HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesiyle ilgili, “Kasım Süleymani’nin öldürülmesi Ortadoğu’da yeni denklemin ortaya çıkacağı bir dönemi olarak anlamamız lazım” dedi
Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) “Şili, Sudan, İran, Rojava kadın isyanıyla yeni yaşama” şiarıyla düzenlediği 10. Genel Kadın Konferansı başladı. Akar Internatıonal Otel’de gerçekleştirilen konferansa Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Başkanı Saliha Aydeniz, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, Barış Anneleri ve çok sayıda sivil toplum örgütünün (STÖ) kadın temsilcileri kadın katıldı.
Açılış konuşmasını HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit yaptı. 5 Ocak 2016’da katledilen Seve Demir, Pakize Nakır ve Fatma Uyar’ı anarak konuşmasına başlayan Koçyiğit, dünyanın her yerinde erkek egemen sisteme karşı mücadele ettiği için katledilen, tecavüze ve tacize karşı direnen kadınlar olduğuna dikkat çekti. Paris’te katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ı da anan Koçyiğit, şöyle devam etti: “Uluslararası güçlerin birliği ile katledildiler. Mücadeleleri mücadelemizdir. Kadın özgürlük mücadelesinin kadim mücadelelerinden biri 5 bin yıllık patriyarkal sistem. Çok uzun yıllardır erkek aklı her birimizi sömürüyor. En büyük sömürü ulustur ve bu sömürü üzerinden yükseliyor. İşte bu gerçeği görerek mücadele ediyoruz. Şili’den Lübnan’a Ortadoğu’dan bütün dünyaya kadınlar eşitlik özgürlük mücadelesi ile birlikte yaşamak ve yaşatmak istiyor. İşte ölümü savunanlar savaşı kutsayanlar kadının bu mücadelesine karşı elinden geleni ardına koymuyor.”
‘Faşizmi yıkacağız’
Koçyiğit, “Her geçen gün kendi iktidarını kadınların özgürlüğünü karşısına koymuştur. Kadını şöyle ifade ediyor: ‘Kadın evde oturmalı, mümkünse eşine çay servisi yapmalı.’ Biz bize dayatılan bu kadınlık rolünü reddediyoruz. Bu faşizmi yıkmak istiyoruz ve yıkacağız da Onların kadının bedenini denetlemek tahakküm altına almak istiyor. Çünkü bizim kadın mücadelemizin onları yerle bir edeceğini biliyorlar” ifadelerini kullandı.
‘İktidar 6284 ve İstanbul Sözleşmesi’ne saldırıyor’
AKP iktidarının kadınların en büyük kazanımlarından biri olan 6284 ve İstanbul Sözleşmesi’ne saldırdığını vurgulayan Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dişimizle, tırnağımızla kazandığımız nafaka hakkını geri almak istiyorlar. Biz kadınlar buna karşı mücadele ediyoruz. Sadece kazanımlarımız 6284 İstanbul Sözleşmesi ve nafaka hakkı ile sınırlı değil. Bugün Kürdistan’da kayyum uygulamasının gerekçesi olarak sunulan eş başkanlık sisteminin kadın özgürlük mücadelesine en büyük saldırı olduğunu söylemek istiyorum. Kendi istedikleri toplumsal düzeni dinci, militarist ve milliyetçi eksendeki düzenlere teslim etmek istiyorlar.”
‘Ne olursa olsun hiç birimizi teslim alamıyor’
Tüm bu saldırılar karşısında cezaevindeki kadınların da direndiğini hatırlatan Koçyiğit, başta Gültan Kışanak olmak üzere cezaevinde olan bütün kadın siyasetçilere selam yolladı. Tüm direnenlere selam yollayan Koçyiğit, “AKP’nin en büyük korkusu kadınlar. Ne olursa olsun hiç birimizi teslim alamıyor. Hala bugün binlerce kadın sokağa çıkıyor, dansıyla, horonuyla, zılgıtıyla bu çürümüş zihniyeti protesto ediyor” diye konuştu.
‘Artık mızrak çuvala sığıyor’
Hem Türkiye’de hem dünyada saldırıların yalnız kadın mücadelesine dönük olmadığının altını çizen Koçyiğit, konuşmasına şöyle devam etti: “Yanı başımızda milyonlarca halkın yaşadığı coğrafya uluslararası emperyal güçler tarafından kasıp kavruluyor. Libya için yeni bir tezkere çıkarıp, yeni bir savaşa eşik açılıyor. Ama artık mızrak çuvala sımıyor. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra fiili bir savaşın coğrafyamıza dayandığını görüyoruz. Tüm bunları yapanların erkek diktatörler olduğunun atını çizmemiz gerekiyor. Tayyip Erdoğan’ın da Putin’ine Trump’ına her biri kendi iktidarını sağlama almak için binlerce insanın katliamından bir an tereddüt etmiyor. Eşitlik özgürlük mücadelesi ile birlikte bütün yeryüzündeki savaşlara karşı da evrensel bir barış mücadelesini biz kadınların daha güçlü bir şekilde sahiplenmesi gerekiyor.”
‘Doğru temelde eleştiri’
Sadece HDK’nin değil, tüm kadınların örgütlenmesi gerektiğini belirten Koçyiğit, “Yan yana durduğumuz zaman hiçbir muktedirin yıkamayacağı inanç var. Bunun daha fazla kadınla buluşmasını sağlamak her birimizin görevi. Sorumluluğumuzu nasıl aşabiliriz, nasıl gerçekleştirebiliriz odaklanmamız gerekiyor. Şu ana kadar Türkiye’deki en büyük bileşik yapıyız. Çok daha fazla kadına ulaşmamız gerekiyor. Büyük bir partimiz var ve onun kadın grubu var. Bütün kazanımlarımızı geliştirerek hem Türkiye’yi hem Ortadoğu’yu özgürleştirme iradesini daha ileriye taşıyacağız. Yarın güçlü başlangıçlar için bugünü iyi kullanmamız ve doğru temelde iyi bir özeleştiri vermemiz gerekiyor” dedi.
Güven’den eleştiri
Salonu selamlayarak kürsüye çıkan DTK Eş Sözcüsü Leyla Güven de konuşmasına bir eleştiri ile başlayacağını ifade etti. Tüm konuşmaların başında halkların kardeşliği ve halkların birlikteliğinden söz edildiği ancak milyonlarca olan Kürt halkının dilini kimsenin öğrenmediği eleştirisinde bulunan Güven, “Ben Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Sözcüsü olarak bir coğrafya ve bir halkı temsil ediyorum. Kürtçe konuşacağım, tüm kız kardeşlerimin Kürtçe öğrenmek için bir çaba sarf etmesini istiyorum” dedi.
‘Tüm dünya kadınlara örnek oldu’
Ortadoğu ve Kürdistan’da bir değişim olduğunu vurgulayan Güven, “İktidarlar sistemlerinin devam etmesi, faşizmin devam etmesi için kadınları, halkları öldürüyor. Onun karşısında da kadınların direnişi var. Şili, Sudan , Mısır kadınları bugün direniyor acaba ilhamlarını nereden aldılar. 8 yıl için Rojava’da Arin Mirkan’lar, Kader Ortakkaya’ların öncülüğünde bir direniş başladı. Tüm dünyaya yayıldı ve kadınlara örnek oldu. Aslında Şilili kadınlar, Rojava’daki kadınların emsal aldı. DAİŞ’e karşı kimse direnemiyordu. Rojava’daki kadınlar zılgıtları ve direnişleriyle tüm dünyaya örnek oldular” diye konuştu.
‘2020 yılını Kürt halkının özgürlük yılı yapacağız’
Yüzyıllardır Kürt kimliğinin, dilinin yok sayıldığını belirten Güven, sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim hedefimiz 2020 yılını Kürt halkının özgürlük yılı yapacağız. Bunun için de Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit kalkmalıdır. Sadece Sayın Öcalan üzerinde tecrit yok, bugün tüm toplum tecrit altındadır. Gelin bu tecridi kıralım. Ankara’dan sesleniyoruz. Sadece tecriti kırmak yeterli değil, İmralı’nı kapısı açılmalı ve Sayın Öcalan özgür kalmalıdır. Bir tek Ortadoğu’da barışı sağlayabilecek, paradigması olan Sayın Öcalan’dır.”
‘Yeni bir süreç yaşayacağız’
Ortadoğu ve Türkiye’de önemli gelişmeler yaşandığını ifade eden Pervin Buldan, “Her ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda yeni savaşla başlattığı bir dönemi yaşanıyor. Özellikle son Libya tezkeresi Türkiye’nin içinde olduğu, Türkiye’nin de bir parçası olacağı 3’üncü Dünya Savaşı’na doğru giden yeni bir süreci yaşayacağız” dedi. Dünyanın artık 3’üncü Dünya Savaşı’na doğru gittiğini söyleyen Buldan, “Kasım Süleymani’nin öldürülmesi Ortadoğu’da yeni denklemin ortaya çıkacağı bir dönemi olarak anlamamız lazım” diye belirtti.
‘Sorunlar müzakere ve diploması ile çözülmeli’
Savaşların, ölümlerin katliamların, hiçbir soruna çözüm olmadığını vurgulayan Buldan, “Bütün dünyada, Ortadoğu başta olmak üzere her sorunun diyalog müzakere ve diplomasi ile çözüleceğine olan inancımızı belirtmek isteriz. Her savaş bir başka savaşı tetikledi, başka insanların ölümüne zemin hazırladı. En son İran ve Irak’ın da içinde yer alacağı yeni bir döneme girerken Türkiye’nin diyalog ve müzakere sürecinden yana olmasını belirtiyor ve bu yönlü bir arayışta olmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Halklarına yeni bir kriz ve kaos olarak dönüyor’
Türkiye bütün savaşların içinde yer almaya ve her savaşa asker göndermeye çalıştığını belirten Buldan şunları söyledi,”Bu kararlar Türkiye halklarından bağımsız alınıyor. Türkiye halklarının bu savaşlara asla onayının olmadığını, itirazlarının yüksek olduğunu biliyoruz. Çünkü her savaş, Türkiye halklarına yeni bir kriz ve kaos olarak dönüyor.”
ANKARA