• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
28 Temmuz 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Tevfik Kalkan

Demokratik siyasetin önü açılmıştır

28 Temmuz 2025 Pazartesi - 00:00
Kategori: Tevfik Kalkan, Yazarlar
Kürt siyasallaşması ve spor

Barış ve demokratik toplumun özgür gerillaları tarihine yakışır bir şekilde silahlarını yakarken aradan günler geçtiği halde konuşulmaya devam ediliyor. Mitik, tarihi, sosyolojik, siyasal… hemen her yönüyle değerlendirilecek şüphesiz. Sıradan bir seremoni yapılmıyor. Arkasında en az 52 yıllık bir tarih var. Emsalsiz direnişlerin, acıların, yoldaşlıkların, arayışların, hayallerin, belki de hepsinin toplamı olarak ifade edilebilecek inkâr edilen, imhaya tabi tutulmuş bir halkın çığlığı, kimlikleşmesi var. Bu töreni tarihi kılan, hafızalara kaydettiren, hüzün kadar umut veren yanı buradan geliyor. Sonu muhteşem oluyor. Ama yeni başlangıcı da. Büyük zorluklar içinde yol alsa da aydınlatılmış hakikat içinde yürümek ve başarmaktan başka şans tanımıyor hiçbirimize.

Evrenselleşen, bölgeselleşen bir Hareket gerçeği var artık. Kuruluşunda karşıtları için belki de sadece istihbari ve güvenlik değeri taşıyan bir Hareket 21. yüzyılın olayı haline geliyor. Kürt Halk Önderliği’nin her cümlesi ilgili olan olmayan her kesim tarafından didik didik ediliyor. “Dünyayı Sarsan On Gün”e sığmayan bir büyük tarihin oluşumunu öyle sıradan ele almak zaten pek mümkün değil.

Tutuculuk, anlamsızlığında boğmaya çalışan, halkı tartışma ve çözümlere paydaş yapmayan, sıradanlaştıran yaklaşımlar da var. Zihinsel hazırlık içinde olmama, mevcut haliyle başarılabileceğini sanma; belki en temel yanılgılarımızdan biri oluyor. Dönemin inşa gerçekliği ve ihtiyacı kavranmadan bu türden sorunların üstesinden gelmek zor.

Demokratik yönetim, demokratik çalışma, demokratik tartışmanın neresindeyiz? Dünyaya yetecek kadar bir düşünsel yoğunluk en açık şekilde toplumun hizmetine sunulduğu halde kendi toplumumuza yeterince yansıtmamak, topluma ve ilgili bütün kesimlere iletilememesi, tartışma zeminlerinin yeterli düzeyde oluşturulmaması ne anlam taşır?

Birçok yönüyle değerlendirilebilir bu durum. Şüphesiz değerlendirenler, eleştirenleri vardır ve olacaktır. Burada yalnızca iki temel hususa değinmekte yarar olduğu kanaatindeyim.

Bir; 2000’lere geldiğimizde Türk devlet sisteminin Kürtleri kendi içinde eritme gücü, asimile etme kapasitesi kalmamıştı artık. Kültür olarak Kürtlüğün kimlikleşmesi, ideolojik olarak varlık gerekçesi önemli oranda başarılmış ve kanıtlanmıştı. Tam da toplumsallaşmanın özgür biçimlerini oluşturmaya başladığımız aşamada yüzyıllık alışkanlıklar, toplumsal bünyedeki yoğun kabile ve aşiretçi yaklaşımlar, tarihsel sosyolojinin parçalayıcı karakteri ve daha birçok faktör bu oluşumu boşa çıkarmakla kalmadı, daha da kötüsü küresel hegemonik kültürün yoğun etkisinde bıraktı. Özgür Kürt toplumsallaşması önemli oranda sekteye uğradı. Önder Öcalan’ın esaret koşullarında bulunması nedeniyle özgür ve demokratik güçler ne yazık ki bunu engellemeye tam güç getiremedi.

Kürtlük olarak şüphesiz emsalsiz bir direniş sergilendi. Fakat 2005 yılı ile başlatılan yeni toplumsallaşma aşaması ne zihniyet ne de kurumlaşma olarak başlatılan bu aşamaya denk bir çalışmanın sahibi olamadı. Amansız dayatılan soykırım savaşına karşı zorunlu meşru müdafaa içinde ne kadar toplumsal sorun varsa Özgürlük Hareketi ve bileşenlerinin başına adeta yığdırıldı. Ağırlaşan ve yoğunlaşan her bir toplumsal sorun bir anlamda özgürlük eğilimini nefessiz bıraktı. Demokratik siyasetin yetersiz çabası çoğunlukla parlamento ve seçimler ile sınırlı kalınca bütün sorunlar ertelendi, gelecek yıllara bırakıldı. Üçüncü Yol’un hayati varlığı flulaştı. Çizgi muğlaklaştırılmaya çalışıldı. İçeride ve dışarıda belli ki aynı merkezlerden yönlendirilen propaganda ve siyasal çizgi dayatmaları demokratik siyaseti neredeyse iş yapamaz duruma getirdi. Bu görülüp de her defasında aşmaya çalışılınca hem kurumsal öncülük edememe hem de karşıtlarının amansız kuşatması altında varolanı koruma gibi bir tutumdan öteye gidemedi.

Siyaset statik hal alınca toplumsal bünyede giderek büyüyen açıklar meydana geldi ve bazen öyle oldu ki ne yapacağını bilemez hale düştü. Kurumsal daralma, bir anlamda siyaseten ve düşünsel olarak yetersizliğin sonucu olarak ortaya çıkıyor ve aşılamıyordu.

İki; Demokratik siyasetin içinde doğru bir şekilde değişimi, kendini yenilemeyi en basit haliyle ya hiç düşünmeyen ya da düşünse bile kendine göre bir pratikleşmeyi dayatan bir gerçeklik çoğunlukla var oldu ve bugüne gelindiğinde kendini biz çizgi halinde demokratik siyasetin kodlarına sirayet etmesini ve yönlendirmesini bildi. Demokratik siyasetin içinde kanımca bugün en önemli sorunlardan biri budur.

Denilebilir ki demokratik siyasetteki tecrübesizlik, yoğun tutuklamalar, sürgün edilmeler, katletmeler mevcut yönetim ve kadro gücünü önemli oranda işlevsizleştirmiştir. Doğrudur da. Devletin amacı da buydu zaten. Demokratik siyaseti hem yönetim hem de kadro gücünden yoksun bırakmak ve alanı başka tür eğilimlerin güçlenmesine zemin hazırlamak amacıyla boşaltmaktı. Buna karşın demokratik siyaseti zayıflatan en önemli husus, içinde demokratikleşmeyi yeterince yaşayamamasıdır. Bu sadece mevki, kariyer, siyasal çıkar ile açıklanabilecek bir durum değildir. Her dönemde ve her yerde olur bu tür anlayışlar ve kişilikler. Önemli olan demokratik kurum olmayı bilmek, demokratik işlevi olan çalışmaları yapabilme gücünü göstermektir.

Özellikle son on yılda yaşadıklarımız bunu bize bütün açıklıkla göstermiştir. Yapamadıklarımızın sonuçlarının dağ gibi karşımıza dikildiğini inkâr edemiyoruz. Haliyle yeni dönemde hem bunları aşmanın hem de inşanın gerektirdiği bütün çalışmalarıyla sorumlu kılınmış durumdayız.

Yeniden yapılanma olmayan, inşanın bütün boyutları, özellikle de demokratik siyasetin kuruluş ve yürütülüşünü inşa eden bir zihinsel ve pratik çabadır ihtiyaç duyulan. Öncekine benzer, onu aşmayan bir pratik düzeyin ortaya çıkaracağı sonuç sadece geçmişin tekrarından ibaret olmayacaktır, daha da vahimi klasik bir sol-sosyalizm, diğer bir ifadeyle ulus-devleti aşmayan bir yapılanma olacaktır ki bu asla tercih edilmeyen, özgürlük ve demokrasi emeline hizmet etmeyecek bir yaklaşım olur.

Demokratik tartışma, kararlaşma ve kurumlaşmanın bütün imkanları açılmıştır denilebilir. Arkada elli iki yılın belki de hiçbir halka kolay kolay nasip olmayacak mirası vardır. Yine çağın belki de en demokratik halk gerçeğine sahip olma gibi bir gerçekliğimiz vardır. Buna dayanarak bundan sonra neden daha iyisi ve daha doğrusu yapılmasın!

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Amed ve Dîlok’ta ‘halk buluşmaları’ düzenlendi

Sonraki Haber

Çözümün dolayımları ve özneleri

Sonraki Haber
Cizîr’de 32 yıldır yasaklı olan iki köy barajla suya gömülmek isteniyor

Çözümün dolayımları ve özneleri

SON HABERLER

Kadın yaşarsa dünya değişir; kastik katile karşı varoluş mücadelesi

Kadın yaşarsa dünya değişir; kastik katile karşı varoluş mücadelesi

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Zulme Karşı Direnmek

Yeni bir zaman duygusu

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Kürt dili Demokratik Toplumun dilidir

Kürt dili Demokratik Toplumun dilidir

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Rojava mutabakatı: Yeni-Osmanlıcılığın krizi

Milli Metamorfoz

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Yahya Orhan: Artık kendimiz için çalışacağız!

Ferhat Tepe: Kayıpsın dediler!..

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Dürzi halkına yönelik saldırılar: Mezhepçi şiddet mi, siyasi baskı mı?

Dürzi halkına yönelik saldırılar: Mezhepçi şiddet mi, siyasi baskı mı?

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Cizîr’de 32 yıldır yasaklı olan iki köy barajla suya gömülmek isteniyor

Çözümün dolayımları ve özneleri

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır