Öcalan’ın işaret ettiği 1921 Anayasası’nın demokrasiye kapı araladığını vurgulayan Hukukçu Kanar, ‘Atanan kayyumlar, Türkiye’nin acil bir şekilde 1921 Anayasası’nı da aşan bir anayasaya ihtiyacı olduğunu gösteriyor’ dedi.
Hukukçu Ercan Kanar, Öcalan’ın 1921 Anayasası’ndaki adem-i merkeziyetçilik ve şura yönetimi ile “Türkiye halkı” kavramını önemsediğini ifade etti. Kanar, son kayyum atamalarında yola çıkarak günümüz koşullarında 1921 Anayasasını da aşan daha demokratik bir anayasaya acil ihtiyaç olduğunu söyledi. 1921 Anayasası yapılış, hazırlanış ve kabul ediliş yönünden Osmanlı-Türk anayasacılık sürecinin içerisinde bulunan tek demokratik anayasa olduğunu belirten Kanar, “Buna Teşkilat-ı Esasiye Kanunu denir.
1921 Anayasası mecliste çok taraflı tartışmalar sonucu kabul edildi ve oylandı. Bu açıdan demokratik bir anayasadır. Bu anayasanın esas özelliği ise Türkiye halkları kavramını kullanmasıdır. 1924 Anayasası da Mustafa Kemal’in tayin ettiği bir komisyon tarafından hazırlanıp yürürlüğe girdi. Dolayısıyla demokratik değildi. Sonrasında gelen 1961 ve 12 Eylül Anayasaları da darbe anayasalarıydı” dedi.
‘Yerinden yönetim’
1921 Anayasası’nın temel özelliklerinden birisinin de merkeziyetçilikten çok adem-i merkeziyetçiliği esas aldığının altını çizen Kanar, “Yani merkeziyetçilik istisnaidir esas olan, yerinden yönetimdir. Muhtariyettir. Esas itibariyle şuralar yönetimini düzenlemiştir. Yerinden yönetim ilkelerini düzenler. Orada vilayetler, kazalara kazalar da nahiyelere bölünmüştür. Vilayetler şuralar tarafından idare edilir. Yani şuraları kim seçecek? Halk seçecek. Vali yine merkezden atanacak. Valinin rolü şura ile merkezi yönetim arasında bir koordinasyon sağlamak işlevidir. Yani vilayetlerin manevi şahsiyeti ve idari özerkliği vardır” ifadelerini kullandı.
‘Şovenizm yoktu’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla gönderdiği mesajında 1921 Anayasası’na işaret etmesini de değerlendiren Kanar, “Öcalan’ın bahsettiği adem-i merkeziyetçilik ve şura yönetimine benzer bir yönetimin olması. Birde Türkiye halkı kavramına da önem veriyor. Yani yapılacak olan bir anayasanın şoven ve ırkçı kavramlardan arındırılmasını istiyor. Çünkü 1921 Anayasasında şovenizm yoktur. Türk halkı dememiş, Türkiye halkı demiştir. Öcalan bu noktalara işaret ediyor” şeklinde konuştu.
‘İradeye ipotek’
Yapılan kayyum atamalarına da değinen Kanar, bu kayyum atamalarıyla devletin savaş politikalarını devam ettireceğinin göstergesi olacağını söyledi. Son günlerde gündemde olan yargı reformu tartışmalarına ve Öcalan’ın avukatları ile yaptığı son görüşme içeriğine de dikkat çeken Kanar, “Belediyelere kayyum atamalarının yapılması Öcalan’ın ‘Çözümüne hazır olduğunu söylemesini ve devlete barış çağrısına’ devletin olumsuz bir adım attığını söyleyebiliriz. Bu kayyum atamaları halkın iradesine vahşi bir saldırıdır. Halkın iradesine ipotek konmasıdır.’dedi. Türkiye’nin Avrupa yerel yönetimler özerklik şartına taraf olan bir ülke olduğunu hatırlatan Kanar, kayyum atamalarının sadece seçme seçilme hakkının uluslararası hükümlerin değil, yerel yönetimlerin özerklik şartının da ihlal edildiğini vurguladı. Kanar, “AKP iktidarı çaresizlik içinde olduğu için hukuku tanımaz oldu. Şuan yaşanan da tam da budur” dedi. Kanar, son kayyum atamalarında yola çıkarak günümüz koşullarında 1921 Anayasasını da aşan demokratik bir anayasaya acil ihtiyaç olduğunu söyledi.
Naci Kaya–Barış Ceyhan/ İstanbul-MA