Çetin Arkaş, Kürt ve Türk halkları arasında düşmanlık olmadığını vurgulayarak barışın karşılıklı empatiyle mümkün olacağını söylerek ‘Barış iklimi için zihniyet değişimi şart’ dedi
Demokratik Kurumlar Platformu, Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları kapsamında Farqîn’de (Silvan) halk toplantısı düzenledi. Çok sayıda siyasi parti ile sivil toplum örgütü temsilcisinin yanı sıra yurttaşların katıldığı toplantıya, Çetin Arkaş, Özgür Kadın Hareketi’nden (Tevgera Jinên Azad-TJA) Ayla Akat Ata ve Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk konuşmacı olarak katıldı.
Buluşmada ilk olarak konuşan Raziye Öztürk, PKK’nin kendisini feshettiğini hatırlatarak, artık bir geçiş yasasına ihtiyaç olduğuna işaret etti. Meclis’in yasa hazırlama noktasındaki sorumluluğuna işaret eden Raziye Öztürk, bunun yanı sıra bütün bunların sadece Meclis’le olabilecek işler olmadığını ve bir bütünen krizlerden etkilenen toplumla birlikte olması gerektiğini kaydetti.
“Umut hakkı”nın hem yasal hem de politik bir hak olduğuna dikkat çeken Raziye Öztürk, sürecin muhatabı olan Abdullah Öcalan’ın 4 duvar arasında süreci yürütmesinin beklendiğini belirterek, bunun hem yasal hem de politik anlamda doğru olmadığını kaydetti. Raziye Öztürk, bu sürecin en önemli aktörlerinden biri olan Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda tutulmasıyla sürecin sağlıklı yürütülemeyeceğini kaydetti.
‘Özgürlüğe çok yakınız’
En büyük sorumluluğun ve görevin topluma düştüğüne dikkat çeken Ayla Akat Ata da “Devletin yasal anlamda adım atmasını istiyorsak biz de bunu dile getirmeliyiz, göstermeliyiz. Toplum örgütlenmesiyle bunu göstermeli” dedi. Kadınların mücadelesine ve sorumluluğuna dikkat çeken Ayla Akat Ata, Abdullah Öcalan’ın öncülüğü olmasa, kadınların bugünki durumuna gelemeyeceğini belirtti. Kürt kadın hareketi olarak hiçbir zaman bu kadar özgürlüğe yakın olmadıklarını dile getiren Ayla Akat Ata, “Bu sürecin bozulmasını istemiyorsak doğru yolu göstermemiz gerekiyor” dedi.
‘Asker ve polislerin mezarına çiçek koymaya varım’
Çetin Arkaş ise şöyle konuştu:
“Kürt halkı da Türk halkı da çok acı çekti. Biz hiçbir zaman Türk halkını düşman olarak görmedik, kardeş olarak gördük. Bizim fikriyatımızda halklara karşı düşmanlık yoktur. Türkiye’de Kürtlere karşı ırkçı yaklaşımlar oldu ama Kürdistan’da Türk olduğu için, Türkçe konuştuğu için hiç kimseye ırkçılık yapıldığını görmedim. Halkların bir biriyle sorunu yok. Bizim de bu mücadeleye başlarken, mücadele Türk karşıtlığı üzerinden bir mücadelemiz olmadı. Biz Kürdü yok sayan, Kürdü inkar eden, asimilasyon politikalarıyla kendisinden utanır hale getiren, buna inkar eden Kürdü ezen, zulüm eden anlayışa karşı durduk.”
Barışın bir birini anlayarak sağlanabileceğini sözlerine ekleyen Arkaş, “Ben çatışmalı süreçte yaşamını yitiren asker ve polislerin mezarına çiçek koymaya varım, peki siz çatışmalı süreçte yaşamını yitiren gerillanın mezarına barış çiçeği koymaya var mısınız” diye sordu.
‘Barış ikliminden bahsedilecekse zihniyet değişimi olmalı’
Süreç karşıtı “kalemşorların” provakatif yazılar yazdığına dikkati çeken Arkaş, bu kişilerin DEM Parti’nin Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için 4 Ocak’ta düzenleyeceği mitingden dolayı DEM Parti’nin “süreci zehirlemeye yönelik girişimlerde bulunduğu” iddiasında bulunduklarını belirterek, “Biz her halukarda Önder Apo’ya özgürlük diyeceğiz. Bu halk kendisini var eden önderini hapiste bırakmaz, elbette ki özgürlüğünü isteyecek. Bunu istemek neden süreci zehirleme gibi algılansın. Bu tür yaklaşımlar sürece olan güveni zedeler. Eğer bir barış ikliminden bahsedilecekse zihniyet değişimi yapılmalı” vurgusunda bulundu.
Konuşmaların ardından basına kapalı devam eden toplantı, soru-cevap ve yurttaşların değerlendirmelerinin ardından son buldu.
Kaynak: MA









