Rengarenk Umutlar Derneği Üyesi Dilan Taşdemir ile çocukların barış algısını konuştuk: Çalışmamızın amacı, Diyarbakır’da yaşayan çocukların ‘barış’ı nasıl ve hangi ifadelerle temellendirdiklerini anlamak ve görünür kılmaktır. Toplamda 131 çocuğun katılımıyla 3 ayrı atölye yapılmıştır
Yadigar Aygün
30 yılı aşkın süredir Kürt coğrafyasında silahlı çatışmalar yaşanmakta. 2015-2016 yılları arasındaki çatışmalar kırsal bölgelerin yanı sıra il ve ilçe merkezlerine de kaydı. Çatışmaların başlaması ve yine ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte çatışma bölgelerinde yaşayan insanlar ağır hak ihlalleri ile karşı karşıya geldi. Bu süreçten en çok etkilenen çocuklar oldu. Egemenlerin kirli savaş politikaları sebebiyle savaş bölgesindeki çocuklar çocukluk çağında pek çok travmaya maruz kalıyor. Rengarenk Umutlar Derneği geçtiğimiz yıl, 2015-2016’da yaşanan çatışmalardan etkilenen çocukların seslerine kulak verdiği bir çalışma gerçekleştirdi. Diyarbakır’daki diğer çocuk örgütlerinden Çocuk Her Yerde Derneği, ZAN Vakfı, Göç ve İnsani Yardım Vakfı ile kolektif bir şekilde “Çocukların Barış Algısı” atölyelerini yürüttü. Beş-on beş yaş aralığında 131 çocukla yapılan atölyelerde çocuklara “Barış nedir? Barış sosyal çevremde nasıl? Yaşadığın şehirde barış nedir?” gibi sorular soruldu ve çocukların yaşıtlarından bir rapor oluşturuldu. Rapor, barış kültürünün görünür kılınması açısından oldukça önemli. Rengarenk Umutlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dilan Taşdemir ile Çocukların Barış Algısı Raporu’nu konuştuk.
Çocukların Barış Algısı Raporu, yaşadığımız coğrafyada savaşa karşı barış kültürünün oluşturulması için önemli bir çalışma. Bu çalışmanın hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Rengarenk Umutlar Derneği olarak çatışmalardan hemen sonra Sur ilçesinde çalışmalarımıza başladığımız andan itibaren çocukların çatışma sürecine maruz kalması sonucunda çocuklarda kaygı-korku, güvensizlik, nefret ve düşmanlaştırma, şiddetin normalleşmesi, kendi aralarında şiddet uygulama ve benzeri durumların geliştiğine tanık olduk. Bu nedenle çocukların ihtiyaçlarının doğru tespit edilmesi, çocukların ihtiyaçlarına yönelik esnek destek programları oluşturmak konusunda sorumluluklar üstlendik. Dernek olarak yürüttüğümüz sınırlı sayıdaki psiko–sosyal destek atölyelerinin yanında bir süredir çatışma öncesinde/sırasında/sonrasında çocuklar ile nasıl çalışmalar yürütüleceği ve bu süreçlerin tamamında çocukları güçlendirecek içerikler oluşmak konusunda çalışmalar yürütüyoruz. Çocukların geçmiş travmaları, hafızaları ve barış ihtiyacı derneğimizi bu çalışmayı üretme konusunda zorunlu kılmıştır. Bu kapsamda çocuk hakları ve barış hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri ve bireyler ile toplantılar ve çalıştaylar gerçekleştirdik. Dünya deneyimleri konusunda literatürleri inceledik. Yürüttüğümüz tüm bu tartışmalar sonucunda ilk adım olarak çocukların “barış algısı”nın ne olduğunu anlama ihtiyacından kaynaklı bu çalışmayı gerçekleştirdik. Nihai olarak çocukların doğrudan katılımıyla oluşturmak istediğimiz “Barış Modülü”ne referans olacak bu çalışma, çocuklara bir barış perspektifi sunacak ve barış talebinin öznesi olmalarına katkı sağlayacaktır.
Nasıl bir çalışma yürüttünüz ve amacı neydi?
Çalışmamızın amacı, Diyarbakır’da yaşayan çocukların “barış”ı nasıl ve hangi ifadelerle temellendirdiklerini anlamak ve görünür kılmaktır. Bu bağlamda Diyarbakır’da çocuk alanında faaliyet yürüten sivil toplum örgütleri ve aktivistleri ile bir araya gelinerek uzun süreli çalışmaların ardından “Barış algısı modül ve yönergeleri” hazırlanmıştır. Atölyelere başlamadan önce çalışmayı yürütecek ekipler belirlenmiş ve bu ekiplerle modüllerin içeriği ile ilgili kapsamlı tartışmalar yürütülmüştür. Rengarenk Umutlar Derneği (RUMUD), Çocuk Her Yerde Derneği (ÇOHADER), ZAN Vakfı, Göç ve İnsani Yardım Vakfı tarafında kolektif bir şekilde yürütülen “Çocukların Barış Algısı” atölyesi, her kurumun kendi çocuk çalışma gruplarına uygulamasıyla gerçekleştirilmiştir. Toplamda 131 çocuğun katılımıyla 5 grup oluşturulmuş ve her grup 3 ayrı atölyeye katılım sağlamıştır. Atölyeye katılan çocuklar Sur, Bağlar ve Yenişehir merkez ilçelerinde ikamet eden ve sosyo-ekonomik açıdan farklı dezavantajlı gruplardan oluşuyor.
30 yılı aşkın süredir Kürt illerinde silahlı çatışmalar yaşanıyor. 2015-2016 yılları arasında ise çatışmalar kırsal bölgelerin yanı sıra il ve ilçe merkezlerine de kaydı. Bu süreç çocukların “barış” algısını nasıl etkiledi?
Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde 2015-2016 yılları arasında yaşanan silahlı çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle yaşanan tahribatlarından etkilenen en kırılgan grup olarak çocuklar öne çıkmaktadır. Yaşanan çatışmalı süreçte kimi çocuklar aileleriyle evlerini apar topar terk ederek farklı bir ortama gitmek zorunda kalmış, kimileri de yasaklar nedeniyle evlerinden çıkamayıp çatışmalı ortama uzun süre maruz kalmışlardır. Gündelik yaşam alışkanlıklarının dışına çıkan çocuklar, okulundan, sokağından, oyun arkadaşlarından uzaklaşmışlardır. Çatışmaların üzerinden yaklaşık 5 yıl geçmesine rağmen ve atölyelerimize katılan özellikle 5-8 yaş aralığında bulunan çocuklar çatışmalı sürece maruz kalmamış olmalarına rağmen barışı belirgin bir şekilde çatışmasızlık üzerinde tanımlamaları, toplumsal travmanın çocuklara kuşaklar aracılığıyla aktarıldığını göstermektedir. Yaşanan çatışmalı ortamın yarattığı tahribatlar, çocukların “barış algısı”nı nasıl etkilediği ve şekillendirdiğini, çocukların atölyelerde kullandıkları ifadeler ve çizdikleri resimlerden görmek mümkündür. Barış atölyesine katılım sağlayan 5-15 yaş aralığındaki çocuklar, çatışmalı ortama direkt ya da aktarıcılar aracılığıyla tanıklık etmişlerdir. Çocukların yaşadıkları başta aile ortamı olmak üzere, sosyal ortamlarında ve yine çatışma sonrasında toplumsal koşulların değişmesiyle yaşanan gerilimli ortamlara maruz kalmaları farkında olmadan çatışma sürecinin hafızalarında canlı tutulmasına neden olmuştur. Atölye gruplarında çocukların “barış” algısına dair kullandıkları bazı ortak ifadeler ve resimler olmakla birlikte, ikamet ettikleri ilçe ve mahallelere göre (Özellikle çatışmaların yaşandığı Sur ilçesi ve Yenişehir ilçesinde bulunan Benusen, Şehitlik mahallelerinde) farklı ifadeler de öne çıktığı tespit edilmiştir. Yaşanan kayıpların etkisi çocukların barış algısını etkilemiştir.
Savaş süreçlerinin son bulması için hangi politikalara ihtiyaç vardır? Kalıcı barışın sağlanması için neler yapılmalıdır? Barışın önemini kısaca açıklar mısınız?
Bizim barışa dair yaklaşımımız rapordan da görüleceği üzerine silahlı çatışmanın yokluğu eşittir barışın varlığı gibi bir tanımlama ile örtüşmüyor. Elbette silahlı çatışmalar barışı derinden sarsan en önemli araçlardandır. Biz de ister istemez bu konu üzerine daha fazla eğildik. Barışın bir kültür olduğunu ve yalnızca silahlı çatışma ile bu kültürün zedelendiği varsayımını en güzel çocukların rapordaki ifadeleri kırıyor aslında. Barış nedir diye sorduğumuzda “Birbirlerini kırmamak, karşındakini üzmemek, onunla iyi zaman geçirmek, ona saygı duymak”, “Sevgi ve arkadaşlıktır”, “Benim için barış oyun oynamaktır”, “Kedileri sevmektir”, “Her gün çikolata yemektir” gibi cevaplar verdi çocuklar. Aslında bu cevaplardan yola çıkarak basit ve net bir şekilde barış hayat demektir diyebiliriz. Kalıcı barış için öncesinde bir arada yaşam ve barış kültürünün inşa edilmesi gerekmektedir.
Kalıcı barışın sağlanması için toplumsal farkındalık büyük önem arz ediyor. Sizlerin barış konusunda topluma bir çağrınız var mıdır?
Biz bir sivil toplum örgütüyüz. Bizim görevimiz topluma çağrı değil, toplumla beraber değiştirmektir. Bu sebeple çağrı yapmak bizim işimiz değil. Çocukların Barış Algısı Raporu aslında diğer STÖ’lere bir çağrı niteliği taşıyor. Barış yalnızca silahlı çatışmanın olduğu yerin gündemi olmamalıdır. Her yerin ve herkesin gündeminde olmalıdır. Bu sebeple kendi alanlarında çocuklarla barışı konuşabilmelerini kolaylaştırmak için atölye modülleri hazırladık. Elbette bu konuda bize erişip desteğimizi isteyen her kuruma kapımız sonuna kadar açık.
Rengarenk Umutlar Derneği
Rengarenk Umutlar Derneği, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde son yıllarda yaşanan çatışmalardan etkilenen 5-18 yaş arasındaki çocuk ve kadınlarla sosyo-kültürel ve sosyo-psikolojik çalışmalar yaparak, bölgedeki gündelik hayatın akışında travmanın izlerini silmek amacıyla kuruldu. Sur ilçesi her zaman şehrin yoksul bir bölgesi olarak anılmış ve anılmaya da devam etmektedir. Bölgede yaşayan nüfus ekonomik açıdan zor bir mücadele vermektedir. Buna bağlı olarak burada yaşayan çocuklar da yaşıtlarının erişebildiği birçok haktan ve etkinlikten mahrumdurlar. 31 Aralık 2017’de açılışla beraber aktif çalışmalarına başlayan dernek, bir yıl içerisinde yaklaşık 200 çocukla düzenli olarak drama, toplumsal cinsiyet, koro, farklılıklara saygı, sanat gibi birçok atölye gerçekleştirdi. Ayrıca çocukların ücretsiz bir şekilde oyuncaklardan faydalandığı oyuncak kütüphanesi de yıl içerisinde 150 kadar çocuğa erişti. Atölye, etkinlik ve kütüphanenin dışında dernekte gerçekleştirilen çeşitli faaliyetler de dahil edildiğinde Suriçi’nde yaşayan toplam 1000 çocuğa doğrudan ve dolaylı yollarla erişti. Dernek aynı zamanda kadınlarla da çalışmalar yürüten bir kurum. Bir sene boyunca kadınlarla, Dünya Kadınlar Günü etkinliği, film gösterimleri, üreme ve cinsel sağlık eğitimleri gibi bölgedeki kadınlar için hem sosyal aktivite hem de öğretici nitelikte birçok etkinlik hayata geçirildi. Tüm bu bahsi geçen etkinliklerin tümü dernek gönüllüleri tarafından organize edilip yürütülmektedir. Dernek bünyesinde birçok sivil toplum kuruluşundan temsilcilerin dışında herhangi bir yerde aktif çalışmayan ve çeşitli alanlarda uzmanlıkları bulunan gönüllüler yer almaktadır.