Diyarbakır’da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, iktidarın savaş politikalarını eleştirerek ‘Bu sürecin kazanını mutlaka Kürtler ve Türkiye halkları olacaktır.’ dedi
Meclis çalışmalarını 3 gün süreyle boykot ederek Diyarbakır’a gelen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ile beraberindeki milletvekillerinin kentteki programları sürüyor. Bağlar ilçesinde dün esnafları ziyaret ederek halkla buluşan Buldan, bugün de Dağkapı Meydanı’nda yapılan basın açıklamasında konuştu.
Belediyelere kayyum atanması, belediye eşbaşkanlarının tutuklanması ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara ilişkin yapan açıklama öncesi Dağkapı Meydanı polis ablukasına alındı. Meydan ve çevresine yüzlerce polis, zırhlı araç ve TOMA’lar konumlandırıldı. Meydandaki çay ocaklarında oturan yurttaşları kaldıran polis, “güvenlik önlemi” olarak meydana yakın olan parkı da boşalttı. Parkta oturan yurttaşlar bu duruma tepki gösterdi.
‘İlçeden çıkışa izin verilmeyecek’
Açıklamaya katılmak için Dicle ilçesinden yola çıkan HDP İlçe Başkanı Mustafa Alınteri ve parti yöneticileri ise, ilçe Kaymakamlığı önünde polislerce durdurularak kentte gitmelerine izin verilmedi. Üstleri ve bulundukları araçları aranan partililerin başka bir güzergahtan kent merkezine gelme girişimleri de bu kez askerlerce engellendi. Askerlerin partililere, ‘Kesin talimat var, ilçeden çıkamazsanız, boşuna başka yerlerden geçmeye çalışmayın, her yere isminiz ve arabanızın plakası verildi. İlçeden çıkışınıza izin verilmeyecek’ dediği öğrenildi.
‘Yurttaşlara izin verilmedi’
Yurttaşların açıklama için Dağkapı Meydanı’na girmelerine izin verilmeyince HDP’liler, bir süre polisle görüştü. Görüşmenin ardından Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ve HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ile milletvekilleri, belediye eşbaşkanları ve yurttaşlar polis ablukası altında meydana girdi.
Meydanda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan açıklamaları şöyle:
‘Kürtleri ezdiler, inkar ettiler, yok saydılar’
“Üç gündür HDP milletvekilleri, yöneticileri ve halkımızla birlikte Amed’te, bu sokaklarda hem kayyum hem tutuklama hem tecrit hem de savaş politikalarına karşı parlamentodan çıktık. Parlamentoya ara verdik. Burada halkımızla birlikte bize karşı uygulanan zulme, baskılara, bütün müdahalelere karşı tepki vermek üzere buradayız. Biliyoruz ki; yıllardır, yüz yıllardır ülkeyi yönetenler, sürekli Kürtleri ezdiler, inkar ettiler, yok saydılar. Her türlü baskı politikalarıyla ezmeye çalıştılar. Bugün Kürtlere yaşama hakkı bile tanımayanlar, Suriye topraklarına savaş açarak, Kürt halkını Suriye topraklarından çıkarmaya çalışanlar, Kürt halkı yüz yıllardır sizin politikalarınıza diz çökmedi biat etmedi.
‘Biat etmeyeceğiz’
Bugünden itibaren de sizlerin hiçbir zulmünüze biat etmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. Öldürülen Kürt, ezilen Kürt yok sayılan Kürt, seçilen ama görevini yerine getirtmediğiniz Kürt, tutuklanan Kürt, cezaevine gönderilen Kürt, her türlü baskıya maruz kalan yine Kürt. Bugün Kürtlerle düşmanlığımız yok diyenler, Kürtlerle sorunumuz yok diyenler, vicdanlarını sorgulasınlar. Kürtlere her türlü zulmü yapacaksınız, seçilmişleri cezaevine göndereceksiniz, Kürt halkının her türlü kazanımını gasp etmeye çalışacaksınız ama ‘Kürtlerle bir sorunumuz yok’ diyeceksiniz. Yarın bu meydana yine sandık kurulsa, Amed halkı bir kez daha kendi iradesine sahip çıkacaktır.
‘Suriye halklarını Suriye topraklarından çıkarmayın’
Suriye topraklarına yapılan müdahalenin, savaşın, yanlış olduğunu, gereksiz olduğunu, Suriye topraklarında yasayan halkların barış içerisinde kardeşçe yaşadıklarını, kimseye zararlarının olmadığını birçok kez söyledik. Oraya gitmeyin, müdahale etmeyin dedik. Bu savaş politikası yanlıştır dedik. Halkları, Kürt halkını, Suriye halklarını Suriye topraklarından çıkarmayın dedik.
‘Dolmabahçe Mutabakatı’
8 yıldır, Efrîn başta olmak üzere Suriye topraklarının bütün kazanımlarına yönelik her tülü müdahaleyi yaptınız. Geldiğiniz nokta Rusya ile 10 maddelik mutabakat oldu. 2015 yılında Dolmabahçe Mutabakatını inkar etmemiş olsaydınız, tanımış olsaydınız, Rusya ile 10 madde imzalamak zorunda kalmayacaktınız. Dolmabahçe Mutabakatı, Türkiye’nin, Suriye’nin, Ortadoğu’nun demokratikleşmesi anlamına geliyordu.
Sayın Öcalan’ın devlet heyetiyle birlikte hazırladığı mutabakatı, Türkiye ve Ortadoğu halklarına çok gördünüz. Ne olduysa ondan sonra oldu. Savaş ve çatışma süreciyle birlikte güvenlikçi politikaları önünüze koydunuz. Her türlü zulmü yapmaya devam ettiniz.
‘Bu ülke hem Kürtlerin hem Türkiye halklarının ülkesi’
Amed’te halkın seçtiği Sayın Selçuk Mızraklı başta olmak üzere kentin yiğit evlatlarını cezaevine koydunuz. Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş cezaevinde. Onların cezaevine koydunuz, ardından hemen kurulan sandıklarda yine halkın iradesi kazandı. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçmenizi, savaşla değil, Kürtlerle müzakereyi ve diyalogu esas almanızı bekliyoruz. Bu ülke hem Kürtlerin hem Türkiye halklarının ülkesi Herkesin bir birine saygı ve sevgiyle yaklaşması gerekiyor. Bu sürecin mutlaka kazananı olacaktır. Bu sürecin kazanını mutlaka Kürtler ve Türkiye halkları olacaktır.
‘Halkların barışa ihtiyacı var’
Suriye’ye başlatılan savaştan bir an önce vazgeçilmesi ve orada oluşturulan güvenli bölgeden çıkılması, Suriye topraklarının Suriye halklarına teslim edilmesi gerekiyor. Türkiye halklarının da Suriye halklarının da barışa ve demokrasiye ihtiyacı vardır. Demokrasi ve adaletin tesisini, hep birlikte kurmak durumundayız. Derhal Suriye topraklarından diğer güçlerin çıkması ve Suriye halklarına teslim edilmesi gerekiyor.
‘AKP son demlerini yaşıyor’
Burada oturma eylemimiz var. Bugün ki tepkimizi ortaya koyacağız. Nerede, ne zaman, halkımız, halklarımız zarar görürse, mağdur olursa bir oradayız. Onların yanında olmaya devam edeceğiz. Bu zulüm bitecek. Bu devran bitecek. AKP son demleriniz yaşıyor; yarın bu ülkede sandık kurulsa, AKP iktidarını kaybetmiş olacak. Bu ülke halklarındır. Kürtlerindir, Türklerindir, Alevilerindir, Araplarındır, Çerkeslerindir. Barış ve kardeşlik içerisinde yaşayacağımız günler yakındır. Direne direne kazanacağız.”
Buldan’ın açıklaması ardından oturma eylemine geçildi.