• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
6 Kasım 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Özel

Cemaz-ül evvelini iyi bildiğimiz bir teori (III) – Dev tekellerin kontrolünde bir küresel ticaret – Mustafa Durmuş

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
9 Haziran 2019
Kategori: Özel, Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Tekelci kapitalizm ve tekelci sermaye kavramı yeni bir kavram değil, 20. yüzyılın başından itibaren Marksistler tarafından kapitalizmi tanımlarken kullanılan bir kavram.

1970’lerin sonlarından itibaren ise tekelci finans sermayenin neredeyse tüm ekonomik faaliyetleri kontrol eder bir konuma yükseldiğine tanık olduk. Öyle ki bugün artık tekelci finans sermayeden özerk ya da ondan bağımsız hiçbir ekonomik faaliyetten söz edilemiyor.

Bir başka anlatımla, tekelci finans sermaye her kapitalist faaliyeti denetliyor, hatta özerk bir görünüme sahip olduğu düşünülen ekonomik faaliyetleri dahi kontrol edebiliyor. Bu konuda tarımsal faaliyetler özellikle çarpıcı bir örnek oluşturuyor. Çünkü bu faaliyetler ona girdi temin eden, tohum, tarım ilacı veren, kredi sağlayan ve pazarlama ağı sunan tekellerce kontrol ediliyor. Bu, niteliksel ve kalıcı bir değişiklik. Tüm alanlara yayılmış olan bir tekel durumu söz konusu.[1]

43 bin tekelden oluşan küresel sermaye ağı

Küresel düzeyde sermaye ağına ilişkin bazı veriler tekelci finans sermayenin kontrol gücünü sergiler nitelikte: Dünyada 2007 yılı itibariyle 43 bin 60 çokuluslu şirketten oluşan bir sermaye ağı var. Bu ağ küresel kapitalist ekonomik gücün kaynağını oluşturuyor. Bu ağın yüzde 40’ı tek başına 147 şirketin elinde. En tepedeki 50 şirketten 1’i hariç kalan tamamının finans şirketlerinden oluşması finans kapitalin gücünü ortaya koyuyor.[2]

Küresel üretimde de benzer bir tekelleşme eğilimi söz konusu. Yani dünya üretimi ve ticareti az sayıda çokuluslu şirket tarafından doğrudan ve dolaylı yollarla kontrol ediliyor.

TRIAD’da yerleşik 100 dev şirket

Öyle ki dünyanın en büyük 100 çokuluslu şirketi ABD, AB ve Japonya’da (TRIAD) yerleşik durumda. Bu şirketlerin aralarındaki ilişki klasik anlamdaki rekabetten farklı. İlişki daha ziyade bir rakiplik ve işbirliği diyalektiği biçiminde yürüyor.

Özellikle de fiyat rekabeti çok tehlikeli bir şey olarak düşünüldüğünden genelde bundan sakınılıyor. Bunun yerine firmalar büyük ölçüde düşük emek gücü maliyetli durumlara, hammadde ve girdi rekabetine ve ürün farklılaşmasına yöneliyorlar.[3]

Uluslararası tekelci sermayenin iktisadi gücünün yoğunlaşması ve kontrol gücünün artması (dolaylı bir biçimde), taşeronluk ve yönetim sözleşmeleri, anahtar teslimi anlaşmalar, franchising, lisanslama ve ürün paylaşımı gibi uluslararası stratejik ittifaklarla da sağlanıyor (örneğin Star Alliance gibi mega işbirlikleri THY dahil otuza yakın ülke hava yollarını bünyesinde topladı).

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Nestlé, PepsiCo, Coca-Cola, Unilever, Danone, General Mills, Kellogg’s, Mars, Associated British Foods ve Mondelez’den oluşan 10 şirket dünyadaki büyük yiyecek ve içecek piyasasını kontrol ediyor ve bunların her biri her yıl milyarlarca dolar kazanıyor.[4]

Keza küresel silah ticaretini 10 şirket kontrol ediyor. Bunun 7’ si ABD’li. Yılda savunma harcamalarına küresel olarak 1,7 trilyon dolar harcanıyor ve bunun 375 milyar doları silah alımında kullanılıyor.[5]

Aralarında Wolkswagen, Toyota, Renault-Nissan-Mitsubishi, General Motors, Ford Motor Co. ve ve Fiat-Chrysler’in bulunduğu toplam 15 küresel otomotiv şirketi ise dünya otomotiv piyasasını elinde tutuyor.[6]

UNCTAD raporlarında yer alan gerçek

Küresel ticaretin serbest olmadığı gibi, az sayıda büyük çokuluslu tekelin kontrolü altında olduğu gerçeği Birleşmiş Milletler Örgütü’ne bağlı UNCTAD’ın son raporlarından birinde de teyit ediliyor.

“Güç ve Serbest Ticaret Kandırmacası”[7] başlıklı raporun sunuş yazısında Örgütün Genel Sekreteri M. Kituyi şöyle söylüyor:

“Sadece finans değil, küresel ticaret de büyük oyuncuların kontrolü altında. Her ne kadar azgelişmiş ülkeler küresel ticarete daha fazla dahil olsalar da, küresel üretim ağındaki gücünü ve payını artıran çokuluslu şirketler küresel ticari ilişkileri daha da eşitsiz bir hale getiriyorlar.”

10 firmanın payı yüzde 42

Raporun bulgularına göre, petrol dışı ihracatta 2014 yılında, dünyada en büyük yüzde 1 çokuluslu şirketin payı yüzde 57 oldu. Sayı olarak, en büyük 5 firmanın payı yüzde 30 ve en büyük 10 firmanın payı yüzde 42 oldu (Amazon ve Ali Baba gibi devlerin ciroları dikkate alındığında tekelleşmenin dijital ticarette daha yüksek olduğu ileri sürülebilir).

Nitekim 2 bin en büyük çokuluslu şirketin küresel ticaret ile paralel olarak artan kârlarına bakıldığında tekelleşmenin serbest ticaret iddiasını nasıl çürüttüğü açıkça görülebiliyor.

Merkezde toplanan ekonomik güç

Çünkü en büyük 2,000 küresel çokuluslu şirketin yıllık kârları 1990’ların sonlarında 0,7 trilyon dolar iken, 2014 yılında neredeyse 4 kat artarak 2,6 trilyon dolara yükseldi.[8] Yani uluslararası ticarette çok büyük bir güç asimetrisi mevcut.

Kısaca bugün sermaye temerküzü kendini uluslararası tekelci sermayenin hızlı büyümesinde sergiliyor. Teknolojinin yanı sıra küresel sermaye her zamankinden daha fazla akışkan hale geliyor.

Böylece, serbest ticareti esas alan Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi söylemde mantıklı gibi görünse de, gerçek dünyada uluslararası ticaret onun ileri sürdüğü gibi işlemiyor. Çünkü bu teori dünyadaki asimetrik güç ilişkilerinin varlığını ve gücün küresel olarak bir merkezde toplandığı gerçeğini görmezden geliyor.

Zenginler kendi aralarında ticaret yapıyor

Ayrıca uluslararası ticaretin ağırlıklı kısmı sanıldığı gibi gelişkin-sanayileşmiş ülkelerle, azgelişmiş ülkeler arasında yapılmıyor (tıpkı doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının üçte ikisinin gelişkin ekonomilere yapılması gibi). Tersine bu sanayileşmiş ülkeler daha ziyade kendi aralarında ticaret yapıyorlar.[9]

Paul Krugman, “Uluslararası Ticaret ve Ekonomik Coğrafya” adlı ve 2008 yılında kendisine Nobel ödülü getiren çalışmasında gelişkin ekonomilerin neden daha çok kendi aralarında ticaret yaptıklarının yanıtını verirken Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisi’nin geçersizliğini de ortaya koydu.

Ana akım iktisatçılar arasında da kafa karışıklığına neden olan bu durumu Thomas Pugel ise talep ve arz yönünden şöyle açıklıyor:

“Talep yönünden, sanayileşmiş ülkelerdeki tüketiciler satın alacakları ürünlerde çeşitlilik ararlar. Bunu da en iyi sanayi alt yapısı çok çeşitli ve gelişkin olan sanayileşmiş ülkeler sağlarlar. Arz yönündense böyle çeşitliliğe sahip üretimin maliyetlerini düşüren bazı olgular devreye girer. Örneğin üretim / çıktı arttıkça birim (ortalama) maliyetleri düşürme, dolayısıyla da daha ucuza üretme imkânı veren ölçek ekonomileri sanayilerde gerçekleşir. Keza sanayileşmiş ekonomilerde tarihsel olarak deneyimlenen ve bir işi yapma konusundaki deneyim arttıkça o işin çok daha iyi yapılmasını sağlayan “yaparak öğrenme” devreye girer. Bu da sanayileşmiş ülkelere kalıcı bir avantaj sağlar. Buna karşılık Karşılaştırmalı Üstünlükler Teorisinde tarihin hiçbir önemi olmadığından teori bu olguları dikkate almaz.”[10]

Bu teori aynı zamanda ülke içinde sektörler ve sektörde üretimde bulunan sermaye grupları arasındaki çıkar farklılıklarını ve çelişkileri de ihmal eden bir teoridir.

Öyle ki tarımsal üretimin ve ihracatının ağırlıkta olduğu bir sektör açısından girdi fiyatlarını düşürecek bir serbest ticaret politikası (düşük tarifeler) kabul edilebilir. Ancak bu durum yerli imalat sanayi sektörünü yabancı sermaye ile rekabete sokacağından ve bu rekabetten yerli sanayi zararlı çıkacağından bu kesimler açısından kabul edilmez bir durumdur.[11]

Devam edecek…

Dipnotlar:

[1] Irene León, “The World Seen from the South: Interview with Samir Amin”,http://mrzine.monthlyreview.org (20 June 2012).

[2] Richard B. Du Boff, “Who Controls Capital? What Does Capital Control?”,http://mrzine.monthlyreview.org, 2011.

[3] John Bellamy Foster, Robert W.McChesney, R.Jamil Jonna, “The Internationalization of Monopoly Capital”, Monthly Review, Vol 63. No 2 (June 2011), s. 2, 7.

[4] http://www.independent.co.uk, (6 November 2016).

[5] http://www.visualcapitalist.com/companies-dominating-global…(12January 2018).

[6] Jeff Desdardines, “The 15 Corporations That Make the Most Cars”,http://www.visualcapitalist.com (11 October 2018).

[7] UNCTAD, , Trade and Development Report 2018: Power, Platforms and the Free Trade Delusion, 2018.

[8] Agr. s. 56.

[9] Greg Wright, “The US is a whole lot richer because of trade with Europe, regardless of whether EU is friend or ‘foe’” https://theconversation.com (18 July 2018).

[10] Thomas Pugel, International Economics,NewYork: McGraw-Hill Irwin, 2007’de aktaran, Rod Hill ve Tony Myatt, İktisat: Eleştirel Ders Kitabı-Eleştirel Düşünürün Mikroiktisat Kılavuzu (Çeviren: Hüsnü Bilir), Heretik Yayınları, 2017, s. 82.

[11] Johnny Fulfer, “Free-Trade or Protectionism? Moving Beyond a World of Binaries”, https://economic-historian.com (24 May 2019).

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Zor barışın önderliği

Zor barışın önderliği

Yazar: Bedri Adanır
6 Kasım 2025

Şimdi yüzyılın başında inkâr edilmiş bir halkın varlık ve özgürlük iddiasının sözcüsü, eylemcisi, önderi haline gelmiş bir Önderlik gerçekliği olduğunu...

Devrimde buluşmak

Yaşam sınırları çizilenler ve yok oluşa sürüklenenler

Yazar: Heval Elçi
6 Kasım 2025

Yaşam alanları niteliklerine göre önce tanımlanır. Sonrasında yasalara, yönetmeliklere yedirilir tanımlar. Doğal alanlar, doğal varlıklar için çitleme sürecinin ilk döşenen...

Bu yılki ‘Dünya Barış Günü’ diğer yıllardakinden neden daha önemli?

Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ndeki yavaş gidişat ekonomi için iyi değil

Yazar: Heval Elçi
6 Kasım 2025

Ülkede ağır adımlarla da olsa yürümekte olan “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” en son PKK’nin silahlı güçlerini Türkiye sınırları dışına...

‘New York, New York’

‘New York, New York’

Yazar: Bedri Adanır
6 Kasım 2025

Amerika Birleşik Devletleri’nin kalbi, kapitalizmin kâbesi New York’u, sosyalist-demokratik bir “öteki New York” koalisyonun başında beklenmedik bir başarıya ulaşan Zohran...

Halkın sanatçısı olmak

Medya dili süreci bulandırıyor

Yazar: Heval Elçi
6 Kasım 2025

Birçok alanda olduğu gibi, barış süreçlerinde de medyanın kritik rolü küçümsenemez. Çatışma odaklı yayıncılık yapan ve çatışmayı kışkırtıp kızıştıran yapılara...

Seçim, geçim ve huzur

Hanedanlık devrede

Yazar: Heval Elçi
6 Kasım 2025

Erdoğan kendisinden sonra gelecek ismi yavaş yavaş topluma enjekte etmeye devam etti. Oğlu hani kasayı sıfırlayan olarak hatırladığımız Bilal’i AKP’nin...

Sonraki Haber

Çocuklar Hevsel Bahçe'sinde

SON HABERLER

Barış akademisyenleri: Biz buradayız, geri döneceğiz

Barış akademisyenleri: Biz buradayız, geri döneceğiz

Yazar: Yeni Yaşam
6 Kasım 2025

Zor barışın önderliği

Zor barışın önderliği

Yazar: Bedri Adanır
6 Kasım 2025

Sudan’da RSF Suriye’de HTŞ-SMO

Sudan’da RSF Suriye’de HTŞ-SMO

Yazar: Heval Elçi
6 Kasım 2025

Devrimde buluşmak

Yaşam sınırları çizilenler ve yok oluşa sürüklenenler

Yazar: Heval Elçi
6 Kasım 2025

Karakaya köylüleri: Köyümüz işgal edildi

Karakaya köylüleri: Köyümüz işgal edildi

Yazar: Yeni Yaşam
6 Kasım 2025

Akın Gürlek’ten Özgür Özel’e 500 bin liralık manevi tazminat davası

Akın Gürlek’ten Özgür Özel’e 500 bin liralık manevi tazminat davası

Yazar: Yeni Yaşam
6 Kasım 2025

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri ateşkesi kabul etti

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri ateşkesi kabul etti

Yazar: Yeni Yaşam
6 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır