Önceki gün postaneye gittim; internet bağlantısı kopmuş; hiçbir işlem yapamıyorlardı; gazete büromuza geri döndüm. Geçerken bir kitapçıya uğradım; aldığım kitabı geri bırakmak zorunda kaldım; çünkü elektrikler gitmiş ve çalışmayan kasalar para alamıyordu.
Hayatımız elektriğe ve belki de esasen internete iyice bağlanmış durumda. Pek çok şeyi, ancak internet üzerinden yapabiliyoruz. Mesela neredeyse tüm banka işlemleri, pek çok alım-satım işi…
Hatta kardeşimden biliyorum; tarlada neyin ne zaman yapılacağını ilgili Ziraat Odası ya da Tariş, internetle akıllı telefonunuza iletiyor. Benim olmadığı için bilemiyorum ama kullanılan otomobillerin çoğu da ‘akıllandı’ galiba.
İnternetin kullanıldığı eşyaları biliyoruz da, sürekli daha da akıllanan söz konusu aletlerin ham maddeleri hakkında ne kadar fikrimiz var? O nedenle, nadir element denen şeyi de iyice öğrenmekte yarar var:
Nadir toprak elementi olarak adlandırılan toplam 17 adet element bulunuyor. Genelde toprak altında düşük küçük rezervler halinde bulunuyorlar. Ancak nadir toprak elementlerini ‘nadir’ yapan şey, rezervlerin azlığı değil bu elementleri işlemenin maliyetinin yüksek olması.
Bu elementler, akıllı telefonlardan bilgisayarlara, elektrikli arabalardan yüksek teknolojili savaş uçaklarına ve uydulara kadar çok geniş bir alanda imalat süreçlerinin önemli bir parçası haline gelmiş durumda. Sahip olduğu rezerv ve bunların topraktan çıkarılması konusunda nadir elementlerde Çin’in, dünyada açık ara birinci durumda olması ABD’yi yıllardır endişelendiriyor.
Nadir element rezervine sahip olan ülkeler şöyle sıralanıyor: Çin, Brezilya, Vietnam, Rusya, Hindistan, Avustralya, Grönland, ABD, Güney Afrika ve Kanada. Bu listede bulunan Grönland’ın ve hatta Kanada’nın niçin ABD Başkanı Donald Trump’ın radarına girdiğini anlamak daha kolaylaşmıştır herhalde.
Yine Trump’ın seçim öncesindeki vaatlerinin en başlarında gelen Rusya-Ukrayna savaşının bitirilmesi ihtiyacının kaynağı da iyice belli olmaya başladı. Son yıllarda iyice meşhur hale gelen nadir toprak elementleri de dahil, dünyadaki maden rezervlerinin yaklaşık yüzde 5’i Ukrayna’da bulunuyor.
Ukrayna’nın 25 milyondan fazla ton demir, 3 milyon tona yakın manganez cevheri, 1,5 milyar ton tebeşir ve kireçtaşı rezervi olduğu tahmin ediliyor. Ukrayna’da bakır, çinko ve gümüş gibi kaynaklar da bulunuyor.
Lityum, titanyum, uranyum, grafit, galyum, nikel ve berilyum gibi kritik madenler de dahil olmak üzere önemli cevherlere sahip Ukrayna’da bunların önemli bir kısmı henüz kullanılmadı.
Lityum; akü, pil, batarya, elektrikli araçlar, cam ve seramik ve eczacılık gibi birçok önemli alanda kullanılabiliyor. Ukrayna, Avrupa’da lityum rezervinde ilk sıralarda yer alıyor.
Dayanıklılığı ile öne çıkan titanyum, uzay sanayisi, havacılık, sağlık, denizcilik endüstrisi ve otomotiv gibi sektörlerde kullanılıyor.
Ukrayna’nın yine önemli kaynaklara sahip olduğu uranyum ise nükleer enerji, uzay araştırmaları ve denizcilik gibi alanlarda önemli bir hammadde.
Ülkenin zengin kaynaklara sahip olduğu grafit, elektronik alanlarda, çelik endüstrisinde ve havacılık sektöründe kullanılıyor. Ukrayna’nın grafitte dünyadaki kaynaklarının yüzde 20’sini barındırdığı belirtiliyor.
Ukrayna, lantan, seryum, neodimyum, itriyum ve erbiyum gibi nadir toprak elementlere de sahip. Bunlardan neodimyum güçlü mıknatıs üretimi, manyetik alanlar, telefon ve tablet teknolojisi, rüzgâr türbinlerinde kullanılırken; erbiyum, fiber optik iletişim ve lazerlerde kullanıyor.
İtriyum, lazer teknoloji ve süper iletkenlerde kullanılırken, lantan ise çelik üretiminde malzemenin dayanıklılığını artırıyor.
İşte bu yüzden: Rusya-Ukrayna savaşı bitirilmeli ki, tüm bu madenler, başını ABD’nin çektiği akıllı telefoncuların, akıllı otomobilcilerin, akıllı SİHA’cıların (emperyalizmin) emrine girebilsin!..