Özellikle demokratik toplum ve çoğulcu katılım bakımından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın dokuz maddede ortaya koyduğu demokratik toplum paradigması Suriye ve Ortadoğu’nun demokratikleştirilmesi bakımından oldukça önemlidir
Zana Deniz
Savaşların, katliamların ve kadın kırımının yaşandığı Ortadoğu coğrafyasında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik toplum paradigmasıyla yaşam yeniden inşa ediliyor. Bu bakımdan özellikle 27 Şubat tarihinde deklare ettiği “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” oldukça önemlidir.
Son dönemde Ortadoğu’da ulus devlet ve otoriter yapıların varlığı halkların bir arada yaşamına dönük en büyük tehdidi oluşturmaktadır. Özellikle 2011 yılında başlayan Arap baharı sonrası bölgedeki hegomonik güçlerin ve sömürgeci devletlerin Ortadoğu’ya müdahaleleri her geçen gün arttı.
2012 yılından itibaren çözüme kavuşturulamayan Suriye dosyası ve çatışmaların artarak devam ettiği Ortadoğu coğrafyasında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu demokratik toplum modeli atılan adımlarla Rojava devriminde yankı buldu.
Arap, Kürt, Süryani, Ermeni, Çerkez, Türkmen halkları Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın halkların bir arada yaşamını güçlendiren demokratik toplum paradigmasını benimseyerek kendilerini geliştirmeyi sürdürüyorlar.
Toplumun demokratikleştirilmesi
Kadın Özgürlükçü, Demokratik, Ekolojik paradigma, bölgedeki halklar ve toplumlar için de alternatif bir model oluşturdu. Bu durumun en somut örneği Şam’ın bütün baskılarına karşı çıkarak özerklik talep eden Dürzi halklarıdır.
Yüzyıllardır iktidarlar tarafından soykırım saldırılarıyla karşı karşıya kalan Dürzi toplumu, Rojava devrimini kendilerine örnek alarak Şam iktidarına karşı toplumsal özyönetimlerini inşa ederek demokratik toplum paradigmasıyla özsavunma ve eğitim konusunda kendi yönetimlerini inşa etmektedirler.
Demokratik toplum ve Rojava devrimi gerçekliği
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Demokratik Toplum paradigması, Ortadoğu’daki geleneksel otoriter yönetim kalıplarına karşı önemli bir alternatif sunmaktadır. Yerel demokrasi, kadın özgürlüğü ve çoğulculuk ilkeleri temelinde inşa edilen bu sistem, özellikle Rojava- Kuzey Doğu Suriye’de somut bir adıma dönüşmüştür.
Bu sistem içinde her inanç, halk grubu kendi özgünlüğünde örgütlenebilir. Demokratik, özgürlükçü, ekolojik kriterler etrafında birlikte yaşayabilir.
Demokratik toplum paradigmasının yaşama geçirildiği Rojava- Kuzey Doğu Suriye’de çoğulcu, demokratik katılımcı bir sistemle toplum kendi kendini örgütlüyor.
Son dönemde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde gerçekleştirdiği çağrıyla gündeme gelen ulus devlet sistemine karşı, demokratik toplum vurgusu bugün Rojava- Kuzey Doğu Suriye’de yönetimlerin toplumsallaşmasıyla kendini gösteriyor.
Rojava devrimi halkları da savunuyor
Aslında Rojava- Kuzey Doğu Suriye’de yaşama geçirilen demokratik toplum paradigması aynı zamanda halkların birlikte yaşaması için de muazzam bir örnek oluşturuyor. Özellikle eski BAAS rejiminin yıkılması ve HTŞ’nin iktidara gelmesi sonrası Şam, Latkiye, Tartus ve Humus’da Alevilere dönük saldırılardan etkilenenlere kapılarını açan Demokratik Özerk Yönetim, demokratik toplum paradigmasının önemini gözler önüne serdi.
Özellikle Kuzey Doğu Suriye- Rojava’da yaşama geçirilen ve bugün aslında toplumun demokratikleşmesi bakımından bütün Ortadoğu ve dünyada büyük öneme sahip olan bu paradigma dokuz temel ilkeden oluşmaktadır.
Demokratik toplum inşası
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı’da kaleme aldığı “Kürt Sorunu ve Demokratik Uygarlık Çözümü” kitabında özellikle bu maddelere dikkat çekilmektedir. Bu maddelerin önemini ve içeriğine bir kez daha göz atmak herkes bakımından yararlı olacaktır.
1- Demokratik Ulusta Özgür Birey-Yurttaş ve Demokratik Komün Yaşamı
2- Demokratik Ulusta Politik Yaşam ve Demokratik Özerklik
3- Demokratik Ulus ve Sosyal Yaşam
4- Demokratik Ulusta Özgür Eş Yaşam
5- Demokratik Ulus ve Ekonomik Özerklik
6- Demokratik Ulusun Hukuk Yapısı
7- Demokratik Ulus Kültürü
8- Demokratik Ulusun Öz Savunma Sistemi
9- Demokratik Ulus Diplomasisi
Özellikle demokratik toplum ve çoğulcu katılım bakımından bu maddeler her ne kadar önemli olsa da bu maddelerin yaşama geçirilmesi için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın barış için demokratik toplum çağrısının toplumun geniş kesimlerinde ete kemiğe dönüşmesi de bir o kadar önemlidir.
Bugün Rojava- Kuzey Doğu Suriye’de yaşama geçirilen demokratik toplum paradigması Ortadoğu halklarının kurtuluşu ve bir arada yaşamını örgütlemesi bakımından oldukça önemlidir.
Savaşların ve kaosun hüküm sürdüğü Ortadoğu’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın barış ve demokratik toplum çağrısı halklar tarafından benimsenirken, Suriye’de de bu çağrı kapsamında HTŞ iktidarı ve Özerk Yönetim arasında çeşitli adımlar atıldı.
Suriye ve Ortadoğu’da krizin çözümü demokratik toplumdur
Suriye’nin demokratikleştirilmesi noktasında çeşitli adımlar atan Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik toplum paradigmasında da ortaya çıkan eğitim ve öz savunmanın da yer aldığı dört mutabakat metninde Şam iktidarıyla uzlaşma sağladı.
Suriye’nin ve Ortadoğu’nun demokratikleştirilmesi noktasında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat tarihinde gerçekleştirdiği çağrı, on yıllardır süren kriz ve kaosun sona erdirilmesi bakımından önemlidir.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “barış ve demokratik toplum” çağrısı Ortadoğu’da ulus devlet ve bölge hegomonik güçlerin sömürgeci sistemlerine karşı toplumun demokratikleştirilerek yönetimlerde yerini almasıyla mümkün olacaktır.
Toplumun her kesimi demokratik toplum paradigmasında yer alan dokuz maddede kendini geliştirerek öz gücüne dayalı demokratik modernite paradigmasıyla inşa etmelidir.
Bugün Suriye başta olmak üzere Ortadoğu sahasında yaşayan halkların temel kurtuluşu toplumun demokratikleştirilerek, cinsiyet özgürlükçü ve ekolojik paradigmayla, yaşamın inşasında aktif rol oynamasıdır. Ancak bu şekilde yaşanan kriz ve kaostan kurtuluş sağlanabilir.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Ortadoğu’nun demokratikleştirilmesine ilişkin şu değerlendirmelerde bulunmuştur; “Demokratik ulus tüm boyutlarıyla Ortadoğu halklarına model olacak bir yeniden ulusal inşa deneyimi sunacaktır. Batı modernitesinin ajanlığı rolünü aşamayan ulus-devletlerin tarih ve kültür inkârcılığına karşı devrimci ve demokratik ulus Rönesans’ıyla yeni bir çağı, demokratik modernite çağının yükselişe geçişini başlatacaktır.”