Cengiz Holding’in siyanürlü altın madeni projesi kapsamında Eskişehir’de 57 bin ağaç kesilecek
Cengiz Holding’e bağlı ETİ Bakır A.Ş’nin Eskişehir’in Tepebaşı ilçesine bağlı Atalan ve Mihalgazi ilçesine bağlı Alpagut mahallerini içine alan siyanürlü altın ve gümüş madeni projesinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylandı.
Ruhsat alanı, Eskişehir’deki en az 206 bin kişinin yaşadığı 9 mahallenin yüzölçümünden büyük olan projede siyanürlü liç alanı 1,12 kilometrekare. Geçtiğimiz Nisan ayının 9’unda yapılan ilk İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) Toplantısı’nda tespit edilen eksikliklerinin giderilmesi nedeniyle ÇED süreci durduruldu. 50 gün gibi kısa bir sürede ÇED raporunu yenileyen ETİ Bakır A.Ş ikinci İDK toplantısından olumlu görüş aldı. İlk ÇED raporunda Maden Tettik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı fay haritasında proje sahasındaki aktif fay hattı yer alırken şirket ikinci ÇED raporunda fay hattını silerek “Fay hattı değilmiş, başka bir oluşummuş” savunmasında bulundu. İDK Toplantısı’nda devletin resmi kurumu MTA’nın raporu dikkate alınmazken şirket yıllık kullanacağı su miktarını ilk ÇED raporunda yıllık 9 metreküp olarak belirleyip su ihtiyacını başta Sakarya Nehri olmak üzere bölgede tarım için kullanılan su kaynaklarını gösterirken revize edilen raporda 2 milyon metreküpe düşürmesi ve su ihtiyacını bölgeye yağan yağıştan elde edeceğini iddia etti.
Ç alışma alanındaki ormana ‘bozuk orman’ tanımlaması
Şirket çalışma alanındaki ormanlık alanı “bozuk orman” olarak tanımlayıp 57 bin 534 ağacı keserek, 10 yıl olarak belirlediği faaliyetinin sonrası bölgeyi tekrar ağaçlandıracağını ve “bozuk ormanı” normal orman statüsüne katacağını iddia etse de uzmanlar ormandaki yaban hayatı ve endemik bitkilerin oluşturduğu ekosistemin geri dönmesinin mümkün olmadığının altını çiziyorlar.
Bölgenin mikroklima özelliği sayesinde yöre halkının başlıca geçim kaynağı tarım olurken tarımın yanı sıra arıcılık ve hayvancılıkta önemli yer tutuyor. Bakanlığın ÇED raporunu onaylamasıyla şirketin çalışma alanında 57 bin 534 ağacı kesmesi, topografik yapıyı değiştirecek olması yöre halkını madene karşı olmakta birleştiriyor.
‘Mihalgazi’de ürün yetişmeyecek’
Yöre halkı, madene karşı olmalarının sebeplerini anlattı. 62 yaşındaki Sedat Alkan bölgede geçim kaynağının tarım olduğunu ve bölgenin turunçgiller hariç her türlü meyve ve sebzenin yetiştiğini belirtti. Madenin faaliyete geçmesi durumunda bölgede tarımın ve yaşamın etkileneceğini vurgulayan Sedat Alkan, “Bir doğa felaketinde siyanürlü havuzlar taşıp nehrimize geldiğinde ne olacak, suya karışacak. Bu sefer ürünlerimiz hep siyanürlü olacak ve ürünlerimizi kimse almayacak, diyecekler ki ‘Biz siyanürlü mal istemiyoruz’. İş alanı, iş sahası vaat ettiler, burada iş sahasında çalışan arkadaşlarımız da hasta olacaklar, ağır metallerden etkilenecekler. Her yönüyle zararlı olacak Mihalgazi’de ürün yetişmeyecek, bu bir gerçek” diye belirtti.
‘Şirketin arazi satın alma girişimleri var’
Emekli ve aynı zaman da tarımla uğraşan Sefa Ölmez, maden projesini ilk duyduğunda karşı olmadığını fakat çevre aktivistlerinin ziyaretlerindeki anlatımları ve basın yoluyla madenin yaratacağı etkiyi öğrendiğini ve sonrasında madene karşı olduğunu dile getirdi. Madenin bölgede sebep olacağı tahribata dikkat çeken Sefa Ölmez, Cengiz Holdingin maden sahasındaki arsaları satın alma girişimlerini şu şekilde anlattı:
“Kahvelerde falan duyuyoruz birkaç kişi arazisini satmış, çok pahalı satmış diye duyuyoruz. Şirketin arazi satın alma girişimleri var ama ne derece doğru ne derece yalan bilmiyorum. Şirket mi aldı, yoksa başka birileri mi aldı bilemiyorum. Maden sahasının olduğu yerde birkaç kişinin arazisini sattığını duyduk.”
‘Sakarya Nehri dere olur’
Mihalgazi’de zeytin bahçesi olan Bahtışen Demir, zeytin veriminin iyi olduğunu söyledi. Cengiz Holding’in madenin su ihtiyacını yağıştan elde edeceği iddiasına karşılık bölgede yağışın eskisi kadar çok olmadığını belirten Bahtışen Demir, “Şirket açıklamıyor ama sanıyorum ki Sakarya Nehri’nden sağlayacak. Çünkü artık dağlarda çeşmeler bile akmıyor. Bütün ülkemizde olduğu gibi daha az yağış var, kar daha az. Sakarya’dan aldığında da Alpagut’un ilerisi artık Sakarya Nehri değil, deresi olarak geçmesi gerek” ifadelerinde bulundu.
Bölgede halkın maden konusunun siyasi bir tartışma gibi göründüğüne dikkat çeken Bahtışen Demir, “Aslında öyle bir şey elbette yok. Hepimiz ormanımızı, zeytin ağaçlarımızı korumak istiyoruz. Daha iyi verim almak istiyoruz. Sonuçta yaşam için su, yiyecek, zeytinyağı, orman lazım. Ama neden birileri sermaye alacak diye geri kalan halk bu kadar fakirleşecek ya da elindekinden olacak” diye sordu.
Haber: Enes Beyaz \ MA









