• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
12 Kasım 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Dünya

Denis O’Hearn: Abdullah Öcalan’ın yeni analizi etkileyici

12 Kasım 2025 Çarşamba - 12:12
Kategori: Dünya, Manşet
Denis O’Hearn: Abdullah Öcalan’ın yeni analizi etkileyici

Amerikalı sosyolog Denis O’Hearn, IRA ve PKK’nin çözüm süreçlerine değinerek Abdullah Öcalan’ın analizlerinin etkileyici olduğunu ve serbest bırakılmasının hayati olduğunu belirtti

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrısıyla başlayan Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında PKK, fesih ve silahsızlanma kararı aldı. Kürt Özgürlük Hareketi, sürecin ikinci aşamasına geçildiğine işaret ederek 26 Ekim’de güçlerini “Medya Savunma Alanları’na” çektiğini duyurdu. Yaşanan gelişmelerle birlikte çatışmalı süreçlerin sonlandırılmasında dünyadaki farklı deneyimler de tartışılmaya başlandı. Bu örneklerin başında ise yakın zamanda İngiliz hükümetiyle çözüm masasına oturan İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) geliyor.
Türkiye’de yeniden gündeme gelen barış ve demokratik çözüm tartışmalarında da önemli bir referans noktası oluşturuyor. Nitekim Meclis’te kurulan Milli Birlik, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyeleri de 31 Ekim’de Kürt sorununun çözümüne dair çalışmaları kapsamında İrlanda’ya giderek bu süreci yerinde inceledi.
İrlanda ile Kürt hareketleri üzerine araştırmalar yürüten, “Yarım Kalmış Bir Şarkı: Bobby Sands ve Bir Kuşağı Ateşleyen Direniş” kitabının yazarı Amerikalı sosyolog Denis O’Hearn ile konuştuk. O’Hearn, IRA deneyiminin tarihsel arka planını, barış süreçlerinin temel dinamiklerini ve PKK’nin IRA deneyimi ile farklılık ve benzerliklerini MA’dan Hivda Çelebi’ye değerlendirdi.

IRA’nın çözüm deneyimi

IRA’nın silahlı mücadeleden barış sürecine geçişine dair konuşan Denis O’Hearn, “IRA’nın bakış açısından ateşkes için iki ana motivasyon vardı. Birincisi, bazılarının silahlı mücadelenin bir çıkmaza girdiğine dair değerlendirmesiydi. İngiliz ordusundaki kilit aktörler de IRA’yı yenemeyecekleri sonucuna varmışlardı. Öyleyse, strateji olarak silahlı mücadeleyi uzatmak, Kuzey İrlanda’daki topluluklara daha fazla zarar verirken, İngilizlerin çekilmesine ve birleşik sosyalist cumhuriyete doğru ilerlemesine hiçbir katkısı olmayacaktı. İkincisi, belki de daha da önemlisi, hareketin siyasi partisi Sinn Féin, 1980-1981 açlık grevlerini desteklemek için toplulukları harekete geçirdikten sonra önemli bir seçim başarısı elde etti. Yapılan bir değerlendirme—ki bu değerlendirme doğru çıktı—şuna işaret ediyordu: Silahlı imajdan vazgeçmek, partinin potansiyel destekçiler arasında daha fazla popülerlik kazanmasını sağlayacaktı. Bu destekçiler arasında, çoğunluğu Katolik olan ve daha ılımlı Sosyal Demokrat ve İşçi Partisi’ni (SDLP) destekleyen kuzey İrlandalı milliyetçiler, silahlı mücadeleye temkinli yaklaşanlar ve özellikle İrlanda’nın güneyindeki halk bulunuyordu. Sağlık, konut, eğitim ve İrlanda dili gibi konularda ilerici bir sosyal gündemi ilerletirken seçimlerde mücadele etmek gibi bir ‘siyasi’ strateji, 1980’lerden önce olmadığı şekilde mücadelede önemli bir unsur haline geldi. Mücadelede, IRA’nın lehine olan yeni gelişmeler olduğu için hareket içinde ateşkes konusunda neredeyse hiç oybirliği yoktu ve tabanın çoğu silahlı mücadelenin devamını destekliyordu. Ancak Londra’daki finans sektörüne yönelik saldırılar ve işgalci İngiliz ordusuna karşı, özellikle de İrlanda’nın kuzeyi ile güneyi arasındaki sınırda elde edilen yeni başarılar, IRA’nın bazı kesimlerinde iyimserliği artırdı. Aynı zamanda, küresel güneyin bazı bölgeleriyle, özellikle Latin Amerika ile uluslararası ilişkilerde iyileşme görüldü. Öte yandan, barış sürecini destekleyen liderlerin bir kısmı, ABD’deki, özellikle Demokrat Parti’deki güçlü politikacıların desteğiyle cesaretlendi. Küresel güneyi mücadelenin ortakları olarak görenler ile ABD’de ittifaklar kuranlar arasında önemli tartışmalar yaşandı” diye konuştu.

‘Siyasi çözüm kaçınılmazdı’

İngiltere için siyasi çözüm kaçınılmaz olduğunu belirten Denis O’Hearn, “İngiliz tarafı, Cumhuriyetçi taraftan belki de daha fazla bölünmüştü. Bir yandan, IRA’yı izole etmeyi amaçlayan 1985 İngiliz-İrlanda Anlaşması’na verdikleri destek ters tepmesine rağmen, Thatcher hükümetinin sertlik yanlısı destekçileri, İrlanda Cumhuriyetçiliğine herhangi bir taviz verilmesine karşı çıktılar. Bu anlaşma, ana akım milliyetçi SDLP’nin IRA/Sinn Féin’e siyasi bir alternatif olarak konumunu sağlamlaştırmayı amaçlıyordu, ancak açlık grevlerinin ardından Sinn Féin’e verilen siyasi desteğin artması bu politikayı uygulanamaz hale getirdi. İngiliz ordusu ve güvenlik kurumlarının kilit kesimleri IRA’yı yenemeyeceklerini kabul ettiler. 1990’da Thatcher hükümetinin düşüşü, barış anlaşmasını destekleyen İngiliz güvenlik kurumlarının unsurlarının IRA temsilcileriyle gizli görüşmeler yapmasının önünü açtı” diye konuştu.

Halk nasıl ikna oldu?

IRA’nın silahsızlanma sürecinde halkın nasıl ikna olduğuna dair konuşan Denis O’Hearn, “Genel olarak milliyetçi nüfus arasında, bir tür ‘savaş yorgunluğu’ vardı; bu durum ya ateşkese destek olarak ya da karşı çıkma konusunda heyecansızlık şeklinde kendini gösteriyordu. Hareket içinde ise muhtemelen en büyük engel, silahsızlanmaya yönelik güçlü bir karşıtlıktı. İnsanlar ne Britanya hükümetine ne de Kuzey İrlanda’daki Birlikçi (Unionist) devlete güvenilemeyeceğini düşünüyor ve bu nedenle silahların korunması gerektiğine inanıyordu. Britanya’nın tavizsiz tutumu, savaşın yeniden başlamak zorunda kalabileceği endişesini doğuruyordu. Ayrıca çoğunluğu Katolik olan birçok kişi milliyetçi nüfusun, 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında olduğu gibi saldırıya uğradığında silahlı savunmaya ihtiyaç duyacağını düşünüyordu. Bir anlamda, Cumhuriyetçi önderliğin, halk desteği ve güveni inşa etmede, etkili muhalefeti aşmada olduğu kadar başarılı olmadığı söylenebilir. Gerry Adams ve Martin Maguiness gibi liderler oldukça popülerdi. Bazı karşıt gruplar, örneğin resmi barış sürecine katılmayı reddeden grup ‘Gerçek IRA (Real IRA)’ ise taktiksel bir hata yaparak hareketten ayrıldı; çünkü ateşkese temkinli yaklaşan birçok ilerici üye, hareketten ayrılanlara güvenmektense önderliğe daha fazla güvenmeye devam ediyordu” diye belirtti.

Silahsızlanma süreçleri

PKK ve IRA’nın silahsızlanma süreçlerine değinen Denis O’Hearn şu ifadeleri kullandı: “Cumhuriyetçi Hareket içinde, IRA’nın PKK’nin televizyon önünde silahlarını yaktığı şekilde böylesine açık bir gösteri yapmasını sağlayacak düzeyde bir silahsızlanma desteği hiçbir zaman mevcut olmadı. Hareketin birçok üyesi ve destekçisi için bu tür bir adım, Britanya’ya boyun eğme veya bir yenilgi olarak görülebilirdi. Buna karşılık, İrlanda barış süreci, uzun ve gizli bir süreci gerektirdi; burada, Britanya ve ABD hükümetleri nezdinde güvenilir kabul edilen bir grup uluslararası gözlemci, IRA’nın silahlarının ‘kullanım dışına çıkarıldığı (‘imha edildi’ veya ‘teslim edildi’ gibi kelimeler kullanılamıyordu)’ gizli bir süreci gözlemleyebiliyordu. Sürecin gizliliği, Cumhuriyetçilerin Britanya ve Birlikçi taleplerine boyun eğmediklerine dair kamuya açık bir miti sürdürmelerine olanak sağlarken; barış sürecini destekleyen Britanyalı ve Birlikçi taraflar da IRA’yı silahsız bırakmaya zorladıklarını iddia edebiliyorlardı. Sonuç olarak, silahsızlanmanın pratik yönleri, barış sürecinde her iki tarafın da aşmak zorunda olduğu en zor engel olabilir” dedi.

‘Katılımcı demokrasiyi artırdılar’

“Abdullah Öcalan ve PKK, Kürt devleti kurma hedefinden demokratik konfederalizm anlayışına geçtikleri için iki hareket oldukça farklıdır” diyen Denis O’Hearn, “Sinn Féin’in seçim başarıları, hareketin İrlanda adasında daha fazla seçim temsili elde etmesine ve konut ve sağlık gibi konularda ılımlı ilerici bir sol gündemi birleştirmesine olanak sağladı. Nihai hedef hâlâ Birleşik İrlanda’yı kurmaktır. Sol ve cumhuriyetçi bir İrlanda cumhurbaşkanının seçilmesi de Birleşik İrlanda’nın daha erken gerçekleşebileceği yönünde iyimserliği artırdı. Yerel yönetim ve karşılıklı yardım örgütlerinin güçlendirilmesine yönelik önemli yerel hareketler olmuş olsa da bu hiç İrlanda cumhuriyetçi stratejisinin merkezi bir parçası olmamıştır; strateji hâlâ oldukça devlet merkezlidir. Bu nedenle Sinn Féin için merkezi sorun, popülerliği olan bir sol koalisyonu teşvik etmek ve ona katılmak, aynı zamanda o koalisyonun lideri olarak kalmaktır. Öte yandan, Kürt Hareketi’nin avantajı, ulusal iktidarı ele geçirmek veya ulusal seçimleri kazanmak zorunda kalmadan pratik yerel yönetimler inşa edebilmesidir. Aynı zamanda, Rojava’daki demokratik güçler, Meksika’daki Chiapas’taki Zapatista hareketiyle benzer şekilde, dünya genelindeki ilerici güçlere gerçek bir moral kaynağı sağlamıştır. Bunu, devlet iktidarını ele almak gibi bir zorunluluk olmadan yerel düzeyde gerçek katılımcı demokrasiyi artırarak başarmışlardır” diye belirtti.

Reformlar ve adımlar

Tutsakları serbest bırakılma ve reformlara dair konuşan Denis O’Hearn şu ifadeleri kullandı: “Tutsak bırakmalar, kritik öneme sahipti. Sinn Féin’in siyasi eylemlerinin temeli eski tutsaklara dayanıyordu. Tutsakların birçoğu sonradan seçilmiş görevler kazandı veya topluluk organizasyonlarına katıldı. İrlanda’nın güneyinde ‘kaçak’ durumunda olan IRA gönüllüleri evlerine dönebildi ve ister seçim siyaseti olsun ister taban düzeyinde kültürel ve ekonomik organizasyonlar olsun, toplumsal faaliyetlerde yer alabildi. Barış anlaşmasını ve barış sürecinin diğer yönlerini müzakere eden erkekler ve kadınlar büyük ölçüde eski tutsaklardı. Tutsakların bazıları, bombalama da dahil olmak üzere ciddi gerilla savaşları suçlarından hüküm giymişti. Silahsız siyasi eylemlere—ister seçimlerde ister toplum düzeyinde olsun—katıldıkça, silahlı mücadeleye olan bağlılıklarından uzaklaştılar. Sonraki on yıllarda ise silahlı mücadelede yer almamış veya hapse girmemiş yeni nesil aktivistler ortaya çıktı. Yine de bu genç aktivistler idealleri için çok şey vermiş olan bir önceki nesilden ilham aldılar. Türkiye’de verdiğim bir derste öğrencilerle birlikte F Tipi cezaevlerindeki Kürt siyasi tutsaklarla yazışmalar yaptık. Bu etkileşimlerden ve Kürt eski tutsaklarla konuşmalarım aracılığıyla, onların gençleri siyasi mücadeleye ve topluluk organizasyonlarına dahil etmede önemli bir rol oynayabileceğini biliyorum. Elbette, Türkiye’de birçok siyasi tutsak silahlı mücadeleye katıldığı için değil, sadece devlete karşı çıktıkları için içeride bulunuyor. Türkiye devletinin siyasi tutsakları serbest bırakması için çok şey gerekecek gibi görünüyor, çünkü onları bir siyasi tehdit olarak görüyor. Ama gerçek barışın gelmesi için bu gerekli bir adımdır.”

Güven inşası

Barış süreçlerinin ‘güven’ inşasına dair konuşan Denis O’Hearn, “IRA’yı destekleyenler açısından bakıldığında, İrlanda barış süreci büyük ölçüde güven inşasına dayanıyordu; ancak bu daha çok tabanın kendi liderliğine duyduğu güvenle ilgiliydi. Açık konuşmak gerekirse, birçok İrlandalının hiçbir zaman bir Britanya hükümetine gerçekten güvenebileceğini sanmıyorum. Hatta hareketin içinde, silahsızlanmayı desteklemeyen geniş kesimler vardı. Kimileri, belli bir ölçüde ‘silahlı zaferin’ —daha iyi bir ifade bulamadığım için böyle diyorum— hâlâ mümkün olduğuna inanıyor; kimileri ise Britanya devleti ve polis güçlerine duyulan güvensizlik nedeniyle IRA’nın belli bir savunma kapasitesini koruması gerektiğini düşünüyordu. Bu nedenle IRA içindeki tartışmaların önemi çok büyüktü. Örgüt önderliği, bu iç tartışmalar aracılığıyla tabanla yeterli bir güven bağı kurmayı başardı ve böylece kararlarını kabul ettirebildi. Arabulucular ve uluslararası gözlemciler, özellikle milliyetçi ya da cumhuriyetçi kesimlerde belli bir güven duygusu oluşturdu. Örneğin, barış görüşmelerine başkanlık eden eski ABD Senatörü George Mitchell, cumhuriyetçi kesimde güveni artırırken; Silahsızlanmayı Denetleme Uluslararası Bağımsız Komisyonu Başkanı Kanadalı General John de Chastelain gibi isimler, Birlikçileri ve Britanyalıları silahsızlanmanın gerçekten gerçekleştiğine ikna etti. Tüm bu süreçlerin sonucunda, 1998’deki Belfast ya da Hayırlı Cuma Anlaşması büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Bu noktadan sonra barış sürecine yönelik muhalefet, her iki tarafta da oldukça marjinal kaldı” diye belirtti.

‘İnşayı sahiplenmek gerekiyor’

Abdullah Öcalan’ın cezaevinde geliştirdiği politik inşasına dair konuşan Denis O’Hearn, “Öcalan’ın yerel özerklik, yönetişim ve her düzeyde kadın katılımını içeren katılımcı demokrasi anlayışını geliştirmedeki büyük etkisini düşünürsek… İmralı’daki tecridine rağmen, Türkiye ve Kürdistan gerçekliği üzerine böylesine derinlemesine düşünebilmesi ve katılımcı demokrasiye dair yeni bir analiz inşa edebilmesi gerçekten etkileyici, hatta dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir durum olabilir. Türkiye’deki durumu sınırlı ölçüde gözlemleyebilmiş olsam da Öcalan’ın yazdıklarını da dikkate alarak şunu söyleyebilirim: Kürt halkı için, özellikle kadın aktivistler için en kritik adım, kendi önderlik becerilerine ve özyönetim potansiyellerine güven duymaları. Öcalan’ın demokratik konfederalizmin kurumlarını inşa etme çağrısını sahiplenmeleri gerekiyor. Elbette, Öcalan’ın serbest bırakılması hayati bir mesele. Ancak Kürt aktivistlerin, kendi kendilerini yönetme kapasitelerine olan güvenlerini de güçlendirmeleri şart” dedi.

Kaynak: Hîvda Çelebi / MA

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İran’da Bahai kadına gözaltı

Sonraki Haber

İmamoğlu: İddianame yalanlardan ibarettir

Sonraki Haber
İmamoğlu: İddianame yalanlardan ibarettir

İmamoğlu: İddianame yalanlardan ibarettir

SON HABERLER

Otokrasiden çıkış dersleri

‘Barış’ ve ‘demokrasi’: Ekonomik ve sosyal kalkınmanın alt yapısı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Kasım 2025

Gazeteci Erkılınç hakkında tahliye kararı

Gazeteci Erkılınç hakkında tahliye kararı

Yazar: Heval Elçi
12 Kasım 2025

Kütahya’da 5.4 büyüklüğünde deprem

Akdeniz’de deprem

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Kasım 2025

DEM Parti’den ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Atölyesi’

DEM Parti’den ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Atölyesi’

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
12 Kasım 2025

İmamoğlu: İddianame yalanlardan ibarettir

İmamoğlu: İddianame yalanlardan ibarettir

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Kasım 2025

Denis O’Hearn: Abdullah Öcalan’ın yeni analizi etkileyici

Denis O’Hearn: Abdullah Öcalan’ın yeni analizi etkileyici

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
12 Kasım 2025

İran’da Bahai kadına gözaltı

İran’da Bahai kadına gözaltı

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
12 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır