• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
14 Aralık 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Aziz Tunç

‘Biz önemsiyoruz ama…’

14 Aralık 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Aziz Tunç, Yazarlar
Yine bir Osmanlı oyunu

Son on gün içinde barış ve demokratik toplum sürecine ilişkin önemli gelişmeler yaşandı. Yaşananların kendisi ve kısa sürede gerçekleşmesi, sürecin hızlanacağını bekleyenleri doğrulamıştır.

Devlet adına TBMM üyelerinden oluşan üç kişilik bir heyetin, Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan ile görüşmesi, sürecin ilerlemesini sağlayan önemli bir adım olmuştur.

Ayrıca “Abdullah Öcalan Sosyal Bilim Akademisi” üyesi Sayın Duran Kalkan’ın   Medya Haber TV’de yayınlanan röportajı, sürecin doğru anlaşılmasına büyük katkılar sunmuştur.

Sayın Kalkan sürece, sıradan ve” sırtında yumurta küfesi taşımayanların” sorumsuzluğuyla yaklaşmadıklarını, ayrıca sürecin alternatifinin “savaşın kat kat fazla tırmanması ve felaket demek” olduğunu; bunun için barışa ve demokrasiye stratejik değer verdiklerini ve sürecin başarısı için birçok adım attıklarını ifade etmiştir.  Aslında Sayın Kalkan, röportajda kullandığı, “Biz önemsiyoruz ama…” ifadesiyle durumu çok iyi özetlemiştir.

Bu arada siyasi partilerle görüşerek süreci olgunlaştırmaya çalışan DEM Parti heyetinde Pervin Buldan’ın konuşmasına Bahçeli’nin, “her satırının altına imzamı atıyorum” demiş olması değerliydi.  Çünkü Bahçeli, bu ifadesiyle, Sayın Buldan’ın konuşmasında geçen “barış yasasının çıkartılması şart” ibaresini de imzalamış olmaktadır.  Bugüne kadar barışa fersah fersah uzak durmuş olan Bahçeli’nin, “barış yasasını” kabul etmesi, sıradan bir durum olarak görülemez.  Bütün bunlar anlamlı ve önemli gelişmelerdir.

Buna rağmen devlet adına konuşan bazı yetkililer, Sayın Öcalan’ın ve PKK yetkililerin ve DEM Partililerin, sürece ilişkin olarak gösterdikleri bu özeni göstermemektedirler. Tam tersine sürece sorunlu bir tutumla yaklaşmaktadırlar.

Devletin bu şekilde davranmasına yol açan, söylem ve eylemlerini belirleyen algı şudur: Devlete göre “ortada bir terörist örgüt var. Örgüt silahlarını yakarak silahlı mücadeleyi bıraktığını söylese de buna inanmıyoruz. Bunun için MİT’in ve TSK yetkililerinin PKK’nin silah bıraktığını tespit etmesi gerekiyor. Rojava’da Kürtlerin örgütlü ve silahlı gücünden de rahatsız oluyoruz, onlarda silah bırakarak HTŞ’ye teslim olacaklar.

Böylece “silahlar tamamen bırakıldıktan ve sistematik terör yok edildikten” yani “son terörist dağdan indikten sonra” bazı “reformcu yaklaşımlarla demokratik siyaset alanı” genişletilebilir, denilmektedir.

Bu bakış açısına göre toplumlar, daha doğrusu Kürtler, gasp edilmiş özgürlüklerini kazanmak için silahlı mücadeleye başvurmamalıdırlar, bu yolla özgürlüklerine “asla ulaşamayacaklardır.” Hatta “hukuk ve demokrasi yoluyla” da özgürlüklerini kazanabileceklerini de düşünmesinler”, denilmektedir. Ayrıca “milli devletin hiçbir esası tartışma konusu değildir” denilerek devlet, tanrısallaştırılmaktadır.

Böyle düşünen bazı yetkililer, Kürt dinamiklerinin devletin lütfettiğiyle yetinerek, gerillanın dağdan inmesini, tutsakların, infaz yasasında yapılacak indirimlere razı olmasını, sürgünlerin belirsiz bir geleceği kabul ederek dönmesini, Rojava’nın harakiri yaparak intihar etmesini istemektedir. Bu söylemlere bir de fena halde “korkutucu” tehditler eklenmektedir.

Devletin algısı ve algısına uygun geliştirdiği tutumu budur. Hem devlet adına konuşanların söyledikleri ve yazdıkları hem MHP’nin basına yansıyan komisyon raporu bunu göstermektedir.

Bu tutum iki noktada sorunludur. Birincisi, devlet ve anayasa, tanrısal olgular değildirler.  Dolayısıyla adil, eşit, özgür ve barış içinde bir toplumsal yaşam için devletler ve anayasalar değiştirilebilirler.  Hatta bazen Türk devletinde olduğu gibi, devletin değişmesi zorunlu da olabilir.

Devlet, böyle bir değişim ihtimalin yarattığı basınçtan korktuğu için “mezarlıkta ıslık çalmakta” ve bütün politikasını bu gereksiz korkulara göre geliştirmektedir.

İkincisi bu söylem, devletin, sürecin zorunlu ihtiyacı olan “demokratikleştirme” gerekliliğinde kaçmaya çalıştığını düşündürüyor.  Devlet böyle yaklaştığı için demokratikleşme taleplerine agresif tepki göstermekte, demokrasi güçlerine yönelik anti- demokratik saldırılar yapmakta ve her şeyden korkan insanların refleksiyle, olabilir durumlara bile “olmaz” diye yaklaşmaktadır.

Buna rağmen sürece ilişkin olarak şu ana kadar yaşanan ilerlemeler Sayın Öcalan’ın özenli, yaratıcı ve ön açıcı yaklaşımlarıyla ve diğer Kürt dinamiklerinin bu yaklaşıma uygun davranmalarıyla sağlanmıştır.

Sürecin gerektirdiği gibi ilerlememesi, toplumsallaşmaması ve aksaması, devletin bu sorunlu yaklaşımından kaynaklanmaktadır. Çünkü sürecin başarısı, devletin korkularından arınmasını ve demokrasiden kaçınmamasını zorunlu kılmaktadır.

Sürecin bundan sonra istenen hızla gelişmesi ve istenen demokratik barışın gerçekleştirilmesi, kitlelerin sürece ağırlıklarını koymalarıyla sağlanacaktır.   DEM Parti’nin bu yönlü çabaları önemli ve değerlidir. Bugün demokrasi, özgürlük, adalet ve barış isteyen her toplumsal – politik çevrelerin yapmaları gereken, DEM Parti’nin ve Kürt halkının bu mücadelesine azami desteği sunmak olmalıdır.  Zira demokrasi ve barış hepimiz içindir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Tahliyeler durmaksızın engelleniyor

Sonraki Haber

Suriye’de Aleviler siyaset sahnesinde: İki eylemle federasyon talebi

Sonraki Haber
Suriye’de Aleviler siyaset sahnesinde: İki eylemle federasyon talebi

Suriye’de Aleviler siyaset sahnesinde: İki eylemle federasyon talebi

SON HABERLER

Nazım ve Cihan’ı anlamak

Nazım ve Cihan’ı anlamak

Yazar: Aziz Oruç
14 Aralık 2025

Holloway: Değişim komünal örgütlenmede

Holloway: Değişim komünal örgütlenmede

Yazar: Heval Elçi
14 Aralık 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
14 Aralık 2025

Muaviye oyunları, Hüseynî direniş: Barışın sınavı

Tıkandığı yerde yeniden güçlenmek

Yazar: Heval Elçi
14 Aralık 2025

Kürt sorunu artık uluslararası bir sorun (2)

Kürt sorunu artık uluslararası bir sorun (2)

Yazar: Aziz Oruç
14 Aralık 2025

Suriye’de Aleviler siyaset sahnesinde: İki eylemle federasyon talebi

Suriye’de Aleviler siyaset sahnesinde: İki eylemle federasyon talebi

Yazar: Bedri Adanır
14 Aralık 2025

Yine bir Osmanlı oyunu

‘Biz önemsiyoruz ama…’

Yazar: Bedri Adanır
14 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır