• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
24 Haziran 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

‘Bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz’ mı sahiden?

22 Ocak 2024 Pazartesi - 23:00
Kategori: Forum, Manşet
Niteliksiz su yoksula, nitelikli ‘lüks su’ zengine!

Hrant Dink’in “bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz” cümlesi acı bir sesleniş, bir sahiplenme çağrısı, bir uyarı gibidir, güzelleme değil

Ayşe Berktay

Günlerdir kafamın içinde dolanıp duruyor bu soru.

Baskı, şiddet iklimi, linç ve tehditlerle kişileri hatta bazı toplumsal kesimleri güvercin tedirginliğine sokabilenler elbette güvercinlere dokunur; dokunuyor.

Gülcan Dereli’nin çok yerinde ve güzel saptamasıyla Hrant Dink halkının hikâye anlatıcısıdır; dengbejdir. O, bunu bilmez olur mu? Hikâye anlatıcılığı, “dengbej”lik biraz da yıllardan süzülmüş bilgiyi paylaşıp topluca kıssadan hisse çıkarma sanatıdır. Yüzyılların ve ânın bilgisi buralarda güvercinlere dokunulduğuna tanıklık eder.

Hrant Dink’in “bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz” cümlesi acı bir sesleniş, bir sahiplenme çağrısı, bir uyarı gibidir, güzelleme değil. Bağıra bağıra, sahip çıkın diye seslene seslene, göz göre göre gitti. Yaklaşan cinayetine karşı, her zamanki çizgisine uygun bir müdahale çizgisini, toplumu, toplumsal vicdanı harekete geçirmeyi denemiş sanki. Ardından içten üzüntü içinde sokakları dolduran biz o yüzbinler, 12 Ocak’taki ilk yazısından, hatta o utanç verici mahkeme ve linç süreçlerinden sonra harekete geçip bu gidişe dur demiş, itiraz etmiş, tavır almış olsaydık kısacası “ÖZNE” olabilmiş, müdahil olabilmiş olsaydık her şey çok farklı bir mecrada akabilirdi.

Ana akım medyadaki alçakça manşetlere, görevli veya görevlendirilmiş bazı çevrelerin saldırganlıklarına rağmen Hrant bu topluma dokunmayı başardı, bu toplum sevdi onu kendinden bildi. Hrant gibi derin devletin hedef aldığı birinin ana akım televizyonlara çıkabildiği günlerdeydik. Ekranlarda kendini anlattı, akıllara, yüreklere, vicdanlara dokundu. İzledik ve hep birlikte sevdik onu. Ama yine, bir kez daha sevgimizin öznesi olamadık, sevgimize sahip çıkamadık. İzleyici olduk, hak verdik o kadar.

Özneleşmek hayatın bütün alanlarında gerçek değişimler yaratacak mücadelenin sahibi olabilmenin önemli ölçülerinden biri.

Kadınların erkek egemen sisteme, erkek iktidarına ve bu iktidarın kontrol gücü olan devlete karşı mücadelesi böyle bir özneleşme mücadelesi. Keza yerelin daha fazla karar ve uygulama gücünün olması, özerkleşmesi, eş başkanlık, temsili değil doğrudan demokrasi de öyle.

“Bizim emeğimiz, bizim hayatımız, bizim bedenimiz, bizim kararımız”, “Kimsenin namusu değiliz, namusumuz özgürlüğümüzdür” kampanyalarımız, pankartlarımız… Yazarken bile heyecanlandıran hep birlikte coşkuyla, inançla “Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz!” diye yeri göğü inleten haykırmalarımız… Her birinin özgün bağlamının yanı sıra ortak bir yönü var. Hepsi de kadınların özne olma, hayatlarımızın kontrolünü kendi ellerimize alma kararlılığımızı ilan ediyor. Sadece itiraz etmiyor, radikal bir değişim ufku ortaya koyuyor. Kadının bir nesne, edilgen bir varlık, kurban, mağdur olmaktan çıkıp hem kendi yaşamının hem toplumsal yaşamın etkin bir öznesi olmaya girişmesi büyük bir toplumsal değişimin, bir altüstlüğün müjdecisi. Patriyarka iktidarını özne nesne ayrımını derinleştirerek pekiştiriyor, hiyerarşiler, kategorizasyonlar, sömürgeci sistemler hem bu ayrımdan besleniyor hem de bu ayrımı besliyor.

Sanki değiştirme mücadelesine bir protesto, itiraz, hak ihlallerini ilan etmenin ötesinde bir de özneleşme merceğinden bakar, yaptıklarımızı, yap(a)madıklarımızı bu açıdan değerlendirirsek köklü değişimler gerçekleştirmenin kapısını açabilirmişiz gibi geliyor.

Takip edebildiğim kadarıyla TJA’nın bu ay yaptığı Sessizlik Duvarlarını Yıkmak çalıştayına hakim olan ruh buydu. Çünkü çalıştay, cezaevlerindeki kadınların şeyleştirilmenin has mekanı olan cezaevlerinde her şeye rağmen güçlü birer özne olarak var olmayı başardıklarını, kendi doğrularına göre bir yaşam kurduklarını, kabul ve ret ölçülerini işlettiklerini, hayata ve hayata dair tüm değerlere sarıldıklarını ortaya koydu. Kendi varoluşlarını böyle konumlandıran kadınların kapatılma mekanlarından kurtulması için bizlerin neler yapabileceği konusunun eksenini de cezaevlerindeki bu ruh, bu özneleşme, özgürleşme hattı belirlediğinde mutlaka dünya ölçeğinde etkili ve güçlü bir çıkış potansiyeli yakalanacaktır.

Kadın kırımına son verme, medeni kanunda yapılmak istenen değişiklikleri engelleme, savaş ve barış mücadeleleri için de önemli bu özneleşme/özgürleşme konusu. Toplumsal hareketler olarak yürüttüğümüz mücadeleleri “uluslararası sözleşmelerle tanınmış hak ve özgürlükler” veya bir yasayla elde edilmiş kazanımları korumak ekseninde değil kadın olarak, genç, işçi, emekçi, öğrenci, kent veya köy sakini olarak yaşamlarımız, ürettiklerimiz, bugünümüz ve geleceğimiz, eylediklerimiz ve düşündüklerimiz üzerinde doğrudan söz sahibi olma mücadelesi ekseninde ele almak hepimize büyük güç verecektir.

Örneğin kadınlar olarak savaşa, savaştan en çok kadınlar ve çocukların etkilenmesi ekseninde değil tüm toplumu savaşın nesnesi haline getiren savaşı istemediğimiz için, militarizmi ve yalanı hakim kılan, militarizmin egemen olduğu, nefret ve düşmanlığı besleyen ve ondan beslenen hayatı çekilmez kılan savaşın son bulmasını istediğimiz için karşı çıkmaktan söz ediyorum. Ya da bir medeni kanunu savunmak değil de, bu toplumla nasıl bir sözleşme istediğimiz üzerinden ve üzerine tartışmak ve yapılmak istenenlerin kadınlara ve topluma nasıl bir yaşam dayattığını ortaya koyup bu projeye karşı mücadele etmek.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kırgızistan’da 7,0 büyüklüğünde deprem

Sonraki Haber

Hrant Dink ve aydın temsiliyeti

Sonraki Haber
Siyaset, ilke, tutarlılık, ahlak, vicdan

Hrant Dink ve aydın temsiliyeti

SON HABERLER

Numan Kurtulmuş, eski Meclis başkanlarıyla görüştü

Numan Kurtulmuş, eski Meclis başkanlarıyla görüştü

Yazar: Yeni Yaşam
24 Haziran 2025

Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi: Barışa ses vermeye çağırıyoruz

Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi: Barışa ses vermeye çağırıyoruz

Yazar: Yeni Yaşam
24 Haziran 2025

Basın meslek örgütleri: Özgür Basını susturamayacaklar

Katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin anısına film çekiliyor

Yazar: Yeni Yaşam
24 Haziran 2025

DEM Parti’nin Meclis Başkan adayı Çandar oldu

Meclis’te ‘komisyon’ gündemli toplantı başladı

Yazar: Yeni Yaşam
24 Haziran 2025

Pirsûs Katliamı anması davasında 30 kişiye beraat

Pirsûs Katliamı anması davasında 30 kişiye beraat

Yazar: Yeni Yaşam
24 Haziran 2025

Pezeşkiyan: İsrail ateşkesi ihlal etmezse, İran da ihlal etmeyecektir

Pezeşkiyan: İsrail ateşkesi ihlal etmezse, İran da ihlal etmeyecektir

Yazar: Yeni Yaşam
24 Haziran 2025

DEM Parti – Adalet Bakanı görüşmesi sona erdi

DEM Parti – Adalet Bakanı görüşmesi sona erdi

Yazar: Yeni Yaşam
24 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır