• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
19 Mayıs 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Çözüm süreci, içeriği ve dili

19 Mayıs 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Çözüm süreci, içeriği ve dili

Devlet ve Cumhur İttifakı yetkililerinin sıkça ‘Çok önemsiyoruz’ dedikleri süreç hakkında somut hiçbir adım atılmadı. Devletin yaptıkları değil ne yapması gerektiği üzerinde duracağız. Devlet artık ‘Üzerimde silah baskısı varken, silahların gölgesinde Kürt meselesinde adım atamazdım’ diyemez. Atılması gereken acil adımların başı Kürt dilinin eğitim-öğretim dili ve Türkçe’nin yanı sıra resmi dil yapılmasıdır

Sinan Çiftyürek

Somut tespit ve belirlemeler üzerinden gidersek meseleyi daha iyi ifade edebiliriz diye düşünüyorum.

I – Öncelikle şu tespiti yaparak başlamakta yarar var; PKK ile devlet arasında 41 yıldır süren savaşın yenen-yenileni yok! Çoktandır bir pata durumu oluşmuştu. Her iki tarafta uzun yıllardır kendilerini tekrarlıyordu. Öcalan tam da meseleyi kendini “aşırı tekrar” halkasından yakalayarak PKK’ye “silahı bırakın ve kendinizi feshedin” çağrısında bulundu. Demek ki kendini tekrar PKK ile sınırlı değil!

Bu gerçeklik göz önüne alındığında gerek devlet temsiliyetinin gerekse devlet yanlısı basın ve yazarların tam da bu kritik süreçte PKK için sıkça “yenildiniz, teslim olun, başka çareniz yok ya teslim olacaksınız ya da silahlarınızla gömüleceksiniz” vb. söylem dili barış ve çözüme hizmet etmediği gibi gerçeği de yansıtmıyor. Kim kalıcı barış ve çözüm diyorsa önce dili buna hizmet etmelidir.

II – Dolayısıyla Öcalan’ın PKK’ye silah bırakma çağrısı yerindedir ve desteklenmelidir. Mesele şudur, PKK’nin 12. Kongresinde aldığı silah bırakma kararı, Kürt halkı ve Devlet yönünde hangi siyasal sonuçlar üretecek? Kim ne yapacak hangi adımları atacak?

Kürt siyaseti öncelikle, Kürdistan’da sivil demokratik siyasetin güçlenmesini, kalıcı barış ve Kürt meselesinin çözümünü amaçlamak ve bunun için birlikte mücadele etme sorumluluklarıyla yüz yüzedir. Özellikle 7 Ekim 2023 HAMAS (İran) ile İsrail arası yaşanan ve bölgesel boyut kazanarak günümüze kadar devam savaşın halkımız için yarattığı fırsatları ulusal birlikle değerlendirebilmek görev ve sorumluluğuyla yüz yüzeyiz. Tehlike ile engelleri ise birlikte aşabilmek diğer görevlerimiz arasında. Özerk Rojava’da 26 Nisan 2025’te PYNK ile ENKS’nin birlikte gerçekleştirdikleri “Konferansa Yekrêzî û Yekhelwesta Kurdistanê” buna somut bir örnektir.

III – Peki Devlet ne yaptı ne yapacak ne yapmalı?

Devlet ve Cumhur İttifakı yetkililerinin sıkça “Çok önemsiyoruz” dedikleri süreç hakkında somut hiçbir adım atılmadı. Zaten sürecin adı da içeriği de şu ana kadar yok, varsa da kamuoyu ile paylaşılmamış. Dolayısıyla Devletin yaptıkları değil ne yapması gerektiği üzerinde duracağız. Devlet artık “Üzerimde silah baskısı varken, silahların gölgesinde Kürt meselesinde adım atamazdım” diyemez. Silah bırakma kararı ile bu gerekçe ortadan kalktı, Kürt meselesi bütün çıplaklığıyla düne göre daha net devletin önünde duruyor. Çünkü PKK, partiler, örgütler mücadele biçimleri, neden değil sonuçturlar. Neden Kürdistan meselesinin kendisi. Somutta;

Bir; bu süreç bir “Devlet projesi” ise o zaman İktidar ve Muhalefetiyle Kürdistan meselesi TBMM’ye bir an evvel getirilmeli. 170 yıldan beri aralıksız devam eden Kürt/Kürdistan meselesi nedir ve çözümü nasıl olacak? Bu soruların yanıtları geçmişten bugüne ayrıntılı ele alınıp tartışılmalı. Elbette sadece tartışmak için değil çözüm üretmek için tartışılmalı. Ve önemlisi çözümün temel hatlarına ilişkin bir Hukuki ve Anayasal çerçeve oluşturulmalı. Yani sözlü ve içeriği kamuoyundan gizli “görüştük anlaştık” vb. ile olmaz, her şey açık ve yasal hukuki çerçeveye dayandırılmalıdır.

İki; Barış ve çözüm, bi listîk û hîleyan bi fin û feqa ne be ger rasteqîn be. Devlet Kürt halkının hissiyatını ve ulusal demokratik taleplerini artık anlamalıdır. “Kardeşiz” diyorsa o zaman kardeşinin varlığını Anayasa’da kabul etmelidir. Ve de İktidarıyla muhalefetiyle Türk siyaseti Devletin “güvenliğini” esas alıyorsa 100 yıldan fazladır tecrübeyle sabittir ki Kürt meselesi Statü temelinde çözümlenmeden barış ve güvenlik kalıcı olmadı, olamaz. Çünkü Türk Devleti; 1921, 1925, 1930, bir gecede tutuklanan 49’lar ve 7 Ekim 2023 sonrası esas neden tehdit algıladı? Kürdistan meselesi üzerinden. Yani devletin değişmeyen baş “tehdit algısı” Kürdistan meselesi olup bu mesele kalıcı çözümlenmeden barış ve güvenlik de kalıcı olmadı, olamaz.

Üç; atılması gereken acil adımların başı Kürt dilinin eğitim-öğretim dili ve Türkçe’nin yanı sıra resmi dil yapılmasıdır. Bu konuda Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in kısa süre önce aşağıda söyledikleri ibret vericidir. Bakalım:

“Kürtçe kurslar, eğitimler açıldı, seçmeli dersler konuldu. Öğretmen atamaları yapıldı. Kültür Bakanlığı tarafından Kürtçe kültür ve sanat eserleri yayınlandı, Kürtçe tiyatro sahnelendi, Kürtçe müzik ve televizyon yayınları yapıldı. Bu konuda atılması gereken her türlü adım atıldı” diyor bakan bey! Bunu 30 milyon Kürdün çocuklarına 13 yılda sadece 148 öğretmen tayın etmiş olan iktidarın bakanı söylüyor. Kürt dili asimilasyon altında nefes alamıyor ve ayrıca tam da PKK silah bırakma kararını almış, barışçıl zeminde Kürt meselesinin çözümü konuşuluyor. Kürt halkının en önemli taleplerinden biri olan Kürt dili ile ilgili “her adım atıldı” deniliyor! Bu zihniyette köklü değişim olmadıkça Kürt meselesinin çözümüne ilişkin bir şey çıkmaz!

Dört; elbette acilen atılması gereken adımlar var. Hasta tutsakların ve Kobanê Davası tutsaklarının bırakılması. Düşünebiliyor musunuz Kobanê Davası’nda karar bir yıl önce verildi ancak halen karar gerekçesi yazılmamış çünkü gerekçe yok! Ayrıca zaten çoktandır hakkı olan Umut Hakkı’nın Öcalan’a bir an evvel tanınıp serbest bırakılması gerekiyor. Öncelikle bu acil ya da güven artırıcı adımlar atılsın ki halkta ve siyaset kadrosunda sürece ilişkin az-çok güven oluşturulsun.

IV – PKK’nin silah bırakma ve kendini feshetme kararını almasıyla birlikte, Türkiye’nin Kürdistan Federal Bölgesi’ne ve Özerk Rojava’ya askeri saldırılarının hiçbir gerekçesi kalmamıştır. Türkiye bu her iki Kürdistan parçasında askeri varlığını sonlandırıp geri çekilmelidir. Türkiye’nin bu hamlesi diğer yabancı devletlerin de Suriye ve Irak’ta askeri varlıklarının sonlandırılması için basınç oluşturur. Devlet, Cumhur İttifakı ve etkisindeki basın ile gazeteciler PKK’nin silah bırakma kararının hemen ardından “bu yetmez Kuzey Suriye’de de silah bırakmalıdırlar” şeklinde çağrı ve saldırı yüklü propagandayı sürdürmektedirler. Kısacası devlet aklı başından beri esas Özerk Rojava’da idi şimdi de bütün gücüyle Özerk Rojava statüsünün sonlandırılması odaklı bir siyaset izlemektedir. Demek ki devletin içeride ve dışarıda Kürtlerin ve kazanımlarının yokluğu üzerinde kurulu siyasetini geride bırakması ve Kürtlerin içeride ve dışarıda kazanımlarıyla barışık hale gelmesi çözümün ilk halkasını oluşturur. Türk devletinin acilen Özerk Rojava siyasetini mevcut statüsünün tanınması odaklı değiştirmesi lazım. Böyle bir adım Kürt halkının olduğu kadar Türkiye halklarının da yararınadır. Kısacası Devletin Rojava’daki duruma göre Kuzey Kürdistan’da pozisyon alması yanlıştır ve çıkmaz sokak olacaktır.

Sonuç olarak; görülüyor ki devlet halen bekle-gör siyasetini izliyor ve şu ana kadar Kürt sorununun çözümünü gündemine almamış çünkü içeriden çok Özerk Rojava varlığı “halletme”ye odaklı siyaset izliyor. Devlet, Kürt siyasetinden “şunu yap, bunu yapma” şeklinde kabarık bir liste ile çok şey istiyor ama kendisi somut hiçbir adım atmıyor hatta sözle bile ne yapacağını belirtmiyor. Çünkü devlet halen neden değil sonuçlarla meşgul.

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Barış filozofu ile yol yürüyenler

Sonraki Haber

Sırda hakikat, hakikatte ilham; toplumsallığın eylemi

Sonraki Haber
Kürt siyasallaşması ve spor

Sırda hakikat, hakikatte ilham; toplumsallığın eylemi

SON HABERLER

Zulme Karşı Direnmek

Nasıl yaşanması gerektiğini bilmek

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

‘Rêber Apo’ya borçluyum’

‘Rêber Apo’ya borçluyum’

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

Cudi’yi korumak barışın gereği

Cudi’yi korumak barışın gereği

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

Kürt siyasallaşması ve spor

Sırda hakikat, hakikatte ilham; toplumsallığın eylemi

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

Çözüm süreci, içeriği ve dili

Çözüm süreci, içeriği ve dili

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

Barışın aması olmaz!

Barış filozofu ile yol yürüyenler

Yazar: Yeni Yaşam
19 Mayıs 2025

Yaralı çocuk için ambulans verilmedi

Yaralı çocuk için ambulans verilmedi

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır