Kazanabilecek bile değil, şimdi seçim olsa mutlaka kazanacak olan Ekrem İmamoğlu hapiste. CHP bu “darbeye” karşı “erken seçim” talebiyle her Çarşamba İstanbul’un bir ilçesinde, her hafta Türkiye’nin bir ilinde mitingler yapıyor, bir de Erdoğan’ın başkan seçildiği seçimde aldığı oyların bir fazlası kadar imza topluyor.
Normal şartlarda böyle bir muhalefetle iktidar kesinlikle erken seçim yapmak zorunda kalır. Ama durum “normal” değil.
Yasal miting ve imza… Bunların yaptırımı nedir? Kamuoyu yoklamalarında AKP’nin oylarının düşmesi, CHP’nin oylarının yükselmesi. Kamuoyu yoklamalarını iktidardan bağımsız ve iktidarın elini uzatamayacağı, baskı yapamayacağı, tarafsızlığı garanti altında olan kurumlar yapmıyor. Şirketler yapıyor. Dev holdinglere bile çökülen Türkiye’de en “devrimci” şirketler bile, ya tarafsızlığını koruyamaz, ya da bir gün bakmışınız kapısına kilit vurulmuş. Ve bir bakmışınız bilmem kaç şirketin kamuoyu yoklamalarında CHP erimeye, AKP kabarmaya başlamış. Diyoruz ya; yaşadığımız psikolojik savaş. Medya tekeli ve sansürcü RTÜK, bir de “haberleri gerçek olduğu halde yalanlama ve haberi yalanlanan gazetecileri tutuklama mekanizması” olunca, psikolojik savaşa karşı koymanın zorluğu.
CHP’li dostlarımızı umutsuzluğa düşürmek istemem, ama gerçek tastamam böyle.
Demek ki, miting, imza ve kamuoyu yoklamaları yoluyla Erdoğan’ı erken seçime mecbur etmek hayal bile sayılmaz. Elinde “devlet” var.
Kamuoyu yoklamalarını tersine çevirme imkanını yazdım. Mitingleri ve imzaları tersine çevirme imkanı var mı? Var. Hem de çok kolay. Polis kontrolünden “kolayca” sıyrılan silahlı bir provokatörün elindeki bombayı mitingin “güvenliğini” almış olan polislerin ortasına attığını düşünün. Bir daha miting yapılamaz. İmza atanların arasına sızdırılan elli altmış ne idiğü belirsiz “eleman” Erdoğan’ın aldığı oy sayısını bir imza aşan listeyle ilgili “imzalarımızı kendileri atmış” diyerek bir basın toplantısı yaptıkları anda liste gözden düşer.
Diyeceğim şu: CHP’nin erken seçimi zorlama kampanyası, “birilerinin” insafına bağlı. Kısaca bu kampanya CHP’nin oylarını ne kadar çoğaltırsa çoğaltsın, iktidarı erken seçimi zorlayacak en küçük bir yaptırımdan mahrum. Kampanya, CHP’nin istediği bir zamanda değil, Erdoğan’ın istediği bir zamanda erken seçim kararı almasını kesinlikle önleyemez.
Eğer Erdoğan’ın istediği bir zamanda yapılacak erken seçime kadar CHP oyları hala seçimi kazanacak kadar yüksekse ne olur? Pek çok şey olabilir. Bunların en müthişi, erken seçime bir iki ay kala, Türkiye’nin İran’la savaşın eşiğine girmesi, daha doğru bir terimle söylersem “girdirilmesi”dir. O gün “seferberlik” ve “savaş hali” ilan edilir, CHP iktidarı bir başka bahara kalır.
Sanıyorum Özgür Özel bu yazdığım zorlukların farkında. Nitekim Öcalan’ın inisiyatifiyle başlayan “barış ve demokratik toplum sürecini” TBMM’de destekleyeceklerini açıkladı.
İşte “yaptırım” budur. Erken seçimi de, daha seçim olmadan “demokratikleşmeyi” de zorlayacak olan yaptırım budur. CHP sözünde durur ve TBMM’yi işletirse, ya rejim PKK’nin feshi karşılığında demokrasiye yönelir, yukarıda saydığım “alavere dalavere” adımlarını atamaz, ya da demokratikleşmeyi kabul etmezse, Türk ve Kürt ittifakı erken seçimi zorlayacak olan en büyük yaptırım haline gelir.
Nasıl?
İktidarın TBMM’yi işlemez hale getirdiği ve “barış ve demokratik toplum sürecini” bir kere daha çöpe attığı durumda, tüm muhalefet işlemeyen TBMM’den çekildiği zaman sokağın işlemesiyle…