• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
21 Aralık 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Mustafa Durmuş

Demokrasi ve Barış Perspektifinden 2026 Bütçesi

2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin Analizi (6)

21 Aralık 2025 Pazar - 11:57
Kategori: Mustafa Durmuş, Yazarlar
Otokrasiden çıkış dersleri

Demokrasi, özgür ve adil seçimlerin yapılabildiği ve insanların sandıktan seçtikleri tarafından yönetildikleri bir rejim olarak tanımlanıyor. Bu tanım, seçme ve seçilme hakkı dışında, kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı, özgür medya, ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ve sendikal hakların varlığı gibi unsurları da içeriyor.

Böylece demokrasi seçimleri aşan bir olgu olduğundan, günümüzde artık temsili parlamenter demokrasi de tartışılıyor ve yerine “müzakereci demokrasi” ve “yerinden-katılımcı demokrasi” gibi alternatifler kullanılıyor.

Bu tür kavramlar, daha fazla bütçe şeffaflığı gerektirir ancak aynı zamanda sadece temsilcilerinin değil, toplumun daha geniş kesimlerinin de doğrudan katılabileceği müzakereler için alanların varlığını da gerekli kılar.

Temsili demokrasi, sağcı popülist ve otoriter güçlerin önünü açmak yerine yeniden canlandırılabilir mi? Herkesin yararına çalışan temsili demokratik hükümetlerle ilgili olan sosyal sözleşme hayata geçirilebilir mi? Bir toplum, birinin kazancı bir başkasının kaybı anlamına gelen “sıfır toplamlı” bir dünya görüşüyle parçalanmaktan kaçınabilir mi?

Teorik olarak bunları gerçekleştirebilmek mümkün. Yani kamu maliyesini ve hükümet bütçelerini yeniden tasarlamak, bu tür bir demokratik yenilenmenin anahtarı olabilir. (1)

Bütçe sürecinin demokratikleşmesi

Bütçe politikalarının adaletçi olmasını gerektiren bir yaklaşım, bütçe süreçlerinin demokratikleştirilmesini gerektirir. Bu konuda üç şey yapılmalıdır:

İlk olarak, temsili demokrasi ve hesap verebilirlik kurumlarını içeren liberal demokrasi kurumları güçlendirilmelidir. İkinci olarak, bütçelerdeki değiş tokuşlar hakkında müzakere için daha iyi koşullar yaratılmalıdır (daha fazla şeffaflık, daha iyi muhakeme vb.). Üçüncü olarak, kapsayıcı olan ve halkın politika ve bütçeleri şu anda olduğundan daha sık ve doğrudan etkilemesine olanak tanıyan “temsil siyaseti ötesi” ve katılım ve müzakere alanları oluşturulmalıdır. 

Temsili demokrasi ve hesap verebilirlik kurumlarını içeren liberal demokrasi kurumlarının güçlendirilmesi

Mali hesap verebilirliğin temelini oluşturan siyasal çerçeve olan liberal demokrasi tehdit altında olduğunda, mali hesap verebilirliğin geleceği de tehlikededir. Nitekim günümüzde halkın çıkarlarını temsil etmesi ve yürütmeyi dengelemesi gereken temel kurumlar Türkiye’de yetersizdir. Örneğin, bazı durumlarda yasama organları bütçeleri etkin bir şekilde değiştiremez veya yürütmenin uygulama sırasında onaylanmış bütçeye sadık kalmasını sağlayamıyor.

Ayrıca, Meclis’teki yasa yapıcılar seçmenlerinin çıkarlarını temsil etmekten ziyade kendi çıkarlarını, ait oldukları siyasal partilerin taleplerini gözetiyor ve/veya belli sermaye kesimlerinin çıkarlarını koruyor. Bütçe denetimi yapma yetkisine sahip bir kuruluş olan Sayıştay denetim raporları üretiyor ancak bunların bazıları niteliksiz. Nitelikli olanları çoğu ise göz ardı ediliyor. Kısaca, yöneticiler kanunları çiğneyebiliyor ve mali düzenlemeleri görmezden gelebiliyorlar.

Devlet bütçesinin demokratikleştirilmesine odaklanan bir gündem, öncelikle bu temel kurumların görevlerini yerine getirebilmeleri için iyileştirmeler yapmalıdır. Ayrıca demokratik kurumların güçlendirilmesi düşünüldüğünde, siyasi partiler gibi diğer liberal demokrasi kurumlarının da demokratikleştirilmesi gerekir. Çünkü nihayetinde tüm çağdaş demokrasiler, yurttaş temsili amacıyla siyasi partilere dayalıdır. Bu partilerin bütçe politikaları üzerinde etkiye sahip olduklarına inanılır.

Bütçelerdeki değiş tokuşlar konusundaki müzakereler için daha iyi koşulların yaratılması

Liberal temsili demokrasi, şeffaflık ve kamu kurumlarının yanı sıra daha geniş halk yığınları tarafından anlamlı müzakereyi teşvik eden bir kültür veya uygulamalar dizisi olmadan sağlıklı işleyemez.

Bu nedenle kamu maliyesinin demokratikleştirilmesi, şeffaflığın derinleştirilmesine ve özellikle bütçedeki en zor değiş tokuşlar (mübadele) üzerinde müzakerelerin teşvik edilmesine sürekli vurgu yapılmasını gerektirir.

Bu müzakerelerin anlamlı olabilmesi için yurttaşların erişilebilir ve kullanıcı dostu bütçe verilerine ihtiyacı vardır ama aynı zamanda hükümetin almak istediği (veya bütçe uygulamasında ortaya çıkan zorlukların üstesinden gelmek için almış olduğu) kararlar için nitelikli anlatım bilgilerine ve kamusal gerekçelere ihtiyaç duyulur. (2)

Hem devlet kurumlarını hem de halkı kamusal gerekçeleri sunmaya, savunmaya ve tartışmaya teşvik etmek, yurttaşlar arasında ve yurttaşlar ile devlet arasında demokrasiyi tanımlaması gereken güven ve karşılıklı saygının merkezinde yer alır. Dolayısıyla bu gündem, bütçe belgelerinin ve bilgilerinin kalitesinin iyileştirilmesi ve bu belgelerin ve bunların içerdiği kararların nasıl tartışıldığı ile ilgilidir.

Kapsayıcı nitelikte halk bütçeleri

Birçok yurttaş en azından kendilerini özel olarak ilgilendiren alanlarda, günlük yönetsel işlere daha anlamlı bir şekilde katılmak ister.  Karar vermeyi kamu kurumlarına veya seçilmiş temsilcilere bırakmakla yetinmez.

Bütçelerin demokratikleştirilmesi, halkın uygulamayı izleyebilmesinin yanı sıra, öncelik (tercih) belirleme üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olabileceği yeni alanlar yaratma ihtiyacına da işaret eder.

Yerel meclisler

Uygulamada katılımcı bütçeleme, yurttaş meclisleri ve kitlesel kaynak kullanımı gibi yollar aracılığıyla, kamuoyunu karar alma alanlarına çekmek için geniş çapta çeşitli girişimlerde bulunulur. (3) Bu mekanizmalar karar alma süreçlerine yeni sesler getirebilir.

Demokrasi güçlü kamu kurumlarının varlığını gerektirir ancak güçlü bir kamu sektörü yeterli ve adil vergilendirme ile var olur: eğitimin, ulaşımın, sağlık hizmetlerinin ve diğer temel ihtiyaçların fonlanması gerekir.

İktidarlar genelde sermaye kesiminden daha az vergi aldığından, toplumu nitelikli eğitimden, altyapıdan mahrum ederler ve yurttaşları diğer birçok ülke ile kıyaslandığında daha zayıf bir sosyal sözleşmeyle baş başa bırakırlar.

Bu durum her sosyal sınıftan ve her gelir grubundan aileler için bir sorun teşkil etmekle birlikte, kentsel, kırsal ve banliyölerdeki yoksul topluluklar (özellikle de göreli olarak daha yoksul etnik kesimler ve kimlikler) için bilhassa zehirleyici bir nitelik taşır. Zenginler ise sadece kendilerinin erişebildiği ayrıştırılmış sistemler oluştururlar.

Demokrasi perspektifinden bütçelemenin zorlukları

  • Kararların gerçekten demokratik olması halinde, her zaman nesnel olarak iyi ve adil kararlar olacağına inanmak istense de durum her zaman böyle olmayabilir.

Örneğin çoğunluk, savunmasız kesimler için sosyal faydaları azaltan politikaları seçerek, demokrasinin değeri ile eşitliğin değeri arasında bir çatışma yaratabilir. Daha büyük bütçelerde demokratik katılımın kapsamını ve niteliğini belirlemek, özellikle kararların teknik karmaşıklığı arttıkça, daha da zorlaşabilir

  • Halkın doğrudan katılımını teşvik etmek, yurttaş odaklı süreçler ile yasama organı gibi temsili kurumlar tarafından yönetilen süreçler arasında yetki çatışmasına yol açabilir.

Geleneksel seçim kurumlarının yanı sıra alternatif müzakere alanları oluşturulduktan sonra, yurttaş çıkarlarını temsil etmek için kimin daha meşru yetkiye sahip olduğu her zaman açık değildir. Katılımcı alanlar yeni sesler getirebilir ancak başkalarını dışlayabilir veya sorumsuz davranışları teşvik edebilir.

Barış Perspektifinden Devlet Bütçesi

Dünyanın çok çalkantılı bir dönemden geçtiği bilinen bir gerçek.  Öyle ki bugün, 1980’lerden bu yana hiç olmadığı kadar çok insan silahlı çatışmalarda hayatını kaybediyor. Aktif savaşların sayısı tarihsel olarak çok yüksek seviyede.

Bu savaşların etkileri askeri alanın çok ötesine uzanıyor: ölümlerin yanı sıra, milyonlarca insan yerinden ediliyor, gıda ve enerji üretimi sekteye uğruyor, doğa tahrip ediliyor, iklim değişikliği ile mücadele programları ve kalkınmaya yönelik sosyoekonomik çabalar bir kenara itiliyor. Öncelik, başta ABD ve Avrupa’da olmak üzere, silah sanayine ve askeri harcamalara veriliyor.

Diğer yandan son 75 yılda 145 ülkede yaşanan 115 çatışmaya ait verileri kullanan bir makale savaşların ekonomilerde derin ve kalıcı izler bıraktığını, savaşların başlamasının ardından üretim, yatırım ve ticaretteki büyük ve kalıcı düşüşlerin olduğunu belgeliyor ve 10 yıl sonra bile toparlanma belirtisi görülmediğini ortaya koyuyor. Devlet gelirleri dibe vururken, harcamalar sabit kalıyor ve bu da iktidarları enflasyonist finansmana ve kısa vadeli borçlara bağımlılığa zorluyor. Bulgular, savaşın gerçek maliyetinin savaş alanının çok ötesine uzandığını ve gelecek yıllar için mali ve parasal istikrarı yeniden şekillendirdiğini gösteriyor. (4)

Barış güçlü bir sosyal alt yapıdır

Oysa barış, tıpkı demokrasi gibi, sadece bir hedef değil, diğer tüm hedeflerin temeli ve bunların alt yapısı olarak işlev görür. Kuşkusuz iyi tasarlanmış içermeci, ekolojik kalkınma müdahaleleri de barışı güçlendirir. Bu yüzden de barış olmadan, kalıcı ve kapsayıcı bir sosyoekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi imkansızdır.

Keza barışın olmadığı yerlerde sürdürülebilirlik her alanda tehlikeye girer. Çatışmalar başta yatırımlar olmak üzere, ekonomik faaliyetleri aksatır, sağlık sistemlerini tahrip eder ve eğitime büyük darbe vurur. Toplumsal güveni ve demokratik kurumları zayıflatır.

Bu nedenle de Türkiye’de bir yılı aşkın bir süredir ağır aksak yürütülmekte olan “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasıyla, hızlandırılmalı ve bu süreç 2026 yılı bütçesi dahil olmak üzere bundan sonraki bütçelerde gerektiği gibi yer almalı, barışı güçlendirmeye, militarizmi ve savaşları önlemeye dönük ödeneklerde ciddi artışlar sağlanmalıdır.

Oysa 2026 yılı bütçesinde barışın izlerine rastlamak mümkün değil. Çünkü kaynakların önemli bir kısmı iç ve dış güvenliği sağlamak adı altında otoriterleşmeye ve savaşa ayrılmış durumda.

Bu tür harcamalar, toplam bütçe ödenekleri içindeki yüzde 12,32’lik bir pay ile en yüksek üçüncü harcamayı oluşturuyor. Yani seneye toplanacak olan her 100 TL’lik vergi gelirinin 16 TL’den fazlası güvenlik harcamaları için harcanacaktır. Eğitim, sağlık, alt yapı, yoksullukla mücadele ve kalkınma gibi alanlardaki kaynak yetersizliği düşünüldüğünde güvenlik harcamalarının nasıl bir sosyal maliyete neden olduğu ortadadır.

Devam edecek…

Anahtar sözcükler: 2026 Bütçesi, Barış, Barış ve Demokratik Toplum Süreci, Demokrasi.

Dip notlar:

  • https://internationalbudget.org/fiscal-futures-putting-the-public-back-into-public-finance (6 Şubat 2019).
  • https://internationalbudget.org/wp-content/uploads/assessing-the-quality-of-reasons-in-government-budget-documents-ibp-2018.pdf (Ekim 2018).
  • Bak: F. Peonidis Democracy as Popular Sovereignty. Lanham, Md.: Rowman & Littlefield, 2013; H. Landemore, “Inclusive Constitution-Making: The Icelandic Experiment,” Journal of Political Philosophy, 23(2): 166-91. (2015).
  • https://www.nakedcapitalism.com/2025/11/the-lasting-economic-scars-of-war.html (4 Kasım 2025).
PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Danimarka’da 400 yıllık mektup dönemi sona eriyor

Sonraki Haber

YÖK’ten açıklama: Üniversite eğitimini 3 yıla indirmek için çalışıyoruz

Sonraki Haber
YÖK’ten açıklama: Üniversite eğitimini 3 yıla indirmek için çalışıyoruz

YÖK'ten açıklama: Üniversite eğitimini 3 yıla indirmek için çalışıyoruz

SON HABERLER

Ronak Zamani, Manaslu Zirvesi’ne tırmanan ilk Kürt kadın oldu

Ronak Zamani, Manaslu Zirvesi’ne tırmanan ilk Kürt kadın oldu

Yazar: Bedri Adanır
21 Aralık 2025

İmralı Heyeti, CHP ve EMEP’le yarın görüşecek

İmralı Heyeti, CHP ve EMEP’le yarın görüşecek

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
21 Aralık 2025

Selim Sadak yoğun bakıma alındı

Selim Sadak yoğun bakıma alındı

Yazar: Bedri Adanır
21 Aralık 2025

Irak istihbaratı ‘geniş çaplı saldırı’ iddialarını yalanladı

Irak istihbaratı ‘geniş çaplı saldırı’ iddialarını yalanladı

Yazar: Bedri Adanır
21 Aralık 2025

Ukrayna istihbaratı: Rusya, Baltık ülkelerine saldırı planlarını öne çekti

Ukrayna istihbaratı: Rusya, Baltık ülkelerine saldırı planlarını öne çekti

Yazar: Bedri Adanır
21 Aralık 2025

YÖK’ten açıklama: Üniversite eğitimini 3 yıla indirmek için çalışıyoruz

YÖK’ten açıklama: Üniversite eğitimini 3 yıla indirmek için çalışıyoruz

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
21 Aralık 2025

Otokrasiden çıkış dersleri

Demokrasi ve Barış Perspektifinden 2026 Bütçesi

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
21 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır