Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde oluşan çatlak büyük tehlike oluşturuyor.Mersin Çevre ve Doğa Derneği Başkan Yardımcısı Av.Semra Kabasakal,Çernobil ve Fukuşima facialarını anımsatarak, ‘yaşam tehdit altında’ dedi
Mersin’de tüm tepkilere rağmen yapımı süren Akkuyu Nükleer Santrali, beton zemininde oluşan çatlakların dolgu yapılarak giderilmesi tartışmasıyla yeniden gündeme geldi. Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli kasabasının Akkuyu mevkiinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) ilk reaktörünün oturacağı temel üzerinde çatlak oluştuğu ve Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun (TAEK) olaya müdahale ettiği ortaya çıkmıştı. TAEK’in çatlak olan bölümleri yenilemesine rağmen yeniden çatlak oluştuğu ancak tekrar temel atıldığı belirtildi. Akkuyu Nükleer A.Ş. ise yaptığı açıklamada, santral yapımının tamamen Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın güvenlik standartlarına, ulusal ve uluslararası gerekliliklere uygun olarak gerçekleştirildiğini ileri sürdü.
Facianın ayak sesleri
Reaktörün oturacağı temel betonun bazı bölümlerinde çatlak oluşması “Daha temelinde felaketler oldu, faaliyete geçerse neler yaşanır” tartışmalarını da beraberinde getirirken, çalışanlarının her bir aşamasının problemli olduğuna dikkat çektiği beyanları ise tehlikeyi doğrular nitelikte. Mersin Çevre ve Doğa Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Semra Kabasakal, Akkuyu Nükleer Santrali’nin yol açabileceği ikinci Çernobil ve Fukuşima facialarının ayak seslerinin duyulmaya başlandığına dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu.
Dünya için büyük tehdit
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin firmasının şaibeli olduğunu belirten Av. Kabasakal, Hindistan ve İran’da aynı firma tarafından yapılan santrallerin olumsuz çalışmalarının görüldüğünü ve özellikle İran’da büyük tepkilere neden olduğunu söyledi. Nükleer santralin yalnızca ülke için değil tüm dünya için büyük tehdit oluşturduğunu ve hukuk mücadelesi verdiklerini vurgulayan Kabasakal, “Şu an ÇED davamız Anayasa Mahkemesi’nde. Öteki davalarımız ise Danıştay’da. Danıştay’dan kısa bir zamanda kesin, net sonuçlar verilerek yargı yolu kapanmış durumda. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gittik ve süreç devam ediyor” dedi.
Halk istemiyor
Santralin Kuzey Anadolu Ecemiş fay hattının 30 kilometre batısında yer aldığını belirten Kabasakal, Mersin halkının, tehlike ve tehditlerin farkında olduğunu, Akkuyu’nun durdurulmasını istediğini kaydetti. Akkuyu Santral projesinin devletlerarası karşılıklı siyasi çıkar ilişkisi olduğunu söyleyen Av. Semra Kabasakal, Rusya’ya karşı üs hazırlığının yapıldığı endişesi yaşadıklarını ifade etti. Mersin’de baro ve STK’lerinde söz konusu santrali istemediğini söyleyen Kabasakal, mücadelelerinin süreceğini söyledi.
Durdurmak için ne bekliyorsunuz?
CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, tüm dünyada ses getiren Çernobil dizisinin afişini değiştirerek Akkuyu’ya uyarladı. Antmen, “Nükleerin kendisi zaten büyük bir felaket iken liyakat yerine tarikat diyen bu iktidar anlayışla Mersin’e Nükleer Santral yapmak Türkiye’ye ne zaman patlayacağı belli olmayan atom bombası bırakmak demek” dedi. Akkuyu’da reaktörün oturacağı alan iki kere yıkıldığını hatırlatan Antmen, ” Nükleer santralden vazgeçmek için daha ne bekleniyor? Akkuyu’da reaktör patlarsa bedelini yapanlar değil, yananlar ödeyecek. Bu projeyi durdurun, ileride bir gün yaşanan facianın dizisi çekilmesin, Mersin Çernobil olmasın” dedi. CHP’li Antmen, dizinin afişini değiştirerek santralin inşaatının durdurulmasını istedi.
Etkisi atom bombasından 20 kat fazla
26 Nisan 1986 gecesi Ukrayna ve Belarus sınırında bulunan Çernobil nükleer enerji santralinin dördüncü reaktöründe meydana gelen patlama, 20. yüzyılın en büyük nükleer faciası olarak kayda geçti. Patlama sonucunda açığa çıkan radyasyon Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat fazlaydı. Çernobil patlaması sonrası ilk olarak 237 temizlik işçisinin akut radyasyon sendromu yaşadı. Bunlardan 28’i 1986 yılında 19’u da 1987-2004 yılı arasında hayatını kaybetti. Patlamaya en yakın yerleşim merkezi Pripyat kentiydi. Ukrayna’da, Beyaz Rusya sınırına 7 kilometre (km) başkent Kiev’e 130 km mesafede, Çernobil’e 3 km uzaklıkta bulunan kentte yaşayanların çoğunluğu santralde çalışıyordu.
Geriye ölü şehir kaldı
Pripyat’ın nüfusu 16 bini çocuk olmak üzere 45 bindi. Pripyat 27 Nisan’da boşaltıldı. Santralın çevresinde halen yasak bölge olan 30 km çapındaki alanda bulunan 76 yerleşim yerinde ise 130 bin kişi yaşıyordu. Patlamadan sonraki 10 gün içinde bu alan boşaltıldı. Kaza nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalanların toplam sayısı 400 bine yakın. Nükleer sızıntıdan etkilenen alanın büyük bölümü hâlâ yarı ömrü 30 yıl olan Sezyum-137 kirliliği altında. Ağır düzeyde radyoaktif Sezyum-137 kirlenmesine uğrayan alan 150 bin kilometre kareye yakın. (Türkiye yüzölçümünün yaklaşık beşte biri). Beyaz Rusya’da tarım arazisinin yüzde 22’si, ormanların yüzde 21’i radyoaktif kirlenmeye uğradı.