• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
6 Ağustos 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Demokratik Konfederalizm ve Rojava deneyimi

Abdullah Öcalan’ın Paradigması III

19 Haziran 2025 Perşembe - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Demokratik Konfederalizm ve Rojava deneyimi

Rojava, Abdullah Öcalan’ın demokratik modernite paradigmasının yaşayan laboratuvarı olarak değerlendirilebilir. Bu deneyim, Ortadoğu’da sadece bir direniş modeli değil; aynı zamanda devletsiz, eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaşamın alternatif örneği olarak ortaya çıkmıştır

Mehmet Kaya

Rojava’da inşa edilen özyönetim modeli, Abdullah Öcalan’ın düşünsel dönüşümünün sahadaki karşılığıdır. Bu model, ulus-devlet dışında bir siyasal örgütlenmenin mümkün olduğunu göstermeye çalışan bir yaşayan paradigma olarak şekillenmiştir. Ulus-devletin dışında ve ona karşı örgütlenmiş bu deneyim, yalnızca siyasal bir modelleme değil; aynı zamanda toplumsal, kültürel ve etik bir yaşam biçiminin inşasıdır. Abdullah Öcalan’ın “demokratik modernite” çerçevesinde geliştirdiği paradigma, yalnızca bir düşünce sistematiği olarak kalmamış; 2012’den itibaren Rojava’da fiilen uygulanmaya başlanmıştır. Bu uygulama, klasik anlamda bir devlet kurmayı hedeflemeksizin, komünal yaşamı, özyönetimi ve toplumsal örgütlülüğü esas alan bir inşa süreci olarak ortaya çıkmıştır. Rojava, böylece  bir siyasal alan değil, paradigmanın mekânı ve imkânı haline gelmiştir.

Rojava: Bir imkân

2011’de Suriye’de başlayan iç savaşın yarattığı siyasal boşluk, Kürt hareketi açısından tarihsel bir imkâna dönüşmüştür. Rojava’daki Kürtler, Demokratik Birlik Partisi (PYD) öncülüğünde, Suriye devletiyle ya da herhangi bir dış güçle doğrudan çatışmaya girmeksizin kendi özyönetimlerini kurmaya yönelmişlerdir. Bu süreçte, Abdullah Öcalan’ın demokratik konfederalizm paradigması yalnızca ilkesel bir dayanak değil, aynı zamanda pratik bir rehber işlevi görmüştür. Rojava’daki model, klasik devlet inşasının aksine, halkın doğrudan katılımına, yerel örgütlülüğe ve karar alma süreçlerinin tabana yayılmasına dayanır. Siyasal boşluk, yalnızca bir yönetim krizi değil; aynı zamanda alternatif bir toplumsal tahayyülün zemini olarak değerlendirilmiştir.

Yerellik, çoğulculuk, özyönetim

Demokratik konfederalizm, ulus-devlet modeline karşı geliştirilmiş bir siyasal örgütlenme biçimidir. Paradigmanın temel dayanakları şunlardır:

Yerel demokrasi: Merkeziyetçiliğe karşı, kararların yerelden alınması ve uygulama gücünün tabanda olması.

Toplumsal ekoloji: Doğayla uyumlu, ihtiyaç temelli ve sürdürülebilir bir yaşam ekonomisi.

Kadın özgürlüğü: Cinsiyet eşitliği değil, kadın özgürlükçülüğü temelinde kurulan bir toplumsal dönüşüm.

Bu ilkeler, Rojava’da inşa edilen halk meclisleri, komünler, kooperatifler ve toplumsal akademiler aracılığıyla kurumsallaştırılmaya çalışılmıştır. Etnik, dini ve cinsiyet temelli tüm toplumsal kesimlerin yerel meclislerde temsil edilmesi sağlanmış; siyasal çoğulculuk yalnızca bir katılım aracı değil, ulus-devletçi tekçilik mantığının aşılması açısından da stratejik bir unsur hâline getirilmiştir.

Kadın özgürlüğü

Rojava deneyimini benzersiz kılan temel özelliklerden biri, kadın özgürlüğünün yapısal bir ilke olarak uygulanmasıdır. Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği “kadın özgürlük ideolojisi” ve Jineoloji (kadın bilimi) yaklaşımı, yalnızca teorik bir çerçeve değil, aynı zamanda devrimci pratiğin yönlendirici ilkesi olmuştur. Her mecliste ve kurumda eşbaşkanlık sistemi benimsenmiş; kadınların siyasal temsili kurumsallaştırılmıştır. Kadın Savunma Birlikleri, kadınların sadece siyasal alanda değil, özsavunma alanında da öznelleştiği bir zemin sunmuştur. Kadın akademileri, toplumsal cinsiyet bilincini yaygınlaştırmakla kalmamış; ataerkil zihniyetin çözülmesine yönelik uzun erimli pedagojik bir süreci başlatmıştır. Bu yaklaşım, klasik sol ve ulusal kurtuluş hareketlerinde genellikle ikincil düzeyde kalan kadın meselesini, paradigmanın kurucu sütunu hâline getirir. Rojava devrimi, bir anlamda kadın devrimi olarak tanımlanabilir.

Komünal ekonomi ve özyönetim

Rojava’da uygulanan ekonomik model, kapitalist piyasa ilişkilerinden ve devletçi merkezileşmeden mümkün olduğunca uzak durmayı hedeflemiştir. Yerel üretimi, kooperatifleşmeyi ve kolektif paylaşımı esas alan bu model, topluluğun kendi ihtiyaçlarını komünal yapılar aracılığıyla karşılamasına odaklanmıştır.Bu yaklaşım, Abdullah Öcalan’ın “devletçi sosyalizm” eleştirisiyle doğrudan bağlantılıdır. Sosyalizmin devletle özdeşleştirilmesinin, özgürlükçü bir toplumsal yapıyı engellediğini savunan paradigmanın Rojava’daki uygulaması, ekonomik alanı da özgürleştirme perspektifiyle yeniden düzenlemeye çalışmıştır.

Karar alma süreçlerinin yerel komünler ve halk meclisleri aracılığıyla yürütülmesi, “iktidarsız siyaset” fikrinin somut zeminini oluşturur. Buradaki amaç, devleti taklit eden bir aygıt kurmak değil; toplumu kendi kendisini yönetebilecek duruma getirmektir.

Krizler, çelişkiler ve sınırlar

Rojava deneyimi yalnızca başarılarla örülü değildir. İç savaş koşulları, uluslararası ambargo, kaynak kıtlığı, dış müdahaleler ve sürekli savaş durumu; özyönetim modelinin uygulanmasını ciddi biçimde zorlamıştır. Özellikle güvenlik tehdidi altındaki alanlarda, yürütme yetkilerinin merkezileştiği, karar alma süreçlerinin daraldığı ve bazı kurumların “de facto” bir devlet aygıtına evrildiği gözlemlenmiştir. Bu durum, paradigmanın ilkesel yönleriyle pratik arasındaki gerilimleri su yüzüne çıkarmıştır. Bazı alanlarda özsavunma zorunluluğu, kararların askeri önceliklerle alınmasına neden olmuş; bu da siyasal katılım mekanizmalarını sınırlamıştır. Ancak tüm bu sınır ve çelişkilere rağmen, deneyimin radikal doğası ve yenilikçi karakteri korunmaya çalışılmıştır.

Yaşayan bir paradigma

Rojava, Abdullah Öcalan’ın demokratik modernite paradigmasının yaşayan laboratuvarı olarak değerlendirilebilir. Bu deneyim, Ortadoğu’da sadece bir direniş modeli değil; aynı zamanda devletsiz, eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaşamın alternatif örneği olarak ortaya çıkmıştır. Rojava, paradigmanın bir ütopya olmadığını, sınırlı koşullarda dahi hayata geçirilebilecek siyasal ve toplumsal bir inşa süreci olduğunu göstermektedir. Kuramın pratiğe dönüşmesi, düşünsel dönüşümün maddi karşılığını oluşturmakta; bu yönüyle de paradigmanın evrensel geçerliliğine dair güçlü bir örnek sunmaktadır.

Bakur’un sınavı

Bir sonraki ve son yazıda, bu paradigmanın Türkiye’de –özellikle Kürt nüfusun yoğun yaşadığı bölgelerde– nasıl karşılandığını, neden bu modelin devlet aklı açısından yapısal bir tehdit olarak kodlandığını ve Bakur’daki deneyimin yaşadığı krizleri ele alacağım. Rojava’daki uygulama, yalnızca teorik bir ilkenin hayata geçmesi değil; aynı zamanda Bakur’daki tıkanıklıkların anlaşılması ve aşılması için bir aynaya dönüşmüştür.

Düşünsel dönüşüm ve eleştirel aşma

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Ortadoğu’nun kadrolu günahkârları: Kürtler

Sonraki Haber

Çok kültürlülük zenginliktir

Sonraki Haber
Gelenekten yararlanmak

Çok kültürlülük zenginliktir

SON HABERLER

Tetwan’da ‘Barış ve Demokratik Toplum Yürüyüşü’

Tetwan’da ‘Barış ve Demokratik Toplum Yürüyüşü’

Yazar: Yeni Yaşam
6 Ağustos 2025

Mazlum Abdi: Biz Suriyeliyiz, biz çözeriz

Mazlum Abdi: Biz Suriyeliyiz, biz çözeriz

Yazar: Yeni Yaşam
6 Ağustos 2025

Dar ve dönemsel çıkarlara takılmamak…

Sorgulanan an tarihte gizlidir

Yazar: Yeni Yaşam
6 Ağustos 2025

Ortak metin vaatleri ve 3. Yol

Merkezi mi? Adem-i merkezi mi?

Yazar: Yeni Yaşam
6 Ağustos 2025

Eşit yurttaşlık Kürt sorununu çözer mi?

Eşit yurttaşlık Kürt sorununu çözer mi?

Yazar: Yeni Yaşam
6 Ağustos 2025

Toplumsal dönüşümde Kürt kimliği ve demokrasi

Toplumsal dönüşümde Kürt kimliği ve demokrasi

Yazar: Yeni Yaşam
6 Ağustos 2025

Topluma ait olanı topluma kazandırmak

Topluma ait olanı topluma kazandırmak

Yazar: Yeni Yaşam
6 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır