Reuters’in Colani’nin kardeşi olan Hazım El-Şara’nın Suriye’nin mali kaynaklarını nasıl kontrol ettiğine dair haberleri ve Colani’nin bakanlarının ona nasıl yakınlık ve bağlılık gösterdiğine dair yayınları dikkat çekiyor
Doğan Cihan
Colani’nin özellikle Suriye’nin sahil bölgeleri olan Lazkiye ve Tartus’ta Alevilere, güneydeki Süveyda kentinde ise Dürzilere karşı devlet imkanlarını seferber ederek başlattığı kapsamlı saldırılar, kendisine destek veren tüm güçlerde şok etkisi yarattı.
Bu gelişmelerin ardından Muhammed Colani (Ahmed Şara) iktidarının gidişatı ve Suriye’nin mevcut durumu, tüm destekçi aktörleri yeniden düşünmeye ve değerlendirme yapmaya itti.
Bugün gelinen noktada, Colani’nin oluşturmak istediği Suriye ile uluslararası güçlerin hayal ettiği Suriye aynı değil. Ancak bu iki vizyon arasında birçok nüans iç içe geçmiş durumda ve Aralık’tan bu yana geçen sekiz aylık süreçte bu farklar net şekilde anlaşıldı.
Etnik ve mezhepsel gerilimler
QSD’nin konumu giderek daha fazla federalizm temelli bir çizgiye evriliyor. Dürziler, Colani’nin inşa etmeye çalıştığı merkeziyetçi tek-tip devleti kabul etmiyor. Hristiyan topluluklar kendilerini güvende hissetmiyor. Aleviler ise hem toplu katliamlarla hem bireysel saldırılarla karşı karşıya.
Böyle bir Suriye senaryosu, öncesinde kimsenin hayal edemeyeceği bir tabloydu. Colani’nin adım adım ilerlediği bu süreçte, uluslararası medya daha önce desteklediği lider hakkında şimdi açıkları bulup dünyaya duyuran bir pozisyona geçti. Örneğin, Reuters’in Colani’nin kardeşi olan Hazım El-Şara’nın Suriye’nin mali kaynaklarını nasıl kontrol ettiğine dair haberleri ve Colani’nin bakanlarının ona nasıl yakınlık ve bağlılık gösterdiğine dair yayınları dikkat çekiyor.
Suriye’de ekonomi politikalarında etkili bir isim olarak öne çıkan Hazım El-Şara’nın, bazı kaynaklara göre mahkeme kararı olmadan bazı şirketlere el koyduğu ve ekonomik yönetime “gölge komite” aracılığıyla müdahale ettiği ortaya çıktı. Şara’nın faaliyetlerinde, uluslararası yaptırım listelerinde yer alan Avustralya vatandaşı Abraham Succarieh ile iş ilişkisi bulunduğu da ve kara para meselesinde bu kişiyi kullandığı belirtiliyor.
Colani’ye yakın bazı isimlerin ise üst düzey devlet görevlerine getirildiği görülüyor. Bunlar arasında Colani’nin kardeşi Mahir El-Şara da yer almakta. Mahir El-Şara, Suriye Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanlığı görevine atanmıştır. Bu pozisyon, cumhurbaşkanının resmi programlarının planlanması, devlet kurumlarıyla koordinasyonun sağlanması, yazışmaların yürütülmesi ve personel yönetimi gibi kritik idari sorumlulukları kapsamaktadır.
Heyet Tahrir Şam (HTŞ) kökenli isimlerin üst düzey pozisyonlara getirilmesi, yeni yönetimin kadro yapılanmasına dair önemli ipuçları sunuyor. Yeni hükümetin Dışişleri Bakanı olarak, HTŞ’nin İdlib’deki siyasi işler başkanlığını yürütmüş olan Esad Hasan eş-Şibani atandı. Şibani, Colani ile uzun süredir yakın ilişkileri olan ve HTŞ’nin diplomatik temaslarını yöneten isimlerden biri olarak biliniyor. Türkiye’de yüksek lisans ve doktora eğitimi almış olan Şibani, aynı zamanda Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşlarla temas kurmuş bir figür olarak öne çıkıyor.
Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, HTŞ’nin askeri kanadında uzun yıllar görev yapmış, “Ebu Hasan el-Hamavi” takma adıyla tanınıyor. Kasra, Suriye İç Savaşı süresince HTŞ’nin operasyonlarını yöneten ve askeri stratejilerin koordinasyonunda aktif rol oynadı.
Kadrolaşma ve İdlib Bağlantısı
Yeni hükümetteki bakanlık ve valilik atamalarının büyük çoğunluğu, HTŞ içerisinde görev yapmış ve Colani ile İdlib döneminde yakın çalışmış isimlerden oluşuyor. Bu durum, Colani’nin İdlib’deki yönetim tecrübesini yeni hükümete taşıdığı ve sadık kadrolarla ilerlemeyi tercih ettiği görülüyor. Bu da nasıl bir iktidar ve yönetim istediğini ve ülkeyi nasıl yöneteceğine dair gerekli ip uçlarını sunuyor.
Bölgesel tepkiler ve tekerrür
Suriye’nin komşu ülkeleri Irak ve Ürdün’den gelen son açıklamalar, ülkenin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine güçlü bir vurgu yapıyor. Bu türden açıklamalar, yaklaşık 10 ay önce Beşar Esad yönetiminin sona ermesinden hemen önce de dile getirilmişti. O dönemde yapılan benzer söylemler, Esad rejiminin sonunu hazırlayan sürecin habercisi olarak değerlendirilmişti.
Bugün, Colani liderliğindeki geçici hükümetin iktidarda olduğu Suriye’de benzer bir atmosferin oluştuğu gözlemleniyor. Özellikle Süveyda kentinde yaşanan gelişmeler, Colani yönetiminin karşı karşıya olduğu zorlukları daha görünür hale getiriyor. Dürzi topluluğuna yönelik güvenlik operasyonları sonrasında İsrail’in Savunma Bakanlığı yerleşkesini hedef alan hava saldırıları, bölgedeki gerilimi artırdı. Bu gelişmelerin ardından Colani, Süveyda’daki güvenlik sorumluluğunu yerel gruplara devretme kararı aldı ve ulusal birlik çağrısında bulundu.
Irak hükümeti, Suriye halkının özgür iradesine saygı gösterilmesi gerektiğini vurgularken, ülkenin güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunmasının bölgesel istikrar açısından hayati önem taşıdığını belirtti. Benzer şekilde Ürdün ve diğer bölgesel aktörler de Suriye’nin parçalanmasına karşı olduklarını ifade ederek diplomatik mesajlar verdi.
Tüm bu gelişmeler, Colani yönetiminin giderek artan uluslararası baskı altında olduğunu ve iktidarının geleceğine dair belirsizliklerin derinleştiğini gösteriyor. Süveyda’daki çatışmaların ardından yaşanan askeri ve diplomatik gelişmeler, Suriye’de yeni bir geçiş sürecinin habercisi olabilir.