6 Şubattan sonra 23 Nisan günü İstanbul’da yaşanan deprem beklenen büyük depremin alarm zili olarak depreme hazır mıyız sorusunu bir kez daha alevlendirdi. Halk depreme hazırlık kapsamında toplandığı söylenen vergilerin nerede olduğunu soruyor
1999 Marmara Depremi’nin ardından Türkiye’de “deprem vergisi” adı altında toplanmaya başlanan gelirler, aradan geçen çeyrek asra rağmen hâlâ şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde yönetilemiyor.
1999’da “geçici” denilen Özel İletişim Vergisi (ÖİV) ile başlayan deprem vergisi 2004’te kalıcı hale getirildi. O günden bugüne yurttaşlardan 145 milyar liradan fazla deprem vergisi toplandı. Fakat her büyük depremde olduğu gibi 6 Şubat 2023’te de halk enkaz altında yalnız bırakıldı. İletişim kesildi, arama-kurtarma gecikti, devlet kurumları saatlerce ortada yoktu. Sermayeye milyarlar akarken, kamunun asli görevleri yine yerine getirilmedi. 6 Şubattan sonra 23 Nisan günü İstanbul’da yaşanan deprem beklenen büyük depremin alarm zili olarak depreme hazır mıyız sorusunu bir kez daha alevlendirdi. Halk depreme hazırlık kapsamında toplandığı söylenen vergilerin nerede olduğunu soruyor.
26 yılda 145 milyar TL
ÖİV, 1999 Marmara Depremi sonrası telefon görüşmeleri, SMS ve internet kullanımı üzerinden alınmaya başlandı. 2004’te kalıcı hale geldi. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre 1999’dan 2025’in ilk çeyreğine kadar toplam 145 milyar TL ÖİV tahsil edildi. Bu rakamın içinde, sadece 2023 depremi sonrası ilk 12 ayda toplanan 27 milyar lira da var.
Ancak bu kaynakların nerelere harcandığı belirsiz. 2004 öncesi ÖİV doğrudan afet konutlarına yönlendirilirken, yasa değişikliğiyle birlikte tüm gelir genel bütçeye aktarılmaya başlandı. Böylece depremle ilgisi olmayan harcamalarda kullanılması mümkün hale geldi. Şeffaflık tamamen ortadan kalktı.
İletişim neden hâlâ çöküyor?
6 Şubat depremlerinde milyonlarca kişi saatler boyunca yakınlarına ulaşamadı. İletişim şirketleri açıklama bile yapmadı. Aynı sorun Tokat merkezli son depremde de yaşandı. Oysa bu durum yeni değil. 1999’dan beri her büyük depremde GSM altyapısı çöktü.
Toplanan milyarlarca liraya rağmen bu alana herhangi bir yapısal yatırım yapılmadı. Telekom firmaları özelleştirildikten sonra altyapı yatırımları şirketlerin kâr planlarına bağlandı. Ne BTK ne AFAD bu konuda bir kamusal zorunluluk dayatmadı. Deprem vergisiyle yurttaşlar yük altına alınırken, özel şirketlerin kamusal hizmet yükümlülükleri ortadan kaldırıldı.
Fon kuruldu ama çalışmıyor
2023’te Cumhurbaşkanlığı kararıyla kurulan Afet Yeniden İmar Fonu, büyük vaatlerle duyuruldu. Ama bugüne kadar hiçbir faaliyeti olmadı. Fonun gelirleri, giderleri, yaptığı ihale ve projeler kamuoyuyla paylaşılmadı. Sayıştay raporlarında adı bile geçmedi.
Bu fon devre dışı bırakılınca, 2025 merkezi bütçesinde afet harcamaları doğrudan bakanlıklar eliyle yürütüldü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 219 milyar, AFAD’a 266 milyar lira ödenek ayrıldı. Ancak bu bütçelerin büyük kısmı TOKİ üzerinden kullanıldı. TOKİ’ye aktarılan kaynak 150 milyar lirayı aştı. TOKİ’nin inşa ettiği konutlar ise yalnızca belli şehirlerle ve yandaş müteahhitlerle sınırlı kaldı. Köyler, kırsal alanlar, yoksul bölgeler yine unutuldu.
Toplanma alanına rezidans
Deprem sonrası toplanma alanı bulunamayan halk sokaklarda, araçlarda, parklarda sabahladı. Çünkü büyükşehirlerdeki binlerce toplanma alanı son 20 yılda AVM, rezidans ve otoparka dönüştürüldü. Kentsel dönüşüm rantı, afet hazırlığının önüne geçti. Yerel yönetimlerin uyarıları görmezden gelindi, halkın can güvenliği göz göre göre yok edildi.
Bu para ile neler yapılabilirdi?
Toplumun büyük çoğunluğu için ÖİV ek yük anlamına geliyor. En yoksul haneler bile cep telefonu faturasına yansıyan vergiyi ödüyor. Ancak deprem sonrası harcamaların büyük bölümü “anahtar teslim” projelerle belli başlı inşaat şirketlerine aktarıldı. Yandaş şirketler milyarlık ihalelerle servetlerine servet kattı.
Uzmanlara göre sadece 145 milyar TL’lik ÖİV ile: 5 bin yeni okul, 100 bin afet barınağı, tüm Türkiye’yi kapsayan yerel erken uyarı sistemi, GSM altyapısını afet koşullarına uygun hale getirecek şebeke yatırımları, 500 bin konutun güçlendirilmesi mümkün olabilirdi. Ama bu paralarla ne yapıldığı halktan gizleniyor. Ne Meclis’te ne Sayıştay’da kapsamlı bir izleme var.
Yanıtsız sorular
145 milyar TL nerede?
GSM altyapısı neden güçlendirilmedi?
Afet fonu neden işletilmiyor?
Neden hâlâ toplanma alanı yok?
Neden bu vergi hâlâ sürüyor?
Bu sorulara gelen iktidardan gelen tek yanıt sessizlik. Sözün kısası yine halkın vergisiyle halkın güvenliği değil, sermayenin çıkarı korundu. Kaybettiğimiz ve belki de daha kaybedeceğimiz binlerce insan için verilen yanıt bu.
HABER MERKEZİ