İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tutuklandı; CHP lideri Özgür Özel ve birçok CHP’li hakkında gözaltı ve soruşturmalar başlatıldı.
İktidara karşı Türkiye çapında yüzbinlerce kişinin katıldığı sokak eylemleri düzenlendi; binlerce kişi gözaltına alındı.
İmamoğlu’nun diploması iptal edildi, sosyal medya yasakları uygulandı; belediyelere kayyım atamaları ve operasyonlar genişledi.
CHP başkanı Özel, “sivil darbe” olarak nitelendirdi; mitingler ve imza kampanyaları ile halk desteği örgütlendi.
Görünürde AKP eliyle yaptırılan operasyonların altında 5000 yaşında olan devlet gizleniyor. Devletin yüz yıl önce CHP’nin küçük bir zümresinden yarattığı, CHP’nin üst aklı olan Beyaz Türk anlayışı, bugün aynı devletin parmakları arasında can çekişiyor.
İttihat-Terakki zihniyetinin kendinden yarattığı ama etiketine “CHP” yazdığı yüz yıl öncenin kutsal sınıfı, bugün tüm kimliklerinden vazgeçerek yalnızca “demokrasiyle yapabilir miyim” kaosunu yaşıyor. Bu kaos-karar anında CHP’nin kararsızlık yaşaması ve geçişte zorlanmasını anlamakla beraber, değişim için attığı adımların küçüklüğü CHP’yi izleyen bizleri kaygılandırıyor. Keza devlet kendisini yeni bir döneme hızlı hazırlarken, CHP de aynı hızda bir değişim yakalanmış değil.
Kararsızlık yaşamasının altındaki imkânsız umut olan “Bu hâliyle seçime zorlar ve seçimi kazanırsam eski elit sistemimi kurabilirim” yanılgısı, onu karar almaya zorlayan ilk etken olarak belirtilebilir.
İkinci etken ise mantığın belirlediği zorunlu değişim olan demokrasiye sırtını yaslama etkenidir.
Birinci etkenin sonu, CHP’nin tarihten silinmesine yol açabilecek kadar tehlikeliyken; ikinci seçenek, Özel’in gözünde bir imkânsızı başarmak kadar zordur.
CHP, taban olarak kendisini Atatürk’ün cumhuriyet ile yaptığı devrimlerle tanımlar ve bunun dünyanın sol tarafından algılanması gerektiğine inanır.
Fakat solda akan birçok dere olmasına rağmen, Atatürk’ün sol sosyalist anlayışının hangi dereden aktığına karar vermek zordur.
Atatürk’ün yaptığı reformları dönemine göre değerlendirirsek, sadece belli bir kesim için cenneti yarattığı söylenebilir.
Sadece belli bir zümrenin nemalandığı bazı demokrasi kırıntıları, yüz yıl sonra devleşen yeni dünya sistemi ve devlet-toplum ilişkilerinde görünmeyecek kadar vasat kalıyor.
İsveç modeline yaklaşması uzun bir süre alabilecekken, Bulgaristan kadar bir demokrasiyi dahi yakalayamamıştır.
CHP’nin Atatürk’ün demokratik ilkelerini yeterli bulması ve buna sıkı sıkıya sarılması, Özel’in önünde duran ve onu aslında korkutan ikinci etkenin zorlu hamlesi olarak görülebilir.
Özel hâlâ Ümit Özdağ, Bolu belediye başkanı ve birkaç ismi ısrarla savunmasını, demokrasinin gereği gibi görebilir.
Evet, Ümit Özdağ’ı savunmak demokrasi gereği de olmalıdır.
Ancak demokrasiyi sadece Ümit Özdağ’ı savunarak yaratmaya çalışan Özel, aslında cumhuriyetin kuruluş aşamasındaki demokrasi anlayışı ile aynı hizada duruyor.
Çünkü demokrasi veya adalet sadece bir kesim için değil, tüm kesimler için uygulanırsa, demokrasi kavramının gereği yerine getirilmiş olur.
Özel, iki gün önce Silivri Cezaevi’nin önünde bir CHP’li mahkumun başına gelen bir demokrasi ayıbını anlatmıştı. Özetle:
Mahkemeye götürülen tutuklunun kulağına eğilen polis, tutukluya şu tehdidi yapıyor: “Eşini de aldık, ona göre ifade verirsin.”
Bu durum, mahkemeye giden tutuklunun eşi mafyanın elindeymiş gibi davranmasına ve ifadesini ona göre vermeye mecbur bırakılmasına yol açıyor.
Evet, bu durum aynı zamanda bir demokrasi rezaletidir.
Fakat aynı Özel, bu ülkenin coğrafyasında, bu bayrak altında ve yine devlet eliyle yapılan bunun gibi olaylardan habersiz olamaz, olmamalı.
1992’den başlayarak 2000’lere kadar gözaltına alınan birçok Kürt’e aynı muamele yapıldı.
Tabii yöntemler biraz farklıydı.
Örneğin bir Kürt gözaltına alınacaksa, 70–80 günlük işkenceyi garanti etmiş sayılırdı.
Tutuklu bu sürenin sonunda hâlâ onların istediği evrağa imza atmamışsa, bu kez eşi, annesi, varsa kız arkadaşı getirilir, karşılıklı oturtulurdu.
Bir ona işkence yapılırdı, bir diğerine. Hangisi karşısındakini çok seviyorsa, uzatılan evrağı imzalar; sevdiği insanın daha fazla işkence görmesini istemezdi.
Sayın Özel’e demokrasi savaşında başarılar diliyorum.
Fakat demokrasiye yükselen basamakların henüz başında görünüyor.
Ne diyelim, yol uzun.
Fakat Kürtler de yorgun.