Avukat Kanar ve HDP Milletvekili Murat Çepni, tahliyelerin engellenmesini değerlendirdi
Yadigar Aygün
Resmi Gazete’de 29 Aralık’ta yayınlanan “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” yürürlüğe girdiği 1 Ocak’tan bu yana cezaevlerinde yeni bir hukuksuzluk devreye girdi. Cezaevlerinde infazı biten çok sayıda tutuklu, yönetmelik gerekçe gösterilerek keyfi uygulamalarla tahliye edilmiyor. Yönetmeliğe ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan HDP Milletvekili Murat Çepni ve Avukat Ercan Kanar, bu yönetmeliğin ceza hukukunun temel ilkelerini ihlal ettiğine dikkat çekti.
Keyfi uygulama
Resmi Gazete’de 29 Aralık’ta yayınlanan “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik” hakkında gazetemize konuşan HDP Milletvekili Murat Çepni, bu uygulamanın keyfi bir uygulama olduğunu söyledi. Siyasi tutuklulara zorla pişmanlık yasası dayatıldığının altını çizen Çepni, “Bu yönetmelikle cezaevlerinde yeni bir rejim kurulmuş oldu. Başka bir deyişle OHAL işkence sistemi yasalaştırılmış oldu. Bu düzenleme ‘yandaşa af’ düzenlemesiyle birlikte başladı. Katiller, hırsızlar, kadın katilleri ve çete liderleri serbest kalırken başta devrimciler, sosyalistler, yurtseverler olmak üzere tüm muhalifler salgın koşullarında ölüme terk edildiler. Yetmedi, bir de tahliyeler engellenmiş oldu. Bu uygulama son derece keyfi bir uygulama. Cezaevinde belirlenmiş bir kurul inceleme yapıyor ve kişinin ‘yola’ gelip gelmediğine karar veriyor. Çok ilginç karar gerekçeleri okuduk. Örneğin, ‘Kişi arama esnasında memurlara yeterince yardımcı olmamıştır’ deniyor kararda. Son derece subjektif gerekçelerle kararlar verildi ve tahliyeler engellendi. Cezaevinde hak gasplarına karşı herhangi bir itiraz direkt bu düzenlemeyle fırsata çevriliyor ve tahliyeler engelleniyor. Doğrudan pişmanlık dayatılıyor. Eğer siyasi tutsak ‘Ben pişmanım, artık devletin istediği yurttaş olacağım’ demiyorsa tekrar tekrar cezalandırılıyor. Bu ne hukuki ne de insani bir uygulamadır” dedi.
Cezaevleri esir kampı
Çepni, bu yönetmelik ile siyasi tutukluları ve toplumu tecrit altına almanın amaçlandığını belirtti. Cezaevlerinin birer esir kampına dönüştüğüne dikkat çeken Çepni, “Bu yönetmelik kırılamayan halk direnişine sarayın yanıtıdır. Gözaltılar, tutuklamalar ve soruşturmalar demokratik halk direnişini kırmayı başaramadı. Hal böyle olunca saldırı sosyal medyaya, yaşamın her zerresine kadar indirilmiş oldu. Bu da yetmedi ki cezaevlerini tümden esir kamplarına dönüştürmeye karar verdiler. Bu, tecrit politikasının İmralı’dan tüm cezaevlerine, oradan çıkıp tüm topluma yayılmasından sonra, yine cezaevlerine işkencenin katmerlenmesi biçiminde dönmesi demektir. Asıl amaç; saray faşizminin toplumun en örgütlü, en kararlı, en özgürlükçü güçlerini tasfiye etme planıdır” diye konuştu.
Ömür boyu ceza
AKP’nin ‘Hukukta ve ekonomide reformlar yapacağız’ söylemlerini hatırlatan Çepni, bu yönetmeliğe karşı topluma mücadele çağrısında bulundu. Çepni, “Hukukta reform denilen şey yabancı sermayeyi yalvar yakar çağırmaktan ibarettir. Emperyalist merkezlere kendi işçi cehennemi koşullarını pazarlamaktan ibarettir. Dolayısıyla sarayın bekası içindir. Bu planlarda ne işçi sınıfı ne de Kürt halkı vardır. Bu yönetmelik ömür boyu ceza demektir. Pişman olmayanları ömür boyu esir almak demektir. Buna karşı tüm emek ve demokrasi güçlerini acilen kararlı bir mücadeleye çağırıyorum” dedi.
Ceza hukukuna aykırıdır
Ercan Kanar: Bunun yasal bir dayanağı yok. Bu yönetmelik ceza infaz kanununa da aykırıdır. Burjuva ceza hukukunda dahi infazın anlamı bu değildir. Bu uygulama intikam saikiyle yapılan bir uygulamadır
Avukat Ercan Kanar, “Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmeliği” ile temel hakların ve anayasal hakların ihlal edildiğini söyledi. Bu yönetmeliğin yasal olmadığını vurgulayan Kanar, “Son zamanlarda bu yönetmeliğe dayanarak karne de veriyorlar. Karnede psikoloğun ve diğer uzmanların tutukluların örgütsel ilişkisi hâlâ devam edip etmiyor mu gibi değerlendirmeleri yazılıyor. Bunun yasal bir dayanağı yok. Bu yönetmelik ceza infaz kanununa da aykırıdır. Hüküm kesinleşince tutukluların artık suç ile ilişiği kalmamıştır. İnfazı gereken bir ceza vardır ve infazda işlenen suç ne olursa olsun infaz bütün hükümlülere eşit uygulanır. Siyasi mahkûmlar için bir de böyle bir uygulama getirmek ikinci bir ceza uygulamak anlamına gelir. Halbuki burjuva ceza hukukunda dahi infazın anlamı bu değildir. İnfazın anlamı toplumla tekrar buluşturmaktır. Oysa bu tür bir uygulama intikam saikiyle yapılan bir uygulamadır” diye konuştu.
Mücadele edilmeli
Bu yönetmelik ile birlikte cezası biten tutuklular, cezası bittiği halde hâlâ serbest bırakılmıyor. Avukat Kanar, bu cezası biten ve serbest bırakılmayan tutukluların yapması gerekenleri şu sözlerle anlattı: “Keyfi bir uygulamadır. Bilinçli bir şekilde yapıyorlar. Siyasi tutukluları teslim almak, kişiliksizleştirme için bu yönetmelik uygulanıyor. Buna maruz kalan tutukluların bu uygulamanın kaldırılması için infaz hakimliğine başvurması gerekiyor. İnfaz hakimliği reddederse en yakın ceza mahkemesine başvuru yapılması gerekiyor. Neticede Anayasa Mahkemesi’ne kadar taşımak gerekiyor. İdare mahkemesinde yönetmeliğin iptali için başvuru yapılmalıdır. Sonuna kadar bu hukuksuzlukla mücadele edilmelidir. Bir an önce bu uygulamadan vazgeçilmelidir” dedi.