• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
28 Temmuz 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Dr. Hayri Hazargöl

Burası Türkiye Cumhuriyeti!

30 Ağustos 2021 Pazartesi - 13:46
Kategori: Dr. Hayri Hazargöl, Yazarlar
Erdoğan sonrasına ‘Yumuşak Geçiş’ mi?

Dr. Hayri Hazargöl

Show TV’de program yapan Didem Arslan Yılmaz; programına telefonla katılan izleyici Kürtçe konuşunca burası Türkiye Cumhuriyeti, anladığımız dilden konuş, deyip telefonla bağlananı hattan çıkarmış. Doğal olarak bu konuşması tepki çekti. Didem Arslan özür dileyeceğine kendini savunmaya kalktı. Bu tür savunmalar genellikle “özrü kabahatinden büyük” deyimindeki duruma düşer.

Didem Arslan İstanbul’da büyüyen Sivaslı bir Alevi Kürt kızıdır. Bilindiği gibi İstanbul’da en fazla Sivaslılar bulunmaktadır. Bunun %90’ı Alevi Kürtlerdir. Bunların içinde Divriğililer başta olmak üzere Alevi Türkler de bulunmaktadır. Sivaslı Alevi Kürtler ilk başlarda İstanbul’da Okmeydanı semtinde yoğunlaşmışlardı. Sonraları başka semtlere de yerleşmişlerdir. Didem Arslan Koçgiri alanı olarak bilinen Zara, İmranlı, Divriği çevresindeki bir Kürt ailenin çocuğu olarak büyümüş.

Sivaslılar neden bu kadar topraklarını bırakıp İstanbul’a, Ankara’ya, Türkiye’nin metropollerine ve Avrupa’ya göç etmişlerdir? En fazla göç eden bir topluluk olmanın tabi ki önemli nedenleri vardır. Ekonomik neden esas olsaydı Sivas’ın, Maraş’ın, Malatya’nın Türklerinin de Kürtler kadar olmasa da yoğun göç vermeleri gerekirdi. Ne var ki dışarı göç vermede aralarında büyük bir uçurum vardır. Bu açıdan bu makalenin konusu olan Didem Arslan dahil tüm Alevi Kürtler bu durumu sorgulamalıdırlar. Alevi Kürtler kadar olmasa da topraklarından koparılmış Alevi Türkler de sorgulamalıdır.

Bilindiği gibi Koçgiri yeni Türkiye (Türkiye Cumhuriyeti) tarihi içindeki ilk Kürt katliamına uğrayan bölgedir. Kimliğine, kültürüne ve inancına müdahale edilmeden özgürce yaşamak istemelerine katliamla karşılık verilmiştir. 15 yıl sonra tarihsel olarak Koçgiri’nin parçası olduğu Dersim de ağır bir saldırı ve katliamla karşı karşya kalmıştır. Kendi kimlikleri, dilleri, kültürleri ve inançlarını korumak ve buna saygı duyulmasını istemeleri bu katliamların gerekçesi yapılmıştır. Kürtlük geriliktir, Türklük medeniyettir; medeni olmayan Dersim medenileştirilmek, yani Türkleştirilmek için katliamlara, sürgünlere ve daha sonra da beyaz soykırımlara maruz kalmıştır.

Burası Türkiye Cumhuriyeti’dir, anladığımız dilden konuş, diyen Didem Arslan’ın nineleri, dedeleri 100 yıl önce hiç Türkçe bilmezlerdi. Devletle ilişkilenenler Türkçeyi biraz bilirdi. Askere gidip gelenler de çok az öğrenirdi. Nineleri ve kadınlar ise hiç bilmezlerdi. Bugün Sivas, Maraş, Malatya ve Dersim Kürtleri dillerini nasıl unuttular, bunu anlamak gerekmiyor mu? Dünyanın en güzel dillerinden olan Kürtçenin unutturulmasına büyük öfke duymak gerekmiyor mu? Didem Arslan’ınki civciv yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmez, gibi olmuyor mu? Bir halk için, bir toplum için dünyada bundan kötü bir şey olamaz. Didem Asrlan’a dünyanın başka bir köşesindeki halk bu hale getirilmiş; ne dersin diye sorulsa herhalde halkların o duruma düşürülmesine öfke duyar. Kızılderililerin ve başka halkların bu duruma düşürülmesine haklı olarak tepki duyacaksın; sıra kendine geldiğinde ise asimile olmayı, başkalaşıma uğramayı uygarlaşma olarak göreceksin! Bu bir patolojik kişilik sorunu değil midir?

Didem Arslan Yılmaz bir katliam ve beyaz soykırım bebeğidir. Genelde Kürt, özelde Alevi Kürt soykırım bebeğidir. Kuşkusuz bu durumda olan milyonlarca Alevi Kürt var. Önemli bir kesimi bu gerçekliğin farkına varmıştır. Asimile olmuş olsa da giderek bu durumun daha fazla farkına varmaktadır. Aslında Didem Arslan gibilerin tutumları bu konuda gerçeklerin farkına varılmasında, Alevi Kürt toplumunun bilinçlenmesinde olumlu etkide bulunmaktadır. Her işte bir hayır vardır, sözü bu somut olayda da doğrulanmaktadır.

Didem Arslan savunmasında dinleyicilerimiz anlasın diye öyle söyledim, gibi şeyler de belirtmiştir. Olabilir, uygun biçimde bunu belirtebilirdi; katılımcı yine Kürtçe konuşmaya devam ederse buna saygı duyup dinleyebilirdi. Ancak Didem Arslan’ın savunması samimi ve doğru değildir. Çünkü burası Türkiye Cumhuriyeti’dir, denilmiştir. Sokakta, çarşıda, pazarda, okulda bu cümle çok kurulmuştur. Amaç Kürtçe konuşulmasın, otosansür yaratılsın ve unutulsun. 1980 askeri faşizm döneminde tutuklular ve ziyaretçilerin birbirleriyle zorla Türkçe konuşmaları dayatılmıştır. Benzer uygulamalar birçok alanda görülmektedir. Devlet yetkilileri, basını, eğitimi böyle söylemlerde bulununca bazıları da Kürtçe konuşanı ya da müzik dinleyeni sokakta öldürmektedir.

Türkiye’de şovenizm ve Kürt düşmanlığı acımasızcadır. Didem Arslan Kürtçe konuşanı susturmazsa belki de çalıştığı TV’den atılır ya da damgalanabilirdi. Beyazıt Öztürk bir kadın öğretmenin çocuklar ölmesin, demesini engelleyemediği için afaroz edilmedi mi? Ahmet Kaya’ya neler yapıldığını biliyoruz. Bilemeyiz, Didem Arslan belki de şovenist zorba kesimleri memnun etmek için de böyle bir müdahalede bulunmuş olabilir.

Didem Arslan burası Türkiye Cumhuriyeti, demeseydi, bu nedenle Türkçe konuşması gerektiğini hatırlatmasaydı böyle bir makale yazmazdık. Ancak burası Türkiye Cumhuriyeti sözü bu ülkede herkes Türktür, Türkçe konuşmalı yaklaşımında somutlaşan bir soykırımcı ifade olduğu için bu makaleyi yazma ihtiyacı duyduk. Çünkü bu konu Türkiye’nin en temel konusudur. Türkiye’de bu zihniyet ve hastalık aşılmadan ne demokratikleşme yaşanır ne de Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere farklı kimlikler dillerini, kültürlerini ve inançlarını özgürce yaşayabilirler. Didem Arslan’ın dedeleri ve nineleri ‘aslını inkar eden haramzadedir’ derlermiş.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Bahtiyar Aydın tugaydan vuruldu, kanas yakılıp eritildi

Sonraki Haber

Üçüncü Yol, doğrular, yanlışlar…

Sonraki Haber
Erdoğan’ın sonunu getirecek yanlış hesabı

Üçüncü Yol, doğrular, yanlışlar…

SON HABERLER

Zulme Karşı Direnmek

Yeni bir zaman duygusu

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Kürt dili Demokratik Toplumun dilidir

Kürt dili Demokratik Toplumun dilidir

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Rojava mutabakatı: Yeni-Osmanlıcılığın krizi

Milli Metamorfoz

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Dürzi halkına yönelik saldırılar: Mezhepçi şiddet mi, siyasi baskı mı?

Dürzi halkına yönelik saldırılar: Mezhepçi şiddet mi, siyasi baskı mı?

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Cizîr’de 32 yıldır yasaklı olan iki köy barajla suya gömülmek isteniyor

Çözümün dolayımları ve özneleri

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Kürt siyasallaşması ve spor

Demokratik siyasetin önü açılmıştır

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Kadın yaşarsa dünya değişir; kastik katile karşı varoluş mücadelesi

Kadın yaşarsa dünya değişir; kastik katile karşı varoluş mücadelesi

Yazar: Yeni Yaşam
27 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır