan birçok soruna maalesef gerektiği gibi müdahale edemiyoruz ama gücümüz oranında müdahale edip sorunlarıda çözüyoruz. Aylardır para alamamış olmak çok büyük dert olmaz bazen ama bayrama 5 kuruş para olmadan girmek, parsız olduğun için ailenin yanına gidememek yıkar insanı. Gözün hiçbir şey görmez o zaman zaman. Bazen inşaat işçileri para almak için topluca inşaatın ya da kule vincin tepesine çıkar, ofis basar, eylem yapar son çare aklına gelen hangi yöntem varsa onu uygular. Şu tartışılmasız bir gerçek ki toplu hareket ederse kazanır, birlikte hareket etmezse çabası boşa düşer.
Şu tartışılmasız bir gerçek ki kendi örgütlü gücüne değil de patronların sözüne güvenirse her zaman kaybeder. Geçtiğimiz haftada böyle onlarca örnek yaşadık, bırakalım farklı şantiye de olmayı aynı şantiyede bile sendikası ile birlikte örgütlü hareket eden inşaat işçileri sorunsuz bayrama giderken patronun sözüne güvenip bekleyenler arife günü akşamına kadar paralarını alamadı. Bu şekliyle bile haberini alıp müdahale ettiklerimizin kısmen de olsa sorunlarını çözebildik. Her bayram bunun gibi onlarca sorunla başa çıkmaya çalışıyor arkadaşlarımız. Normal zamanlarda hiç başımızdan eksik olmayan despot yöneticileri böylesi zamanlarda bulmakta bile zorlanırız. Herkes topu birbirine atar. Şantiye yöneticileri patronalarına patronlar taşeronlarına bu silsile devam eder..
Yıllar öncesinden çalıştığım bir şantiyede unutamadığım bir cinayeti paylaşmak isterim. Benim için inşaat işçilerinin örgütlenme mücadelesi için dönüm noktasıdır bu cinayet. Bu cinayete kadar Dev Yapı İş’e sadece üye sayısı artsın diye üye olmuş çevremdeki arkadaşları da bu mantıkla üye yapıyordum. Bu olaydan sonra sendika ve İSİG meclisi ile bağ kurup #köle değiliz yaşamak ve yaşatmak için örgütlenelim diyerek sendika çalışmasına başladım.
Ana firma taşeronlara yapması gereken hak edişleri ödememiş taşeronlarda işçilere ödeme yapmamıştı. Arife gününden bir gün önce iş yetiştirmeye çalışan (işe yeni başlamış ve şantiyeye ilk defa gelen) kamyon şoförü; aylardır verilmeyen maaşını alıp alamayacağı düşüncesiyle işe çıkan bir inşaat işçisine (hem yeterli yönledirme tabelası olmadığından hem de şantiye sahasını tanımadığından dolayı) çarparak ölümüne neden olmuştu. Aylar öncesinden durum belli iken keyfi gerekçelerle ödemeler yapılmıyor, şirketin parası olduğu halde yasalar yok sayılarak adeta patronun keyfine göre ödemeler gerçekleştiriliyordu.
Patronların tamamen keyfi tutumu bizden birinin hayatına mal oldu. Buradan inşaat patronlarını ve onlara göz yuman yaşanan hukuksuzlukları görmezden gelen yetkilileri uyarıyoruz. İşçiler sizin köleniz değil, maaşlarını işçilerin haklarını zamanında ödeyin. Planlamanızı düzgün, yapın işçilerin hayatı ile oynamayın, bayramlarını zehir etmeyin. İşçilerin sabrını zorlamayın. Unutmayın bu yaptıklarınız yarına kalır ama yanınıza kalmaz. Bugünkü koşullarda bunları yapmak sizin için mümkün olabilir, bu kadar pervasız davranabilirsiniz, siyasi iktidarı ya da başka güç odaklarını arkanıza alarak korkusuz davranabilirsiniz.
Unutmayın bu düzen değişecek, bu ölüm düzenini değiştireceğiz. Mağdur ettiğiniz, kölece çalıştırıp bayrama 5 kuruş para vermeden gönderdiğiniz işçileri unutmayacağız. Atanamadığı için intihar eden 21 yaşındaki genç öğretmeni unutmayacağız. Dışarıda onca işsiz varken liyakatı esas almayıp kendi çocuklarınızı, yakınlarınızı devlet kurumlarına işe yerleştirmenizi unutmayacağız. Sözde dövize karşı yerli ve milli ekonomi para politikası uyguluyoruz yalanını da deşifre eden aynı zamanda bir turizm şirketi patronu olan turizm bakanının eşi olan zatı muhteremin, yanında çalışan birine 100 dolar bayram harçlığı verme şaklabanlığını unutmayacağız.
Uyguladığınız ekonomik ve siyasi programlar sonucu her geçen gün açlığa mahkum ettiğiniz yoksullar varken kuş sütünün eksik olmadığı şatafatlı iftar programlarını unutmayacağız. Milyonlar dahada yoksullaşırken bir avuç asalağın tahtakuruları gibi kanımızı emerek daha da zenginleşmesini asla unutmayacağız.. Siz de unutmayın. Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar.