2014 yılındaki MGK toplantısında alınan ‘Çöktürme Planı’ kararının Kurdistan’da devam ettiğini hatırlatan Irmak, ‘Örgütlenmiş bir halk gerçekliği var. Bu varken bu saatten sonra sonuç alınması mümkün değil’ dedi
AKP’nin 21 yıllık iktidarında Kürt sorununda çözümsüzlük derinleşti. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet heyeti arasında 3 Ocak 2013’te “çözüm” adı altında başlatılan süreç devam ederken, 30 Ekim 2014 tarihli Türkiye’nin en uzun süren Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Kürtlere karşı topyekun bir saldırı için önemli bir karar alındı.
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından Sri Lanka’da hükümetin Tamil ülkesinin bağımsızlığı için mücadele eden Tamil Kaplanları örgütüne karşı Eylül 2014’te uyguladığı “yok etme” harekatı model alınarak, yeni bir strateji kararı çıktı. Genelkurmay Strateji Plan Dairesi’ne sunulan bu stratejiye ise “Çöktürme Planı” adı verildi.
İmralı Adası’nda kurulan masayı deviren AKP, 22 Temmuz 2015’te Riha’nin Serêkaniyê (Ceylanpınar) ilçesinde iki polisin öldürülmesi olayını gerekçe göstererek, bu planı 24 Temmuz 2015’te devreye koydu.
Bu plan kapsamında ilk olarak 16 Ağustos 2015’te Mûş’un Gimgim (Varto) ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları, 11 kente yayıldı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) verilerine göre, sadece 16 Ağustos 2015 ile 16 Haziran 2016 tarihleri arasında uygulanan yasaklar boyunca bin 425 insan hayatını kaybetti, 2 bin 583 insan yaralandı. Yasaklar boyunca en az 1 milyon 809 bin kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı elinden alındı.
Kentleri yıkıma uğratan ‘Çöktürme Planı’nın devreye konulmasından sonra siyasi operasyonlar başlatıldı. HDP eski Eş Genel Başkanları, milletvekilleri, belediye eşbaşkanlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda Kürt siyasetçi tutuklanarak cezaevine konuldu. HDP Hukuk Komisyonu tarafından derlenen verilere göre, 24 Haziran 2015-1 Şubat 2017 tarihleri arasında 15 bin 370 partili gözaltına alındı, 3 bin 647’si tutuklandı. 2016’da Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetiminde olan 95 belediyeye kayyım atandı. Bu politikalar, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden sonra da devam etti, HDP’nin kazandığı 3’ü büyükşehir 51 belediyeye kayyımlar atandı.
2015 yılında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı olan siyasetçi Selma Irmak, ‘Çöktürme Planı’nın amacını, sonuçlarını, Kurdistan ve Türkiye’ye yansımalarını Mezopotamya Ajansı’ndan Rukiye Adıgüzel’e değerlendirdi.
Dolmabahçe Mutabakatı ve 7 Haziran seçimleri
Kürt sorununda tarihi dönüm noktası olan Dolmabahçe Mutabakatı’nın her ayrıntısından Erdoğan’ın haberdar olduğunu, fakat bunu yok saydığını hatırlatan Irmak, “Erdoğan bunu inkar etse de, silinmesi mümkün değil. Bu gerçekten Kürtlerin demokratik yöntemlerle ve siyaseten Türk devletiyle ilk defa masaya oturduğu bir görüntüdür. Ve bu Kürt halkının direnişi, direnme sonucu ortaya çıkarılan bir noktadır. Aynı şekilde Kürt Halk Önderinin İmralı’da yıllardır yürüttüğü siyasetin, sürdürdüğü direnişin sonucu olarak böyle bir görüntü ortaya çıkmıştır. Bizce devlet bundan ürktü. Kendilerini Dolmabahçe Sarayı’nda bir masanın etrafında Kürtlerle müzakere eder durumda buldular. Bence bu devlet için bir dehşet duygusuydu. Bunu hiçbir zaman kabul etmedi, kabullenmedi” şeklinde konuştu.
“Çözüm” adı altında yürütülen sürecin AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kürtlerin desteğiyle iktidarını daim kılma ve “rejim değişikliği” amacı taşıdığını söyleyen Irmak, 7 Haziran 2015 seçimleriyle ortak yaşamın ve Türkiye’nin demokratikleşmenin mümkün olabileceği, toplumsal barışın sağlanabileceği inancının açığa çıktığını belirtti.
6-8 Ekim’in önemi
DAİŞ’in Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê kentine dönük saldırılarında Kurdistan’ın 4 parçasında “serhildan” ruhunun açığa çıktığını ve Kürtleri birbirine bağladığını vurgulayan Irmak, “Devleti asıl korkutan ve bu şekilde ‘Çöktürme Planı’ gibi bir plana başvurmasına sebebiyet veren, aslında Kürtlerin kendi arasında kurduğu bu birlik, oluşturulan ortak direniş ruhu ve bu yüzyılı aslında damgasına vuracak olan kendi statüsünü elde edebilme ve katliam sürecini sona erdirme korkusuydu” dedi.
Kurdistan’da ‘Çöktürme Planı’nın hala devrede olduğunu dile getiren Irmak, “Türkiye’nin bir anayasası var. Ama Kurdistan içinde diyebiliriz ki, ‘Çöktürme Anayasası’ uygulanıyor, hala yürürlüktedir” dedi. Bu politikaların Kürtler üzerinde etkili olamadığını ve devletin başarıya ulaşamadığını vurgulayan Irmak, Kürtlerin her şart ve koşul altında direnmeye, hak ve özgürlüklerini talep etmeye devam ettiğini söyledi.
Devletin bu politikalarla başarıya ulaşamayacağını belirten Irmak, şunları söyledi: “Örgütlenmiş, aydınlanmış, kurumlarını oluşturmuş, geleceğini inşa etme konusunda daha farklı bir perspektife sahip olmuş, kadınıyla, erkeğiyle bir kurtuluş mücadelesi, direniş örgütlemiş bir halk gerçekliği var. Her şeyden önce paradigmasıyla dünyadaki kapitalizme karşı ortaya koyduğu çözüm yöntemleriyle yüzyılın filozofu diyebileceğimiz bir halk önderliğine sahip bir halk var. Bütün bunlar varken bu saatten sonra sonuç alması mümkün değil.
‘Direnen Kürtler ilham oluyor’
Dünya ülkelerinin direnen Kürt kadın hareketi ve halk hareketinden ilham aldığını söyleyen Irmak, uluslararası bir mesele haline gelen Kürt sorununun çöktürülmesinin mümkün olmadığını vurguladı. Kürtlerin son 30 yılda toplumsal devrim süreci yaşadığını ifade eden Irmak, şöyle devam etti:
“Kürtler özgürlük hareketiyle, toplumsal dönüşümle çok ciddi bir Rönesans gerçekleştirdi. Bunu Kürt kadın hareketinin öncülüğünde yaptılar. Rojava’da kurulan model, aslında Kürt halkının toplumsal gelişiminin ete kemiğe bürünmüş model halidir. Kürtler pek çok dini inancın, mezhebin yaşandığı bir coğrafyadır. Bu coğrafya yine Kürt halkının yürüttüğü özgürlük mücadelesiyle, dinlerin, düşüncelerin, mezheplerin özgürce kendilerini ifade ettikleri ve beraber yaşayabildikleri bir toplumsal realite açığa çıktı. Bu yönüyle de ben aynı zamanda Kürt toplumunun bir reform hareketiyle başladığını da düşünüyorum. Bu kadar aydınlanmış toplumu yeniden asimile ederek veya başka türlü yöntemlerle geriye çekmenin imkanı yoktur. Güneş doğmaya başladıktan sonra onu geriye döndürmenin imkanı yoktur. Ve Kürtler bana göre bir güneş gibi doğmaya başlamıştır.”
HABER MERKEZİ