‘Kuyu tipi’ cezaevlerinin kapatılması talebiyle ölüm orucunda olan Serkan Onur Yılmaz’ın zorla hastaneye götürüldüğü belirtildi. Birçok tutsak ‘kuyu tipi’ olarak adlandırılan cezaevlerinin kapatılması ve farklı cezaevlerine sevklerinin yapılması için açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerini sürdürüyor
İçeriden / Hüseyin Aykol
Geçen hafta olduğu gibi bu hafta da posta kutuma cezaevlerinden hiç mektup gelmedi. Bunun üç nedeni var: Cezaevlerindeki sorunları anlatan mektuplar ya hiç gönderilmiyor ya da üstü çizilerek anlamsız hale getiriliyor. İkinci neden, postaya getirilen yüksek zamlar, mahpusların mektup yazıp göndermesini zorluyor. Üçüncü ve sonuncu neden ise -galiba- içerideki mahpus arkadaşlarımız, sürecin kendilerine getireceği bir infaz indirimi ile tahliye olma beklentisine girmiş olmaları…
Mektupsuz geçen bu haftada son birkaç gün basına yansıyan kimi cezaevi haberlerini buraya alıyorum. Bunlar cezaevindeki siyasi mahpusların en önemli sorunlarını yansıtması bakımından örnek olaylardır.
ANKARA – Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutsaklara yönelik sistematik baskı uygulamalarına tepki gösteren sivil toplum örgütleri, disiplin cezalarının hukuki değil ideolojik bir baskı biçimi olduğunu vurgularken, koşullu salıverilme hakkının engellenmesine son verilmesini istedi.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde uygulanan İdare ve Gözlem Kurulu kararları, yapılan açıklama ile protesto edildi. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) Ankara Temsilciliği, İnsan Hakları Derneği (İHD) Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara şubeleri ile Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndeki hak ihlallerini protesto etti. Açıklamaya, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti Üyesi Faik Özgür Erol, DEM Partili vekiller, Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) üyelerinin yanı sıra çok sayıda kişi destek verdi.
Alanda “İdare ve Gözlem Kurulu Hukuksuzluğuna Son Siyasi Tutsaklar Serbest Bırakılsın” yazılı pankart açıldı. Açıklamayı ÖHD üyesi avukat Sidal Bayrak, okudu. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan 12 siyasi kadının koşullu salıverilme haklarının keyfi şekilde engellendiğini belirten Sidal Bayrak, Türkiye’de demokrasi ve hukuk standartlarının, hapsedilme gerekçeleri ve cezaevinde uygulanan hukuk ile özgür kalma hakkının uygulanabilirliğiyle ölçüldüğünü vurguladı.
SÊRT – Yazar Rizgar Turhan’ın tahliyesi, kaleme aldığı, “Dilopek Ji Ava Jînê” ve “Cangoriyên Mişarê” kitapları gerekçesiyle 3 ay ertelendi. Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsak olan yazar Rizgar Turhan, 30 yıllık tutsaklığının ardından tahliye edilmesi bekleniyordu. Turhan’ın, tahliyesi 10 Eylül’de çıkarıldığı Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu tarafından 3 ay ertelendi. Kurul, infazı ertelemeye gerekçe olarak ise “pişmanlık dayatması” ile yazarın cezaevinde kaleme aldığı “Dilopek Ji Ava Jînê” ve “Cangoriyên Mişarê” kitaplarını gerekçe gösterdi. Bu nedenle tahliyesi 3 ay ertelen yazar Rizgar Turhan, ailesini arayarak kurulun erteleme gerekçesini aktardı.
ŞIRNEX – Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutsak Yasin Kaya, Konya’da bulunan Ereğli Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan hasta tutsak Yasin Kaya, Konya’da bulunan Ereğli Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevine sevk edildi. 12 Eylül 2025 tarihinde hastane sevki, “terlik dayatması” gerekçesi ile engellenen Kaya’nın ailesinin yaşandığı Erzirom’daki cezaevine sevk talebi de daha önce ret edilmişti. Kaya, talebi olmamasına rağmen Konya’ya sevk edildi.
***
ANTALYA – İHD Antalya Şubesi, S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishanelerin kapatılması çağrısı yaptı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Antalya Şubesi, kendi binalarında yaptığı basın açıklamasıyla S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinde insan haklarını ihlal eden yapılar olduğunu belirterek kapatılmasını talep etti. Açıklamayı İHD Antalya Hapishane Komisyonu Sözcüsü Avukat Ferdi Parim yaptı. Parim, bu cezaevlerinin mimari yapısı ve işleyişi nedeniyle tutsakları “kişiliksizleştirme, güçsüzleştirme ve yalıtma” amacı taşıdığı vurguladı.
Hücrelerde bağımsız havalandırma bulunmaması, güneş ışığının engellenmesi, elektronik kapıların arızalanma riski ve sağlıksız koşulların “kuyu tipi” olarak nitelendirildiğini ifade eden Parim, Antalya Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde tutulan Serkan Onur Yılmaz’ın süresiz açlık grevinin 317. gününde olduğunu, kritik eşiği geçtiğini, yürüme zorluğu çektiğini ve hayati tehlikesinin bulunduğunu söyledi. Aynı taleplerle açlık grevi sürdüren diğer tutsakların da (Ayberk Demirdöğen 196. gün, Fikret Akar 178. gün, Ümit Çobanoğlu 116. gün, Berkin Berberoğlu 104. gün, Fırat Kaya 58. gün, Gürkan Türkoğlu 56. gün, Tahsin Sağaltıcı 56. gün ve Hüseyin Özen 37. gün) sağlık durumlarının giderek kötüleştiği belirtti. Cezaevlerinin mevcut haliyle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan “kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı” ile bağdaşmadığını vurgulayan Parim, tecrit uygulamalarının ancak “kötü muamele ve zamana yayılmış işkence” kavramlarıyla açıklanabileceği ifade ederek cezaevlerinin kapatılması ve tutsakların insan onuruna uygun koşullarda tutulması çağrısı yaptı.
İSTANBUL – “Kuyu tipi” cezaevlerinin kapatılması nedeniyle ölüm orucunda olan Serkan Onur Yılmaz’ın zorla hastaneye götürüldüğü belirtildi. Birçok tutsak “kuyu tipi” olarak adlandırılan cezaevlerinin kapatılması ve farklı cezaevlerine sevklerinin yapılması için açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerini sürdürüyor. Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan Serkan Onur Yılmaz da “kuyu tipi” cezaevlerinin kapatılması ve Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki 8 tutsağın “kuyu tipi” olmayan bir cezaevine sevk edilmesi talebiyle başlattığı ölüm orucu eylemi sürerken, cezaevi yönetimi tarafından zorla hastaneye kaldırıldığı belirtildi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Hapishane Komisyonu, sanal medya platformu X’ten yaptığı açıklamada, “Adalet Bakanlığı’na sesleniyoruz. Talepler kabul edilmeli, Serkan Onur Yılmaz’ın hayatına kast etmekten vazgeçilmelidir” ifadelerini kullandı.
***
ERZURUM – HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, tutsakların gardiyanların fiziki şiddetine maruz kaldıklarını anlattığı Dumlu 1 No’lu Cezaevi’nin İHİK tarafından denetlenmesini istedi. Sık sık hak ihlalleriyle gündeme gelen Erzurum Dumlu 1 nolu Yüksek Güvenlik Cezaevi’nde, avukatlardan oluşan heyetin incelemelerinin ardından ihlaller kaldığı yerden devam ediyor. Tutsaklar sistematik hale gelen ihlalleri, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş’a gönderdikleri mektupla anlattı. Tutsaklar, cezaevindeki görevli gardiyanlar ile başgardiyanın kendilerine tehdit ve saldırıda bulunduklarını anlattığı mektupta, başgardiyanın kendilerini “Görürsünüz ben size ne yapacağım” şeklinde defalarca kez tehdit ettiklerini belirtti. 26 Ağustos 2025’te tutsaklara fiziki saldırı gerçekleştirildiğini ifade eden tutsaklar, ayrıca saldırı ve şiddet sonrası hiçbir etkinliğe çıkartılmadıklarını belirtti.