Meclis’te düzenlenen toplantıda kkonuşan Beritan GüneşMeclis çatısı altındaki istismara dikkat çekerek, ‘Meclisten çıkan bu fotoğrafın aslında toplumsal çürümenin boyutlarını bize bir kez daha gösterdi’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş, Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) kapsamında Meclis lokantasında çalıştırılan çocukların cinsel saldırıya uğraması ve istismar edilmelerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Meclis’te düzenlenen toplantıda Beritan Güneş, “Meclisten çıkan bu fotoğrafın aslında toplumsal çürümenin boyutlarını bize bir kez daha gösterdi” dedi.
Beritan Güneş, Meclis gibi temsili bir yerde çocuklara yönelik işlerin kabul edilemez olduğunu ifade ederek şunları belirtti:
“Meclisten çıkan bu fotoğrafın aslında toplumun ve toplumsal çürümenin boyutlarını bize bir kez daha gösterdiğine vurgu yapmak istiyoruz. Bu sebeple Meclisin dahi çocuklar için güvenilir bir alan olmaktan çıkmış olmasının bizler için çoktan alarmı çaldırdığına ve çocuklara yönelik artan suçların hem toplumda, hem Mecliste, hem okullarda, her yerde incelenmesi ve araştırılması gerektiğine bunun önüne geçecek politikaların iktidar tarafından ivedilikle atılması gerektiğine dair düşüncelerimizi her fırsatta ifade ediyoruz. Özellikle İnsan Hakları Haftası olması sebebiyle çocuklara yönelik artan suçlardan ve toplumsal alanlar içerisinde belki de hiç duymadığımız bilmediğimiz çocukların her gün yeniden istismarla, tacizle ve suçlarla karşılaştıkları bir atmosferden ne yazık ki bahsetmemiz gerekiyor. Bununla yüzleşmemiz gerekiyor. Bu yüzleşmenin ardından sahici politikalar inşa etmemiz gerekiyor.
Toplumsal şiddetin çözümü için Barış ve Demokratik Toplum
Sayın Abdullah Öcalan yapmış olduğu çağrıda onu dinleyen herkesin toplumsal şiddetin önünde durması ve bununla mücadele etmesi gerektiğini, yürütülen barış sürecinin ikinci aşamasında demokratik toplumun inşasında topluma ilişkin problemlerin çözülmesinin ana hedef olduğunu ve buna dair çalışmaların yapılacağını ifade etti. Toplumda hem kadına yönelik şiddetin hem çocuğa yönelik şiddetin artmış olmasının da ne kadar üzüntü verdiğini ifade etti. Bizler bu tespitin, toplumda artan şiddetin, kadını ve çocuğa hedef olan şiddetin boyutlarının ulaşmış olduğu yer itibariyle çözülmesi gereken ve Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin de bu çözüme giden en gerçekçi yol haritası olduğunu ve bu haritanın hayata geçmesi için, toplumun barışa ve demokratik topluma kavuşabilmesi için hem DEM Parti Çocuk Komisyonu olarak hem DEM Parti olarak çalışmalarımızı sürdüreceğimizi ve hedefimizin tüm toplum ve çocuklar için barış içerisinde bir dünya demokratik bir toplum inşası olduğunu da bir kez daha ifade etmek istiyorum”
DEM Parti Colemêrg Milletvekili Onur Düşünmez ise Meclis’te kurulan “Çocukların Suça Sürüklenmesini Araştırma Komisyonunu” işaret ederek, “Komisyon çalışmalarında sadece raporlama faaliyetleri yapıp ya da Narin Güran Komisyonu’nda olduğu gibi raporun hala yayınlanmadığı bir komisyon şekline dönüştürülüp şekli bir komisyon çalışması yürütmeyi kabul etmediğimizi buradan peşinen beyan edelim” diye konuştu.
2019 yılında polisler Salih Bahar ve Soner Gündoğdu’nun gözaltında uyguladığı “işkence” sonrası intihara sürüklendiği iddia edilen Onur Yaser Can davası, Yargıtay’ın bozma kararının ardından İstanbul 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlandı. Duruşmaya Can’ın yakınları ve avukatlar katıldı.
Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, davanın “basit bir evrak hatası” olarak gösterilmeye çalışıldığını belirterek, abisinin ölümüne neden olan işkence sürecinin üzerinin örtüldüğünü söyledi. Ezgi Can, yıllarca ortaya çıkarılan delillerin Yargıtay tarafından “hiçe sayıldığını” ifade etti.
Avukat Mehmet Ümit Erdem ise mahkemenin önceki kararında direnmesini talep etti. Savcılık ise Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasını istedi.
Mahkeme, Yargıtay kararına uydu ve sanıklar hakkında “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek” suçlarıyla ilgili suç duyurusu yapılmasına hükmetti. İşkence ve intihara sürükleme iddialarıyla ilgili suç duyurusu talebi ise reddedildi.
İstanbul 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 2019’da iki polis memurunu 6 yıl 5 ay 15’er gün hapis cezasına çarptırmıştı. Yargıtay, “resmî belgede sahtecilik” suçunu onarken; “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek” suçundan verilen cezayı bozmuştu.
Kaynak: MA
