Demokratik siyaset geliştikçe kadın devrimi kültürleşecek, bu kültür yeşerdikçe hakikat sesine kavuşacaktır. Demokratik siyaset aynı zamanda yalan diline karşı kadının sesi ve dili olan hakikatin açığa çıkarılması oluyor
Afşin Aybar
Önder Apo’nun 27 Şubat’ta yaptığı ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ndan sonra demokratik siyaset dönemin stratejisi olarak belirlendi. Stratejik değişiklik, zihniyet değişikliğini dolayısıyla yeni bir program çerçevesinde kendini yeniden örgütlemeyi ifade eder. Bu örgütlenmenin adı demokratik toplumdur. Strateji ve programla değişen gerçeklik kendisini öncelikle dil ile yansıtır. Demokratik siyasetin dili kuşkusuz çağımızın dili olan savaş, nefret, öfke, karşıtlık, komplo ve ötekileştirme dilinin karşısında gelişecek olan bir dildir. Bu ise savaş çığırtkanlığına karşı barışın ve çözümün dili olmaktır. Dolayısıyla demokratik siyasetin özü olan barış ve çözüm dili tam da zamanımızın tıkanmış olan nefes borularını açacak olan çözüm yaklaşımıdır.
Dil, insanlar arasında bir anlaşma aracıdır. Ayrıca kendini anlatmanın, ifadeye kavuşturmanın, yaşanmışlıkları hikayeler yoluyla gelecek nesillere aktarmanın yapıcı ve oluşturucu unsurudur. Ancak daha sonraları karşıtlığın, köleleştirmenin, kötülüğün ve yalanın aracı oldu. Demokratik siyaset tam da bu noktada bu çirkinleşmiş dili değiştirmenin; güzelliğin, doğruluğun, iyiliğin dili yapmanın mücadele stratejisi oluyor. Kuşkusuz bunu geliştirmek için anı anına düşünme, anlaksal, bütünlüklü, yaratıcı olmayı gerektiriyor. Yapıcı, bütüncül, oluşturucu bir dil için bir zihniyet ve yaşam tarzı gerekiyor. Yani söylemeden önce iyi düşünen, ifade ederken güzel dile getiren ve yaparken de doğru eyleyen olmak gerekiyor. Söz, anlamla bütünleştiğinde kutsal olur bu da sözünü pratikleştirmeyle gerçekleşir. Yani söylediğini yapan olunduğunda konuşma anlam bulur.
Düşünce yaşamla bütünleştikçe zihniyet haline gelir. Bu zihniyeti oluşturan sıfatlar ise politik olmak, güzel ahlak sahibi olmak, alternatif geliştirmek, yaratıcı olmak, barış ve çözüm dilini geliştirmek, komünü örgütlemek ve onu eyleme geçirmektir. Siyasetin en iyisi ve sonuç alıcı olanı demokratik siyasettir. Çünkü toplumu esas alır ve toplum için olan bir siyasettir. Görevi ise varlık ve özgürlük için çalışmak, eğitim, kültür, ekolojiye dayalı ekonomi, dil ve tarihi geliştirmektir. Kısacası mevcut sorunlara çözüm geliştiren, ortak akıl ile hareket eden etik politikadır. Bunlar geliştirildikçe demokratik siyaset yapıyoruz diyebiliriz. Kısacası sözün kıstası pratiktir.
Demokratik siyasetin öncülüğünü ise özgürleşen kadın yapıyor. Önder APO kadın devrimi için ‘kadın devrimi gül devrimidir’ belirlemesini yapmıştı. Bu söz güzelliği, sadeliği, estetiği, farklılık içinde birliği tarif eder gibidir. Yaşadığımız çağın en dinamik gücü kadınlardır çünkü en fazla sömürüye maruz kalan, mağdur olan en önemlisi de özgürlüğe ihtiyaç duyan kesimdir. Dolayısıyla demokratik toplum inşasında kadınlar öncülüğünde gelişen özgürlük mücadelesi aynı zamanda öze dönüşü, varlık olma bilincini ifade ediyor. Kadınlar, tarihten günümüze toplumu yaratan, yapan, üreten, geliştiren, güzelleştiren olmuşlardır. Neolitik kalıntılar bunun somut ifadesidir. Kendisi bir varlık olarak farkına varınca yani anlam kazanınca ilk yaptığı şey topluma faydalı işler yapmak olmuştur. Güzel ahlakın, doğru sözün ve iyi bir pratiğin sahibi olmuştur. Toplumsal gelişme, değişim-dönüşüm bu eksende gelişmiştir. Kadın, kendisi oldukça yaratım sahibi olmuş ve topluma öncülük yapmıştır. Özgürlüğü de bu esas üzerinden gerçekleşmiştir. Dolayısıyla özgürlük, bütünlükte aranmalıdır.
Bu anlamda toplumda var olan bütünlük parçalanıp erkek egemenliğinin zorbalık yoluyla kadının eve kapatılması ve köleleştirilmesi gelişmeye başlayınca kadın-erkek arasındaki yarılma da başlamış oldu. Burada hakim olan ise yalana dayalı zorbalık, zulüm ve kölelik oldu yani çirkin ve kötü bir yaşam egemen hale geldi. Zihinlerimize empoze edilen bu yaşam tek yolmuş gibi kanıksanmaktadır. Yarılmış olan toplumu özgür kadın öncülüğünde ahlaki-politik temelde bütünleştirme demokratik siyasetin temel görevi olmaktadır. Bu da Önderliğimizin ifade ettiği gibi ‘Kadın Devrimi’ ile somutlaşacaktır.
Demokratik siyaset geliştikçe kadın devrimi kültürleşecek, bu kültür yeşerdikçe hakikat sesine kavuşacaktır. Demokratik siyaset aynı zamanda yalan diline karşı kadının sesi ve dili olan hakikatin açığa çıkarılması oluyor. Her stratejinin yürütülmesinde başvurduğu taktikleri de vardır. Demokratik siyaset stratejisinin taktiği de bütüncül hukuk olmaktadır. Hukuk, silahın ve şiddetin yerine sözün ve siyasetin konuşmasını, dile kavuşmasını sağladığı oranda anlamlı olacaktır. Tam bir ifade ve örgütlenme özgürlüğü sağlandığında, farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü hukuki temelli bir demokratik entegrasyon başarıldığında demokratik siyasetin önü açılmış olur. O zaman dili doğru olan örgütler, sözü güzel kuran ikna eder, iyi konuşan etik ve estetik işler yapar. Demokratik siyaset buna adaydır. Çünkü onun dili, özgür yaşama çağıran kadının dilidir.