Türkiye Cumhuriyeti’nin Ermeni yurttaşı olmanın tuhaf tezahürleri var. Bugünlerde o tezahürlerden birinin sıkça tekrarlandığı bir örnek yaşanıyor. Önüne gelen, Patrik seçimi yapılabildiği için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında hükümete, İçişleri Bakanı’na, Vali’ye saygılarını ve şükranlarını sunuyor. 12 yıldan beri bu seçimi sanki bu zevat değil de babam engellemiş gibi, yandaş medyanın mikrofonunu veya kamerasını gören, başlıyor bülbül gibi şakımaya. Kim bilir, belki de haklılar. Aynı güçler, bu seçimi bir 12 yıl daha erteleseler kim ne diyebilirdi ki?
Yeni seçilen 85. Ermeni Patriği II. Sahag, yandaş medyanın gazetelerinden Milliyet ve Sabah’a yaptığı açıklamalarda bu konudaki minnetini ifade ediyor. Delegelerden Leon Armanlı ise “a Haber” kamerasına aynı şeyleri söylemiş.
Tek adam rejiminde hepimiz, her gün uyandığımız için, işimize gitmek üzere evden çıkabildiğimiz için, akşam eve dönebildiğimiz için Cumhurbaşkanı’na, İçişleri Bakanı’na veya Vali’ye, hatta Kaymakam’a şükran borçluyuz. Artık ülkede yaşayan her yurttaş biliyor ki, eğer onlar lütfetmese, bunların hiçbirini yapamayız. Sabahın köründe kapımız kırılarak evimize girilebilir. Ne münasebet mi dediniz? Sizin galiba gizli tanık ihbarlarının nelere kadir olduğundan haberiniz yok. Her gün işe gidip, vukuatsız bir şekilde eve dönebilmek ne yüce bir nimet. Ülkede binlerce, yüzbinlerce insan hiçbir gerekçe olmadan işini kaybetme riski ile karşı karşıya. Bankada çalışan görevli, öğle yemeğinden dönüp bilgisayarını açtığında “Lütfen muhasebeye gidin” uyarısı ile karşılaşabilir. Ertesi günü yapacağınız seyahatin parasını günler önce ödediğiniz bileti, akşam haberlerindeki bir duyuru ile iptal edilebilir. “Tüm uçuşlarımız filanca tarihe kadar iptal edilmiştir” açıklaması karşısında yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Yani olması gereken en normal şeyler gerçekten de oluyor diye şükretmemiz lazım.
Sokaktaki silah seslerini duyup ‘ne oluyor’ diyerek sokağa çıktığında kör kurşunların hedefi olmak, haber bültenlerinde ‘terörist etkisiz hale getirildi’ diye duyurulmak, apar topar devlet töreniyle gömülmek için Ağrı’nın Tutak ilçesinde yaşamak şart değil. O piyango biletinden hepimizin cebinde var, bu çekilişte Tutak’a çıktı. Şartlar değişmedikçe bekleyin, size de çıkabilir.
Bu konularda farkındalık arttıkça şartların değişme ihtimali de yükseliyor. Öte yandan şartların aynen korunması da çok önemli. ‘Şartlar’ dediğimiz AKP’nin 17 yıla uzanan iktidarı. Özellikle de o iktidarın ‘Şimdilik’ en üst aşaması olarak nitelenebilecek ‘Tek adam rejimi’ veya resmi ifadesi ile ‘Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi’. Hani sorarlar ya ‘Çok aradınız mı?’ diyerek, evet çok aradık ve bize özgü, yerli ve milli başkanlık sistemini icat ettik.
Şimdi ise o başkanlık sistemine giden yolun taşlarını döşeyenlerden Ahmet Davutoğlu yeni umudumuz olarak siyaset sahnesine zuhur ediyor. Sahneye çıkarken de parlamenter sistemin önemini vurgulamaktan geri kalmıyor. Ne diyelim, bu hareketin fıtratında ‘takkıye’ denen kavram var. ‘Arapça bilmiyorum, anlamadım’ diyenler için bakınız ‘Makyavelizm’. Üstelik sağın bu ülkedeki ağa babası Süleyman Demirel daha iyi anlaşılmasını sağlamak üzere formülünü de açıklamıştı ‘Dün dündür, bugün bugündür’ diyerek.
Bu varta atlatılacak. Üstelik Davutoğlu’ndan medet ummaya gerek kalmadan atlatılacak. İş en az hasarla atlatmakta. İçerde halklarımıza karşı bölücülük yapmakla kalmadık, güney sınırımızda bir düşman ülke de ürettik hiç yoktan. Dış gerilimin içerde, iktidarın çevresinde kenetlenmeye yol açacağı beklentisi ile şimdilerde Doğu Akdeniz’i kaşımaktayız. Emperyalist hesapların kurbanı olmuş Libya’da, ülkenin içine düştüğü siyasi kırılmadan da yararlanmak istiyoruz. Sırf İhvan partizanlığı ile Mısır’dan sonra Libya ile de köprüleri atıyoruz. AB ve ABD ile zaten karşıt hale geldik. ‘Yetmezse’ diye düşünerek Genelkurmay başkanlığı da Ermenistan’a yönelik saldırı planları hazırlıyor.
Bu yazıyı okuduktan sonra içinizden bir şükür duası okuyun. Oturduğunuz yerden kalkarken bir daha okuyun. Akşam eve girerken, yatağa yatarken, sabah kalktığınızda, evden çıkarken şükür dualarını ihmal etmeyin. Bu bozuk düzende ülke tepemize yıkılmadan duasız kalmayalım.