DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, devlet ve iktidarın da Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrısın önemli muhataplarından olduğunu belirterek, ‘Bu fırsata çok hızlı bir biçimde bir takım yasal çerçevelerle somut adımlarla yanıt vermek gerekiyor ki kaygılar ve endişeler ortadan kalksın’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin genel merkezinde devam eden Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ve toplantıda tartışılan “Yol Haritası”na ilişkin basın toplantısı düzendi.
Ayşegül Doğan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı sonrasında tüm parti kurullarının toplantı haline geçtiğini ve bu toplantıların daha da süreceğinin bilgisini paylaştı.
Çağrının tüm dünyada yankılandığını söyleyen Ayşegül Doğan, çağrının yanında ve arkasında olduklarını belirten Ayşegül Doğan, DEM Parti olarak memnuniyet verici bir şekilde görev, sorumluluk ve inisiyastif almaya hazır olduklarını belirtti. Dünyanın birçok yerinden Abdullah Öcalan’ın çağrısına dönük açıklamalar geldiğini ifade eden Ayşegül Doğan, Kürt meselesinin yalnızca Türkiye ile sınırlı olmadığını kaydetti.
‘Çağrı hepimize’
Demokratik Toplum ve Barış çağrısının demokratik siyaset kanallarının açılmasına dönük olduğunu ifade eden Ayşegül Doğan, “O yüzden bu çağrı hepimize, o yüzden bu çağrı herkese. Ve bu çağrının öznesi yalnızca bu ülkede yaşayanlar değil bu ülke dışında yaşayıp ülkede demokratikleşme, barış umudu ve hayali için mücadele edenler ve bunun için bedel ödeyenler içindir de aynı zamanda.
Ayşegül Doğan’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Bu açıklamanın muhatabı bu nedenle demokrasi, çözüm ve barıştan yana olan herkes
Elbette iktidar ve devlettir. Sayın Öcalan’ın çağrısı son derece açık, son derece yalın, son derece sadece bir biçimde ifade edilmiş. Daha önce yine burada konuşmuştuk, Urfa Milletvekilimiz Ömer Öcalan İmralı adasına gidip geldikten sonra kamuoyu ile paylaştığımız mesajda da söylemiştik, üç satır gibi görünen bu üç cümle içinde çok şey barındırıyor demiştik. İşte bu sade ve yalın ve son derece açık, hiçbir tartışmaya mahal vermeyecek kadar açık olan çağrıda da özetle çok şey olduğu gibi en başa çekeceğimiz çok önemli bir şey var. Kaçırılmaması gereken bir fırsat bu. Bu fırsat için önemli destek mesajları geldi.
Çok önemli fırsat
Şimdi artık hakikaten söylenen sözün gereklerini yapmanın tam da zamanı. Tüm bu açıklamalar içinde günlerdir tartışılan bir başka kritik tarihi açıklama daha var. Ne tartışılıyordu? Acaba Sayın Öcalan’dan bir çağrı gelirse Kandil buna uyar mı, uymaz mı, örgütü ne diyecek, öyle mi der böyle mi der? Ama şimdi PKK’den de bir açıklama geldi. Yani Sayın Öcalan’ın açıklamasından hemen sonrasından kendi kurduğu örgütten bir açıklama geldi. Tarihi önemde bir açıklama geldi. Ne dedi PKK ateşkes ilan etti tüm silahlı güçlerine. DEM Parti olarak bu açıklamayı çok memnuniyet verici bulduğumuzu ifade etmek isteriz. Bunun için çok önemli bir fırsattır.
İktidara çağrı
Bu açıklamanın da önemli bir adım olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve hiç lafı eğip bükmeden doğrudan söylemek durumundayım. Devlet ve iktidarın da söz konusu koşulların sağlanabilmesi için gerekeni yapması gerekiyor. DEM Parti olarak çağrı yapıyoruz. Hız önemli zamana yaymamak önemli. O nedenle yapılması gereken her şey bu Barış ve Demokratik Toplum Çağrısının hayata geçmesi için yapılmalıdır.
Meclis’e çağrı
Bunları öngörebilen bir siyasi parti olarak meclis zemini, parlamento ne yapabilir? En sık sorulan sorulardan biri de bu. Parlamento çok şey yapabilir. Yine buradan defaatle çağrılar yaptık. Eş Genel Başkanlarımız çağrılar yaptı. İlgili kurullarımız, zaman zaman Grup Başkanvekillerimiz ve Mecliste her defasında milletvekili arkadaşlarımız bu sorunların çözümü için Meclisin yapabileceklerinin altını çizdi. DEM Parti İmralı Heyeti ilk görüşmelere İmralı’da Sayın Öcalan’la görüştükten sonra parlamentodan başladı. Bu istişareler orada başladı ve orası adres gösterildi birçok kesim tarafından. Onlarca yıldır adres gösteriliyor ve olması gereken önemli zeminlerden biri. Ne yapmalıyız? Hepimizin ihtiyaç duyduğu hukuk, hak ve özgürlükler, demokrasi ve adalet düzeninin herkes için işlemesi. Yani demokratik hukuk ilkelerinin hayata geçmesi. İşte parlamento bunu sağlayabilecek bir zemin.
Yasal düzenlemeler yapılmalı
Kanayan bir yara var, açık bir yara bu sevgili arkadaşlar. Açık, kanayan, onlarca yıldır kanamakta olan bu yarayı açıkta bırakmamak gerekiyor. O yüzden de bu fırsata çok hızlı bir biçimde bir takım yasal çerçevelerle somut adımlarla yanıt vermek gerekiyor ki kaygılar ve endişeler ortadan kalksın. Riskleri ortadan kaldıracak olan bu sadeliğe aynı sadelikle yanıt vermektir. Böyle bir iradeyi ortaya koymak bunu da bir takım yasal düzenlemeler için değerlendirmektir.
Barış ihtimalini konuşuyoruz
Barışın ve çözümün olmazsa olmaz isimlerinden liderlik gücünden çok bahsettik. Yıllardır dedik ki çözümün ve barışın adresi Sayın Öcalan’dır esas muhataptır İmralı adasının kapılarını açın ve nelerin değişeceğini, nelerin değişme ihtimali olduğunu hep beraber görelim. Henüz kapılar tam açılmadan henüz Sayın Öcalan’ın fikirleri toplumla özgürce buluşmadan dahi Türkiye’de iklim değişmeye yüz tuttu. Hep beraber barış ihtimalini ve demokratik çözüm ihtimalini konuşuyoruz. Hep beraber onlarca yıldır süren bir savaşın son bulma ihtimalini konuşuyoruz. Kalıcı bir biçimde son bulma ihtimalini konuşuyoruz. Eşit özgür adil bir ülkede hep beraber kazanma ihtimalini konuşuyoruz. Çünkü barışın kaybedeni yok savaşın kazananı olmaz. O yüzden birlikte kazanmaya herkesi davet ediyoruz. Barış ve demokrasi hakkı hepimizin hakkıdır. Bu nedenle bu çağrı hepimize hepimiz sorumluluk hissetmeliyiz.
Gönüllü körlük
Hepimizin yapabilecekleri var öyle yaparsak böyle mi olur bunun altında bu çıkar, kapalı kapılar ardında acaba bir takım pazarlıklar mı oluyor bu pazarlıkların sebebi bu sistemi bu rejimi kalıcı hale getirmek mi kandırıyorlar mı kanacaklar mı tartışmaları gönüllü bir körlük olabilir ancak. Tüm Türkiye kamuoyuna DEM Parti olarak bir daha sesleniyoruz. Farklı bir pencereden bakalım ezberleri bozalım. Gönüllülüğü savaşın sona ermesi için devreye koyalım buna gönül indirelim. Çünkü asıl yapılması gereken budur bu gönüllü körlükten vazgeçmek bu siyasi çıkar çerçevesinden uzak durmaktır. Bunlar toplumu aldatan yıllardır sürdürülen yöntemlerdir. Bunlar kazandırmadı Türkiye’ye kaybettirdi. Daha fazla zaman kaybetmeden hep birlikte kazanalım.
101 Merkezde halk buluşması
8 Mart’ta kadınlarla buluşturmaya hazırlanıyoruz. Bu sabah Kadın Meclisi Sözcümüz de açıklama yaptı ve bu çağrıyı kadınlar olarak güçlü bir biçimde sahiplendiğimizi buradan ifade etti. 21 Mart geliyor, Newroz geliyor. Newroz’a da bu coşkuyla, bu umutla hazırlanıyoruz. Yani DEM Parti olarak önümüzdeki günlerde yeniden sahaya iniyoruz. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı halk buluşmaları yapacağız. Tam 101 merkezde, İzmir’den Şırnak’a, Hakkari’den Manisa’ya, Trabzon’dan Ankara’ya İstanbul’a her yere uzanmaya çalışacağız. Herkese anlatmaya çalışacağız. Neyi anlatacağız, barışı anlatacağız. Niye anlatacağız, çünkü birlikte inşa etmemiz gereken bir yeni döneme giriyoruz. Hepimiz için yeni bir sayfa açılıyor. Aralanan bu kapıdan, açılan bu sayfayı birlikte dolduralım, birlikte yazalım. Herkesin yapabilecekleri olduğu gibi hepimiz şunu hep aklımızda tutarak yapmalıyız.
Barış elimizden kayıp gitmesin
Bugün uzatılan bu eli öylesine bir kavrayalım ki; avuçlarımızdan kayıp gitmesini engelleyecek bir şekilde sımsıkı tutmak hepimizin yurttaşlık görevidir. O nedenle çağrıyı, barış ihtimaline en uzak kesimlere bile bıkmadan ve usanmadan anlatmaya çalışacağız. Onların kaygılarını gidermeye çalışacağız. Dünden daha büyük bir kararlılıkla, dünden daha büyük bir umutla, daha büyük bir coşkuyla. Çünkü kendimize güveniyoruz, tecrübemize güveniyoruz, bunu başarabileceğimize inanıyoruz. Kürt sorununun demokratik çözümü için destek veren, bunun için bedel ödeyen, bu çözüme omuz veren herkesin bu yolda tereddütsüz bir biçimde yürüyeceğinden de hiçbir şekilde kuşku duymuyoruz. Kürt sorununun çözümü demek, Türkiye’nin demokratikleşmesi demektir. Bu birbirinden ayrılmaz bağlarla iç içe geçmiş iki meseleyi çözmek konusunda biz kararlıyız aynı irade ve kararlılığın tüm muhataplar tüm toplum ve taraflar açısından da ortaya konulması gerekiyor.
‘Buradan bir şey çıkmaz’ yaklaşımını göstermek yerine, ‘buradan bir şey çıksın, bu bir sürece evrilsin’ diye yapılması gerekenleri paylaştık. Bizim bu konuda bir yol haritamız hep vardı. Bizim programımız zaten bunun üzerine kurulu. Türkiye nasıl demokratikleşir ve Kürt meselesi nasıl çözülür? Neden ikisi birbirinden ayrılamaz, neden Kürt meselesi çözülmezse Türkiye demokratikleşemez?
Bahçeli Demirtaş görüşmesi
Partiler arası diyalog, liderler arası diyalog, bizim bugüne kadar zaten savunduğumuz şeyler. Dolayısıyla bu diyalog ve temas memnuniyet verici bir şey. Olsun, ama düşünün hapishane koşullarından bahsediyoruz. Teyit ediyorum bu arada bu görüşmeleri. Bunu bekliyorsunuz, çünkü hem Demirtaş’la yapılan görüşmeyi, hem Ahmet Türk ile yapılan görüşmeyi teyit ediyorum. Ayıca içerde olmaması gereken siyasetçiler bugün içerideler hala. İçerde olmaması gereken gazeteciler hapiste. İçerde olmaması gereken yazarlar hapiste. İçerde olmaması gereken aktivistler hapiste. O kadar çok ki. Belediye eşbaşkanları hapiste. Hasta tutsaklar var hapiste. İleri yaşta ama hala içerde tutulan tutsaklar var hapiste. Cezaevi Gözlem ve İdare Kurulları’nın uyguladığı bir zulüm var hapishanelerde süren. Bunlar olmaması gereken şeyler. Yeni bir dönemden bahsediyorsak, yeni bir sayfadan bahsediyorsak ki biz buna inanıyoruz, evet yeni bir dönem başlıyor tüm Türkiye halkları için ve Ortadoğu halkları için. Bu yeni dönemi daha da kıymetlendirecek olan şey, insanların özgürce konuşabildikleri, örgütlenebildikleri, görüşlerini ifade etmekten çekinmedikleri ve gönüllülüklerini, aidiyetlerini arttırabilecekleri duyguları yaratabilecek uygulamalardır.”
Kaynak: MA