Tutuklu HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu’nun duruşması bugün. Avukat Tuncer davayı anlattı
Yadigar Aygün/İstanbul
Ezilenlerin Sosyalist Partisi’ne (ESP) yönelik 8 Eylül 2020’de birçok kentte yapılan operasyonlarda aralarında Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu’nun da bulunduğu 17 siyasetçi, “örgüt üyesi oldukları” iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Silivri Kapalı Kampüs Cezaevi’nde tutuklu bulunan Şenoğlu, hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiası ile hazırlanana iddianame İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İlk duruşma bugün Çağlayan Adliyesi’nde saat 14.00’de görülecek. HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu’nun avukatı Gülizar Tuncer davanın muhaliflere yönelik geliştirilen baskı politikalarının devamı niteliğinde olduğunu ve aynı şekilde dönemsel yargılamalarda görülen hukuksuzluğu, belirsizliği ve keyfiliği içerdiğini belirtti.
Hukuki dayanaktan yoksun
İtirafçı beyanıyla tutuklanan Şenoğlu’nun avukatı Gülizar Tuncer, her zamanki gibi hiçbir somut delil, bilgi ve belge olmadan Şenoğlu’nun tutuklandığına dikkat çekti. Davanın hukuka aykırı olduğunun altını çizen Tuncer, “Deniz kod adlı Ender Yalçın isimli itirafçının beyanlarına dayanılarak ve bu kişiye müvekkille ilgili fotoğraf gösterilerek usule aykırı biçimde yapılan ve sırf bu nedenle de hukuken geçerliliği olmayan teşhis tutanağında yer alan ‘ESP yöneticilerinden olması sebebiyle bu şahsın MLKP terör örgütü yöneticilerinden olabileceğini düşünüyorum. Bu örgüt mensubunun eylem ve faaliyetleri ile ilgili başkaca herhangi bir bilgim bulunmamaktadır’ ifadesine dayanılarak tutuklama kararı verildi. Polisin Ender Yalçın’ı yönlendirdiği açıkça görülen ifadede dahi itirafçı konumundaki şahıs müvekkille ilgili hiçbir somut veriye dayanmadan, sadece yorum yaparak suçlamada bulunuyor. Bu ifadeler kolluğun yanıltıcı bilgilendirme ve suçlamalarına dayanmakta olup, zoraki biçimde yasal bir parti olan ESP ile MLKP arasında bağ kurulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu yapılırken de itirafçı tanık somut bir bilgilendirmede bulunamadan, müvekkilin eylem ve faaliyetleriyle ilgili bilgi sahibi olmadığını söyleyerek, örgütle bağlantı noktasında da yalnızca ‘olabileceğini düşünüyorum’ gibi bir varsayımla hareket etmektedir. Açık, somut, görgüye dayalı gerçek bilgi içermeyen bu anlatıma itibar edilmesi mümkün olmadığı gibi kendisini kurtarmak için başkalarını suçlayan ve ifadelerine asla itibar edilmemesi gereken bir itirafçının bile müvekkil hakkında diyecek söz bulamaması önemlidir. Başkaca bir iddianın olmadığı ve cenaze törenlerine katılmaktan ibaret suçlamaların yer aldığı iddianamenin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, hukukla bir alakasının olmadığı aşikardır. Dosyayı incelediğimizde tutuklama kararının dosyanın kapsamı ve delil durumuyla bağdaşmayan hukuka aykırı nitelikte bir karar olduğu ve Şenoğlu’nun derhal serbest bırakılması gerekliliği açıktır” dedi.
Mesnetsiz suçlamalar
Tuncer, Şenoğlu’nun daha önce de örgüt üyeliği suçlamasıyla TCK’nin 314/2. maddesine muhalefet ettiği gerekçesiyle, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmakta olduğunu, aynı suçlamalarla ve sırf ortaya yeni bir itirafçı beyanı daha çıktı diye yeni bir dava açılmasının mükerrer yargılama anlamına geldiğini belirtti.
Ayrıca Şenoğlu’nun yeni tutuklandığı dosyanın soruşturmasını yürüten savcılık makamının tüm şüpheliler hakkında iddianame hazırlayarak İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığını, ancak mahkemenin dava sanıklarının başkaca mahkemelerde davalarının olduğu gerekçesiyle bu dosyalarla birleştirilmek üzere iddianamenin iadesine karar verdiğini ve diğer sanıklarla ilgili olarak halen devam etmekte olan dosyalarıyla birleştirme işleminin yapıldığını belirterek, yalnızca Sedat Şenoğlu hakkında birleştirme yapılmadığını belirtti.
Talepler reddediliyor
Tuncer, Şenoğlu’yla ilgili olarak dosyalarının birleştirilmesi için başvuru yaptıklarını ama “UYAP’ta sistemsel hata” oluştuğu belirtilerek defalarca kez denenmesine rağmen birleştirilme yapılmadığını belirtti. Dolayısıyla, Şenoğlu hakkında devam etmekte olan dosyası da dahil olmak üzere, bugüne kadar 5 ayrı iddianame düzenlenmiş olduğunu belirterek bunun anlaşılmaz, garip, saçma bir durum olduğunu söyledi.
Ayrıca Şenoğlu dışındaki diğer şüphelilerden bir kısmıyla ilgili olarak dosyaların gönderildiği illerdeki mahkemelerde yargılamalara başlanarak tahliye kararları verildiğini belirterek, Şenoğlu’yla ilgili olarak da defalarca kez tahliye talebinde bulunduklarını ve tutukluluk incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep ettiklerini ancak ilgili mahkemece tüm taleplerinin reddedildiğini ifade etti.
Dava hakkında
Deniz kod adlı Ender Yalçın isimli itirafçının beyanlarına dayanılarak ESP yönelik 8 Eylül’de birçok kentte yapılan operasyonlar sonucu aralarında HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu’nun da bulunduğu 17 siyasetçi, 11 Eylül’de çıkarıldıkları mahkemece “örgüt üyesi oldukları” iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yine Şenoğlu hakkında 2015 yılında yaşamını yitiren Şirin Öter ve Yeliz Erbay’ın cenaze törenleri, 5 Ekim 2015 yılında Kobane’de yaşamını yitiren Suphi Nejat Ağırnaslı’nın ölümünün birinci yıldönümünde Boğaziçi Üniversitesi kampüsünde yapılan anmaya katılmak, Dersim’de yaşamını yitiren İrfan Gerçek’in 5 Eylül 2018 yılında yapılan cenaze törenine katılması suç olarak değerlendirildi. Bahse konu suçlamalara basında çıkan haberler delil olarak gösterildi. Şenoğlu’nun gözaltında olduğu süre içinde emniyetin verdiği yemekleri yememesi “örgütsel tavır” olarak iddianamede değerlendirildi. Ayrıca iddianamede Şenoğlu’nun emniyette susma hakkını kullanıp ifade vermemesi de “örgütsel tavır” olarak suçlama konusu yapıldı.