Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısını değerlendiren KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, ‘Bizim tek şartımız İmralı Cezaevi’nde Önder Apo’ya uygulanan tecridin kaldırılması ve onun özgürce çalışabilmesidir’ dedi
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ve Türkiye’yle başlayan yeni sürece dair BBC Farsçanın sorularını yanıtladı. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na işaret eden Cemil Bayık, “Önder Apo, Kürt sorununun şiddetten uzak, siyasi, demokratik, hukuki yollarla çözülmesini istediğini her zaman net bir şekilde dile getirmiştir” dedi.
‘Çağrıyı yaptıysa bir sebebi vardır’
Abdullah Öcalan’ın bu kararı bugünün koşullarında almadığını arabuluculuk yaptığını ifade eden Cemil Bayık, Turgut Özal döneminde de benzeri bir sürecin yaşandığını hatırlattı. Özal’ın, Kürt sorununa hukuki ve demokratik bir çözüm istediğini belirten Cemil Bayık, “Ancak Türk devletinin politikası, Kürt kimliğini ve soykırımını inkar etmekti. 1993 yılında başlayan bu değişimler, silahlı mücadeleyi siyasi mücadeleye yönlendirmeyi amaçlayan yeni bir tavrın ortaya çıkmasına neden oldu. Amacı, ekolojik ve kadın özgürlüğüne dayalı demokratik bir toplum yaratmaktı. Demokratik toplumlarla ilgili olarak bu paradigma, tüm milletlerin ve farklı inançların, eşitlik, özgürlük ve demokrasi temelinde uygun bir çerçeve ve bağlamda yaşamasını kapsamaktadır. Önder Apo, çağrısını açıkça dile getirmiştir. Eğer bugün bu çağrıyı yaptıysa bunun bir sebebi vardır” diye konuştu.
‘Ortadoğu’da büyük değişimler yaşanıyor’
Ortadoğu’da köklü ve büyük değişimlerin yaşandığına da işaret eden Cemil Bayık, “Bu değişim ve krizler Türk devletini korkutmuştur. Türk devleti bu tehlikeli durumdan kurtulmak için Önder Apo’yu etkili bir isim olarak kabul etmek zorunda kalmıştır. Türkiye ve Ortadoğu’daki durum Türkiye’yi Kürtlere yönelmeye zorlamıştır. Yahudi ve Arap sermayedarlar anlaşmıştır. İran ve Türkiye, Ortadoğu’da eski nüfuzlarına sahip değildir, Türkiye kazanımlarının çoğunu kaybetmiştir, bu yüzden korkmaktadır. Kürtlerin tutumu değişti ve uluslararası alanda tartışılıyor. Şimdi herkes Kürtleri kendine çekmeye çalışıyor ve bunu başaran Ortadoğu’da kazanacak” ifadelerini kullandı.
‘PKK kimseyle pazarlık yapmadı, uzlaşmadı’
PKK’nin, silahları bırakması konusunda hiçbir zaman kimseyle pazarlık yapmadığını ve uzlaşmadığını belirten Cemil Bayık şunları söyledi:
“Abdullah Öcalan, Kürt davasını siyasi ve hukuki bir boyuta taşıyarak Kürt sorununu çözmek istiyor. Bunun için Türk devletinin sorumluluk alması ve gerekli adımları atması gerekiyor. Biz Türkiye’nin bu süreçte ciddi olup olmadığını sormuyoruz. Ciddi olan biziz. Kürt sorununa siyasi çözüm önermek istiyoruz. Bunu siyasi ve hukuki yollarla çözmek istiyoruz. Türkiye’yi bazı adımlar atmaya zorlamak istiyoruz. İşte bugün yapmaya çalıştığımız şey budur. Bizimle Türk devleti arasında hiçbir temas, görüşme, tartışma olmadı. Önder Apo İmralı’da onlarla görüşüyor; Önder Apo’nun yazışma ve taleplerinin metninden İmralı Cezaevi’nde devlet yetkilileriyle müzakere ettiği anlaşılmaktadır. Bu müzakerelerin içeriğini ve sonucunu bilmiyoruz. Fakat Türk devleti bizi yok etme politikasında ısrar ediyor. Önder Apo ne zaman ateşkes teklif ettiyse, bunu bozdular ve Kürt sorununun çözülmesini istemediler. Neden? Çünkü Kürt sorunu çözülürse kendilerine faydası olmayacak ama savaş devam ederse kendilerine faydası olacak.”
‘Tek şart özgürce çalışabilmesi’
Cemil Bayık şöyle devam etti:
“Bu durumda Türkiye’ye nasıl dönebiliriz? Türkiye’ye gitmek demek hapse girmek demektir. Elbette hiç kimse böyle bir tutsaklık yaşamak istemez. Bu ilişki olmasaydı, neden yıllarca özgürlük mücadelesi verirdik ki? Biz dağa savaşmaya çıktığımızda savaşı ve silahı sevmiyorduk. Bütün demokratik yollar kapalı olduğu için dağlara çıktık ve silahlı mücadeleye başladık. Dediğim gibi bizim tek şartımız İmralı Cezaevi’nde Önder Apo’ya uygulanan tecridin kaldırılması ve onun özgürce çalışabilmesidir.”
Kaynak: MA