Meclis Genel Kurulu’nda Savunma Bakanlığı bütçesine ilişkin konuşan Cengiz Çiçek, ‘Bizim için barış ve demokratik toplum süreci önemli. Dünyada yer yerinden oynarken, bütün devletler ezberlerini bozarken bizler de ezberlerimizi bozmak zorundayız’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen Milli Savunma Bakanlığı Bütçesi’ne ilişkin konuştu. Cengiz Çiçek, İrlandalı şair William Yeats’in 1’inci Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında kaleme aldığı şiirine atıfta bulunarak, “Adeta bugünü tasvir edercesine şunları söylemektedir; ‘Her şey dağılıyor, merkez tutunamıyor. Dünyaya salınmış bir anarşi, kana bulanmış dalga her yeri sarıyor ve masumiyet töreni boğuluyor. En iyiler inançtan yoksun, en kötüler tutku dolu diyordu.’ Aradan geçen 106 yılda değişen bir şey yok” dedi.
Cengiz Çiçek, şunları söyledi:
“Halen günümüz dünyasında en kötüler tutku dolu olanlardır ve inancın en iyilere her zamankinden fazla gerekli olduğu dönemlerden geçiyoruz. En kötüler 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla tarihin sonu tezi eşliğinde kendi zaferlerini ilan etseler de 2’inci Dünya Savaşı sonrası oluşan siyasi, askeri, iktisadi ve hukuki dengeler tek tek çözülüyor. Çözülen sadece mevcut güç dengeleri değil; Buna bağlı olarak insanlığa ait değerlerin de aşındırılmaya çalışıldığı bir dönemi yaşıyoruz.”
‘Küresel zemin üzerinde baskı artıyor’
İnsanlık değerlerine sahip çıkılması gerektiğine dikkat çeken Cengiz Çiçek devamla şunları kaydetti:
“Bu değerlere sarılmadığımız sürece en kötüler karşısında ihtiyacımız olan inanca da hiçbir zaman sahip olamayacağız. O nedenle dönem, binlerce yıllık birikimin sonucu olan insanlık değerlerini ve toplumsal değerleri savunma dönemidir. Artık hepimizin kabul etmek zorunda olduğu yalın gerçek budur. Daha soğuk bir ifadeyle adını koyacak olursak ABD-Çin rekabeti küresel sistem üzerindeki baskıyı arttırmaktadır.
Mevcut durum genel geçer ezberlerle açıklanamaz
Bu hegemonya kavgası yeni enerji ticaret yollarının arayışlarını da zorunlu kılmaktadır. Hindistan, Ortadoğu ve Avrupa ekonomik koridoruyla bir kuşak bir yol projesi adı altında koridorlar savaşı gittikçe büyümektedir. Bu savaşlar bölge halklarına mülksüzleşme, yerinden edilme, soykırım olarak yazılmaktadır. Kapitalizmin içine girdiği kriz, tıkandığı yerde nefes almak için bizlere dayattığı savaş en pahalı çözüm yolu oluyor. Tüm bu nedenlerle mevcut durumu genel geçer ezberlerle dünya sisteminin içinde bulunduğu genel durumu ezberlerle açıklayamayacağımızı düşünüyoruz.
Sermaye çıkarlarının dayattığı soykırımlar
Netanyahu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda iki tane fotoğraf paylaştı. Dedi ki; biri lanet fotoğrafı, birisi de nimet fotoğrafı. Bu dünya buz gibi sermaye çıkarlarının savaş dünyası. Şirketler gibi yönetilen devletlerin savaşı. Bakın sadece İMEC adı altında Türkiye’deki ekonomik koridor yoluna baksak bile Filistin soykırımının neden olduğunu açıklayabiliriz. Yani dememiz şudur ki; Filistin soykırımı sadece Yahudi kavminin kutsal kitaba bağlılığının gereği vaadedilmiş topraklara sadakat meselesi değildir. Sadece bu saikler ile ortaya çıkmadı. Aynı zamanda buz gibi sermaye çıkarlarının dayattığı soykırımlardır. İsrail, Hindistan’dan, Hayfa Limanı’na, Kıbrıs’ın güneyine, oradan Yunanistan Pire Limanı’na ve Avrupa’ya, bu yolun, bu koridorun güvenlik içerisinde alınabilmesi için aslında bir saha temizliği yapıyor.
Kürt sorunu ezberlerden kurtulmayı bekliyor
Halklara savaş ve soykırım dayatılmaktadır. Hepimizin ezberlerini bozmamız gereken günlerden geçtiğimizi söylüyoruz. Bizim için barış ve demokratik toplum süreci bu anlamda önemli. Dünyada yer yerinden oynarken, bütün devletler ezberlerini bozarken bizler de ezberlerimizi bozmak zorundayız. Kürt sorunu bir bölgesel sorun olarak, bir küresel sorun olarak ezberlerden kurtulmayı bekliyor.
Milli olan nedir?
O anlamda da diyoruz ki 27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, bu ülkede 100 yıllık ezberin bozulmasını gerektiren bir çağrıdır ve her zamankinden daha fazla Barış ve Demokratik Toplum mücadelesini yürütmek zorundayız diyoruz. Milli Savunma Bakanlığı’nın bütçesini tartışırken neden ezberlerin bir iki örnek üzerinden Neden ezberlerinizi bozmanız gerektiğini de söylemek istiyorum; Milli savunma konseptini de değiştirmemiz gerektiğini düşünüyoruz artık. Şimdi milli olan nedir? Ulusa ait olandır değil mi? Milli olan kültürdür, dildir, milli olan tarihtir, milli olan bayraktır ama biz diyoruz ki artık bu yeni dünya düzeninde o ulusun üzerinde yaşadığı toprak parçası da millidir.
İşgal ve tehdit altında olan neresidir?
Asıl işgal ve tehdit altında olan neresidir? Hakkari’de il maden haritasına bakım gerçekten bunu da milli bir savunma konseptiyle ele alınmak zorundadır. Hakkari’de şu anda verilen maden ruhsatları üzerinden Hakkari’nin üçte ikisi insansızlaştırılma kararı ve tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bakın bu ruhsatlar verildiği andan itibaren Hakkari’de insan kalmayacaktır ve yurdun dört bir yanı maden şirketlerinin istilası altındadır.
Üzerimize düşen görevin farkındayız
Sınırsız birikim hırsı için gezegenin ömrünü kısaltanlar en büyük güvenlik sorunudur. Böylece bu güvenlik sorununu ortadan kaldırmak için siyaset kurumunun üstüne düşen görevin bilincinde ve farkındayız. Bu yönüyle de gerçekten doğamızı, yaşamımızı, geleceğimizi savunmanın yollarını hep birlikte arayalım diyoruz.”
ANKARA









