COP30 iklim zirvesi Amazon ormanlarının gölgesinde yapılacak. Bugüne kadar yapılan zirvelerde sermaye dalaşı yaşanırken, zirvelerde fosilcilerle NTE madenciliğine dayanan yenilenebilir enerji sermayesi arasında güç dalaşı yaşanıyor
Yusuf Gürsucu
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 30. Taraflar Konferansı (COP30) başladı. 10-21 Kasım’da Brezilya’nın kuzeyindeki Para eyaletinin başkenti Belem’de düzenlenecek COP30’da iklim değişikliğiyle mücadelede gelinen nokta ve gündemdeki önemli konular ele alınacak. Yaklaşık 1,4 milyon nüfusa sahip Belem’e, zirve kapsamında 50 bine yakın katılımcının gelmesi bekleniyor. Bu yıl zirveye katılımını teyit eden lider sayısı 60’ın altında kalırken bu sayı son yılların en düşük seviyesinde. Geçen yıl Bakü’de düzenlenen COP29’ta 80 ülke başkanı yer alırken, 2023’te Dubai’de gerçekleştirilen toplantıya ise 165 devlet ve hükümet başkanı katılmıştı.
Paris antlaşması!
Dünyayı soluksuz bırakan ülkelerin başında gelen ABD’nin COP30’a üst düzey temsilci göndermesi beklenmiyor. Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesini Paris Antlaşması’ndan çekmesi ve fosil yakıtları destekleyen politikalarını sürdürme amacından kaynaklı. Paris Antlaşması’nın 10. yıl dönümünde düzenlenen COP30, bir dönüm noktası olarak görülüyor. 2015’te kabul edilen ve 2016’da yürürlüğe giren Paris Anlaşması, küresel sıcaklık artışının bu yüzyıl sonuna kadar 2 derecenin altında tutulması ve mümkünse 1,5 dereceyle sınırlandırılması hedefleniyordu.
ABD çekilecek
Diğer yandan, Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) son 10 yılın kayıtlara “en sıcak 10 yıl” olarak geçtiğini açıklarken, küresel ısınmanın 1,5 ya da 2 derecede tutulmasının mümkün olmadığını öngörüyor. Zirvedeki temel gündemlerden biri de taraf ülkelerin her 5 yılda bir sunduğu iklim taahhütlerini 2035 yılı hedefini içerecek şekilde güncellemeleri gereken Ulusal Katkı Beyanları (NDC) olacak. İklim değişikliğiyle mücadele iddiasıyla süren zirvelerde gelişmekte olan ülkelere finansman desteği ise COP müzakerelerinin en tartışmalı konulardan biri olurken ABD’nin böyle bir katkı vermeyeceğini açıklamıştı.
Kayıp zarar fonu fiyaskosu
Brezilya’da gerçekleşen müzakerelerde, iklim değişikliğinin yol açtığı kayıp ve zararların telafisine yönelik fonların nasıl işletileceğinin ele alınacağı belirtildi. 2023’te Kayıp Zarar Fonu’na ülkelerin taahhüdü 100 milyar dolar olarak açıklanmıştı. Ancak bu rakam yüzde 1’e bile ulaşmadı ve taahhüt 600 milyon dolarda kaldı. 2024’te ise küresel ısınmaya hiçbir katkısı olmayan ülkelerin 1,3 trilyon dolar rakamını zirvelerde yıllardır savunurken 2025 yılına kadar toplam 300 milyar dolar finansman sağlanacağı 2024 Bakü zirvesinde kabul edilmişti.
Kararlarda somut adım yok
Zirvede alınacak kararların, düşük karbonlu ülkelerin ‘yenilenebilir enerji’ bağlamında ilerlemesini hızlandırması hedeflenirken, finans desteği kapitalist ülkelerin bir cebinden çıkıp diğer cebine taşınmasından başkaca bir şey değil. Diğer yandan BAE’de gerçekleşen COP28’deki zirvede, ülkeler 2050’ye kadar net olarak sıfır emisyona ulaşma, fosil yakıtlardan kademeli uzaklaşma, 2030’a kadar yenilenebilir enerji kapasitesini 3 katına çıkarma konusunda anlaşmıştı. Bu hedeflerin uygulanmasına yönelik her hangi bir somut adım ise atılmış değil.
Lula, petrol sondajını istiyor
COP30 Amazon ormanlarına açılan kapı olarak nitelenen Belem’de düzenlenecek. Dünyanın en büyük yağmur ormanına ev sahipliği yapan bölgede gerçekleştirilecek ve ormansızlaşma ile biyoçeşitlilik kaybı müzakerelerin merkezinde yer alacağı iddiaları ise gerçeği yansıtmıyor. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Belen’deki Amazon Nehri ağzı yakınlarındaki petrol sondajlarına izin verdi. Lula, yeni fosil yakıt tedarikinden elde edilecek gelirin, yeşil enerjiye geçişin finansmanına yardımcı olabileceğini iddia etmesi ise trajikomik bir durum olarak nitelenmekte.
Lula’dan petrol şirketlerine destek
Brezilya federal hükümetinin enerji sektörüne sunduğu vergi teşviklerinin yüzde 80’inden fazlası fosil yakıtlara yönelik olması ise hükümetin COP30’dan beklentisinin BAE ve Azerbaycan’dan farklı değil. Brezilya federal hükümeti fosil yakıt şirketlerine sağladığı 15 milyar dolardan (14,3 milyar avro) fazla sübvansiyonu, halka aktarılması gerekirken fosil şirketleri sübvanse ediyor olması, politikalarının hangi yönde olduğunu ortaya koymaya yetiyor. Lula, Brezilya radyo istasyonu Diario’ya yaptığı açıklamada, petrolün keşfedilmesini istediğini, “Ancak keşfetmeden önce araştırma yapıp petrol olup olmadığını ve ne kadar petrol olduğunu görmemiz gerekiyor” dedi.
COP28 ve COP29 rezillikleri
1 Kasım’da başlayan COP29 zirvesinde üst düzey bir görevlinin yetkisini fosil yakıt anlaşmaları yapmak için kullandığına işaret eden belgelere ulaşıldı. BBC, Azerbaycan’ın COP29 ekibinin başkanı Elnur Soltanov’un bu amaçla görüşmeler yaptığını gösteren video kaydı ve e-postaları inceledi. Gizli kayıtlarda Soltanov, potansiyel bir yatırımcı gibi davranan biriyle devlet petrol ve gaz şirketi Socar’da “yatırım fırsatları” hakkında konuşurken görüldü. Soltanov video kaydında, “Geliştirilmesi gereken çok sayıda gaz sahamız var” dedi.
COP28’de açığa çıkanlar
BAE’de düzenlenen COP28 öncesi, BAE’nin 15 ülkeyle fosil yakıt anlaşmalarını görüşmeyi planladığını gösteren belge açığa çıkmıştı. Corporate Europe Observatory‘den ve 450’den fazla kuruluştan oluşan Kick Big Polluters Out koalisyonunun eş koordinatörü Pascoe Sabido belgeyle ilgili yaptığı değerlendirmede, “Bunu okuyan herkesin alarm zillerini çalması gerekir. BM iklim müzakereleri, iklim eyleminin amiral gemisi değil, bir petrol ve gaz endüstrisi ticaret fuarı haline geldi. Bütün bir endüstri sürecini başarıyla koordine etti ve bizi iklim felaketine giden bir ölüm sarmalına sürüklüyor” diye sormuştu.
Amazonlar ölmemeli!
COP30 zirvesi, Brezilya’nın kuzeyinde yer alan ve dünyanın en büyük yağmur ormanı olan Amazon’a açılan kapı olarak nitelendirilen Belem kentinde düzenleniyor. Belem’in başkenti olduğu Para eyaletinde, yağmur ormanı tahribatı Amazon’daki en yüksek seviyeler arasında yer alıyor. Amazon’un yüzde 60’ına sahip olan Brezilya, tropik yağmur ormanları için güçlü bir koruma sağlayan bir anlaşma sağlamaya çalışacağını iddia ediyor. Ancak Lula’nın Belem’de petrol aranmasına sıcak bakıyor olması bu iddiayı boşa çıkarıyor.
On binlerce endemik tür
Güney Amerika’nın 6,7 milyon km²’sini kapsayan bu bölge, Hindistan’ın iki katından daha büyük ve gezegendeki en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip sıcak noktalardan biri. BBC’de yer alan haberde, Amazonlarda; en az 40.000 bitki türü, karıncayiyenler ve dev su samurları da dahil olmak üzere 427 memeli türü, Harpy kartalı ve Tukan da dahil olmak üzere 1.300 kuş türü, Yeşil iguanadan siyah kaymanaya kadar 378 sürüngen türü, Dart zehirli kurbağası ve düz kenarlı kurbağa da dahil olmak üzere 400’den fazla amfibi türü, Piranha ve 200 kg’a kadar çıkabilen devasa Arapaima da dahil olmak üzere yaklaşık 3.000 tatlı su balığı türü bulunuyor. Bu türlerin büyük çoğunluğu dünyanın hiçbir yerinde yaşamıyor.
Ülkelerin yalan beyanları
Birçok ülke BM’ye sundukları raporlarında sera gazı emisyonlarını eksik bildirdiği belirlenmişti. Washington Post’ta yayımlanan bir araştırmada, 196 ülke raporunun incelenmesi sonucunda ülkelerin emisyonlarını beyan ettikleri ve atmosfere gönderdikleri sera gazları arasında devasa bir uçurum olduğunu ortaya koymuştu. 8,5 milyar ton ile 13,3 milyar ton arasında verinin eksik rapor edildiği ve bu gizlenen verinin karbon kirliliğinin yaklaşık yüzde 25’ine tekabül ettiği bağımsız araştırmacılar tarafından belirlendi. İklim değişikliği ve küresel ısınma, aşırı üretim ve tüketimlerin doğal yaşam üzerinde oluşturduğu yıkımın bir sonucuyken, aşırı üretimlerden asla vazgeçemeyecek olan kapitalizmin küresel ısınmaya çare bulacağız iddiasıyla düzenlediği zirvelerde kapitalist büyümeyi sağlamak dışında hiçbir hedef olmadığı ortada.
Her şey kapitalizm için
Kapitalizm, büyüyememe sorununu iklim sorunu üzerinden fırsata çevirip yeniden yüksek büyüme olanaklarını yaratmak istiyor. Çin’in “enerji depolama gibi temel teknolojiler henüz olgunlaşmamışken” ifadelerinde kendini bulan, lityum vd. nadir toprak element ve mineral madenciliği; süren konvansiyonel madenciliğin yarattığı yıkımları çok aşan bir yıkım ortaya çıkaracak olması ise dünyada her geçen gün büyüyen ekolojik krizi çöküşe taşıması kapitalistlerin gündeminde hiç yer almayacak.









