Cilo Sat Buzulları maden sahası olarak işaretlenirken, diğer yandan turizm adı altında bölge coğrafyasında yağma festivalle her yıl büyütülüyor. 6.’sıdüzenlenen festivale İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın katılımı ise dikkat çekici
Colemerg’de 3 bin 400 rakıma sahip Cilo Dağları ve Sat Buzul Gölleri’nde düzenlenen festival bölgenin doğal yapısının yağmaya açılmasını genişletirken, devlet eliyle düzenlenen festivalle halk üzerinde algı yaratılıp yağma da rıza üretilmeye çalışılıyor. Dağ kriyosferi yani buzul göller, insanlığın yarısına tatlı su ve diğer yaşamsal olanakları sağlayan çok değerli ve mutlak korunması gereken alanlar olarak niteleniyor. Dağ buzullarındaki erime ve olası kirlilikler, bölgede yaşayan insanlar üzerinde doğrudan, buzulların beslendiği nehir havzalarında yaşayanlar üzerinde ise dolaylı etkileri vardır. Gerçekleştirilen festival alanı buzul gölünün kıyısında olması bölge ekosistemi açısından büyük bir tehdit olarak ortaya çıkarken, düzenleyici devlet organlarının aynı bölgeyi maden sahası olarak belirlemiş olması ve festivale turizm bakanı değil de içişleri bakanının katılması festivalin başka boyutlarına işaret ediyor.
Yerlikaya’nın zılgıtı!
Beraberinde Jandarma Genel komutanı Orgeneral Arif Çetin ile Gever’e (Yüksekova) gelen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, burada yaptığı konuşmada, “Demin burada halay çekmedik mi? Kürtçe beraber zılgıt çekmedik mi? Şöyle bir zılgıt çekinde tüm Türkiye bir duysun. Aziz milletimiz size Cilo Fest’ten gönülden gönüle diyoruz biz kardeşiz. Buna yürekten inanıyorum ve buraya gelebilen 30 bin kardeşimde gözlerinizde gönüllerinizde bunu söylediğini görüyorum. Yerlikaya’nın başında olduğu polis teşkilatının düğünlerde Kürtçe söyledikleri için gözaltına alınan tutuklanan yurttaşların olması Kürtçe zılgıtı beraber çektik sözleri sıradan bir propaganda ve samimiyetsizliğin ifadesi olarak öne çıkıyordu.
Halk bölgeden sürülür!
Cilo Sat Buzulları’nı turizm adı altında sermaye hizmetine koşmak doğal yaşama vurulan en büyük darbelerden birisi. Cilo Dağları ve buzullarına dönük süren çok yönlü saldırı bölge halkını yaşadığı alanlardan sürülmesiyle devam edeceği bugüne kadar dünya da yaşanan birçok örnekte yaşanmıştır. Afrika’da, Batılı turistlere ‘safari turizmi’ yaptırmak için bütün bir bölge boşaltılıp, kabilelerin silah zoruyla göç ettirildiği bilinen bir gerçektir. Cilo’da yapılanda bunun ötesinde birçok yönü olmasına rağmen sermayenin bölgedeki muradı genişletilerek bölgenin tamamen sermaye eliyle yağmalanmak istendiğini gösteriyor.
72 milyon m2 maden sahası
Madenlerle kuşatılmaya devam edilen Colemerg’de 2020 ağustos ayında 72 milyon metre kare doğal alan içinde bulunan 5 bölge için ihale yapılmıştı. İhaleye çıkan 5 bölgenin tamamı şirketlerin yaptığı noktasal taleplerdi. Cilo Sat Gölleri ve Korgan köyü, Derecik’teki Govend Dağı ile kent merkezine bağlı Ördekli (Kotranis) köyü vadisi ve Nebirnav Yaylası maden bölgesi olarak belirlenirken, bu bölgelerde madencilik başlaması halinde neler yaşanacağı bilinene bir durum. Colemerg için hazırlanan MTA raporlarında; krom, kurşun, çinko, bakır, titanyum vd. madenler bulunduğu belirtilirken, çinko ve kurşun rezervinin 40 milyon ton olduğu iddia edilirken, bir yandan Wan’a diğer yandan Şirnex’e kadar uzanan bölge tamamen yağmalanmaya hazırlanılıyor.
Buzulların yarısı eridi
Cilo Dağları’nın eteklerinde büyük vadi buzulunun, son 31 yılda yüzde 48 eridiği tespit edilirken en büyük erime ise son 10 yılda yaşandı. 2021 yılında ‘kesin korunacak hassas alan’ kapsamına alındığı ilan edilen buzullarla ilgili çalışma yürüten bilim insanları, buzullarda yaşanan felaketi yıllardır gözler önüne seren çalışmalar yapıyor. Hakkari Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Nuri Bodur yaptığı bir açıklamada, “Türkiye’de buzulların yaşının yaklaşık 1-2 milyon yıl olduğunu yapılan incelemelerden biliyoruz. Yaptığımız son gözlemler sonucunda buzullardaki erime sürecinin hızlandığını görüyoruz. Bunun da bölgesel olarak mikro iklim, ekosistem, bitki örtüsü ile tarım ve hayvancılık açısından büyük etkilerinin olduğunu söyleyebiliriz” diye belirtmişti.
Festival ikiyüzlülüğün parçası
Kutuplarda buzulların erime sürecinin inanılmaz bir hızla sürdüğü ve yakın gelecekte dünyanın birçok bölgesinde kentlerin sular altında kalacağı ve milyonlarca insanın bu nedenle göç etmek zorunda kalacağı tespitleri yapılıyor. Bununla birlikte milyonlarca hektar tarım arazisi deniz sularıyla kaplanacağı ve bu durumun dünyada gıda krizini büyüterek yine milyonlarca insanın açlıktan öleceği gerçeği ile yüz yüzeyiz. Bu süreç hızla gelişirken doğal alanların mutlak korunması gerekirken, Cilo Sat Gölleri’nin de içinde bulunduğu bölge hem milli park, hem turizm alanı hem de maden sahası olarak işaretlenmiş durumda. Türkiye’de iki yüzlüğün önemli bir parçası olan ve bunu büyütmek amacıyla bir yandan halkta rıza üretmeye çalışan iktidar, diğer yandan güvenlikçi söylemlerle bölge halkına aba altında sopa göstermeye çalışıyor.