• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
16 Kasım 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Çöke çöke ekonomi çökecek!

16 Kasım 2025 Pazar - 00:00
Kategori: Güncel, Manşet
Çöke çöke ekonomi çökecek!
  • Bazı ekonomistler, özellikle son dönemde ‘kara para’ operasyonu adı altında yapılanları, FATF’ın ay sonundaki ziyaretine ve ‘gri liste’ tehlikesine bağlıyor ama el koymaların tarihi yeni değil. AKP bunu FATF’tan bağımsız olarak yıllardır yapıyor
  • Asıl furya, 15 Temmuz’da başlamış ve büyük servet transferleri yaşanmıştı ama orada kalmadı. Haziran 2025 bilançosu 500 milyara yaklaşan varlığıyla TMSF en büyük holding olurken ‘el koyma’ artık AKP içinde-dışında ‘biat ettirme’ aracı haline geliyor
  • Türkiye ekonomisini ‘Tek Adam Rejimi’ne bağlamakta TMSF kadar rol oynayan bir başka kurum ise doğrudan Erdoğan tarafından yönetilen Türkiye Varlık Fonu. Eylül 2025’te 360 milyar dolarlık gücü var ve Sayıştay dahil hiçbir ciddi denetime tabi değil!

Ender Öndeş / Dosya

Bir süredir Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hedef alan yayınlarıyla (ve Çözüm Süreci karşıtlığıyla da) dikkat çeken AKP yandaşı gazete Yeni Şafak, geçtiğimiz ayın sonlarında, iktidarın yeni ‘torba yasası’nda yer alan ve savcılara şirket varlıklarına el koyma yetkisi veren bir maddeyi manşetine taşıdı. AKP’nin iç hesaplaşmalarında eski bakan Berat Albayrak tarafında duran ve Şimşek ekibine sert sözlerle saldıran Yeni Şafak, haberinde, “kara para aklama” ve “terörizmin finansmanı” suçuna karşı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 128’inci maddesinde planlanan değişikliğin savcılara süper yetkiler tanıdığını, bunun da mülkiyet hakkına darbe olacağını belirtiyordu. Gazeteye göre yeni düzenleme, hakim kararı ve ilgili kurumlardan rapor olmaksızın, savcılara kişilerin mal varlıklarına el koyma yetkisi veriyordu.

Bir ‘dizayn’ aracı

Yeni Şafak’ın ve arkasındaki hiziplerin bu yeni düzenlemeden neden korktuğunu, zaten yıllardır süren haraç ve çökme mekanizmalarından bu defa niye rahatsız olduğunu tahmin etmek zor değil ama sorunun gerçekten büyük olduğu kesin. O kadar ki, mesele ta Londra’lara kadar uzanmış durumda. Londra’da yayınlanan finans, ekonomi ve politika gazetesi Financial Times, 15 Ekim’de yayınladığı “Baskı mı, sermaye gaspı mı” başlıklı bir yazıda, Erdoğan’ın iktidarını tahkim etmek ve kendi yandaşlarına sermaye transfer etmek için Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nu (TMSF) bir araç olarak kullandığını yazdı. Yazıda “TMSF’nin kontrol ettiği şirket sayısı 1000’i geçti” deniliyordu ama şu an itibarıyla kurumun kendi sitesinde tam bin 93 şirkete el konulmuş olduğu görünüyor ve bu sayının yarın sabah artma ihtimali çok fazla.

FT’ya konuşan İstanbul Sabancı Üniversitesi’nden Siyaset Bilimi Doçenti Berk Esen, “AKP, TMSF’yi uzun süredir hem ekonomiyi düzenlemek hem de kaynakları kendisine yakın şirketlere yönlendirmek için bir araç olarak kullanıyor ve rakip gördüklerini dışlıyor” diyor. Aynı yazıda, GlobalSource Part analisti Atilla Yeşilada da, Erdoğan’ın amacının “fonları doğrudan TMSF aracılığıyla Hazineye yönlendirmek ya da sermayeyi patronlardan sadık ellere aktarmak”  olarak yorumluyordu.

FATF hazırlığı mı?

Bazı ekonomistler, özellikle son dönemde ‘kara para’ operasyonu adı altında yapılanları, Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF), 24-28 Kasım tarihleri arasında Türkiye’yi ziyaret edecek olmasına bağlıyorlar. Ülkelerin para aklama düzenlemelerine uyumunu değerlendiren ve geçen yıl Türkiye’yi gri listeden çıkaran FATF’ın, üç haftaya kadar sürebilecek yerinde değerlendirme ziyaretini bu ay gerçekleştirmesi bekleniyor. FATF, 24-28 Kasım tarihlerinde başta MASAK olmak üzere ilgili kurumlar ve özel sektörden şirketlerle görüşecek. Dolayısıyla Türkiye’nin 2021 Ekim’inde olduğu gibi yeniden ‘gri liste’ye alınmamak için özellikle bahis şirketleri ve kara para aklayan kurumlara yöneldiği yaygın ve kısmen doğru bir görüş; ancak el koymaların tarihi bu kadar yeni değil. AKP bunu FATF’tan bağımsız olarak yıllardır yapıyor.

Başlangıç ve güçlenme

Tasarruf mevduatını sigorta etmek üzere 1983 yılında T.C. Merkez Bankası bünyesinde kurulan TMSF, 1999 yılında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) kurulması ile de temsil ve idare bakımından BDDK altında yeniden yapılandırılmış, 1994’te başlayan ekonomik kriz ile birlikte 10 yıllık süreçte toplam 25 bankayı devralmıştı.

26 Aralık 2003’te ise Resmi Gazete’de yayımlanan 5020 sayılı Kanun ile TMSF özerk bir statüye kavuşturuldu ve “Tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı ve tasfiyesi, TMSF alacaklarının takip ve tahsil işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, TMSF varlık ve kaynaklarının yönetilmesi” görevlerde yetkilendirildi. 2001’den itibaren fon, en çok da medya üzerinde çalıştı. Bu dönemde el konulup satılanlar arasında Cem Uzan’ın Star TV’sinden Erol Aksoy’un Show TV’sine, Turgay Ciner’den alınıp Çalık’lara verilen Sabah, Takvim, Yeni Asır gazetelerine. Mehmet Emin Karamehmet’ten alınıp Ethem Sancak’a satılan Akşam’a kadar onlarca medya kuruluşu vardı.

Altın yıl: 2016

Ancak asıl furya, 15 Temmuz öncesi ve sonrasında Cemaat’in elindeki şirketlere el konulmasıyla başlamıştı. Daha 2016’nın Kasım ayındayken bile Anadolu Ajansı, TMSF’ye devredilen ‘FETÖCÜ’ şirket sayısının 500’e dayandığını, aralarında Boydak, Koza İpek, Naksan, Dumankaya, Alfemo ve Kadıoğlu Grubu gibilerinin olduğu 500 şirketin aktif büyüklüğünün 30 milyar liraya, öz kaynakları ise 15 milyar liraya dayandığıını haberleştirmişti. AA, 2017’de Maliye Bakanlığına devredilen hastane, okul ve medya şirketi taşınmazlarının satışını da TMSF’nin yapacağı müjdesini veriyordu. Yapılan şey aslında ‘Allah’ın lütfu’ olarak nitelenen darbe girişiminden yararlanarak ciddi bir sermaye aktarımıydı. 2020’de ise TMSF Başkanı Muhiddin Gülal, TMSF kayyumluğunda yönetilen 807 şirketin bulunduğunu, bunların aktif büyüklüğünün 60,1 milyar lira, öz kaynak büyüklüğünün de 26 milyar lira seviyesinde olduğunu söylemişti.

Koç ve Sabancı’ya rakip

Daha yakın bir zamanda, Eylül 2025’te Maliye Bakanı’da bir soru önergesi veren CHP Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, “Eylül 2024 itibarıyla TMSF’nin kayyımlık görevini sürdürdüğü şirket sayısı 699 iken, bugün bu sayı son mahkeme kararıyla gündeme gelen şirketler hariç 1.012’ye ulaşmıştır. Bu durum TMSF’yi Türkiye’nin en büyük kurumsal holdinglerinden biri haline getirmiştir. Fonun yönettiği aktif büyüklük 500 milyar TL’ye yaklaşmış; şirketlerdeki toplam istihdam ise on binlerce kişiye ulaşmıştır” diyor ve Türkiye Varlık Fonu ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile birlikte iktidarın denetlediği ekonomik gücün ülkenin en büyük holdingi haline geldiğini belirtiyordu.

En son olarak TMSF Haziran 2025 bilançosuna göre 488.2 milyar liralık aktif büyüklüğüne sahip, ki bu da Dalgın’ı doğrulayan bir rakam. Bu dönemde kurumun kayyumluk faaliyet gelirlerinin kümülatif toplamı 29.3 milyar lira. Giderlerin kümülatif toplamı ise 20.8 milyar lira olarak görünüyor. Haziran 2025’te fonda istihdam edilen personel sayısı ise 23 bin 838. Altıncı ay itibariyle TMSF’den Hazine’ye aktarılan tutar 13.1 milyar lira olarak gerçekleşti. Bu arada, en az 20 bankanın da TMSF’ye devredilmiş olduğunu eklemek gerekiyor.

Artık herkes hedefte

En son süreçte Can Holding, cam ve soda külü üreticisi Ciner Grubu ve İstanbul Altın Rafinerisi, TMSF’nin elindeki işletme sayısını yalnızca 12 ay içinde önemli ölçüde artıran soruşturmalara dahil olan şirketler arasında. Bu işletmeler, medyadan finansa ve enerjiden Kasımpaşa futbol kulübüne kadar Türkiye ekonomisinin her alanını kapsıyor. Doçent Berk Esen, hükümetin artık “ekonominin kimin kontrolünde olacağını yeniden şekillendirmeye, Türkiye’nin kurumsal yapısını yeniden yapılandırmaya çalışıyor olabileceğini” söylüyor ve TÜSİAD soruşturmaları da akla gelince bu yorum doğrulanıyor. Gerçekten de TMSF, yalnızca bir “sigorta fonu” olmaktan çıkarak artık finans sermayesini yeniden yapılandıran bir aktör haline gelmiş durumda. 2000’lerden sonra TMSF operasyonunda medyanın sahiplik yapısı AKP’ye yakın patronlar lehine önemli ölçüde değişirken, günümüzde AKP içindeki iktidar savaşlarının da bir aracı haline geliyor.

Muhtemelen Yeni Şafak’ın sorunu manşetlere taşıyacak kadar önemli bulmasının bir nedeni de, bu savaşlar içinde ‘harcanma’ endişesinden kaynaklanıyor. TMSF cephesinde olup bitenlerin artık İBB ve diğer muhaliflerle sınırlı kalmaması ve iktidara yakın duranları da kapsamaya başlaması doğrusu bu endişenin haksız olmadığını gösteriyor.

Teneo danışmanlık şirketinden Wolfango Piccoli’nin, FT’ye yaptığı değerlendirmede söyledikleri de sanırım bu korkuların sebebini anlatıyor: “Kimse tam olarak ne olduğunu bilmiyor ama herkesin hissettiği şey şu: Erdoğan bir mesaj veriyor – artık kimse dokunulmaz değil.” Sürekli artırılan yetkilerle güçlenen TMSF’nin el koyma pratiği, artık sadece ekonomik servet kaydırmaların ötesinde ‘yukarıya’ biat etmeyenlerin (ya da yeterince biat etmeyenlerin!) cezalandırılmasına hizmet ediyor; iş dünyasını diken üstünde tutuyor ve tedirginlik yoluyla Saray’a bağlıyor.

Tek adamın özel ‘Hazine’si: TVF

Türkiye ekonomisini ‘Tek Adam Rejimi’ne bağlamakta TMSF kadar rol oynayan bir başka kurum ise doğrudan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından yönetilen Türkiye Varlık Fonu. Eylül 2025 itibarıyla 360 milyar dolarlık büyüklüğüyle dünyada en büyük ilk 10 fon arasına giren TVF,  26 Ağustos 2016 tarihinde Başbakanlığa bağlı bazı şirketleri yönetmek amacıyla 6741 sayılı Kanunla kurulmuştu. Şirketin kuruluş amacı o günlerde 65. Türkiye Hükûmeti tarafından, “sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek” olarak açıklandı. 10 Temmuz 2018 tarihinde de fon, 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı. Bu süraçlerde Temmuz 2016’dan beri süren olağanüstü hâl ile birlikte kanun hükmünde kararnamelerle, Halkbank, Türk Hava Yolları, Borsa İstanbul, Ziraat Bankası, Botaş, TPAO, TÜRKSAT, TÜRK TELEKOM, PTT, ETİ MADEN, ÇAYKUR, MİLLİ PİYANGO ve TÜRKİYE JOKEY KULÜBÜ gibi birçok kurum TVF’ye devredildi.

Denetimden uzak

Sayıştay denetimine, İhale Kanunu’na tabi olmaması, bazı faaliyetlerinde Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) düzenlemelerinden bağımsız olması, vergi muafiyeti ve arsa tahsisi gibi imtiyazlara konu olması, Fon’un varlığına ve Türkiye’nin en büyük kamu şirketlerinin bu fona devredilmesine yönelen önemli eleştiriler arasında.

TVF ve içindeki kuruluşlar birçok alanda muafiyetlere sahip ve faaliyetlerinde ciddi bir denetime tabi değiller. TVF ve onun tarafından kurulacak şirket ve alt fonlar 30 adet değişik muafiyete tabi. Bu muafiyetler denetimden, ihale koşullarına, personel rejiminden taşıt kullanmaya, vergi-resim-harçlardan rekabete kadar çok değişik alanlarda yaygın. Nitekim Türkiye Varlık Fonu, Sayıştay Kanunu, Devlet İhale Kanunu, Kamu İhale Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Rekabet Kanunu, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları, SPK Kanunu ve diğer kanunların bazı maddeleri, bu kanunlar uyarınca yürürlüğe konulan ikincil mevzuattan muaf. Türkiye Varlık Fonu Sayıştay denetiminin de dışında. Aynı zamanda KİT’lere ilişkin denetim mevzuatı da fon kapsamındaki kuruluşlara uygulanmıyor. Bu kadar çok sayıda kanunu ilgilendiren muafiyetin varlığı, TVF’nin fazlasıyla özerk ve tamamen kendi başına buyruk bir yapı olmasını getiriyor.

Fonun denetimi Cumhurbaşkanı’nın başkanı olduğu TVF Şirketi Yönetim Kurulu tarafından bir bağımsız denetim şirketine yaptırılıyor. Sonrasında bağımsız denetim şirketinin raporu ise Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen en az üç kamu denetim elemanı tarafından denetleniyor. Yani Cumhurbaşkanı işin hem planlayıcısı hem yürütücüsü hem denetleyicisi konumunda.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Barış korkularla gerçekleşmez

Sonraki Haber

Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

Sonraki Haber
Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

SON HABERLER

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Heval Elçi
16 Kasım 2025

Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

Kelebek kanat çırptığında, bir zincir daha kırılır

Yazar: Bedri Adanır
16 Kasım 2025

Çöke çöke ekonomi çökecek!

Çöke çöke ekonomi çökecek!

Yazar: Aziz Oruç
16 Kasım 2025

‘Pazarlık yok’ teranesi

Barış korkularla gerçekleşmez

Yazar: Aziz Oruç
16 Kasım 2025

Suriye’de yeni dengeler ve Kürtler

Suriye’de yeni dengeler ve Kürtler

Yazar: Heval Elçi
16 Kasım 2025

YİBO belgeseli İstanbul’da izleyiciyle buluştu

YİBO belgeseli İstanbul’da izleyiciyle buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
15 Kasım 2025

Kabataş’ta metro inşaatında iskele çöktü

Kabataş’ta metro inşaatında iskele çöktü

Yazar: Yeni Yaşam
15 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır