Uzun süren mutlak tecritten sonra Öcalan ile görüşmelerin sonrasında meydana gelen gelişmeleri ülke içi dinamikler ile bölgesel hatta küresel dinamikler de dikkatle izliyorlar. Çünkü Ortadoğu’da yeni statükonun oluşmasında Kürtlerin tutumu belirleyici olacaktır. Bugün Ortadoğu’da en örgütlü halk Kürtlerdir. Öcalan da Kürtler açısından irade olarak ilan edilmiş önemli ve etkili bir öznedir. Lakin dört parça Kürdistan’da ve diasporada Öcalan’ın ciddi bir nüfuzu vardır. Bu nedenle Öcalan’ın tutumu hem Türkiye için hem dört parça Kürdistan’daki Kürtler için hem de Ortadoğu için doğrudan etkisi olacaktır.
Öcalan yapılan üç görüşmede de özetle; ‘bu süreçteki temel amacının savaş ve çatışmayı devreden çıkarmak olduğunu, Ortadoğu’daki ulus devletlerin asimilasyoncu, inkar ve merkeziyetçi tutumlarına karşılık Kürtlerin hak mücadelesinin vardığı çatışma ve şiddet zemininden, hukuk ve demokrasi zeminine çekebilecek teorik ve pratik gücünün olduğu, ancak gelişmelere ve olası aksaklıklara zamanında ve yerinde ve sağlıklı müdahalesi için uygun çalışma koşullarının sağlanması gerektiği’ önerisi ile birlikte Ortadoğu’daki gelişmeler için de iktidar blokuna ve muhalefete sürece pozitif katkı sunmalara çağrısı ile birlikte ‘Ortadoğu’da meydana gelen gelişmelerin Kürtlere çoklu alternatifler sunduğunu, kendisinin mücadele tarihi boyunca birlikte yaşamdan ve ortak vatandan yana olmasına rağmen gelinen aşamada kendilerinin dışında gelişen ve devletin yanlış politikaları sonucu olarak, ulus devletçi yani ayrılması esas alan bir yaklaşımın da varlığını sürdürdüğünü, bu yüzden Kürtlerle birlikte yaşam kapıları kapatılırsa Kürtlerin, çoklu tercihlerden birini yapmak zorunda kalacakları’ uyarısında bulunmuştur. Nitekim DEM Parti’nin İmralı heyetinin siyasi partileri ziyaretleri sırasında Ortadoğu’daki gelişmeler nedeniyle Öcalan’ın uyarısı benzeri tespitler yapılmış ve kaygıları dile getirilmişti.
Peki Öcalan’ının önerisi, çağrısı ve uyarısı karşısında iktidar bloku ne yaptı? Kayyım gaspı, Kent Uzlaşısı ittifakı ve Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) güdümlenmiş yargı eliyle ortak yaşam iradesine ve deneyimlerine saldırıp emperyalistlerin ekmeğine yağ sürdü.
Öcalan’ın da uyarısında belirttiği gibi Kürtler cumhuriyetin kuruluş sürecine giden süreçte Anadolu’da halkın örgütlenmesinden bugüne devlet iradesinin verdiği sözlerin yerine getirilmesini istemektedir. Nedir bu sözler? Cumhuriyetin kuruluş sürecine giden Erzurum Kongresi sonuç bildirgesi, Amasya genelgesi gibi metinlerde ve Mustafa Kemal’in defalarca basın açıklamalarında ve söylevlerinde ifade ettiği muhtariyet yani özerk idari yönetimle bireysel ve kollektif haklarının kullanımı ve yönetime katılma hakkının sağlanacağına dair sözlerdir. Kürtler kendilerini bu cumhuriyetin asli unsuru olarak görmektedir. Asli unsur olması özgüveni ile bireysel ve kollektif hakların anayasal güvenceye almakla birlikte ülkenin yönetiminde söz sahibi olmayı sorumluluk ve hak olarak görmektedir. Ancak Lozan Antlaşması’yla Kürt coğrafyası Ortadoğu’daki ulus devletler arasında bölüştürüldü. Sonrasında ise Kürtlere verilen sözler unutulup Kürtler inkar ve asimilasyon politikalarıyla soykırımlara maruz bırakıldı. Buna rağmen Kürtler birlikte yaşam ve ortak vatan iradesinden geçmedikleri gibi bireysel ve kollektif hakları mücadelesinden de vazgeçmediler.
Kürtler devletin red, inkar, asimilasyoncu ve merkezi politikalarına karşı kendilerini, coğrafyalarını yönetmekte söz sahibi olmak, dilleri ve kültürleri gibi kollektif haklarını pratikleştirmek için yerel yönetimlere katılma mücadelesiyle elde etmek istediler. Bunun için demokratik mücadelelerini büyüttüler. Yerel yönetimler aracılığıyla birlikte yaşam ve ortak vatan önerisi ve iradesi Kürt halkı tarafından kabul gördü. Üçüncü dönem kayyım atanmasına rağmen Kürtler kendilerini yönetme iradesini kayyım zihniyetine teslim etmediler.
Kürtler bu coğrafyada sadece kendi meselelerine çözüm aramadılar. Birlikte yaşam iradesi gereği Türkiye halklarıyla, ülkenin her köşesindeki sorunlara çözüm bulma sorumluluğu ve halkların ortak ve eşit yaşam duygusunu da pekiştirmek, halkın ülkeye aidiyetlik duygunu da sağlayacak mekanizmaları hayata geçirmek için HDK’de buluştular. HDK, etnik, ideolojik ve dinsel hegemonyalara karşı bütün dezavantajlıların bireysel ve kollektif haklarını koruyan, onları kararlaşma süreçlerine katan, yönetim mekanizmalarında temsiliyetini sağlamakla toplumsal barışa ve ortak yaşama katkı sundu, sunmaya da devam ediyor.
Kürtler bu coğrafyanın her parçasına karşı sorumlulukla hareket edip aynı zamanda eşit yaşam kararlılığıyla hareket ettiler. Bulundukları her kentte kentin yerel sorunlarına çözüm bulma sorumluluğuyla kentin yönetimlerinde söz kurmak ve kentliyle ortaklaşma iradesini ortaya koydular. Bu bağlamda yerel demokrasinin gereği yerel yönetimlerde ilgili kentin özgünlüğüne, yerelin adayının demokratik kimliğini göre yerel dinamiklerle birlikte hareket ettiler. O kentte yaşayan herkesin, kentin dinamikleriyle birlikte hareket etmelerine, kentin sorunlarını çözme sorumluluğu ve kentin yönetiminde yer alma haklarını kullanmaktaki ortaklaşmaya da ‘Kent Uzlaşısı’ tanımlaması yapıldı.
Kürtlerin belediyeler aracılığıyla kendilerini yönetme haklarını kullanmaları, HDK ile ülkenin bütün dezavantajlıların hegemonik kimliklere karşı haklarının korunması, dezavantajlıların kararlaşma süreçlerine katılma mekanizmalarını sağlaması ve yönetim kademelerinde temsiliyetlerinin sağlanması, Kent Uzlaşısı deneyimi ile de kent barışışının ve kent aidiyetinin sağlanması; toplumsal barış, birlikte yaşam ve ortak vatanın teminatıdır.
Bu nedenledir ki kayyım politikaları, HDK’ye ve Kent Uzlaşısı’na yargı tacizi ile saldırılar esasında toplumsal barışa, birlikte yaşama ve ortak vatan iradesine saldırıdır. Bu saldırılar emperyallerin ekmeğine yağ sürmektedirler. O nedenle başta bu süreci başlatan irade Öcalan’ın da uyarılarında dile getirdiği hususlar göz önünde tutularak birlikte yaşam iradesine saldıranlara karşı tutum alınmalıdır. Yine ülkenin siyasal ve toplumsal muhalefeti de kayyımlara, HDK’ye ve Kent Uzlaşısı’na yönelik saldırılara karşı sesini daha da yükseltmeli, birlikte yaşam için ortak hareket etme kararlılıklarını büyütmelidirler.